Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 267 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4
Arapça'nın giderek dünyada ve ülkemizde önem kazandığı görülmektedir. Arap ülkeleriyle sürdürülen ekonomik ve ticarî ilişkiler Batı dilleri yanında, Arapça'nın öğrenilmesini de zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle, Arapça öğretiminde modern yöntemlerle hazırlanmış kitaplara gereksinim duyulmaktadır. Özellikle Arap ülkelerine giden işadamları, pazarlama elemanları ve işçiler bu dili öğrenmek durumundadırlar. Ayrıca, İmam-Hatip Liselerinde, İlâhiyat Fakültelerinde, Arapça Öğretmenliği Bölümünde, Arap Fars Dilleri
Tükendi
İslâm'ın ilk devirlerinden bu yana mutedil çizgide yürüyen âlimler, temel esaslarda ittifak etmekle birlikte ictihada açık noktalarda, nasların ihtimalli yapısı, akıl ve anlayışların farklılığından ötürü birbirine muhalif görüşler ortaya koymuşlardır. Bu olgu, hem Hz. Peygamber'in (s.a.v.) yaşadığı dönemde hem de vefatından sonra sahâbenin fıkhî çıkarımlarında kendini göstermiştir. Fakih sahâbîler, hakkında açık nas bulunmayan olayların çözümlenmesinde bazen görüş birliğine varmış bazen de ihtilâf etmişlerd
Tükendi
Bu çalışma İlahiyat öğrencileri için hazırlandı. Bundaki en büyük etken, Klasik Fıkıh Metinleri dersimde öğrencilerimi dağınık ders malzemelerinden kurtarma ve onlara derli-toplu bir ders kitabı sunma arayışı olmuştur. Dersin amacı fıkıh alanındaki klasik metinleri okuma ve anlama becerisi kazandırmak yanında, İslam Hukuku derslerinde anlatılma imkânı bulunmayan bazı konuları anlatmak olduğu için en başta buna uygun bir yöntem bulmak gerekiyordu. İşte bu arayış içinde geçen birkaç yıllık bir tecrübe bu eser
Ockhamlı'ya göre; Teoloji bir bilim değildir. Çünkü bilim, "kesinlik" içermeyen ihtimalli hesaplar peşindedir. Bilimin nesnesi, "şimdi ve şurada" bulunan şeylerdir. Nesnelere ait kavramlar, bu âlemde soyut ve sezgisel bilgisine sahip olduğumuz duyumlardan elde edilir. Bu şeylere ait tümeller, cevher (töz) değildirler. İnsan zihni, eşyaya ait kavramları, birbirine benzerliklerinden dolayı, "ortak isimler" altında toplar. Ayrıca ahlakın ve inancın kaynağı vahyin kendisidir. Tanrı'nın sıfatları da vahiyle ifa
2018 FEN LİSELERİ SOSYAL BİLİMLER LİSELERİ PROJE OKULLARI VE ÖZEL OKULLARA HAZIRLIK AKILLI TAHTA UYUMLU 1346 TEST SORUSU, TOPLAM 3089 SORU, 1734 UYGULAMA SORUSU
Tükendi
930 TEST SORUSU 1632 UYGULAMA SORUSU TOPLAM 2562 SORU
Tükendi
Fütüvvet insan ahlakı ve davranışlarını düzene sokan bir inanç sistemi olduğu kadar töre, tören ve gelenekleri ile İslâm kültürünün bir parçasını oluşturur. Fütüvvetin gayesi zenginle fakir, üretici ile tüketici, emek ile sermaye, halk ile devlet arasında iyi ilişkiler kurarak sosyal adaleti gerçekleştirmek ve ahlaki bir toplum düzeni meydana getirmektir. Bugün bu meslekler ve işlerin bir kısmı güzel sanatlar adıyla tanınmaktadır. Fütüvvet halkalarında yetişen insanların birçoğu, mimarlık, minyatür, hüsn-i
Tükendi
Geçmiş, ân ve gelecek. Bu üçlü arasındaki münasebetten ötürü insanoğlu, yaşadığı toplumun o âna nasıl geldiğini ve geleceğinin nasıl olacağını hep merak etmiştir. Geleceğin inşası için atılan temelin geçmişte olduğunu bilmesi ise bu temelin sağlamlığını sık sık test etme ihtiyacı hissetmesine neden olmuştur. Buradan hareketle, Türkiye Cumhuriyeti'nde var olan kamu yönetimi yaklaşımlarını ve de kurumları daha iyi anlayabilmek ve onları geliştirilebilmek için Osmanlı Devleti'nin on dokuzuncu yüzyılda yaşadığı
Kur'an'da kelime olarak yirmi defa, kök olarak da yüzlerce kez geçmekte olan hikmet kelimesi, Kur'ânî kavramların en önemlilerinden biri olmasının yanı sıra aynı zamanda en çok yanlış anlaşılanlardan biridir. Bu sebeple bu kavramı incelememize konu edindik. Hikmet kelimesinin Kur'an'da, geçtiği ayetlere göre birçok manada kullanıldığını gördük. Müfessirlerce çok değişik manalarda yorumlanan bu ifadeleri sonuçta birkaç manaya indirgememizin mümkün olduğu kanaatine vardık. Kur'an'ın hikmete atfettiği bu birka
11 Eylül saldırılarından beri, kamu yetkilileri, selefiliğin Avrupa ve Kuzey Amerika'daki etkisinden endişeye ediyorlar. Bu fondemantalist hareket, yine de, terörist türevlerine indirgenemez. Bundan böyle, o, göçmen asıllı insanlar arasında ortaya çıkan moral, sosyal ve politik meselelere bir cevap önerdiğinden, Batı'da yaşayan Müslümanların bir kısmı için bir referanstır. Sürgün mahallelerinin sosyal ve ekonomik güçlükleri, kimlik ve ahlaki belirsizlikleri, modern dünyanın komplekliği içinde, selefilik, Me
Tükendi
1. CİLT: Günümüzde ciddi ölçüler dâhilinde kaleme alınıp neşredilen Siyer-i Nebî çalışmalarının her biri, mutlaka bir ihtiyaca cevap vermektedir. Çünkü Resûl-i Ekrem (s.a.s)'in hayatı, Kurân-ı Kerîm gibi her dem taze ve canlı olup, insanlık için rehberdir. Dolayısıyla Kurân-ı Kerîm'in esaslarını daha iyi anlayabilmek için yeni Tefsîr çalışmalarına ihtiyaç olduğu gibi Hz. Peygamber (s.a.s)'in tüm insanlık için ibretlerle dolu olan hayatını gereği gibi ortaya koyabilmek için de yeni Siyer-i Nebî çalışmalarına
Muhyyiddîn İbn ‘Arabî, şöhreti kendi zamanından günümüze kadar genişleyerek devam eden ve hakkında birçok bilimsel araştırma yapılmış bulunan önemli bir şahsiyettir. İslâm dünyasında gerçekleştirilen çalışmalar içinde bilimsel nitelikli olanlar maalesef son derece azdır. Diğerleri ise kutuplaşma ürünü olup kimisi onu takdir, kimisi de tenkit için kaleme alınmış, bilimsel içeriği ve tutarlılığı zayıf, duygusal nitelikli çalışmalardır. Batıda yapılan araştırmalar ise müsteşriklerin öncülüğünde başlamış, daha
Bosna ve Hersek eskilerden beri İslam ilimlerinin geliştiği bir ülkedir. Her on yılda bir büyük bir alim doğurmaktadır. Bosna'nın doğurduğu, gurur duyduğu, yetiştirdiği ve tefsir ilminde önemli yere sahip oğullarından biri de, hiç şüphesiz Prof. Dr. Yusuf RAMİÇ'tir. Yusuf RAMİÇ kendi gayretiyle, çalışmalarıyla ve yürüttüğü faaliyetleriyle kendi değerini ispatlamıştır. Onun eserleri, birçok makale ve bilimsel çalışma, verdiği dersler, yaptığı faaliyetler, İslam Birliği'nde ve Gazi Hüsrev Bey Kütüphanesi'nde
Tarihi, kültürel ve sosyal dokusu ile Anadolu'nun en ilgi çeken kadim şehirlerinden olan bu şehir hakkında birçok araştırmalar bulunmaktadır. Bu çalışmalardan yayınlananların çoğu folklorik denemeler olup, nicelik olarak da kısıtlı oldukları ve birçoğu da Üniversite tezi aşamasında kaldığı bilinmektedir. Anılan çalışmalara katkıda bulunmak, yönlendirmek, yeni araştırmalar ve araştırmacılar için bir kaynak eser çıkarma kaygısı ile yazarımız emekli öğretmen Sayın Ünsal Çalık hocamızın yılları bulan özverili v
Peygamberler tarihi bir insanlık tarihidir. Bu da ilk insan ve ilk peygamber Hz. Adem (as) ile başlar. Bu sebeple peygamberler tarihini okumak, kendi insanlık tarihimizi okumak anlamına gelir. Bu düşünceden yola çıkarak hidayet rehberleri olan ve Kur'an'da isimleri geçen 25 peygamberin hayat hikayesini yazmayı arzu ettik. Kur'an bu konuda sıhhati tartışılmaz yegane temel kaynak olduğundan, onun verilerini esas aldık. Kur'an'la örtüştüğü ölçüde tarih kaynakların verilerinden yararlanma yoluna gittik. Tarihî
Bu çalışma, sözedimleri kuramını, metodolojik açıdan, din dili bağlamında ele alır. Felsefenin, son yıllardaki dile olan ilgisinin bir neticesi olarak, dilsel anlam alanında, mantıkçı pozitivistlerin sahip olduğu doğrulama ilkesinin, özellikle metafizik alanında olumsuz etkileri olmuştur. Bu olumsuz etkiler, din dili alanında da yansımasını, dînî ifadelerin kognitif statüsü bağlamında göstermiştir. Din felsefesi, din dili alanında, mantıkçı pozitivistlerin olumsuz etkilerini tolere edecek, dilsel anlam ve d
Tükendi
Bu kitapta "Hulefâ-i Râşidîn Dönemi" ele alınacaktır. Bilindiği gibi gerçekleştirilen hızlı fütûhatla İslâm'ın yayılışı ve yaşanan iç savaşların dinî, siyasî, sosyal sonuçları açısından bu dönem, Hz. Muhammed (s.a.s)'den sonraki en önemli tarihî dönem olup üzerinde ciddiyetle durulması gerekir. Bu münasebetle bu araştırmada konular incelenirken ana kaynaklarla birlikte okuyucunun daha geniş, daha farklı bilgi ve yorumlara ulaşabilmelerini sağlamak amacıyla günümüzde bu alanda ilmî çalışma yapan değerli ilim
Tükendi
Resûlullah (s.a.s)'in örnek hayatı, bizim gönlümüze huzur veriyor, yolumuzu aydınlatıyor; sıkıntıları sabırla aşabilmeyi, nimetlere erişince de Cenâb-ı Hakk'a gereği gibi şükretmeyi bize öğretiyor. Evet... Siyer-i Nebî'ye duyulan ihtiyaç hiç bitmeyecek! Dünya üzerindeki tüm Müslümanların ve hatta tüm insanlığın günümüzde Hz. Peygamber (s.a.s)'in hayatını-Siyer-i Nebî'yi öğrenmeye, anlamaya ve tefekküre her zamankinden daha çok ihtiyacı olduğunda hiç şüphe yoktur. İnşallah, elinizde şu anda tuttuğunuz ikinc
Günümüzde ciddi ölçüler dâhilinde kaleme alınıp neşredilen Siyer-i Nebî çalışmalarının her biri, mutlaka bir ihtiyaca cevap vermektedir. Çünkü Resûl-i Ekrem (s.a.s)'in hayatı, Kurân-ı Kerîm gibi her dem taze ve canlı olup, insanlık için rehberdir. Dolayısıyla Kurân-ı Kerîm'in esaslarını daha iyi anlayabilmek için yeni Tefsîr çalışmalarına ihtiyaç olduğu gibi Hz. Peygamber (s.a.s)'in tüm insanlık için ibretlerle dolu olan hayatını gereği gibi ortaya koyabilmek için de yeni Siyer-i Nebî çalışmalarına ihtiyaç
Tükendi
Kültür ve edebiyat... Birbirini tamamlayan bu iki unsur, bir toplumun var oluşu demektir. Çünkü bir toplumun, geçmişten günümüze dek ürettiği ve gelecek nesillere aktardığı her türlü maddi ve manevi özellikleri bulunan her şey kültürdür. Yani bir toplumun var oluşundan itibaren o toplumun kültürü de başlar ve tarih sahnesinde yoğrula yoğrula, zaman süzgecinden süzüle süzüle, süzüldükçe de hem maddi hem de manevi daha da zenginleşerek, kendine has düşünce ve ifade ediş tarzı ile günümüze kadar ulaşır. Edebi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 267 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4