Fransa İmparatoru Napoléon'a, "Dünya tek bir devlet olsaydı, başşehri İstanbul olurdu" dedirten bu muhteşem şehir, kurulduğundan beri herkesin gözlerini kamaştırmıştır.
Şairlere ilham kaynağı olmuş; âşıkların yüreğini titretmiştir.
Herkesin gözü olan bu muhteşem şehri fethetmek, yedinci Osmanlı padişahı Sultan II. Mehmed'e nasip oldu.
Osmanlı Türkleri, fethettikleri bu tarihî şehri Haçlılar tarafından harab edilmiş buldular. Vatan edindikleri İstanbul'u tepeden tırnağa imar ettiler. Şehre kendi mühürl
Yapamaz Ertuğrul evlâdı sensiz,
Can verir cânânı veremez Türkler.
Ebedî hâdimü'l-Haremeyniz,
Ölsek de Ravza'nı ruhumuz bekler.
Elinizdeki kitap, Türklerin Asya ve Avrupa'daki maceralarından sahneleri gözler önüne seriyor.
Meraklı mevzuların perdesini aralıyor...
Sultan Fatih İtalya'yı ya fethetseydi?
Cem Sultan'a Papa ne teklif etti?
Makbul İbrahim Paşa, nasıl maktul oldu?
Şehzâde Mustafa yaşasaydı ne olurdu?
Padişahlar neden hacca gitmedi?
Padişahların vefat sebepleri
Padişahların mensup olduğu
Nar Tanesi
Recep FIRAT
Mervani Devletinin sınırları içerisinde yaşanmış, sözlü halk edebiyatı geleneğiyle günümüze
kadar gelmiş, dillere destan, efsaneleşmiş bir aşkın serüvenidir.
Rıha /Şanlıurfa sıcağıyla, Pirsus/ Suruç ise; narlarıyla meşhurdur. Meyyafarkîn / Silvan, Mervani
Hükümdarlığının ana merkezidir.
Erdem sahibi, zanaatkâr bir adamın mutlu bir aile yaşantısı varmış; güzeller güzeli, dünya tatlısı
bir kızı olmuş. Kızın güzelliği, narlarla özdeştirilmiş ve adını ‘Nar tanesi' koymuşlar. Güzel kız;
bü
Muharrire Hanım
Halide Edip Adıvar'ın Gazete ve Dergi Yazıları
Merve Balcı
Editör : Burhan Çağlar
Tarihin kırılma noktalarında karşımıza çıkan isimler, hafızalarımızda kalıcı bir yer edinirler.
Yazdıkları yazılar, söyledikleri sözler yaşadıkları dönemde olduğu gibi bugün de zihinleri meşgul
eden ve tartışılan unsurlardır. Türk tarihinin ve edebiyatının en önemli isimlerinden biri hiç
şüphesiz Halide Edip Adıvar. Yaşamı, eğitimi, evliliği, romancılığı, kadınlığı ve daha pek çok
cephesiyle zihinlerimizde yer
Tradijital-Medya-İnternet-Edebiyat ve
Halkbilimi Araştırmaları
Editör : Dr. Mehmet ÖZDEMİR
Yazarlar:
Dr. Mehmet ÖZDEMİR
Dr. Uğur DURMAZ
Dr. Sona RZAYEVA
Dr. Fatih BALCI
Eray ALPYILDIZ
Yücel ÖZDEMİR
Folklorun bir bilim olarak bulunuşundan itibaren ortaya çıkan tanımlar ve araştırma
yöntemlerinin çeşitliliği araştırmacıların ilgisiyle alakalı bir durumdur. Özellikle folklora kaynak
olan halkın köylü, cahil, taşralı veya şehirli, bilgili ayrımları kadar; folklorun ne olduğu konusuyla
ilgili tanımlamalar da ge
Sivaslı Son Devir Osmanlı Uleması
Erol Kaya – Nurettin Birol
Bu çalışma, -ağırlıklı olarak- Osmanlı Devleti'nde 19 yüzyılın son kırk yılı ile 20 yüzyılın ilk otuz
yılı arasındaki dönemde yaşamış Sivas doğumlu ulemanın biyografisini ihtiva etmektedir. Diğer bir
deyişle, Osmanlı Devleti'nde doğmuş ve yine o dönemde ömürlerini tamamlamış ulema ile Osmanlı
Devleti'nde doğmuş ve Türkiye Cumhuriyeti döneminde ömrünü tamamlamış kişilerin biyografileri
çalışılmıştır.
Bir anlamda Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuri
HARTAMA ÇATILI YAZILAR
Mustafa Onur USTAOĞLU
Daha önce yazdığı kitapları ‘Hartama Çatılı Yazılar' ile taçlandıran sevgili kardeşim Mustafa Onur
tek kelime ile eşsiz bir yetenek. Genç kuşağın umut veren kaleminden dökülenleri okudukça
irkildim. Hayran kaldım. Edebiyatın tüm sanatlarını büyük bir ustalıkla kullanıyor. Nesirde kafiye,
yazılar arasında bir beyin metaforu, hiç beklemediğiniz anlarda tokat gibi çarpan sözcükler...
Mutlaka okunmalı okutulmalı. Uzun zamandır okuduğum en iyi kitaplardan biri... Sars
Farkında olanlar için zaman paha biçilemeyen bir değer.
İnsana verilen bu sınırlı sermaye karşısında sınırsız beklenti ve isteklerimiz var.
Bu yüzden zaman yönetilmesi gereken bir kaynak.
Yaratıcının insana hediye ettiği bu evrensel değeri: Hedeflerimiz, amaçlarımız, önceliklerimiz ve
önem verdiklerimize harcarken; bir plan dâhilinde önümüze çıkan zorluklarla mücadele edip zaman
hırsızlarına karşı tedbirimizi aldığımızda başarı ve mutluluk yanımızda olacaktır.
Aksi takdirde kaybedilen boşa geçirilmiş zaman
"Devir ne çabuk değişiyor. İki üç kuşak arasında artık belirgin farklılıklar kendini gösteriyor. Aile
yapısı, toplumsal doku, âdâb-ı muâşeret kuralları, mimarî biçim, ticarî-siyasî tavırlar vb. Her nesil,
yeni duruma göre şekil alıyor. Ancak bu noktada mühim olan husus, geçmişle irtibatların sağlam
kurulmasına dikkat edilmesidir. Nitekim sözü edilen husus, bu çalışmanın da gerekçesini oluşturur.
Çünkü kökü sağlam olanın göğü de sağlam olur."
Bir Babıali Müdavimi
HAKKI SÜHA GEZGİN
Hayatı-Sanatı-Şairliği, Şiirleri ve Yazıları
Dr. Emine Bilgehan Türk
Hakkı Süha Gezgin, şair, hikâye, deneme, köşe yazarı, çevirmen kimlikleriyle edebiyat tarihinin
çok yönlü bir ismi olarak yaşadığı zamanın tanınan simalarından olmuştur. Öğretmen ve musikişinas
kimlikleri ise onun hafızalarda yer eden diğer özellikleridir. Geçen zaman onun vatansever,
çevresine duyarlı, öğretmenliğini ve öğrencilerini hayatının vazgeçilmezi olarak kabul eden renkli
karakterini unuttur
HAKKI SÜHA GEZGİN HİKAYECİLİĞİ
Dr. Emine Bilgehan Türk
Bir hikâye yazarı olarak Hakkı Süha Gezgin, seçtiği konu ve olayları, sosyal değişiklikleri şehir
hayatı yaşayan kahramanlar üzerinden kurgulanmış okurda merak duygusu uyandıran eserler
kaleme almıştır. Onun hikâyelerinde eğlenmek ve sohbet etmek üzere bir araya gelmiş kadınlı
erkekli toplulukları, bazı davranışları saplantı haline getirmiş tipleri, vatan ve görev söz konusu
olduğunda canını esirgemeyen korkusuz askerleri, hayata karşı güçlü birer insan
MARS'IN ÖLÜMÜ
-Maziden Bir Destan-
Dr. Yavuz ÖRNEK
Bu eser yüzbinlerce yıllık insanlık tarihinin daha henüz ilk beş bin yılını konu edinen bir bilim
kurgudur. Eserde geçen devasa boyuttaki olayların on binlerce yıl önce vuku bulmuş olması
muhtemeldir. Geçmişte teknolojiler birçok kez yükselmiştir. Sonra tekrar kitle imha silahları ile yok
edilmiştir. Kaynaklara göre insanlığın yaşı dört yüz bin yıldan az değildir.
Yeryüzünde ve uzayda özellikle Mars'ta ele geçen kalıntılar ve görüntüler günümüzdeki
teknoloj
Hayat yolculuğunda herkes eşit şartlarda mücadele etmiyor.
Çünkü hayat adil değil, adil olmasını da beklemeyin.
Var olan bir gerçek varsa tüm insanlara yaratıcı tarafından hesaplarına her gün yatan, bin dört yüz kırk dakikanın nasıl değerlendirildiği farkıdır.
Bakış açınızı değiştirdiğiniz zaman hayatınızdaki zorlukların ve engellerin kendinizi geliştirmek için birer fırsat olduğunu göreceksiniz.
Kaderi suçlamak ya da mazeretler üretmek niye...
İnsan doğumundan ölümüne kadar başarıyı ararken; başarı yolc
HAYAT YOLUNDA KENDİNE GÜVEN
Musa DİNÇ
Hayat her zaman adil değildir. Adil olmasını istemeniz, sizi sürekli hayal kırıklığına ve öfkeye
sürükler. Yaşam maratonumuzda üzülmeyenimiz yoktur. Her günümüz mutluluk, neşe ve haz
içerisinde geçecek değil ya! İyi bir uyku çekmenin ilk koşulu, insanın kendisini güvende
hissetmesidir.
"Öfke, zihindeki ampulü patlatan bir rüzgârdır." Öfkeli olduğunuzda sağlıklı düşünemezsiniz.
Sorunun çözümüne başlamadan önce, serinlemek için biraz zaman ayırın.
Hayallerini "Kendi gücüy
Ahmed ağzından işit cânâ cemâlün vasfını
Dinlemek hoştur kişi Lokman dilinden hikmeti
Ahmet Paşa
Leblerinden gel ilâc eyle bu dem ben dil-hasteye
Bilürem ki okumışdur hikmet-i Lokman ile
Muhibbî
Mürdeye cânlar virür bimâra sıhhat lebleri
Hikmet-i Lokman u icâz-ı Mesîhâ bundadur
Bâkî
Gelse Lokman âleme bulmaz illet-i aşka devâ
Yâre varsa sînede açma tabîbâ yâre aç
Tevhide Hanım
Dil lebinden sorsa esrâr-ı dehânındır gören
Bir delü Lokman'a hikmetden sual itmek diler
Hayretî
Anlamaz derdün senün Lokman olursa
Giresun XV. yüzyılın başlarında Hacıemiroğulları beyi Süleyman Bey tarafından fethedilerek
Osmanlı hâkimiyetinden önce de Türkleşme ve İslamlaşma serüveni başlamıştır. Osmanlı
hâkimiyetine girilmesiyle bu toplumsal değişim süreci hızlanarak devam etmiştir. Bu değişimin
merkezinde ise eğitim-öğretim faaliyetleri bulunmaktadır. Devletin diğer bölgelerinde olduğu gibi
Giresun yöresinde de eğitim-öğretim faaliyetleri zamanının şartlarına muvafık yapıldığını
görmekteyiz. İlk dönemler eğitim faaliyetleri daha çok
Etkili bir iletişim için sadece konuşmak yeterli midir?
Sözlerimiz etkisini kaybettiğinde ne yapmalıyız?
Duygu ve düşüncelerimi bir araç olarak nasıl ifade edebilirim?
İletişimdeki etki gücümü nasıl arttırabilirim?
İletişimin seyrine yön verebilir miyim?
Kendimi daha güzel nasıl ifade ederim?
İnsanları konuşmalarımla nasıl etkileyebilirim?
Konuşma eylemi bittiği zaman bedenimiz mesaj vermeye devam eder mi?
Başarılı bir iletişimin sırları nelerdir?
Tüm bu sorular ve daha fazlası için...
Esasen Sigmund Freud'un temellendirdiği psiko-terapi metodolojisinin sıkı bir takipçisi olan ve hayatının hiçbir döneminde kendi entelektüel dünyasını tanımlarken, ima ile bile olsa kendisini sinemacı olarak nitelememiş Lacan'ın, sinema ve film çevrelerince bir sinema-film düşünürü olarak ele alınması bu yüzyılın en temel fikri paradokslarından biridir. Modernitenin ya da post-modernitenin önde gelen fikir işçilerinin bilinçli ya da bilinçsizce ortaya koyduğu bu anlam ve alan kaymasının sebep ve sonuçları
Işık aydınlıktır, aydınlanmak ve aydınlatmak isteyen herkesin ihtiyaç duyduğu kaynaktır. En büyük ışık kaynağı güneştir; dünyayı aydınlatır, bitkileri canlıları besler, hayat kaynağıdır.Ancak aydınlanmak için sadece güneş ışığı yetmez başka ışıklara ihtiyaç duyar insan. Karanlığı giderecek, etrafı aydınlatacak, ona yol gösterecek ışıklar arar. Bedenin ötesine, ruha, anlayışa, kör saplantılara düşen insanın aydınlanmak için bir ışığa ihtiyaç duyar insan... Bu ışık bazen bir insan, bazen bir kitap bazen bir h
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.