Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 354 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4
Emil Ludwig kendine has tarzıyla Kleopatra'yı anlatıyor. Akdenizin efsanevi kraliçesinin yaşamı, tarih ve kurgunun keyifli birleşimiyle okuyucuyla buluşuyor. "Bu biyografinin yazdığım tüm diğer biyografilerden farkı, içinde alıntıya hiç yer vermemiş olmam... Elimizde Kleopatra'nın aşk mektupları, Sezar'ın veya Antonius'un kişisel evrakları gibi belgeler mevcut değil; elimizde yalnızca Antonius'un bir mektubundan günümüze ulaşmayı başarmış olan üç cümle var. Kendisinin sahip olduğu özellikler, saltana
Tükendi
Bu kitap, kimsenin matematikle ilgili olduğunu düşünmediği birçok küçük konunun toplamından oluşuyor. Evet bazen sayısal örneklerin verildiği doğru ama sonuca güvenebileceğinizi size garanti ederim. Birkaç şekil de var ama çok değil. Eğer arada formüllere denk gelecek olursanız, onları da yalnızca estetik kaygılarla eklediğimi belirteyim, bunları atlasanız da bir şey kaybetmezsiniz. Yoksa siz hiç kahve makinesinin verdiği kapuçinonun süt köpüğüne şekiller çizmeyi ya da formüller yazmayı düşünmediniz mi?
Tükendi
Batı ile Doğu'nun kesişme noktası, kırsal ve ticari uygarlıkların doğduğu ve kesiştiği bir medeniyetler havzasının ortak adı: Akdeniz... Birçok medeniyete ve uygarlığa beşiklik etmiş, tarihin hemen her sahnesinde ev sahipliği yapmış önemli bir mekan olan Akdeniz; kendini mekan tutan her medeniyetten izler taşıdığı için çok renklidir, çok ruhludur, çok zengindir... Bu zenginliğin ve renkli içiçe geçmişliğin ışığında, her türlü kültürel dokunun melez rengi, bölgeyi daha detaylı bir şekilde incelemeyi zorunlu
Tükendi
Tarih öncesi, özellikle de Tarım Devriminin ortaya çıkıp olgunlaştığı "Neolitik Dönem", okumaya meraklı kitlenin ilgisini çekmesine karşın daha ziyade akademik metinlerde işlenen bir konu olmaya devam ediyor. Oysa çok teknik olabilen bilimsel çalışmaların anlaşılır kılınarak konuya dair bilgilerin geniş kitlelere ulaştırılmasında sonsuz yarar var. Zira türümüzün nereden nereye geldiğini, niçin/nasıl ve hangi koşullarda besin üretmeye başladığını, Neolitik Devrimin "çekirdek bölge" Bereketli Hilal'den çevrey
Tükendi
Kurgu; film biçiminden film kuramlarına kadar sinemanın tüm evreninde belirleyici bir rol oynar. Hem teorik hem de teknik olarak sinema alanında çalışan herkesin bilmesi gereken zorunlu bir ortak alandır. Ancak kurguyu bilmek bir yazılımı ya da bir kurgu masasını kullanmayı bilmek demek değildir. Kurgu, kurgu makinesini öğrenmekten çok daha fazlasıdır. Çekimlerin ritmini algılayıp hareketi sınırlandırmayı kavramaktır. İki çekimin birbiriyle olan ilişkisinin anlam ve duygu yaratma olasılıklarına hakim olmakt
Tükendi
Toplumsal muhafazakârlığın özgün vasıflarının ayırdına varmak, dolayısıyla, hangi nedensel süreçler içinde ve nasıl inşa edildiği sorularının yanıtlarına ulaşmayı amaçlayan eser, tüm modern emarelere rağmen muhafazakarlaşmanın niçin hüküm sürdüğünü anlamaya çalışıyor. Sosyal bilimlerdeki müşterek açmaz, işe koşulan kavramların muhtevası hakkında pek az tartışma yürütülmesi. Bunun olağan sonucu olarak, ziyadesiyle aşınmış ve nihayetinde kendisiyle iş yapılamaz hale gelmiş olan kavramların mahal verdiği anla
Hannah Arendt'e göre antik Yunan'ın sakinleri birlikte nasıl yaşayabilecekleri sorusu üzerine konuşmayı hiç de basit bulmazlar. Aksine bu konuda karar almanın ne denli önemli olduğu bilincine sahiplerdir. Buna karşın modern insan kendini zorunluluk kategorilerinin işlevsel mantığına feda ederek siyaseti egemenlik ilişkilerinin içine hapsetmektedir. Bugün hem yoksulluk gibi yurttaşlık potansiyelini ortadan kaldıran koşul hem de cinsiyet, etnik ve dinsel kimlik gibi tartışılmaz nitelikler siyasal faaliyetleri
Aleksandr Kondratov ilginç eserinde su-altı arkeolojisi başta olmak üzere etnografya, dilbilim, jeoloji ve diğer bilimlerin bakış açılarından da yararlanarak insanlığın gezegenimizdeki macerasıyla doğrudan ilişkili sorulara yöneliyor. Bu çok yönlü yaklaşımla Easter Adası kültüründen, Amerikan yerlilerinin kökenine, Polinezyalıların orijinal vatanlarından, Avustralya'nın insan yerleşimine açılmasına, Antik Dravid medeniyetinin yayılışından, efsanevi St. Brendan, Antilia ve Thule adalarına, Kanarya Adaları'nı
Tarkovski, dünya mükemmel olmadığı için sanatın var olduğu inancındadır. Godard, sinemanın bir düş ya da hayal ürünü olmadığını, hayatın kendisi olduğunu söyler. Lenin, sinemanın en etkili sanat dalı olduğunu ileri sürer. Deleuze, sinemayı felsefi bir yaratım ve düşünce faaliyeti olarak kabul eder. Bertolt Brecht de, bütün sanatlar, sanatların en yücesi olan yaşama sanatına hizmet eder, düşüncesindedir. Her sanatçı/düşünür kendi açısından, insanın yarattığı bütün anlatım biçimlerini kendine özgü bir dil içi
Tükendi
Bireysel tepkilerden, ideolojilere, insanoğlunun geliştirmiş olduğu geniş eylem ve söylem alanı haksızlığa uğradığını düşünen bireylerin ya da kitlelerin çözüm arayışlarını yansıtır. Haksızlık olarak algılanan durumlara karşı geliştirilen tepkilerin en dikkat çekicilerinden birisi sivil itaatsizliktir. Sivil itaatsizlik teorisyenlerin gözünde bir takım haksız uygulamalar karşısında, kamuoyunun ve yasal otoritelerin dikkatini çekmek adına söz konusu haksızlığı ortadan kaldırmak amacıyla, bütün yasal yollar
Tükendi
15 Kasım 1920 tarihinde Sivastopol'ün Kızıl Ordu'nun yönetimine geçmesinden birkaç gün önce Kırım'dan kalkan son gemilerle İstanbul'a doğru yola çıkan Averçenko, İstanbul'dan Prag'a süren yolculuğunu özgün alaycı bir üslupla aktararak, yaşamının bir yılını geçirdiği İstanbul'a dair izlenimlerini Bir Safın Notları'nda kaleme almıştır. Devrim öncesi eserlerinde mizahı gülmek ve güldürmek için kullanan yazar, göç sonrası dönemde bunu bir anlatım aracı olarak kullanmıştır. Grotesk mizahı ve hicvinin konusu yaz
Sanat sineması, elli yılı aşkın süredir, izleyici, yönetmen ve eleştirmenler için, sinemayı Hollywood dışında hayal edebilmek anlamına geliyor. Buna rağmen, 1970'li yıllardan beri şaşırtıcı şekilde akademik ilgiden uzakta olan bir kavram. Son otuz yıldır da küresel bir yayılma içinde; coğrafyalar-arası, uluslar-ötesi estetikler, anlamlar üretiyor. Sanat sineması, küreselleşme, dünya kültürü ve sinemanın uluslar-ötesi akış ekonomisinin film biçiminin yörüngeleriyle nasıl kesişebileceğine dair güncel sorular
Tükendi
İstanbul'da bankerlik yaptığı bilinen Julius R. Van Millingen'in 1800'lü yılların ortasında yazdığı Osmanlıdan İnsan Manzaraları kitabı, Osmanlı topraklarında doğmuş, yaşamış bir İngiliz'in özgün gözlemlerinden oluşan bir eser. Osmanlı İmparatorluğunun son döneminde yaşamış bir insanın bakışıyla Arnavutların, Tatarların, Pomakların, Bulgarların, Kırgızların, Lazların, Ermenilerin, Yunanlıların, Ulahların, Yahudilerin, Çingenelerin, Suriyelilerin, Dürzilerin, Marunilerin, Bedevilerin, Türklerin karakterleri
Tükendi
Bu kitap, insana, doğaya ve yaşama karşı farklı bakış açıları sunan psikanaliz ve diyalektik materyalizmin düşünsel temelleri üzerinde, sinemanın insan bütünlüğünü nasıl ele alması gerektiği sorusundan hareket eder. Psikanaliz ve diyalektik materyalizmin felsefi ve bilimsel yapısını sorgular. İnsan bilincinin, toplumsal ve kültürel yapının nasıl oluştuğunu sergiler. İnsanın maddi ve manevi gerçekliğinin sinemasal yaratılarda nasıl işlenmesi gerektiğini inceler. Psikanalizin ve diyalektik yöntemin sinemada
Tükendi
İkinci Dünya Savaşı öncesinde birbiriyle rekabet eden üç ekonomik-politik sistem mevcuttu: Kapitalizm, Faşizm ve Devletçi Sosyalizm. Kapitalist sistem, özel mülkiyete dayalı kapitalist sınıf hâkimiyetidir. Faşizm, faşist parti diktatörlüğüne dayalı kapitalist sınıf hâkimiyetidir. Devletçi sosyalizm ise, devlet mülkiyetine ve komünist partiye dayalı bürokratik hâkimiyettir. Bu sistemlerin hepsi, insani özgürleşmeyi engelleyen "özgürlük karşıtı" sistemlerdir. Çünkü üçü de şu veya bu düzeyde emekçi kitleleri s
Bugün, insan tarafından biçimlendirilmiş ya da insan üzerinde etkisini göstermiş, herhangi bir yerde ve zamanda olmuş şeyleri, bunlara ilişkin sözlü, yazılı kaynakları ve maddi kültür kalıntılarını analiz-sentez yöntemiyle eleştiri süzgecinden geçirerek, neden-sonuç ilişkileri içinde kavrayıp, sistematik olarak açıklayan bilim dalına "tarih" denilmektedir. Hellencede "tarih" anlamına gelen "ἱστορία" (historia) sözcüğü, "araştırmak", "bilgi edinmek" anlamına gelen "ἱστορεῖν" (historein) fiilinden gelmektedi
"Siyaset senin yaşına uygun değil. Siyaset ile daha sonra, büyüdüğünde oy kullanabileceğin zaman ilgilenirsin." Yanıtlanması güç bir soru sorduğunda veya bir televizyon programıyla çok fazla ilgilendiğinde bu cümleleri ne kadar da sık duymuşsundur. Oysa sen haklıydın. Siyaset senin yaşına da uygundur. Aslında siyaset her yaşa uygundur, çünkü o yaşamın ta kendisidir; senin ve başkalarının, çevrendeki insanların, sokakta rastladığın kişilerin, gülenlerin ağlayanların yaşamıdır. Siyaset sadece radyoda veya tel
Tükendi
Cavidan Selanik tarafından büyük bir emek sonucu ortaya çıkarılan bu kitapta müzik sanatının derinlikleri aktarılmaktadır. Selanik, müzik sanatının serüvenini, uzun yıllarını verdiği müzik araştırmacılığının kendisine kazandırdığı yetkinlikle yazmıştır. Böyle bir yetkinlik, çalışmayı kuru ve sıkıcı bir anlatımdan korumuş, kitabı müzik sanatının hakkını veren bir çalışmaya dönüştürmüştür. Bu kitap müziğin sıra dışı boyutunu kavratmakta, müziğin tarihsel gelişimini bunu gözeterek aktarmaktadır. Bu ise hiç de
Tükendi
Hayatları boyunca bir şekilde suç işlemiş, başkalarına acı çektirmiş olan insanların; örneğin cinsel tacizcilerin, tecavüzcülerin, mobbingcilerin, işkencecilerin, çete üyelerinin, dini/ politik örgüt liderlerinin, ırkçıların, diktatörlerin yada seri katillerin psikolojisi... Psikopatlık, yani narsisizm, antisosyal davranışlar, sadizm, paranoid özellikler.... Ahlaki değerlerden uzaklık, içgörüsüzlük, empatiden yoksunluk... Kin, nefret, intikam, değersizlik hatta hiçlik duygusu.... Aşırı benmerkezcilik; h
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 354 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4