Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 210 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Dandanakan zaferinden sonra kurulan Selçuklu Devleti, batıya yönelerek İran, Irak, Suriye ve Anadolu'ya hâkim oldu. Devletin en parlak devrinde, sınırları Orta Asya'dan Ege kıyılarına ve Kafkaslar'dan Yemen'e kadar uzanıyordu. Bu geniş coğrafyada siyasî birliğin ve ekonomik istikrarın sağlanması, eğitim-öğretim, kültür ve sanat konusunda da kendini gösterdi. Bütün bu değerlerin toplamı da Selçuklu kültür ve medeniyetini meydana getirdi. Selçuklular tarih boyunca pek çok devlet kurdular. Her yeni kurdukları
Tükendi
Büyük Selçuklu Devleti'nin kuruluşunda önemli rol oynayan Dandanakan Savaşı'ndan sonra Selçuklu fetih hareketleri, özellikle batı yönünde büyük bir gelişme gösterdi. Gerek ilk Selçuklu sultanı Tuğrul Bey, gerekse Selçuklu beyleri, Rey-İsfahan bölgesiyle Azerbaycan ve Arrân'dan sonra Bizans hâkimiyetinde bulunan Anadolu'ya da akınlara başladılar. Askerî harekâtlarını Malatya ve Sivas'a kadar uzattılar. Önceden hazırlanan plânlar doğrultusunda bu fetih hareketlerine katılan Selçuklu emîrleri ve Türkmen beyle
Tükendi
11. asırdan sonra İran, bilhassa Horasan ve Azerbaycan, çoğunluğu yeni Müslüman olan Türk nüfusuyla dolmaya başladı. Bu hareketlilik Büyük Selçuklu Devleti için yeni yaylak ve kışlakların tahsis edilmesi gerektiği manasına geliyordu. Coğrafyasının uygunluğu ve gayrimüslim bir devlet elinde olması hasebiyle Anadolu toprakları bu iş için son derece uygundu. Selçuklular, bir taraftan ellerindeki kuvvetleri Bizans'a karşı cihad ve gazaya yönlendirirken, diğer taraftan da yeni topraklar fethedeceklerdi. Nitekim
Tükendi
Büyük Selçuklu sultanı Muhammed Tapar vefat ettiğinde geride beş erkek çocuk bıraktı (18 Nisan 1118). Bunlar yaş sırasına göre Mahmud, Mesud, Tuğrul, Süleymanşah ve Selçukşah'tır. Şehzadelerden büyük oğul ve veliahd olan 14 yaşındaki Mahmud, babasının yerine tahta çıktı (19 Nisan 1118). Ancak Mahmud, henüz devleti yönetecek yaşta olmadığı için, emirler kısa sürede onu kendi tesirleri altına aldılar. Diğer taraftan Mahmud'un şehzadelere ve emirlere üstünlüğünü kabul ettiremediğini gören amcası Horasan melik
Tükendi
"Ey şanlı Osmanlının şerefli ve kahraman askerleri! Bugün burada Osmanlıların Avrupanın hakimi olması için yalnızca sizin gibi göğüslerinde din ve millet sevgisi olan erlere ihtiyacımız var... Kanuni Sultan Süleyman (Mohaç Meydanı 1526)
Tükendi
" Ey oğul! Benim soyumdan her kim ki doğru yoldan geri kalır, adaletten ayrılırsa mahşer gününde Efendimiz'in şefaatinden mahrum kalsın!"
Tükendi
Peygamber Efendimizin (s.a.v.) ilk halifesi olup, Ashâb-ı Kirâmın en faziletlisidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) insanları İslâma davet ettiği zaman Hazret-i Ebûbekir, hiç düşünmeden ve tereddüt etmeden Müslüman olmuştur. Hiçbir delil aramadan Müslüman olduğu ve Mirâc mucizesini herkes inkâr ederken o tereddüt etmeden tasdik ettiği için Sıddîk-ı Ekber lakabını aldı. Fakir Müslümanlara çok yardım etmiştir. Müslüman oldukları için işkence gören yedi köleyi satın alıp âzâd etmiştir. Bilâl-i Habeşî ve Âmir bin
Tükendi
Çocukların ve yetişkinlerin zihinsel yeteneklerinin geliştirilmesinde Akıl yürütme ve işlem oyunları önemli bir yer tutmaktadır. Bu tür oyunlar, mantıksal ve aritmetik problemlerin oyunlaştırılmış şekli olarak da düşünülebilir. Bu sebeple Akıl yürütme ve işlem oyunları problem çözme ve analiz becerilerini geliştirmede önemli bir araçtır. 2013 yılında MEB tarafından seçmeli ders olarak belirlenen Zekâ Oyunları müfredatına uygun olarak hazırlanan Akıl Yürütme ve İşlem Oyunları kitabımızda Sudoku, Kakuro, Ken
Tükendi
Şimdi her şeyin iyisi eskisidir. Çünkü o tecrübe edilmiştir. Nitekim bir savaşa daha önce hiç tecrübe olunmamış bir silahla girilse, sağlamlığından endişe edilir. Fakat savaşa eski ve tecrübe edilmiş bir silahla girilse, kalpte endişe olmaz. İhtiyarlık da eskidir ve o da niçin gençlikten iyi olmasın! Eğer sadece ihtiyarlar ölüp, gençler ölmemiş olsalardı, o zaman hiç kimse ihtiyar olmayı istemezdi. Ama gençlerin ölümü yaşlılara göre çoğunluktadır. Bu yüzden ihtiyarlığı kötülemek doğru değildir.
Tükendi
Mekke-i Mükerreme; Müslümanların kıblesi olan Kabe-i Muazzama'nın ve ibadetlere bire yüz bin sevap verildiği Mescid-i Haram'ın bulunduğu, Resulullah Efendimiz'in (s.a.v.) doğduğu, kendine peygamberlik verildiği, Kur'an-ı Kerim ayetlerinin birçoğunun nazil olduğu ve İslam'ın beş şartından biri olan Hac vazifesinin yerine getirildiği mübarek şehir... Medine-i Münevvere; Resulullah Efendimiz'in (s.a.v.) hicret vatanı, başkaları yüz çevirirken ona yardım elini uzatan, İslam devletinin ilk başşehri...
Tükendi
Hazret-i Ebû Bekir'den (r.a.) sonra halife seçilen Hazret-i Ömer (r.a.) devrinde de fetihler hızla devam etti. Irak ve İran cephesinde Halid b. Velid (r.a.), sonra da Müsennâ b. Hârise (r.a.) kumandasındaki İslâm ordusunun peş peşe kazandığı zaferler sonunda, İran yıkılma safhasına girdi. Nihâvend savaşını müteakip Türkler ile Müslümanlar (Araplar) arasında ilk temaslar başladı (642). Müslümanlar, Horasan'da bilhassa Mâverâünnehir ve Kafkaslar'da Türkler ile karşı karşıya geldiler. Emevîler Devrinde Türkler
Tükendi
Kahraman delikanlı adeta birkaç defa duraladı, bembeyaz bir çehre ve parlamış gözlerle kendisini zorlayanlara karşı fena fena bakarak: Bırakınız beni, diyordu, gitmeyeceğim! Türkün mezarını, yoldaşlarımızın kanını İspanyol namertleri çiğneyecek. Ben ölmek istiyorum size ne? Şuraya bak, işte o aslan Mehmed Reis göğsüne vuran bir gülle ile şuraya düşmüştü. Evet, tam oraya, koştum o sıkıntılı vakitte sırtıma yüklendim, ölmez sanıyordum. Hâlbuki çoktan cennete uçmuş. Daha ileride benim mert kardeşim, yoldaşım S
Tarihî hadiselerin tespit, tasvir ve tahlilinde araştırmacıların ve tarihçilerin şüphesiz en önemli kaynaklarından biri kroniklerdir. Osmanlı tarihini aydınlatan bu kronikler sadece kuru bir tarihî bilgiler yığını değil, aynı zamanda devrin kültürel, siyasal, sosyal ve ekonomik seviyesini de günümüze nakleden değerli eserler grubunu teşkil etmektedir. Devletin icra mekanizmasının zihniyet ve temayüllerini aksettiren ve İmparatorluğun son üç yüz yılına ait değerli bilgiler sunan vakanüvis târîhleri de –diğer
Tükendi
Bu çalışma, Anadolu, Irak, İran, Kafkaslar, Azerbaycan ile Suriye ve Mısr'a hükmeden iki büyük devletin (İlhanlılar - Memlûkler) Suriye bölgesi için yaptıkaları birçok savaşı ve diplomatik gelişmeleri konu alıyor. Söz konusu iki tarafın Suriye'deki mücadeleye odaklandığı sırada bir uç beyliği olarak sivrilen Osmanoğulları'nın siyasî ve askerî istiklalini ilan etmek için ne denli elverişli bir ortam bulunduğunu da bu çalışmayla takip etmek mümkündür. Çalışmamızda mühim bir yer tutan diplomatik gelişmelerin o
Tükendi
Bu eser, 20. yüzyıl başlarında Osmanlı başkentinden Mısır'a, devlet tarafından "memuren" gönderilen Hâlid Ziyâeddin'in yazdığı bir hatıra ve seyahat kitabıdır. 24 Ocak 1909'da Kahire'ye ulaşan Hâlid Ziyâeddin, burada 1909 Mart ayının ilk günlerine kadar kalmıştır. Kitapta, Mısır'ın binlerce yıllık tarihinden o güne gelen büyük eserleri modern arkeolojik bulgular ışığında tasvir edilmekte ve Hidivlik dönemi Mısırı'nın idari, ekonomik ve sosyal yapısına, kurumlarına ve yaşayışına dair önemli gözlemler paylaşı
Tükendi
Selçuklular, Dandanakan Savaşı'ndan hemen sonra muhtemelen Merv'de büyük bir kurultay topladılar. Türk hâkimiyet anlayışına göre o zamana kadar ele geçirdikleri ve bundan sonra zapt edecekleri toprakları hanedan mensupları arasında bölüştürdüler. Bu paylaştırma sırasında Çağrı Bey'in en büyük oğlu olan Kavurd Bey'e de Tabes vilâyeti ile Kirman bölgesi ve Kuhistan havalisi verildi. Gazneliler'in mağlup edilmesi ve Horasan'da nüfuzlarının çökmesinden sonra Selçuklu akıncıları güneye doğru inmeye başladılar.
Tükendi
Oğuz-nâme, Selçuk-nâme, Târih-i Âl-i Selçuk gibi isimlerle anılan Tevârîh-i Âl-i Selçuk (Selçuklular Tarihi), Anadolu'da kaleme alınan ilk Türkçe eserlerin arasında sayılmaktadır. Türklerin tarih sahnesine çıkışından Osmanlılara kadar olan dönemi içine alan bir umumî Türk tarihi niteliği taşıyan eser yardımıyla; Türklerin tarih sahnesine çıkışları, İslâm öncesi Türk tarihi, Oğuz boyları, tamgaları, gelenekleri ile Selçukluların şeceresi, Türkiye Selçukluları, Gazan Han dönemi, Anadolu Beylikleri ve Osmanlıl
Tükendi
1928 yılı başlarında Bursa Amerikan Kız Koleji'nde yaşanan Tanassur (Hıristiyanlaşma) hâdisesi o dönemde Türk kamuoyunda çok önemli tartışma ve tepkilere sebep olmuştu. Mesele laik bir idareye geçmek isteyen Türkiye Cumhuriyeti'ni de oluş tarzı ve sonuçları açısından sıkıntıya sokmuş ve çok fazla telaşlandırmıştı. Çünkü bir yandan laikliğin geleceği, diğer yandan halkın dinî bir meselede gösterdiği hassasiyet, hükümeti adeta köşeye sıkıştırmıştı. O devrin gazeteleri ve en önemli aydınları bu mesele hakkınd
Tükendi
Osmanlı Devleti'nin yönetildiği en üst merci Divan-ı Hümayun'dur. Mühimme Defterleri ise Divan-ı Hümayun'dan İstanbul ve taşradaki yöneticilere gönderilen emirlerin bir suretinin kaydedildiği defterlerdir. XVI. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren düzenli olarak tutulan bu defterler Osmanlı devlet yönetimi hakkında bilgi veren en önemli kaynaklardır.  103 Numaralı Mühimme Defteri Haziran 1691-Aralık 1695 tarihleri arasını kapsayan bir Rikâb Mühimmesidir. Defterin ait olduğu yıllar, II. Viyana Kuşatması sonra
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 210 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1