Din ve toplum birbirinden ayrılamaz iki sosyolojik madendir. Yüzyıllardır bu madenlerden çıkan cevherler çeşitli şekillerde işlenir ve insanların gereksinimlerine cevap verebilmek için sunulur. Her biri hem aynidir, hem de birbirlerinden çok başka görüntü arzederler. Kitabın oniki makalesi, bu cevherleri kendine konu edinen altı genç sosyoloğun merakını ele alıyor. Dünyadan ve Türkiye'den seçtikleri dinsel - toplumsal alanları sosyolojinin çeşitli kuramları ile harmanlamayı denediler. Hem kadim dinlere yö

Unutulmuş Dostlukları Yeniden Anımsatan ve Kahramanları Gerçek Kişilerden Oluşan, Bir 'Anı Roman'dır. İzmir Eşrefpaşa'da gezinirken, Ressam İhsan'ın yaptığı yazlık sinema afişlerine bakacaksınız... Vespa motoruyla Ressam İhsan'a uğrayan, her sabah motorunun jantına "Hicran" yazdırıp, her akŞam eve dönerken sildiren İsmail Tablak'la tanışacaksınız... Bakkal İbram'a merhaba deyip, Onbaşının Meyhanesi'ne dalacaksınız... Giritlilerle, Tatarlarla, Libyalı Araplarla karşılaşacaksınız... Ingiliz Bahçesi'nde

Senden tek dileğim var ey okuyucu; duyduklarından rahatsız olacaksan, özel hayatımı hallaç pamuğu misali didikleyeceksen, şimdiden bitirelim arkadaşlığımızı. Yok, benim anlattıklarımla yetinip, onlarla tatmin olacaksan buyur başlasın arkadaşlığımız hiç bitmemecesine. Yüz yıllık suskunluğumu sana bozdu'gum için ne kadar özel bir kişi olduğunu düşün, rahat koltuğuna yerleş ve benim ağzımdan konuşan genç sırdaşıma kulak ver. Dinle ki duyulsun artık sessiz çığlıklarım, dinle ki bitsin artık yüzyıllık suskunluğu

Ada'ya gitme zamanı yaklaşıyor. Ağaçlar çiçekte. Mehmet Bey'in o çok sevdiği telgrafın telleri türküsü dolaşıyor kulağımda. Akşam yemeğinin son hazırlıkları yapılıyor avlularda. Nimet Hanım, masanın eksiğini gediğini yokluyor Girit mavisi gözleriyle. Deniz kokulu esintiler, akşamsefalarını taşıyor bereketli sofralara. Yine çocukluğumu çağırıyor Ada.

Sınavlar çok önemli bir göstergedir; başarı düştükçe herkes için yaşam biraz daha zorlaşır: Biz bu dönemde sizin dert ortağınız olmak istedik Akıntıya karşı yüzmek zor ve güçtür. Ayrıca verimlide olmaz. Ama akıntı ile uyum içinde akıntıdan faydalanarak yüzmek hem çok kolaydır hem de çok daha etkilidir. İşte bu kitapta da sorun aynen akıntıdan faydalanarak yüzmek gibi ele alınacaktır. Bir yandan gençler diğer yandan anne babalar bu dönemi psikolojileri bozulmadan nasıl aşabilirler? Yani çocuklarımız başarılı

Türkiye'de insanlar, Soyadı anunu'ndan önce baba isimleri ya da aplarıyla anılmışlardır. Lakaplar, hangi nedenle verilmiş olursa olsun ailelerin tapusu gibidir, yüzyıllarca kuşaktan kuşağa akıp gider. Düzenli olarak kayıt altına alınamayan bu lakaplar, toplumların bir nevi nüfus kütüğüdür. Tarihçilerin, sosyologların ve diğer araştırmacıların çalışmalarında önemli sonuçlara ulaşmalarını sağlayan kültür hazinelerindendir lakaplar. Soyadı Kanunu'nun yürürlüge girmesinden önceki lakaplar, bir anlamda tarih

Kitabımı oluşturan Ödemiş yöresi efelerinin yaşamlarındaki, yaşantılarındaki, derinlik ve zenginlik benim için ulusal bir övgü kaynağı olmuştur... Hırpalanmış bir dönemi yeniden canlandırmaya çalıştığım, geçmişi yaşatan, geleceğe ışık tutan bu çalışmamla dünü bugüne getirdim... Bugünü yarına taşımak ise bizden sonra bu tür çalışma yapacaklar için kutsal bir görevdir. Umuyorum ki bir dönemin kilometre taşları olan Çakırcalı Mehmet'i, Kamalı Mustafa'yı, Gökçen Efe'yi, Zeybekleri, Kızanları, Kuvayı Milliye'y

İstese şimdiye odama fabrikası olurdu genç yazarımızla ama o fabrika bacası gördüğünde dahi içi sıkıldığından ve bir dünya vergi kaçırıp vergi rekortmenleri arasına girmeye tenezzül elmediğinden ve bir parça da fabrika ayadan bozuk olduğundan öykücü olmaya karar vermiştir. Elinizdeki kitap yazarın dördüncü öykü kitabıdır. Kolay anlaşılır fakat basit olmayan sanatlar yana olan yazarımız; kapalı, soyut, anlaşılmamayı marifet sayan, deliyi oynayan ve halkı fabrikatör olmaya itecek kadar sanattan koparan, içte

Barışı şiirle kotarmak olacak iş değil elbet! Şair aklı işte, çocuktan farksız!.. İnsan doğasına aykırı her olumsuzluğun karşısına çıkacak cesareti ve muhakeme gücünü kendinde görüyor herkesten önce; yangına körükle giden savaş baezirganlarının eğreti düşmanlıklarını şiirle alt etmeye çalışıyor. Hele bu yürekli karşı çıkış, hedefini Türk - Yunan dostluğuna adanmış şiirler toplamını barışın erdemini sunulmuş bir çiçek demeti gibi düşünün. Evet, onlarca çiçekten oluşan bir barış çelengine ne buyrulur? Aramız

Bedenlerimizle müacdele etmek çağımızın sorunu... Her gün bir yenisi çıkan diyet ve egzersiz kitaplarının tamamıyla dışında kalan yepyeni bir yaklaşımla sorunlarımızın çözümünü öneriyor "Metabolik Fitness-Herkesin Beden Tipine Göre Metabolik Fitness Uygulaması-Düzelemeyen Bedenler ve Bireysel Çözüm Önerileri". Bireyin kendine özgü sorunlarını ve çözümlerini bulmasını, anlamasını sağlıyor. Konuya bakış açınızı değiştiriyor. Herkesin birbirinden apayrı metabolik ebden tipi var... Kitabı bitirdiğinizde benim

Sosyolojinin en önemli kurumlarından birisi olan Din Kurumu bu kitabın konusunu oluşturuyor. Din Sosyolojisini diğer sosyolojilerinden ayıran en belirgin özelliği; kutsal kavramı etrafında bireylerin, grupların, toplumların vaziyet alışlarıdır. Yerelden evrensele veya evrenselden yerele Kutsal'ın taşıdığı anlam çeşitlilik gösterse de kurumun özünü oluşturduğunu görüyoruz. her toplumda ve her dönemde din, kadınlar üzerine ve kadınlar üzerinden yoğunlaşır. Çünkü kadınlar dinin yeni üyelerini doğururlar ve b

Ne yazık ki, çocukluklarında doğru cinsel eğitim alamamış olmaktan yakınan ve bunun acısını çeken yetişkinler bile geleneksel cinsel eğitim modelini değiştiremiyorlar. Elinizdeki kitap ile bu konuda bilgi sahibi olmak isteyen anne babalara ve anne baba olabileceklere yardımcı olmayı umut ediyorum. Olabildiğince bilimsel kelimeler kullanmamaya çalıştım. Çünkü bu kitabı alt düzeyde eğitim almış bir kişinin bile rahatça okuyabilmesini istiyorum. Bu konuda istediğim kadar başarılı olup olmadığıma siz okurlar k

Psikiyatrik yaşamım bana, insanımızın çileli,acılı, karmaşık öyküleri olduğuna; yazılsa ''hayatlarının roman'' olacağına inandıklarını gösterdi. Ama bunca yıl boyunca ''ah, hayatım bir şiir olsaydı doktor bey'' diyene rastlamadım. Herhalde şiiri kısa buluyor; hayatlarınınsa uzun olmasını istiyorlar. Oysa yaşamın, doğanın şiirini, müziğini hissetmeden geçmiş uzun bir hayat ne kadar zengin ve renkli olabilir ki...

Toplumlar binlerce yıllık tarihin biriktirdiklerinin sonuçlarını henüz anlamaya başlamışlardır. Bir olmanın, birlik olmanın gerekliliği, birleşmiş milletler ve Avrupa Birliği gibi oluşumları doğurmuştur. Ancak bunların güçlenip tüm dünyada barışı sağlayan ve tüm milletleri temsil hale gelebilmesi için hala zamana ihtiyaç vardır. Bilim adamları tarafından yönetilen dinler ve devletler üstü bir birleşmiş milletler yaratmak yüzyıllardır Gül ve Haç Kardeşliği'nin büyük amacı olmuştur. Ne yazık ki gezegenimizin,

''Türküm,Doğruyum,Çalıkanım,Yasam: Küçüklerimi Korumak,Büyüklerimi Saymak, Yurdumu, Ulusumu, Özümden Çok Sevmektir. Ülküm; Yükselmek, İleri Gitmektir. Varlığım, Türk Varlığına Armağan Olsun.'' Salatanattan Cumhuriyet'e geçiş ve Ant'ın anlamı, dönemin yazarları Ahmet Rasim, Halit Ziya, Ahmed Rıza Bey, Halide Edip Adıvar'ın dilleriyle anlatılmıştır. Ant'ı okurken Türk tarihinin sayfalarında gerçek bilgilerle gezinerek eğitim ve edebiyattaki gelişmeleri de yakından takip edebilirsiniz.

Türkiye'ye geldiğimden beri notalarla öğrenme metotlarına dayalı def öğrenme eğitiminin bulunmadığı dikkatimi çekmekteydi. Dolayısıyla, senelerden beri def eğitimlerinde öğrencilerime anlattığım notlarımı iki bütünsel kitap şeklinde Türkçe olarak öğrenmeye meraklı arkadaşlara sunmaya karar verdim. Birinci kitap olan bu kitabımda def öğrenmek isteyenler için amatör ve orta seviye eğitimi içermektedir. Profesyonel eğitimi içeren ikinci kitap ise bu kitabın ardından kısa bir süre sonra def öğrenmeye meraklı ar

Bu kitabın amacı bosanmaya övgüler düzme ve bosanmayı özendirmek degil. Adına bosverin o sadece bir kıskırtıcı. Gerçekten bosanma olmasa evlilik çok daha kötü olurdu. Kuskusuz en iyisi herkesin çok mutlu oldugu bir aile yasamı üretmek. Ama en iyi her zaman en kolay elde edilen degildir. "Yanlısları ayıklarsan geriye dogru kalır" dan yola çıktım. Ya da ünlü bir heykeltrasın dedigi gibi "bir fil heykeli yapmak istiyorsan bir mermer blok alır file benzemeyen yanlarını çıkarırsın geriye fil heykeli kalır" fikr