Takım Ruhu üçlemesinin birincisi olan bu kitap sadece basketbolun heyecanlı sahneleriyle değil, polisiye romanın gizemleriyle dolu, soluk soluğa okunacak bir serüvendir. Öğrencilerinin hem arkadaşı hem de öğretmenleri olan Koç Pınar, takımını basketbol karşılaşmalarına hazırlarken bir maceranın içerisine sürüklendiğini anlayamamıştır. Sporcularını korumak istese de hep birlikte heyecanlı ve tehlikeli oyunlara girmek zorunda kalmışlardır. Küçük basketbolcular, aniden yok olan koçlarını ararken pek çok

Hayatın kendisi uzun bir yolculuktur. Bu yolculuk esnasında kişi bazen düşebilir, yolunu şaşırabilir, tehdit altında kalabilir. Tüm bunlara rağmen, ayağa kalkmak, tehlikelere karşı tedbir almak, korkularının üstesinden gelmek, yine insanın içinde var olan gizli bir potansiyeldir. İnsan, başına gelen her olaydan sonra bir derece daha olgunlaşır, tecrübe sahibi olur. Geçmişteki hatalarından ders çıkarıp, geleceklerine yöne verebilenler bilgeleşir. Yaşam, bir anlamda da bir bilgelik yolculuğudur. Bilgelerin kı

Bu kitabımızda kadın kimliğinin ne kadar önemli olduğunun yanında; kadının toplum içindeki yerini, gelişimini ve dönüşümünü ortaya koyduk. Kamu kurumlarında amir ile kadın, iş yerinde patron ile kadın, evde kocası ile kadın, çocuklarının anası olarak kadın, boşanamayan kadın, terfi alamayan kadın... Sadece, kadınım diyerek gözü kapalı bir mücadeleye girmek, kimseyi istediği sonuçlara götüremez. Tarih boyunca yaşadıklarımızı, çektiğimiz sıkıntıları biliyoruz. Şimdi bizler, gelişen dünyada bilinçli kadınlar

Kendine iyi bak, çünkü yanında ben olmayacağım! İnsan karanlıktan kaçar, aydınlığa koşar ve bu tabiidir ama unutulmamalıdır ki; karanlıktan kurtuluş; aydınlığın ne olduğunu bilip ona göre koşmakla alakalıdır. İnsan karanlıktan aydınlığa, gayreti nispetinde kavuşabilir. O halde azmin, gayretin bittiği yerde karanlık başlar... İnsan tanımadığına inanamaz! Sevmediğine güvenemez ve birleşemez! Kendini tanıyan kendindeki yerini alır ve dolayısıyla birlikte yaşamak zorunda olduğu toplumunda da yerini alabilir.

Hayat Felsefesi & Aşk Bendeki seni duy diye yazıyorum. Bendeki AZAP, sendeki CENNET'e kavuşmak için; bil diye. Haritası kayıp bir yolcuyum, Sen diye bilinmez bir yola düştüm; anla diye. Peki sen? Söyle bana sevgili; hayır mısın? Şer mi? Sana kavuşmak istiyorum. Nasip misin? Değil mi? Lütuf musun? Kahır mı? Senli bir ömre talibim. Söyle bana sevgili; Ders misin? İmtihan mı? Ben, senaryosu kayıp bir oyuncuyum. Ama biliyorum ki senaristin de bir planı var. Biliyorum ki her şey Hak ile... Biliyorum ki birdir se

Takım Ruhu üçlemesinin ikincisi olan bu kitap, sokak basketbolunu resmederken, on yıl önce yarım kalan birlikteliğin yeniden canlanışını ve sevgi dolu bir mücadeleyi de esas almaktadır. Birinci kitap, küçükler basketbol takımında mücadele eden öğrencilerin arkadaşlığına ve okul yaşamına tanıklık ediyordu. Yıllar önce, zorlu maçlardan sonra, tam final maçına gelinmişken, Pınar koç ansızın ortadan kaybolmuştu. Öğretmenlerini bulmak ise okulun öğrencilerine kalmıştı. Garip ve tehlikeli polisiye olayların içeri

Ben de yalnızım; gel kahve içelim. Sen oradan yudumla, ben hissederim..." Üzdüler seni değil mi, kırdılar, canını sıktılar. Bırakıp gitmek istedin ne varsa, ?Allah belasını versin" dediğin zamanlar oldu mutlaka. Gözyaşın aktı, annenin öpmeye kıyamadığı yanaklarına. Çıkmak istemedin evden bazen, sarılıp yastığa kimsede hissedemediğin ?sıcaklığı" aradın yatağında. Üstüne üstüne geldiler, anlamını yitirdi sevdiğin ne varsa. Yaklaş bir şey söyleyeceğim kulağına; boş ver, aptal onlar halden anlamazlar. Sen i

Takım Ruhu üçlemesinin sonuncusu olan bu kitap, iç içe geçmiş birbirinden farklı maceraları içerirken pek çok soruyu da akla getirmektedir. Pınar Koç ve takımındaki sporcuların hayatlarını okurken aslında kendinizi günlük yaşamın merkezinde bulacaksınız. Pınar Koç ve takımı, Amerika'nın Florida eyaletinin Miami şehrinde uluslararası sokak basketbolu turnuvasında dünyanın en önemli basketbol takımlarıyla mücadele ederlerken kendilerini tehlikeli bir kaçakçılığın içinde bulurlar, üstelik içinde bulundukla

Benim de hayalim olan, seninle bizim hayalimize dönüşen yazarlığın kapısına hoş geldin. Biz bir hayalin ardından koşan deliler gibiyiz. Biz yolculuğu uzun süren ve yolculuğu hiç bitmeyecek olan bizi biz yapan Simurglarız. Yolumuz zorluklarla dolu, ama hayalimiz için bu zorlukları aşacağımıza inanan ve hedefimize sürekli bir adım daha atma heyecanıyla yanıp tutuşan adaylarız. Engellerimiz çok, ilk engelin kendimiz olduğumuz bir yola girmek üzereyiz. Buna hazır mısın? Ey Simurg! Ey yazar adayı! Ey Hayali olan

Hekimoğlu Süleyman Özcan'ın son kitabı; 'Kürt Sorununun Anatomisi Türkiye, Kürdistan ve İsrail Üçgeni' Özcan, Kürt sorununa çok farklı açılardan bakmış. Sadece PKK ekseninden değil, Kürt tarihinden başlatıp Cumhuriyet dönemine, Atatürk'ün görüşlerine ve tabii son dönem de ölü doğan Kürt veya 'Demokratik Açılım'a kadar olan süreci toplamış. Kitapta bulabileceğiniz enteresan konulardan bazıları şöyle; -İnönü'nün gizli Kürt raporu. -Şeyh Said İsyanı, Dersim ve PKK. -Başbakan Kürt sorunu konusunda sami

Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de sinema boş zamanı doldurma ve eğlence aracı olarak algılandı. Oysa devletler ve siyasetçiler sinemayı toplumları kontrol etmek, istedikleri kültürü, düşünceyi, ideolojiyi ve inançları dayatmak için kullandılar, kullanıyorlar. Sinemada, eğlence adı altında propaganda ve algı çalışmaları sistemli yapılarak toplumlar eğitilerek bir değişim ve dönüşüme tabii tutuldu... Türkiye sineması da kendine düşen propaganda ve algı operasyonlarında ciddi çalışmalara imza attı, at

Türkiye Cumhuriyeti Kıbrıs'ta kimseye ne bir hak, ne de bir toprak borçlu değildir. Kıbrıs, 1571'de şehit kanıyla, Yunanlılardan değil, Venediklilerden alınan bir vatan parçası. O zaman Yunanistan zaten Osmanlı toprağıdır. Geçen sürede, bir takım entrikalar, savaş oyunları ve Politikalar ile kendi toprağımız olan Kıbrıs, elimizden alınmak istenmiştir. Hatta Kıbrıs'ta öyle bir noktaya getirilmişizdir ki, kendi malımızı, kendi evimizi işgal etmiş muamelesi görmekteyiz. Senelerdir adada huzursuzluk çıkartan R

Akortsuz yolcular, gönüllerinde yatan müziği yapabilmek için yola çıkan dört gencin zorlu mücadelesini anlatmaktadır. Aralarına katılan ve yol gösterici olarak rol alan bir başka müzisyen tarafından kendilerini, tamamen yabancı oldukları bir evrende ve acımazsız bir yolda buldular. Oysa sıradan bir müzik yolculuğuna çıkmışlardı. Ne yazık ki tehlikeli sürprizlerle baş etmek zorunda kaldılar. Şaşkınlık, gülümseme ve gerilim karışımlarından oluşan tuhaf bir yolculuk bu! Akılları da gönülleri de alt üst olmuş y

Çocuklar için gıdalarımız serisinin ikincisi olan bu kitap, çocuk gözüyle peynir yapımını anlatmaktadır. Bir süt damlasının peynir oluncaya başına gelen olaylar fantastik bir anlatımla gösterilmektedir. Peynir olduktan sonra bir iç ses olarak karşısına ve peynirdeki bakterilerden olan staf la arkadaşlığı ve diğer canlılarla mücadelesi süt ve ürünleri hakkında küçüklere eğlenceli bilgiler vermektedir.

Çocuklar için gıdalarımız serisinin ikincisi olan bu kitap, çocuk gözüyle peynir yapımını anlatmaktadır. Bir süt damlasının peynir oluncaya başına gelen olaylar fantastik bir anlatımla gösterilmektedir. Peynir olduktan sonra bir iç ses olarak karşısına ve peynirdeki bakterilerden olan staf la arkadaşlığı ve diğer canlılarla mücadelesi süt ve ürünleri hakkında küçüklere eğlenceli bilgiler vermektedir.

Buraya ilk kez o sonbahar günü gelmiştim. Koskoca aile olduğumuz o son gün! Yumuşak yataklardan kaldırıp da bu sert toprağa yatırdığımız gün. Omzuna tek bir toz değmesin diye titrediğim adamıma 'nefes almasın, bir daha ayaklanamasın' diye üzerine kat kat toprak attığımız gün. Sanki evsizmiş gibi seveni yokmuş gibi onu buraya bırakıp da kaçtığımız gün. Gina, eşinin ölümünden sonra yakalandığı, kendisi gibi değişik bir hastalığı atlatmaya çalışırken kızlarının anılarıyla baş başa kaldı. Kızları, İzmir'i terke

Çocuklar için gıda serisinin birincisi olan bu kitap, ekmeklerimizi çöpe atarken bir kez daha düşünmemizi gerektirecek neşeli ve fantastik öğelerle doludur. Çocuklar, macera dolu bir hikâyenin içinde sürüklenirken ekmeklerde oluşan küf ve bakterileri eğlenerek merakla öğreneceklerdir. Söz konusu küf ve bakteriler gerçek isimleriyle kullanılmış olup çocukların yaşlarına göre eğlenceli bir şekilde anlatılmıştır. Asper ve Ropi, ekmeğin içerisinde bir liderlik mücadelesi başlatmışlardır. Ancak bu sırada hiç

Düşünürlerden biri: "En ibretli olaylar, onları yazan kişinin başından geçer" diyor. Bu sözün anlamı bence şu olsa gerek: Esasında her insan, birbirinden güzel olaylarla karşılaşsa da, onları yazıya dökmekten çekiniyor. Diğer bir ifadeyle: 'Yaşamak' denen nimet, iyi ya da kötü taraflarıyla, herkese nasip olsa da 'yazmak' her insana nasip olmuyor. Onların bir kısmı buna cesaret edemiyor, bir kısmı üşeniyor. Bu yüzden de kabristanlar, büyük yetenekler taşıdıkları halde, bunları ortaya koymaktan çekinen insan

"Her ilişki sorun üretir, aşk ise en romantik çözümdür..." Aile içi iletişimi ROMAN tadında yazmaya çalıştığımız bu eserde, bir Anadolu ailesini, aşklarını, sevinçlerini, coşkularını, kavgalarını, hüzünlerini, iyi günde ve kötü günde birlikteliklerini, zorluklar karşısında kenetlenmelerini, günümüz koşullarında çocuk yetiştirmenin güçlüklerini ve çözüm yollarını bulacaksınız. En büyük aşkların bile, yanında saygı ve sadakat olmayınca sarsılmaya mahkûm olduğuna Kemal ve Aygül'ün aşkında tanık olacaksınız.

Türk Tarihinin kayıp yılları olarak Yüzüncü Yılında Ermeni Sorunu bu kitabımızın ana konusudur. Osmanlı Devleti zorunlu göç kararını niçin aldı. Zorunlu Göç sırasında Osmanlı kaynaklarında 300 bin kişinin telef olduğu, Ermeni kaynaklarında ise 1,5 milyon insanın yok edildiği iddia edilmektedir. 300 bin rakamını esas alsak bile ortada çok ciddi bir felaketin olduğu şüphesizdir. 1915 yılının şartlarında, yani Trabzon'dan Erzurum'a gitmenin ayları aldığı şartlarda bunca insan Kuzey Doğu Anadolu'dan Suriye Hale