Geride bıraktığımız üç beş yıl, Cumhuriyet tarihimizin unutulmaması, çok iyi irdelenmesi gereken bir bölümüdür: Türkiye´de, köktendinci bir parti, Yüce Divan´a gönderilmekten korkan başka bir partinin başkanının ve kavalcıyı izleyen köy fareleri gibi, onun ardından koşan milletvekillerinin yardımıyla iktidara geldi. Bu iktidar, belleklerimizde, İlk Dünya Savaşı sonunda, İstanbul limanında, toplarını kente yöneltmiş işgal kuvveti donanmasının çizdiği tabloyu andırır çağrışımlar oluşturup çekti gitti... (Arka

Bergama gibi uygarlıklara beşiklik etmiş bir kentte doğmuş ve yaşıyor olmak, Anadolu ve Bergama kültürünün kaynaklarına inmeyi Sefa Taşkın için bir görev durumuna getiriyor. Sefa Taşkın Ege Rüzgarları ve Mysia ve Işık insanları adlı kitapları ile tüm Anadolu insanının antik dönemden beri ürettiği değerlere sahip çıkarken Siyanürcü Ahtapot ile yalnız bugününe değil geleceğine de sahip çıkıyor. Bu kez, tarihin derinliklerinden ´Ey, sen Kaikos ve siz Mysia´nın akarsuları...´ diye seslenen Aiskhylos´u ´Ey Madra

Mark Twain Hatırlıyor, önde gelen bir Amerikan edebiyatçısının yaşamını sonsuza dek değiştiren bir olayın kurmaca anlatısı. Eğer Mark Twain´i seviyorsanız, acımasız bir dövüşün iç dinamiklerinin betimlemesine duygusallığa kapılmadan dayanabilirseniz bu yapıt sizin için biçilmiş kaftan. Ölümüne dövüşülen ringi Twain gibi yazmaya çalışmak cesaret ister. Hauser kitabında buna soyunuyor. "Hauser´ın kurgusu Hitchcock´un heyecan ve sürükleyiciliğine sahip." - Los Angeles Times- "Umut, korku ve tutkuyla kurgul