Prof. Dr. Yalçın Koç
1950 senesinde doğdu. Tokat'lıdır.
1973'de, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Fizik Bölümü'nden mezun oldu. 1974'de, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü Sistematik Felsefe ve Mantık Kürsüsü'nde doktora çalışmasına başladı. Burada " Doğa'nın Kuvantum Mekaniksel Betimlemesi ve Ölme Sorunu " başlıklı tez ile, 1978' de, " felsefe doktoru " ünvanını kazandı.
1989-93 senelerinde, uluslararası teorik fizik çevrelerinde, kuvantum kuramının genişletilmesini imkansız kıldığı ka
Türkiye'de Türk-Sırp münasebetleri üzerinde yapılmış araştırmaların sayısı çok azdır. Sırbistan'da da durum bundan farklı değildir. Daha ziyade, tarafların birbirlerine karşı olan suçlamaları üzerine kitaplar yazılmıştır. Halbuki, bu münasebetler hem çok uzun süreli, hem de çok boyutlu olmuştur.
Bu iki milletin asırlar süren münasebetleri, hars, siyaset, iktisat, dil, askerlik, gelenek, imar vs. alanlarında çok boyutlu ve derin bir etkileşim oluşturmuştur. Her iki tarafın arşivlerinde ise, bu münasebetlere
Fıkhi kurallardan ahlaka geçmek, dolayısyla "amel"den "ahlak" türetmek yani amelini ve ibadetini yapan kimseyi aynı zamanda ahlaklı saymak ve ahlaken üstün göstermek Matüridi'nin düşünce sistemine uygun değildir. Çünkü onda "amel" imana dahil edilmediği gibi, "ahlak"a da dahil değildir.
Ona göre, "amel"de kusuru olanların mutlaka ahlakta da kusurlu olduğu söylenemez. (...) Ayrıca, öyle görünüyor ki, "amel" ile "ahlak" arasında bu anlamda bir ilişki kurmak, ahlaki bakış açısıyla değil, ameli bakış açısıyla
Abdülkadir Gül-Salim Gökçen
Osmanlı Devleti, bilimsel demografi tekniklerini ilk olarak Tanzimat ile birlikte kullanmaya başlamış, iktisadi ve sosyal hayatın değişik yönlerini genel hatları ile bu şekilde ortaya koymaya çalışmıştı. Her ne kadar devlet, vergi verecek kişi sayısını ve orduyu oluşturacak erkek nüfusu belirlemek kaygısı ile demografik çalışmalar yapmış ise de bu çalışmalar, nüfusun genel hatlarının belirlenmesinde de önemli bir rol oynamıştır.
Osmanlı nüfusunu konu alan çalışmalarda gözden ka
Tarih küskünlerden bahsetmez. Millet hayatına yön veren hadislerde mühim rol oynamış nice şahsiyet vardır ki, herhangi bir sebeple bu rollerine devam edemedikleri için tarih sahnesinden çekilmek zorunda kalmışlardır. Bunlar, ancak o hadiseleri inceleyen, sayıca pek sınırlı uzmanlar tarafından tanınırlar. Yaptıkları hakkında bir kıymet hükmü vermek maksadıyla değil, yapılanlardaki paylarını küçümsememek içindir ki kendilerine adsız kahramanlar diyebileceğimiz bu insanların hâlet-i rûhiyelerindeki ortak taraf
Theo-graphia
Cevher
Kuvvet
Darb, Tab
Hafıza
Kilise Theo-graphia'sı
Marematik graphia'sı
Evren graphia'sı
Kilise Theo-graphia'sı Üzerine Bir Eleştiri
Anadolu Mayası
Bazı araştırmacılar tarafından Türk İktisat Tarihi'nin en temel sorunlarından biri olarak kabul edilen Türk 'sanayileşme' ya da 'sanayisizleşme' meselesi üzerinde bugün de devam eden tartışmalar, henüz herkesin hemfikir olduğu bir açıklığa kavuşmuş değildir. Aslında 'Türkiye'nin geri kalmışlığı" üzerindeki ilgi sadece meslekten tarihçi ve iktisat tarihçilerinin değil, sosyal bilimlere mensup çeşitli uzmanlık dallarından birçok akademisyenle, ülke meseleleri üzerinde kafa yoran ciddi bir aydın tabaka ve her
Prof. Dr. Sami Selçuk, 1937 tarihinde Konya Taşkent'te doğmuştur. 1955'te Konya Lisesini, 1959'da Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirmiş; askerliğini Merzifon'da yedeksubay olarak yapmıştır.
Ankara hakim adayı olarak mesleğe başlayan Selçuk, sırasıyla, Sütçüler, Akşehir, Yenice ve 1972'den sonra Yargıtay Cumhuriyet Savcılığı görevlerinde bulunmuştur.
21.09.1982 tarihinde Yargıtay Üyeliğine seçilen Sami Selçuk, Yargıtay Büyük Genel Kurulunca, 10.07.1990 atrihinde ilk kez, 13.07.1994 tarihinde ikinc
Toplam 33 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 20-40 /
Aktif Sayfa : 2
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.