Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 210 kayıt bulunmuştur Gösterilen 200-220 / Aktif Sayfa : 11
"Mızraklı balta İsviçre askerlerinin en gözde silahıydı. 2.5 metre uzunluğundaki bu balta silahların en ağırı olmasının yanı sıra, en öldürücüsüydü. Silahın baş kısmı sivri bir uçla sonlanıyor, bu ucun ön kısmında keskin bir balta, arka kısmında güçlü bir kanca bulunuyordu. Alplerdeki çobanların güçlü kollarıyla savrulduğunda miğferleri, kalkanları ya da zırhlı ceketleri mukavva gibi yarıp geçiyordu. Açtığı korkunç yaraların görünüşü en yürekli düşmanı bile dehşete düşürebilirdi. Bu silahla bir darbe vuruld
XIV. Louis döneminde yaşamış bir Fransız tüccarın o dönemin Ortadoğu toplumlarıyla ilgili olarak anlattıkları, önyargılardan arınmış bir okumayı ve art arda gelen hoşgörüsüzlük yüzyıllarının bu anlatıları mahkûm ettiği prangalardan onları kurtarmayı becerebilirsek günümüzün bilgilerine birçok şey katabilir. Söz konusu Fransız tüccar 1605te Pariste doğan ve Ortadoğuya yaptığı altı seyahat 36 yıla yayılan Jean-Baptiste Tavernier. Anversden göç etmiş, coğrafya haritaları ticareti yapan bir Protestanın oğlu ola
17. yüzyılın ünlü gezgini Jean Baptiste Tavernier, Anvers´ten Paris´e göçmüş bir "harita tüccarı"nın oğluydu. 1627´de 22 yaşındayken, komşu ülkeleri dolaşmaya koyulan genç Tavernier´in aklındaki büyüleyici kent İstanbul´du kuşkusuz. Buraya ilk kez 1631 kışında gelir ve bir yıl kalır. Tavernier´in payitahttaki bu bir yılı, İstanbul´un kapıkulu eylemlerine sahne olduğu; sarayı basan azgın zorbaların veziriazamı parçaladıkları; "Padişaha sözümüz vardır!" bağırışlarıyla, IV. Murad´ı ayak divanına çıkarttıkları
Tükendi
Osmanlı İmparatorluğundaki gündelik yaşamı anlatan en ilginç belgelerden biri Rålamb, saraya İsveç kralının elçisi olarak gelmişti. Çok ilginç ve öğretici olan bu günlük aynı zamanda oldukça eğlencelidir. Okur, Rålamb´la birlikte dönemin İstanbul sokaklarında dolaşır, kayıkla Boğaz´a ya da Marmara adalarına kürek çeker, Belgrat ormanındaki su kemerlerini seyreder, Eyüp´ü ziyaret eder "Yanmış bezelye tadında" bulduğu Türk kahvesinden ilk yudumu onunla birlikte alır, "göçmen kuşları geri dönmeye zorlayan" 1
Stephan Gerlach Avusturya elçisi ile birlikte, sefaret heyetinin vaizi olarak 1573de İstanbula geldi. Güncesi, torunu Samuel Gerlach tarafından 1674te Frankfurtta basıldı. Şimdi de tam 332 yıl sonra Türkçeye kazandırılan bu eser 16. yüzyıl Osmanlı-Türk dünyası için çok önemli bir kaynak. İstanbulun Müslim ve gayrimüslim halkının yaşamını dikkatle gözlemleyen Gerlach, özellikle hükümdar, hanedan, saray ve iktidarı oluşturan paşalar hakkında önemli bilgiler vermiştir. Yalnız Galatadaki ecnebi topluluklarda
Tükendi
Cambridge University Press Cambridge History of Turkey başlığıyla muazzam bir yayın projesi başlattı. Dört ciltlik bu tarihin ilk üç cildi Türklerin Anadolu'ya girdiği 11. yüzyıl sonundan başlayarak Osmanlı devletinin kuruluşunu, 15. - 16. yüzyıllarda doğuda İran sınırından batıda Macaristan'a, güneyde Kuzey Afrika ve Arap yarımadasına kadar uzanan muazzam toprakları olan güçlü bir imparatorluk haline gelişini kapsıyor. Son cilt ise imparatorluğun 1. Dünya Savaşı sonrasında parçalanışına ve modern Türkiye d
Tükendi
18. yüzyılın yeme içme ustalarından Jean Anthèlme Brillat-Savarin ünlü bir özdeyişinde şunu söylüyor: “Bana ne yediğini söyle; sana nasıl biri olduğunu söyleyeyim.” Bu bilgece deyişe sözcüğü sözcüğüne uyan ünlü oyuncu Edmund Kean’ın, oynadığı rollere uyan yemekler yediği söylenir: Eğer âşık erkeği oynuyorsa koyun eti, bir katili oynuyorsa sığır eti, bir zorbayı oynuyorsa domuz eti yermiş. Gerçekten de yemek pişirmek ve yemek, yaşamanın gereğinden çok öte bir şeydir. Yediklerimizi tanımlama, hazırlama ve yem
Tükendi
İstanbulun ana tören güzergâhı, sultanların gösterişli alaylarının, önemli paşaların günlük geçişlerinin sahnesi, bugün Divanyolu diye andığımız bir caddeden ibaret değil, Topkapı Sarayından kent surlarına kadar uzanan bütün bir sokak sistemiydi. Burası, başka birçok Batı ya da Doğu kentinde olduğu gibi, kentin en başta gelen ticari ve anıtsal simgelerinin, hepsini ya da çoğunu içinde toplayan bir ana cadde değildi. Neredeyse beş kilometrelik kıvrımlı güzergâhı fazlasıyla uzundu. Yoğun nüfuslu ve iktisadi a
Tükendi
Sultan III. Ahmed´in şehzâdelerinin sünnet düğünü 10 Ekim 1720´de başladı ve 23 gün süren muhteşem bir şenlik halinde devam etti. Düğünde şehzâdelerden başka Sadrazam İbrahim Paşa´nın oğlu Mehmed Bey de sünnet edildi. Bu törende ayrıca Sultan II. Mustafa´nın kızı Ayşe Sultan, Ağrıboz Muhafızı İbrahim paşa ile ve diğer kızı Emetullah Sultan, Silahdar Osman Paşa ile evlendirildiler. Şenlikler sırasında ölmüş paşaların ve bazı ileri gelenlerin çocukları, yoksul şehirliler ve taşralılardan toplam 3902 çocuk sün
Tükendi
Stephanos Yerasimos'un sunuş ve notlarıyla Sahaftan seçmeler dizisinin bu ilk kitabı, kaleme alındığı tarihten 337 yıl sonra Türkçeye kazandırılıyor. Bir görgü tanığının ağzından 1660'larda Topkapı Sarayı'nda yaşam... Kırım Tatarları tarafından tutsak edilen İstanbul'da sarayın içoğlanları arasına katılan Polonya asıllı Albertus Bobovius'tan az rastlanır bir anlatı... Sarayın baş müzisyenliğine yükselen ve Santuri Ali Ufki Bey adını alan genç tutsak... Sarayda ilk defa nota kullanan, besteleriyle herkesin
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 210 kayıt bulunmuştur Gösterilen 200-220 / Aktif Sayfa : 11