Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 129 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4
... Romanın birinci tekil kişi ile konuşan (yazan) kahramanı, kimi çevrelerde "bayağılık" ve "zevksizlik"le tanımlanabilecek bir şeyin düşünü görür. Düşünde, ABD`li ünlü sinema oyuncusu Richard Gere ile birlikte geçirilecek bir tatil kazanır. Piyangodan çıkan, birçok kadının "düşlerini süsleyen" bir erkeklik simgesi! "Orta malı" bir ortak fantezi. Metin, bu kolayca parçalanabilecek bilinçli sıradanlık üzerine kurulmuş. İyi ama, şu ortalıkta pek görünmeyen soru ile karşılaşınca ne yapacaksınız: Ya Richard Ge
Tükendi
Elizabeth Smart`ın şair George Baker`a duyduğu tutkulu aşkın öyküsü olan Merkez İstasyonu`nda Oturup Ağladım, bir klasik olarak kabul ediliyor. Bir erkekle iki kadın arasındaki tutkulu ilişkilerin gizleri anlatılıyor. Hem umut kırıcı hem de mutlu bir aşk; okuru dehşete düşüren ya da kıskandıran bir aşk. "Her iyi okuyucunun yolu, bir gün Merkez İstasyonu`nda Oturup Ağladım ile kesişir. Okuyucu, orada, yabancısı olmadığı türden bir coşkuyu, görür görmez tanıyacaktır." -Michael Ondaatje- "Dünyadaki şiirsel d
Tükendi
Joel de Rosnay, yayımlanması ülkemizde olay yaratan Dünyanın En Güzel Öyküsü`nün (Telos Yayıncılık) üç yazarından biri. Canlının Serüveni adlı yapıtıyla, kökenlerimize ilişkin bilgilerin sentezini yaparak bir kuşağa damgasını vuran bilim adamı. Joel de Rosnay Ortakyaşar İnsan`da "Geleceğin insanı nasıl bir şey olacak?" sorusunu inceliyor: Ne biyonik bir yaratık, ne "üst-insan", ne de robot... Joel de Rosnay`e göre ortakyaşar insan olacak bu varlık: Doğuşuna katkıda bulunduğu gezegen ölçeğinde bir organizmay
Tükendi
Kocasından ayrılmış yalnız bir kadın, Blanche Vernon, kimsenin kendisine acımasına izin vermeden yaşamak ister. Bütün gün kendini meşgul etmeyi bir onur sorununa dönüştürür, her gün Ulusal Resim-Heykel Galerisi`ne gider, hastanede gönüllü hemşire olarak çalışır. Hastaneye gelen bir ana-kızın hayatlarına karışır, daha sonra da başka, tuhaf hayatlara. Bu ilişkiler ona hayatla ilgili önemli bir gerçeği öğretir: Mitoloji tanrıları gibi bencil, acımasız, güçlü ve yağmacı insan sınıfıyla hayatları yağmalanan insa
Tükendi
Yurtdışında yaşamak zorunda kalan devrimci bir baba, orada büyümüş bir oğul ve fasılın fasıl gibi çalındığı bir mekan... Baba, sanat müziğini, hem de bütün makamlarını iyi bilecek kadar çok seviyor. Klasik müzik aletleriyle yakından ilgili. Artık bir yetişkin olan oğul meraklı. Babasının yüzüne dikkatle bakıyor. Onun yıllar önce yaşadığı ve kendisini de doğrudan etkileyen olayları bizzat ondan dinlemek istiyor. Hiç konuşmuyor, soru sormuyor. Bu arzusunu bakışlarıyla anlatıyor. Baba bunun farkında. Yıllardı
Tükendi
Evgin Atalay "Hayat Yeşil Umut Mavi"de bizi bir yolculuğa çıkarıyor. Dikkat edin. Yolcu yaralı, kırgın, örselenmiş. Ama bir o kadar da hayata bağlı. Çünkü bir şiiri var. İnandığı bir şiiri. İçimize en çok okunan da bu zaten. Sözlerinden deniz geçiyor, martılar geçiyor, oyunlar ve sonbahar geçiyor. En önemlisi hüzün geçiyor. Çünkü bu satırlar biraz İstanbul, biraz bu dil, en çok da hayat. Uyarmadı demeyin. Yolun bir yerinde adını koymak istemediğiniz bir şey boğazınıza düğümlenebilir. Sizi bilmem. Ama ben b
Tükendi
2000 yıl boyunca imparatorluklara başkentlik yapmış İstanbul'un öteki adıdır "arzular kenti". Cornelia Golna, ağır sarsıntılar geçiren ve yıkılmak üzere olan bir imparatorluğun, Osmanlı'nın başkenti İstanbul'u anlatıyor bu kitabından. Tanzimat'ı yaşamış olan bu kent, 1908'lerin Müşrutiyet'ini yaşamaktadır. Pera, İmparatorluğun yaşadığı sıkıntılardan bağımsız bir ada gibidir. Avrupalılar, Levantenler, Türkler, Rumlar, Ermeniler, Paris havasını yaşamaktadırlar burada. Ailesi ile birlikte Pera'ya gelen Theodo
Tükendi
Yelda Karataş şiiri, hem derin bir tarihsel bilinçten, hem de güncel yaşamdan beslenen bir şiirdir; karşımıza ayrıkotu gibi çıkar. Sevecen bir sivri dillilik görürüz onun şiirlerinde. Bu yüzdendir ki, yaşamda mutlaka karşılığını bulur söyledikleri. Bir büyücü anlatıcı gibidir o. Zaman, onun şiirinde izafi bir hal alır; Enel Aşk, Alacaydınlık ve Ürperme'nin Kitabesi'ne dönüşür. Yelda Karataş şiirinde Enheduanna'nın, Sapho'nun sesini buluruz, ama aynı zamanda çağdaşımız Frida Kahlo'nun tablolarındaki hüznü de
Tükendi
Doğa Sanatı niteliği altında toparlanmış sanatsal çalışmalar iki düşünce çerçevesinde irdelenebilir. Birincisi, sanatsal malzeme ile doğaya uyumlu çalışma ve ikincisi, doğadan sanata aktarma. Doğaya uyumlu çalışma, "Sanat doğa içindir" düşüncesi altında doğal olarak sanatsal şekil verme yolunu seçmektir. Yeryüzü eserlerinde doğa, sayfiye olarak adlandırılmanın ötesine geçer ve bu sıradan tanımı aşar. Her şey topraktan gelir. Endüstriyel malzemeler şeylerin içindeki doğayı keşfetmek için bir deneydir. Kayn
Tükendi
1881 yılının soğuk bir kış günü, Osmanlı İmparatorluğu´nun egemenliği altındaki Selanik kentinin "Yukarı Şehir" bölgesinde, Islahhane mahallesinde bulunan üç katlı bir evde, bir bebek dünyaya gelir. Anne Zübeyde Hanım ve baba Ali Rıza Bey, sarışın, mavi gözlü bebeklerine Mustafa adını verirler. Bebeğin doğumuna yardımcı olan ebe, sonradan Müslümanlığı seçerek, -ki, bu da, kentin ruhuna uygun bir durumdur- Fatma adını alacak olan Todora Hanım´dır. Mustafa Kemal´in Selanik´i, Osmanlı İmparatorluğu´nun Batı
Sema Temizkan bu kitabında bize, "Aaa, onun da reçeli mi olurmuş canım," dedirtecek tarifler veriyor. Yeni receller, yeni lezzetler ve hafızalarda yer edecek yeni anılar yaratmak umuduyla, afiyet şeker olsun...
Tükendi
Bir gün karanlık, öte alemlerden, kar gibi dökülen kristal prizmalar içinde size yabancı, aykırı öyküler anlatan bir masal kadınının imgelerini görmeye başlarsanız o vakit Gülseli İnal Atlası'nın ilk şifrelerini çözdüğünüzü düşünebilirsiniz. O vakit gördükleriniz karşısında boğulduğunuz duygulardan dolayı çıplak ayaklarınızla koşmaya başlayacaksınız her yanı çivili bir yatak haline gelmiş yerküre üzerinde vargücünüzle. Ayaklarınıza saplanan çivilerin verdiği acıları duyumsamaksızın çığlıklarınız yankılanaca
Tükendi
Hakkında ne söylenirse söylensin, sonuçta Heinrich Schliemann adı. yüzlerce yıl sonra yeniden gün yüzü gören Troya'dan bağımsız olarak düşünülemez. Bu yüzdendir ki onun yaşamöyküsünü okurken, Troya'nın hüzünlü öyküsüne de tanıklık etmiş oluyoruz. Troya'ya ulaşmayı yaşamının bir amacı haline getiren Schliemann'ın en temel referansı Homeros'tur. Onun eserlerini okuyarak. 1870'lerin başında Priamos'un talihsiz kenti Troya'ya ulaşır. Schliemann'dan geriye kalan binlerce belgeyi inceleyen Philipp Vandenberg, Tr
Tükendi
Azarbaycan'ın Hazar Kıyısındaki bu büyülü masallar ülkesinin çağdaş edebiyatının tadını, rengini, kokusunu taşıyan 16 yazara ait 21 öykü yer alıyor bu kitapta
Tükendi
Acının ve ölümün kucağındaki İstanbul oma sığınmış aşk çocuklarıyla beraber yitirdiği erdemini geri ister. Bu aşk çocukları sürekli ezber bozarlar: Sevdikleri için o kim? Demezler de, o ben, derler, üstüne basa basa. Yelda Karataş bu kitabında İstanbul artık yazılmaz, demişse de tükenişini iliklerinde hissettiği bu şehirden bir sevda masalı yaratmış.Kirlenen bütün insan ilişkilerine inat... Evet, İstanbul ve onun altın dişi Beyoğlu çamura batmıştır. Ama çamurun dibinde ışık vardır.O ışıkta kimsesiz aşklar
Tükendi
- Sen kimsin? - Senin baban. - Peki, Feridin babası kim? - Yok. - Neden? - Sen ne yapıyorsun? - Şiir yazıyorum. - Şiir nedir? - Annenin söylediği ninniye benzer biraz. - Annem de yazıyor mu? - Yok - Peki, sen neden yazıyorsun, okusana. - Baba, Allah kim? - O, seni, nineni, dedeni, anneni, herkesi yarattı. - Seni de mi? - Onlar ne yapıyorlar, baba? - Taş topluyorlar, yavrum. - Neden? - Birbirlerine atacaklar. - Neden? - Düşmandırlar. - Neden? - Birbirlerini sevmiyorlar. - Neden?
Tükendi
Bu kitaptaki masallar, Azerbaycan Ulusal Bilimler Akademisi Folklor Enstitüsü adına E. Ahundov, M. Tehmasib, N. Seyidov tarafından derlenen Azerbaycan Nağılları adlı beş ciltlik kitaptan Yasemin Bayer tarafından seçilerek Türkçeye aktarıldı.
Tükendi
Yazamıyorum yazımı yeniden Bir zaman su gibiydi akardım Akmıyor şimdi Teni ısıtmıyor İçeri sızmıyor Sarmıyor bir zaman sarılanı Ki ancak o zaman Bulurdu sıcak yuvasını Yurdunu yazı Ruhunu ten
Sevgi, tutku, aşk ve yaşama sevincini anlattığı romanlarıyla geniş bir okuyucu kesiminin beğenisini kazanan Celal Hafifbilek, bu kez yeni öyküleriyle okur karşısına çıkıyor. Celal Hafifbilek`in öykülerinde sadece dolu dolu yaşanmış, sıradışı bir hayatın zenginliğini değil, aynı zamanda deneyimli bir romancının dağarcığından beslenen etkileyici aşk mesellerini bulmak da mümkün. "Aşk Boyu Yaşam" adı altında topladığı duygusal, zarif ve derinlikli öykülerinde Hafifbilek okuru yaşamın kılcal damarlarında gezi
Tükendi
Antik Pers ülkesi, hem Avrupalılar`ı hem de İranlılar`ı büyüledi ve son dönemde artan bir ilgiyle karşılaştı. Özellikle Batılı entelektüellerin ve araştırmacıların kendilerini salt Avrupalı bakış açısından kurtarma ve yabancı kültürlerle de yeni bir bağlantı kurma çabası, Yunan-Roma dünyasının "kıyısındaki" antik kültürlerin incelenmesine neden oldu. Büyük bir uygarlık birikiminin ürünü olan Eski İran Kültürü bu kapsamda yeniden gündeme geldi: Kurulmuş olan imparatorlukların ekonomik, sosyal ve siyasal nite
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 129 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4