Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 264 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
Freud 20. yüzyıldaki büyük savaşları yaşadı, çekilen acılara yakından tanık oldu. Bilim insanı kimliğine yaraşır biçimde, savaşların ardından hem savaşan insanın ruhsal durumunu inceledi, hem de yeni savaşların önlenmesi için çareler aradı. Niçin Savaş? kitabını oluşturan yazılar ağırlıklı olarak Freud'un bu çabasını yansıtmaktadır. Freud'un Einstein'a yazdığı mektup savaş "hastalığına", ne yazık ki günümüzde de geçerliliğini koruyan bir bakış içermektedir. Bu kitapta ayrıca, Freud'un Dostoyevski ve eserler
Carl Sternheim, 20. yüzyıl Alman yazınının, özellikle ekspresyonizmin en önemli oyun ve öykü yazarlarından biridir. Toplumsal dönüşümün, hangi zümreden olursa olsun insanı paraya, iktidara ve üne koşullandırmasıyla her türlü ilişkinin ölçüsü haline gelmesine, acı ve ince alayını yöneltir. En gizli insan niteliklerini sözün kurgusuna büyük bir ustalıkla yedirerek yarattığı yapıtlar, dolambaçlı anlatıma yüz vermez. Doğrudan betimlerken, turnayı gözünden vuran keskin gözlemini, ayrıntıları ve incelikleri zeng
Natüralizmin öncü yazarlarından olan Gerhart Hauptmann, akımın en seçkin örneklerinden birini tiyatro alanında vermiş, Dokumacılar oyunuyla ün kazanmıştır. Hauptmann tiyatro metinlerinin yanısıra öyküler de kaleme almıştır. Gündelik yaşamda gizli dünya gerçekliğine sürekli vurgu yapan Hauptmann öyküleri, natüralizmin seçkin örnekleridir. Hauptmann 1912 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görülmüştür.
Heinrich von Kleist (1777 – 1811) Alman edebiyatının yabansı, hatta deliliğin sınırlarında gezinen yazarıdır. Hiçbir yere kök salamamış, yaşamını trajik biçimde sonlandırmıştır: Önce sevgilisini sonra kendisini vurmuş, öldükleri yerde birlikte gömülmüşlerdir. Oysa Kleist yazar olarak bambaşkadır, hiç dağılmadan sadece olayları anlatır. Locarno Dilencisi bu tekinsiz ustanın en güzel birkaç öyküsünü bir araya getiriyor. Locarno Dilencisi'ni Mehmet Yekta Düzgün'ün çevirisiyle sunuyoruz.
John William Polidori (1795 – 1821) Edinburgh Üniversitesi'nde tıp öğrenimi gören en genç öğrenciydi. Bu parlak zekâ, dünyaca tanımasını vampir edebiyatının öncülerinden olan kitabına borçludur: Vampir, ünlü şair Lord Byron'u Lord Ruthven adıyla Gotik edebiyatın bir kahramanı olarak sunmuştur. Yayınlandığı dönemde hatırı sayılır bir skandal yaratan eser, yazarı Polidori'nin yaşamı gibi kısacık ama etkileyicidir. Vampir'i Altay İltan Aktürk'ün çevirisiyle sunuyoruz.
William Beckford (1760 – 1844), Vathek'i henüz 21 yaşındayken yazmaya başlamıştı. Metin kitap olarak 1786'da basıldı. Beckford kitabın dehşetli havasından çekinmiş, metnin Arapçadan çevrildiğini ima eden bir notla basılmasını istemişti. Vathek, Cehennem betimlemeleri ve Doğu kültürüne has masal havasının mükemmel bir bileşimidir. 250 yıldır sürekli atıf yapılan bir Gotik klasiği olarak okunmaya devam edecektir.
Henry James (1843 – 1916) ABD'den sevmemiş ve Avrupa'da yaşamayı seçmiş bir ABD vatandaşıdır. Avrupa kültürünü özümsemiş, incelikli diliyle seçkinleşmiş bir yazardı ama çağının bilincindeydi: Çağdaş korku edebiyatının yaşamın en ince noktalarına dokunabileceğini söyleyen ilk yazarlardandır. Yürek Burgusu, İngiliz toplum kurallarının bir hayalet öyküsüyle aktarıldığı bir romandır. Bu roman, hayaletlerin sadece karanlık mekânlarda öykülenmeyeceğinin en klasik örneğidir.
Ambroce Bierce (1842 – 1914), yaşadığı yıllarda gazeteci ve yazar olarak çok ünlüydü. Özellikle hiciv sınırından taşıp saldırganlaşan mizahi yazıları, keskin zekâsının yansımalarıydı. Kıssalar Kitabı'nda Bierce'ın siyasal ve toplumsal taşlamaları bir araya getirilmiştir. Eserde Ezop'tan La Fontaine'e, fabl türünün yazarın diline uyarladığı bölümler mizahi başyapıt düzeyindedir. Gotik edebiyatın ilk dönemlerinden beri her şeyle alay etmesine en güzel örnek, Bierce'in tarzıdır. Kıssalar Kitabı'nı Enes Gider'i
Horace Walpole (1717 – 1797) Britanya Başbakanının oğlu ve 27 yıl boyunca Avam Kamarası üyesi bir siyasetçiydi. Ama onun için siyaset değil sanat önemliydi. Yazarlığa yöneldi, hatta bir yayınevi kurup yönetti.
Büyük filozof William James, bir bilimin gerçek bir bilim olabilmesi için doğrudan yaşamla bağlantılı olması gerektiğini söyler. Psikoloji söz konusuysa, William James'in görüşünün en güzel örneği Alfred Adler'dir. Adler, psikolojinin uğraştığı sorunları örnek olaylar sunarak, herkesin kolay anlayabileceği biçimde sunar. Adler okuduğunuzda, gündelik yaşamda karşımıza çıkan sorunları ve bilim insanlarının bunları nasıl çözebildiklerini görebilirsiniz. İşte bu nedenle, komplekslerden rüyalara, sorunlu çocukla
Tükendi
Çağımızın en büyük filozof, bilgin ve sosyal eleştirmenlerinden olan Bertrand Russell (1872 – 1970), İngiltere'nin tanınmış, liberal ve soylu bir ailesinden gelir. Üç yaşında babası ölünce büyükannesinin yanında özel eğitim görerek yetişti. Cambridge'de çok üstün yetenekli bir öğrenciydi. Bilimsel çalışmalarına 1895'de gittiği Almanya'da başladı. I. Dünya Savaşı'nda bütün gücüyle savaşa karşı çıktı. Bu nedenle Cambridge'deki derslerine son verildi. Aynı nedenle 1918 yılında 6 ay hapse mahkûm edildi ve en ö
Montague Rhodes James (1862 – 1936) Cambridge Üniversitesi'nde rektör yardımcılığına dek yükselmiş bir ortaçağ uzmanıydı. Çağının önemli bir bilim insanıydı ama asıl ününü hayalet öyküleri yazarı olarak yaptı. Gotik hayalet öyküsünü yenileyen ve 20. yüzyıla uyarlayan kişi olarak tanınmaktadır. Yakından tanıdığı üniversite ve kilise ortamlarına dehşeti taşıyarak, hâlâ okuyucusunu rahatsız edebilen öyküler kaleme almıştır. Hayalet Öyküleri'ni Altay İltan Aktürk'ün çevirisiyle sunuyoruz.
Tükendi
Howard Phillips Lovecraft (1890 – 1937), korku edebiyatının tamamen dönüştüren bir dehadır. Yaşamı da eserleri gibi tuhaf olan Lovecraft, geçmişten özümsediği korku edebiyatı tekniklerini bambaşka bir düzeye ulaştırmıştır. Başlı başına bir korku evreni yarattığını söylemek abartılı olmayacaktır. Bu kitapta Lovecraft'ın en karakteristik birkaç öyküsünü bir arada bulacaksınız.
Ernst Theodor Amadeus Hoffmann (1776 – 1822) çok yönlü bir sanatçıydı. Adlarından biri olan Wilhelm'i Mozart sevgisinden dolayı Amadeus ile değiştirmişti. Gerçek olanla masal olanı kaynaştırmakta usta, öykülerini nerdeyse resim gibi gözümüzde canlandırabilen bir yazardı. Aslında korkunç olanı büyük bir mizah duygusuyla yumuşatmayı başarması, onu hâlâ okunan bir klasik yaptı. Bu kitapta Freud'un da önemsediği Kum Adam'ın yanı sıra, en ünlü masallarından Fındıkkıran'ı da sunuyoruz. Kum Adam'ı Hikmet Toy'un ç
Emile Durkheim (1858 - 1917), 20. Yüzyıl toplumbilimcileri arasında önemli bir yeri olan bilim adamıdır. Toplumbiliminin kendine özgü konusu, yöntemi ve uygulama teknikleri üzerine uygulamalı birçok çalışma yapmıştır. 1896'da kurup 1913'e değin yayımını sürdürdüğü I'Ann'ee Sociologue dergisindeki incelemeleri özellikle anılmaya değerdir. Bu katkıları nedeniyle her toplumbilim öğrencisi ve öğreticisi için vazgeçilmez bir kaynak olma özelliğini hep koruyacaktır. Ancak bireyselliğin içinde anlaşılabileceği düş
"Tanrı bunu neden yapmıştı? Geceler uykuya, bilinçsizliğe, dinlenişe, her şeyi unutuşa ayrıldığına göre, onu gündüzlerden daha güzel, şafaklardan, akşamlardan daha hoş yapmak nedendi? Sonra niçin bu ağır, bu baştan çıkarıcı, bu güneşten daha şiirli, bu öylesine kapalı olduğu için gün ışığıyla aydınlatılamayacak kadar minik ve gizemli şeyleri aydınlatmaya adanmış gibi görünen yıldız gelip de karanlıkları nasıl böyle saydamlaştırıyordu?İnsanlar yataklarında olduklarına ve hiçbir şey göremediklerine göre bu bü
İnsan türünün kaderiyle ilişkili şu soruyu sormanın zamanı: Uygarlığın gelişimi, birlikte yaşamanın getirdiği saldırganlık ve kendini yok etme içgüdüsünün sebep olduğu huzursuzluğun üstesinden tamamen ya da en azından kısmen gelebilecek mi? Bu noktada, bugünkü çağ belki özel bir dikkat istiyor. Bugünkü insanlar doğa kuvvetlerini kontrol etmede o kadar ileri gittiler ki karşılıklı olarak birbirlerini tamamen yok etmeleri de kolaylaştı. Bunu gayet iyi biliyorlar ve şu anki huzursuzluklarının, moral bozuklukla
Önümde güneşin battığı yere kadar uzanan geniş, dümdüz bir yol vardı. Yolun iki yanında, sanki bir şeyler dinler gibi yaşlı ve hazin kayın ağaçları sıralanmıştı. Üzerlerinde bir yaprak bile kımıldamıyordu. Bir gece kuşu havada sessizce uçup gitti. Bu kapkara kuş, insanın ruhunda canlanan anılar gibi, birdenbire görünüvermiş ve uzak karanlıklarda kaybolmuştu. Ben hep yürüyordum, önümde güneşin son ışınları yavaş yavaş sönüyor ve göğsümde; "Gözlerimiz kör, ruhumuz da kör... Tanrı'ya inananlar, bize yardım edi
"Tek önemli vakit vardır; içinde bulunduğunuz an. O an en önemli vakittir, çünkü sadece o zaman elimizden bir şey gelebilir. En önemli kişi, kiminle beraberseniz odur, zira hiç kimse bir başkasıyla bir daha görüşüp görüşmeyeceğini bilemez; ve en önemli iş iyilik yapmaktır, çünkü insanın bu dünyaya gönderilmesinin tek sebebi budur." Yazar kimliğinin yanısıra din, toplum, sanat konularındaki görüşleriyle ruhani ve ahlaki bir lider olarak da saygı gören Lev Nikolayeviç Tolstoy (1828-1910) kısa hikayelerinde de
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 264 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2