Nedir ki mutlu olmak?Mutlu olmak, hayattan zevk alarak yaşabilmektir. Evet, mutlu olmak, bir yaşam tarzıdır. Hayata öyle bir bakmaktır yukardan, sonra da mutluluğu görebilmektir. Yukardan bakınca nesneleri olduğundan küçük görürüz, ama yakından incelediğimizde yanıldığımızın farkına varırız. Mutluluk da böyledir aslında, insan hayata öyle tepeden bakar ki, mutluluk içinde yüzdüğünü anlayamaz. En basit olarak, dünyaya geldiğimiz, sağlıklı olduğumuz, doğanın güzelliklerini görebildiğimiz için mutlu olmalıyız.

Yunus Emre´nin yaşam öyküsü ve şiirleri.

"Muki yine haylazlık peşindeydi. Birilerini kızdırmak için hesap ve planlar yapıyordu, her zamanki gibi zayıf kişileri aradı. Sümü sümüklü böcek, Toso yeşil tosbağa ve karnını doyurmak için hep uğraş veren Kiki, bizim kirpi en sevdiği arkadaşlarıydı. Muki yağmuru bekledi. Yağan yağmurun ardından Sümü ortalıkta yavaş yavaş dolaşmaya başladı. Muki: - Haha! Selam Sümü. Neler yapıyorsun bakayım? Muki'yi gören Sümü bir derin "Off!" çekti. Sümü: - Lütfen Muki, beni rahat bırak. Bak yağmur bitti. Gezmek, şarkı

İyilikseverlik, dürüstlük, adalet, bilgili olmanın yararları gibi konuların teşvik edildiği; kötülük, zulüm, adaletsizlik ve cahillikten uzak durmanın öneminin vurgulandığı Kelile ve Dimne, doğu klasiklerinin temel eserlerinden birisidir. Hint hükümdarı Debşelim´in isteği üzerine Beydeba tarafından M.ö. III. Yüzyılda yazılan bu alegorik eser, yüz yıllar sonra türünün örneği olmuş ve bu tarzda birçok eser kaleme alınmıştır. Görünüşte eğlenceli, gerçekte ise ders verici ve düşündürücü bir eser olan Kelile ve

Güldüren, güldürürken düşündüren, hazır cevaplılığı ve fıkraları gerçek kimliğinin ve hayatının önüne geçen Nasreddin Hoca; ömrünün tamamını insanlara doğru yolu göstermeye, onları kötülüklerden sakındırmaya adamıştır. Bunu yaparken de keskin bir zeka ve doğru işleyen bir aklın ürünü olan hikmet ve ibret dolu sözler kullanmış, bu sözler neredeyse birer atasözü haline gelmiştir. XIII. Yüzyılda yaşayan ve iyi bir eğitim gören Nasreddin Hoca, zamanla Türk Dünyasının ortak bir değeri haline gelmiş ve onun fıkra

Dede Korkut Hikâyeleri'nin asıl adı: "Kitab-ı Dedem Korkut alâ Lisan-ı Tâife-i Oğuzân" dır. Günümüz dili ile, (Oğuz Boyunun Dili ile Dedem Korkut Kitabı) demek olan bu hikâyeler, toplam olarak on iki hikâyeden oluşur. Dede Korkut (Dedem Korkut) diye bir kişinin yaşayıp yaşamadığı belli değildir. Yaşamışsa bile efsaneleşmiştir. Dede Korkut Hikâyeleri, Oğuz boyunun anonim bir ürünüdür. Bu haliyle, Türk Edebiyatı'nın şaheserlerindendir. Anonim olduğu için, zaman içinde bazı değişikliklere uğramıştır. Hikâyeler

Adım Yusuf; oldukça hareketli bir çocuğumdur. Hani bazı insanların "içinde kurt mu var?" dedikleri cinsten. Bu arada atasözlerini çok severim. Hemen hemen her durum için mutlaka bildiğim bir atasözü de vardır. Anlatmak yaşamaktan daha zordur derler. Başıma gelen ve çok az çocuğa nasip olabilecek bir maceranın içerisinden geçtim. Bunu anlatmasam olmazdı elbet. Anlatmasam içinde kalacak çünkü. Bu arada tabii ki bir namım da var; Namı diğer Sarı... Tadı hafızanızda kalacak macerama hoş geldiniz...

Masallar, çocuklarımızın hayal güçlerini geliştiren, onlara hayatın gerçeklerini ve sahip olunması gereken değişmez değerlerini edebi dille anlatan ürünlerdir. Çocuğun duygusal gelişimine katkıda bulunmak amacıyla hazırlanan Güllerin Şarkısı, siz çocuklara masal dünyasının kapılarını aralıyor.

x

19. yüzyılda Osmanlı konak hayatında önemli bir yere sahip köleleri ve sosyal hayatta köle ticareti eleştiren bu kitap Samipazade Sezai´nin en önemli eserdir. Duygulu, etkileyici bir anlatımla yazılmış bu romanda yazar, köle tüccarları tarafından Kafkasya´dan İstanbula´a getirilerek bir Osmanlı Bürokratının konağına satılan 15-16 yaşlarında bir kız çocuğun başından geçenleri anlatır. (Arka Kapak)

Atatürk´ün kendi kaleminden çıkan bu eser, yine Atatürk tarafından, 15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında Ankara´dan toplanan Cumhuriyet Halk Partisi´nin İkinci Kurultayı´nda toplam 36,5 saat süren ve altı günde okunan tarihi bir hitabeye dayanmaktadır. (Arka Kapak´tan)

İyilik-kötülük; açlık-sefalet, hayat-ölüm gibi benzeri karşıtlıkları didaktik bir şekilde ibretli öyküleri bulacaksınız.

Grigory Petrov tarafından kaleme alınan bu eser, yazarın Bulgaristan'daki dostu D. Bojkov tarafından, ilk kez Rusça el yazmasından Bulgarca'ya çevrilerek, 1925 yılında Sofya'da yayınlanmıştır. Uzun süre Finlandiya'da kalmış olan Petrov, Finlandiya'nın nasıl kalkındığını ve bunda okulun, büronun, kilisenin ve kışlanın üstlendiği rolü bize çok akıcı bir anlatımla sunmaktadır. Kitabın asıl değeri, Finlandiya'yı öğretmesinde değil; bir ulusun nasıl yükseleceğini, aydınların ve seçkinlerin görevlerini, gerçek va

Bay Fogg zengin ve kimsesizdir. Soyulan banka üzerine arkadaşlarıyla iddaya girer ve 80 günde dünyayı dolaşacağını idda eder.

Çeşitli bilmcelerden derlemeler.

19. yüzyıl İstanbul hayatının mizahi bir dille anlatıldığı denemeler.

Eflatun "Devlet" adlı başyapıtında sağlıklı ve mutlu bir toplum hayatı için düşündüğü devet anlayışını anlatır. Bütün zamanların devlet sistemlerine ve düşüncelerine temel kaynak olan bu eser, aynı zamanda mutluluk felsefesi konusunda yazılmış felsefi bir metindir. (Arka Kapak)

İspanyol edebiyatının şaheserlerinden olan bu klasik eserde Cervantes romanın başkahramanı Don Kişotûn kişiliğinde, 15. yüzyıl İspanya'sında sosyal hayatta önemli bir yeri olan şövelyeliği alaya alarak anlatır. Romanın başkahramanı Don Kişot şövelyeliğe dair kitapları okuyarak şövelye olmaya özenir. Kendisi gibi çelimsiz atı Rocinante ve yardımcısı Sanço Panza ile şövelyelik yolunda komik maceraları, Dulcinea'ya aşkı romanı güldürücü, eğlendirici bir tad verir.

Goethe’nin hayatını, düşüncesini ve bütün kişiliğini ortaya koyarak meydana getirdiği bir başyapıttır.