Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 771 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4
Sokrates'in "sorgulanmamış yaşam, yaşanmaya değmez" sözünü çıkış noktası olarak alan Stanley M. Honer ve Thomas C. Hunt, bu kitapla okurları felsefe öğrenmeyi değil felsefe yapmaya, felsefeci değil filozof olmaya, felsefe sorunlarına dışarıdan bakmaya değil sorunların içine girmeye, felsefeyi entelektüel bir merak olarak değil, kendi yaşam felsefelerini oluşturmak ve kendi anlamlarını yaratmak için bir araç olarak görmeye çağırıyor. Felsefeye Çağrı'ya, bu yeni baskıda feminist epistemolojiler, postmoderni
Kierkegaard zihinsel ve sanatsal gelişimi sürecinde önceleri Alman romantizminin etkisi altındaydı. Kendini, geleneklerin zihinsel gelişimini sınırlamasına izin vermeyen yaratıcı bir birey olarak tanımlıyordu. Bu başkaldırının ana motifini ise ironi kavramı oluşturuyor ve böylece ironi genel bir zihinsel ilke düzeyine yükseltiliyordu. Bunun üzerine Kierkegaard, ironiyi zihinsel faaliyet için önemli bir ilke olarak gören ilk felsefi kişilik olan Sokrates'e yöneldi. Sokrates ironiyi tartışmaları yönlendirmek
Tükendi
Kamu Yönetimi Ülke İncelemeleri, sekiz ülkenin kamu yönetimi sistemleri üzerinde durmaktadır. Bunlardan dördü; ABD, Almanya, İngiltere ve Fransa, son iki yüzyılın "gelişmiş ülkeler" sınıfında yer almaktadırlar. Gelişmişlerin önemi, Türkiye üzerinde farklı zamanlarda, farklı ağırlıklarla etkili ülkeler olmalarından kaynaklanır. Diğer dört ülke; Arjantin, İspanya, Polonya ve Rusya, dünya genelinde Türkiye'nin de içinde sayıldığı ''orta derecede gelişmiş ülkeler''dir. Günümüzde bu ülkelerin tümü kapitalist
Çağdaş yaşamın egemen unsuru olan örgütler, yirminci yüzyılın başlarından günümüze dek araştırmacıların ilgi odağı olmuştur. Önceleri, örgütlerin nasıl yönetilmesi gerektiği sorusuna yoğunlaşan araştırmalar, zaman içinde örgütleri anlamaya, açıklamaya ve sorgulamaya dönük araştırmalarla bütünleşerek kuramsal bir çalışma alanına dönüşmüştür. Bu alanda 1980'li yıllardan günümüze kadar kuramsal bir çeşitlilik söz konusu olmasına rağmen, Türkçe yönetim ve örgüt yazını bu gelişmelerden uzak kalmıştır. Bunun nede
Prof. Dr. Mehmet Tomanbay'ın bu çalışması, iktisat tarihiyle iktisadi düşünceler tarihini bir araya getirmesinin ötesinde bu alanlarla siyasal düşünceler tarihi arasında da bağ kuran öncü bir çalışma niteliğini taşımaktadır. Siyaset bilimi alanında olduğu gibi iktisat alanında da, tarihsizleştirme ve yalıtık düşünce kategorileri üzerinden düşünmek yaygın bir olgudur. Buna karşılık, iktisadi olgulara ilişkin kuram ve yaklaşımların ve bunları üreten düşünürlerin tarihsel koşul ve bağlam içinde ele alınması sö
Charles Tilly'nin Zor, Sermaye ve Avrupa Devletlerinin Oluşumu kitabı, bin yıllık Avrupa tarihini, "devlet"i anlamak, geçirdiği evrelerle bugünkü ulus-devlet oluşumunu ve egemenliğini açıklamak, bu oluşumda toplumsal sınıfların konumunu çözümlemek amaçlı bir inceleme girişimidir. Bu kapsamlı analizde, incelemenin geniş bir literatüre dayalı olgusal zenginliği, anlamlı kuramsal çerçevelerle daha da derinleşmektedir. Merkezi iktidarın, devlet kurumlarının ve ordunun tarihini, sermaye ve kapitalizmin örgütle
"Post"lu tamlamalar son yirmi beş yıllık dönemde dünyanın entellektüel gündemine büyük bir ağırlıkla girdiler; bu kavramlar üzerine oturan tartışmalar olağanüstü popülarite kazandı. Postmodernizmin özellikle yerleşik ve egemen bilim anlayışını sorgulaması, hatta daha da ileri giderek doğruluk temsili iddiasında bulunacak bir bilim anlayışının olanaksızlığını öne sürmesi, şiddetli tepki ve karşı çıkışlara neden oldu. İnsanı, toplumu ve toplumun tarihini teleolojik bir çerçevede açıklamaya yönelen ve böyle bi
Tükendi
Nâzım Hikmet şiirinin benzersizliği, dramatik ve performatif yönünün kuvveti, oyunlarının uzun yıllar gölgede kalmasına sebep olmuştur. Oysa biçimsel çoğulculuğu, çağının neredeyse her meselesine açılan kapıları, devrimci ve enternasyonel dramaturjisiyle Nâzım Hikmet tiyatrosu hem Nâzım Hikmet'in sanatının hem de tiyatro türünün tarihinin kavranmasında okurlarına önemli bir yol sunmaktadır. Sevda Şener, Süreyya Karacabey gibi tiyatro araştırmacılarımızın bu alandaki öncü çalışmalarının yanında kıymetli yer
Siyasal İletişimi Anlamak, gerek lisans, gerekse lisansüstü düzeyde eğitim gören öğrencilerin, araştırmacıların ve konuya ilgi duyanların siyasal iletişimle tanışmaları, bu alanla ilgili kavram ve yaklaşımlar üzerine fikir edinmeleri için hazırlanmıştır. Kitapta, siyasal iletişimle ilgili kavramların siyaset ve iletişimle bağlantısı kurularak hem ana akımlara hem de eleştirel iletişim kuramlarına yer verilmektedir. Siyasal katılma ve tercih, siyasal partiler ve parlamento gibi siyaset biliminin temel kavram
Çalışarak akademide felsefe profesörü olabilir insan, ancak filozof olmak herkesin harcı değildir. Ahmet İnam bu harcı karabilmiş nadir insanlardan biri. Bu uzun söyleşide Yıldız Işık, ülkemizin ender rastlanan değerlerinden birini, Ahmet İnam'ı konuşturuyor. Anlatılan, sadece bir hayat hikâyesi değil. Kitap boyunca filozof ile öğrencisi, hemen her konuda okuyanın ruhunu zenginleştiren, algı kapılarını bambaşka ufuklara açan uzun ve zengin bir diyalog geliştiriyorlar. Bu diyalogda, bir hayatın iniş çıkışlar
Tükendi
Emekli Büyükelçi Numan Hazar, yurtiçinde Cumhurbaşkanlığı ve Dışişleri ile Milli Savunma Bakanlıklarında görev yapmıştır. Yurtdışında Vaşington (ABD), Bonn (Federal Almanya), Lefkoşa (Kıbrıs), Yeni Delhi (Hindistan) gibi önemli merkezlerde bulunmuştur. Nijerya'da Büyükelçi, Avrupa Konseyi/Strazburg ve UNESCO/Paris'te Büyükelçi/Daimi Temsilci olarak hizmet vermiştir. Emekli olduktan sonra merkezi Tahran'da olan Ekonomik İşbirliği Teşkilatı'nın (ECO) yeniden yapılandırılması ile ilgili Akil Adamlar Grubu'nun
Bugünün dünyasında şiddet, kan, ölüm, terör, yoksulluk yoğun biçimde yaşanmakta; buna ek olarak da temsili liberal demokrasinin küresel ölçekte bir çöküşü gözlemlenmektedir. Temsili liberal demokrasilerde önlenemez bir otoriterleşmenin yükselişi popülizm sözcüğüyle ifade edilmekte... Bu otoriterleşme kuşkusuz, gelişmiş ve köklü demokrasilerde diğerlerine göre daha yumuşak bir çerçevede yükselmektedir. Ama en gelişmiş ve köklü demokrasilerde de şu ya da bu ölçekte otoriterleşme gözlenebilmektedir. Temsili de
Bu kitapta, yerel yönetimlerin ve bölge yönetimlerinin halkla ve devletle olan ilişkilerindeki en son gelişmelerin ve özerklik istemlerinin, Fransa, İspanya ve İtalya gibi Avrupa ülkelerinden verilen örnekler ışığında değerlendirilmesine çalışılmaktadır. Türkiye'de özellikle Güneydoğu Bölgesi'nden yükselen bölgesel özerklik istemlerinin niteliği ve gerçekçiliği üzerinde durulduktan sonra, ulusal, bölgesel ya da yerel düzeyde olsun, demokrasinin her türünün ayakta kalması ve gelişebilmesinin toplumda demokra
''Eski dünya ölüyor ve yenisi doğmakta zorlanıyor: Şimdi canavarların zamanıdır.'' - Antonio Gramsci Tam da böyle bir dönemdeyiz. Kapitalizm yine nihai krizlerinden birinin içinde: Ya bu kapitalizm değişerek başka bir kapitalizme dönüşecek ya da kapitalist üretim tarzı yerini bir başkasına bırakmaya başlayacak. Yeni bir kapitalizmin belirtileri henüz yok. Kapitalizmin yerini alacak yeni bir dünya henüz doğacak gibi görünmüyor. Bu aralıkta dinci, ırkçı bir Yeni Faşizm yükseliyor. Büyük güçler yeniden Lat
Oral Sander´in siyasi tarih alanına en büyük katkısı, konuyu çok geniş bir çerçevede ele almasıdır. Siyasi tarihi çok yönlü, disiplinlerarası bir çerçevede ele almış, uygarlık tarihi, kültür tarihi temeline oturtmuştur. Bu kitap hem siyasi tarih öğrencilerinin, hem de genel okuyucunun ilgisini çeken, yararlı bir temel başvuru kaynağı niteliğindedir. Prof.Dr. Ömer Kürkçüoğlu
Frances Stonor Saunders'in yazıp, Ülker İnce'nin çevirdiği, Parayı Verdi Düdüğü Çaldı'yı okurken sık sık 1950'li, 60'lı yıllarda, Farfield, Ford, Rockefeller ve Fullbright vakıflarının burslarıyla Türkiye'den kimler gitti acaba ABD'ye, diye düşündüm. Birini bulsam da konuşsam... Dünyanın en zengin, en saygın vakıflarının CIA için paravan görevi yaptıkları kimin aklına gelir? Soğuk Savaş'ın civcivli günlerinde ABD, Batı Avrupa'da gizli bir kültürel propaganda programına büyük miktarda para ayırmıştı. Bu pro
Özgür Orhangazi, neoliberal dönemde Türkiye ekonomisinin geçirdiği düşünümü yakından inceliyor; yapısal sorunlarına, kırılganlıklarına, kriz dinamiklerine ışık tutuyor. Elbette "sıfırdan" başlamıyor. Arka planda dünya ekonomisinin Keynesçi düzenlemelerden neoliberalizme geçişi var. Bu büyük dönüşümün korumacı, planlamacı, müdahaleci Türkiye ekonomisine taşıdığı etkiler, şoklar söz konusudur. Kitap, dünyada ve Türkiye'de bu geçmişin aşamaları incelenerek başlıyor. Orhangazi, neoliberal dönemin kritik bir aşa
Tükendi
Türkiye'de sol, 1961 Anayasası'nın kabulünden sonra, sınırları oldukça genişlemiş yasal bir çerçeve içinde hareket ederek görünür olmaya ve yaklaşık yarım asırlık bir dönemin sonunda kitlesellik kazanmaya başlamıştır. Bu gelişmeyle birbirini besler bir biçimde aynı süreçte uluslararası Marksist yazın gerek doğrudan gerekse çevirilerle daha ulaşılabilir olmuş, sol bakış açısına sahip çeşitli telif eserler ortaya konmuş, çeşitli süreli yayınlar çıkarılmıştır. Öncesinde ortamı olmadığından gündeme ve belki akı
Somuttan soyuta ulaşmak ve ulaşılan bu soyutlama ile bir toplumsal olguyu açıklamak... Kitapta bu yaklaşım izlenmeye çalışılmıştır. Çalışma, tarihsel süreç içerisinde, bütüncül bir bakış açısıyla 19. yüzyıldan 21. yüzyıla kadar kamu personel rejiminin Batı ve Türkiye'deki değişimini "neden" ve "nasıl" soruları eşliğinde keşfetmektedir. Bu keşif, betimlemeyi ve çözümlemeyi aşmakta, Kamu Personel Rejimi Kuramı'na ulaşmaktadır. Kitapta, kamu personel rejimi açıklama gücüne ulaşmak için, kapitalizm, devlet ve b
Tükendi
Batı dünyasının varlık, bilgi, dil felsefesinin temel taşı. Aristoteles felsefesinin başlıca kavramlarının tek tek tartışılıp aydınlatıldığı kaynak metin.
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 771 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4