Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 771 kayıt bulunmuştur Gösterilen 760-780 / Aktif Sayfa : 39
Sanayileşmenin sonucu olarak, Yeniçağ başındaki Avrupa zanaatkarları ile köylülerin davranışlarıyla değerlerini anlayabilmek için düşgücümüzü bir hayli zorlamamız gerekir. Pek öyle apaçık değilse de daha derin olabilecek değişimler bir yana, Avrupa'nın belleklerde yerini koruyan yerel dillerini birörnekleştiren televizyon, radyo ve sinemanın olmadığını düşünün. Her yörenin kendine özgü kültürünü eritmek ve bölgeleri ulusa çevirmek için askerlik ile hükümet propagandasından daha etkili olan demiryolların
Tükendi
Kafka kadın olsaydı. Rilke Ukrayna doğumlu bir Brezilya Yahudisi olsaydı. Rimbaud ana olsaydı da ellinci yaşını görebilseydi. Heidegger Alman olmaktan vazgeçip Yeryüzünün Destanını yazabilseydi. Niye sayıyorum bu adları? Bir bölgenin görünümünü çizebilmek için. Clarice Lispektor işte buradan yazıyor.
Tükendi
Uygarlık ve kapitalizm, ezelden beri varolmayan ve belki de ebediyete kadar sürmeyecek iki kavram, daha doğrusu bu iki kelimenin arkasında gizlenmiş veya açıkta duran, koskoca iki kavram ailesi, soyu. Nereden geldiler, nereye gidiyorlar? Hangi dilsel ve zihinsel ihtiyaçların ürünü olarak belirdiler ve gene hangi ihtiyaçların doğrultusunda değiştiler, değişiyorlar; zenginleşiyorlar? Bu ihtiyaçların arkasında hangi somut ve maddi unsurlar yer alıyor?
Tükendi
Osmanlı tarihi 600 yıla, "Yedi İklim´e yayılan devasa bir alan, ancak bunca yıllık çabalardan sonra insanlarımız bu tarihi, çarpışma tarihlerini ifade eden birkaç rakam, birkaç paşa adı, birkaç padişah adından ibaret olarak algılanmaktadır. Oysa iktisat ve toplumdan söz etmeden, halktan bahsetmek mümkün değildir. Araştırmalarının büyük bölümünü Osmanlı tarihi üzerine yapmış Robert Mantran´ın burada sunduğumuz makaleleri Osmanlı tarihinin ekonomik ve toplumsal boyutuna, dolayısıyla insana ağırlık vermektedir
Tükendi
Toplumsal ve siyasal kuram açısından, Bizans tarihinin bin yılı kupkuru bir çöldü, denmiştir. "Yüzyıllar boyunca Bizans tek bir siyasal kuramcı çıkarmadı." "Doğu´da insanlar İmparatorluk üstüne kuramlar yapacağız diye kendilerine hiç eziyet etmemişlerdir... oysa Batı, kavram ve kurallarda çok becerikliydi." Bu sözlere karşı konulmuş ve "Bizans yazını siyasal kuramla sırılsıklamdır" diye cevap verilmiştir, "Doğu Roma´lı için uygulanabilir tek yönetim biçimi olan mutlakçılığa ilişkin kuramla." Hem bu
İnsanlığın, doğum-ölüm, geçim-kıtlık, sevgi-cinsellik gibi değişmeyen sorunlarına farklı kültürler nasıl farklı cevaplar veriyorlar? Kültürler birbirlerine koşut mu geliştiler, yoksa bir merkezden mi yayıldılar? Campbell, ilk insandan başlayarak, değişmeyen çelişkileri ve ortak mirası kavramada, antropolojinin, arkeolojinin ve psikolojinin sağladığı verilerle, felsefe ve sanat üretiminin getirdiği zenginliklerle örülen karşılaştırmalı mitolojinin ne kadar öğretici olabildiğini bir kez daha ortaya koyuyor. B
Tükendi
Devletin evrenselleşmesinin bölünmeye, anarşiye ve kaosa yol açabilen "merkezkaçlı güçler"i engelleme gibi, şefliklerin çözemediği yaşamsal bir soruna kurumsal çözümler getirmesine dayandığı sonucuna ulaşılan The Early State, kolektif bilimsel çalışmanın ender karşılaşılan başarılı örneklerinden biri olarak, Lahey'de, Paris'te ve New York'ta aynı anda yayımlanmıştır. Devletin kurumlarının doğuşunun, yapısının ve işleyişinin ortaya çıkarılabilmesi için, İ. Ö. 3000'den İ. S. 1850'ye kadar uzanan bir zaman
Tükendi
2500 yıl önce yaşamış olan Buddha'nın düşüncelerinin günümüz dünyasında değer bulması çok ilginçtir. O, mal-mülk, çocuk her türlü kazanımların gereksiz yük olduğunu söyleyen, nefretin de sevginin de sonuçta keder yarattığını, mayası "Acı" olan dünyadan ise her türlü bağlılıktan kaçınarak kurtulabileceğini belirten bir "Etik Devrimcisi" idi. Tanrı ve Ruh yoktu; bunlar insanın derdine çare olamazlardı. Bu dünyanın başının belası, tüm canlıları titreten ölümdü. Zira, "çömlekçinin yaptığı bütün çömlekler bir gü
Tükendi
Ortadoğu'da Osmanlı Mirası ve Ulusçuluk, Osmanlı İmparatorluğu'nun ardından bölgede ortaya çıkan ulus-devletlerin siyasal, toplumsal, ekonomik ve kültürel yapılarında Osmanlı mirasını sergilemektedir. Prof. Dr. Kemal H. Karpat bu eserinde, Ortadoğu uluslarının ulus olma ve devlet kurma süreçlerindeki değişimi, değişme ve süreklilik unsurlarını oluşturan kurumlar ve yapılar arasındaki bağlantıları ve ulus-devlete dönüşme aşamalarını, geniş tarihsel bilgi birikimiyle kurduğu toplumsal-ekonomik yaklaşım ve kar
Tükendi
Ruşen Keleş´e Armağan dizisi, sayısız makalenin, onlarca kitabın, yüzlerce akademisyenin, binlerce öğrencinin arkasındaki öncü bir kişiliğe saygı yapıtı olarak hazırlanmıştır. Her biri farklı konulara odaklanan altı kitaptan oluşan bu dizi, elli yılı aşkın akademik yaşamı boyunca ilklere imza atan Ruşen Keleş´e yakışır biçimde, yüzden fazla yazarı bir araya getirmesiyle Türkiye´de bir ilk niteliği taşımaktadır. Yurtiçinden ve yurtdışından kentleşme, yerel yönetimler, çevre politikaları, tarih, siyaset bi
Tükendi
Canlılar dünyası dün olduğu kadar günümüzde de birçok bilinmeyeni içermektedir. Biyoloji tarihine baktığımızda, biyoloji ile ilgili çalışma yapan bilim adamlarının yalnızca canlıları değil, insanı da tanımaya çalıştıklarını görmekteyiz. Bu bağlamda, biyoloji tarihi, insanın doğayı ve özde kendini tanıma çabası olarak tanımlanabilir. Canlılarla ilgili çalışmalar yüzyıllar öncesine dayanan bir araştırma alanıdır. Bu kitapta, tarihin erken dönemlerinden, on dokuzuncu yüzyılın başlarına kadar yapılan biyolo
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 771 kayıt bulunmuştur Gösterilen 760-780 / Aktif Sayfa : 39