Gilbert Durand'ın özellikle İmgelemin Antropolojik Yapıları adlı kitabındaki katkılarıyla yeni bir uğraş ve bilgi alanı olarak alabildiğine gelişen imgelem çalışmaları insanın, insan düşüncesinin zamana ve uzama göre (ayrıca zaman ve uzam karşısında) değişen karmaşık yapısını ve duygulanımını kavrama, tanımlama ve bir dizi çözüm yolları önerme çabasına bağlıdır. G. Durand'ın gözünde tüm evren bir simgedir. Mantığa dayalı bilgi biçiminin karşısına çıkan böyle bir bilgi türü kaynaklarını felsefeden, antropolo
"Milliyetçilik, hakim literatürde ve pratik siyasette toplumsalın geneline nüfuz etmiş bir duygu durumu olarak değil,
siyasi ideolojilerden herhangi biri olarak anlaşılmaktadır. Bu durum milliyetçiliğin yalnızca onu savunduğunu ya da
taşıyıcısı olduğunu iddia eden partilere has bir fikir olarak değerlendirilmesine yol açmaktadır. Söz konusu partilerin
başarıları ya da yakaladıkları popülarite, milliyetçiliğin yükselişi olarak anlamlandırılmaktadır. Oysa milliyetçilik, modern
devletin oluştuğu andan itibaren
Günümüz toplumlarının yaşam alanlarını daha güvenli hale dönüştürme çabası ve yönetilebilir risklerin
kontrolünü sağlayacak bilinç seviyesinin oluşturulmasıyla ilgili yöntemler, bu çalışmada ele
alınmaktadır. Temel afet bilinci eğitimi uygulamalarında amaç aile bireyleri, çocuklar ve afet
dönemlerinde kendisini koruyamayacak hassas grupların güvenliğini garanti edecek basit teknik
bilgilerin pratik uygulamalarını hayata geçirmektir. Toplumda oluşacak doğru yaklaşımlarla riskleri
ortadan kaldıracak kalıcı çö
Stoa - Tan Doğan
Stoa Ahlakı - Afşar Timuçin
Enkheiridion, 1-23 - Epiktetos - Çev. C. Cengiz Çevik
Erken Dönem Hıristiyanlık'ta Stoacılık ve Aziz Paul - Fatih Mehmet Berk
Erken Dönem Stoa Düşüncesinde Khōra - Melike Molacı
Antik Stoa'da Kader ve İrade Özgürlüğü Sorunu - Celal Gürbüz
Stoa Felsefesinde Fizik ve Etik: Mutluluğun Yolu Olarak Stoacı Erdem - Mustafa Ağaoğlu
Kleanthes - Hatice Nur Erkızan
İlk Stoa Döneminde Tarsuslu Bir Filozof: Khrysippos - Mustafa Günay
Birey Toplum Diyalektiğinde Ep
Matbaanın gelişimiyle birlikte değerlendirilirse, kendi içinde sürekli değişen ve yenilenen
roman türü ile insanlık, sosyo-kültürel açıdan yeni bir döneme girilmiştir. "Burjuva destanı"
olarak roman modern insanı anlamanın ve anlatmanın yollarından biridir. Ve hala da -internete
rağmen- "ölmemiştir". Anlama ve anlatma yalnızca eşzamanlı bir süreç değildir, geçmişe
dönüktür. Roman okuyarak hem geçmişi hem günümüzü kavrama yönünde büyük adımlar
atmış oluruz.
2 baskısında güncelleştirdiğimiz bu kitabın amacı,
Spor dünyasında her gün sporcular çeşitli risklerin altında aktivitelerine devam etmektedir. Bu risklerin bir bölümünü sporcuların performansını olumsuz yönde etkilerken, biri bölümü de sportif yaralanmalara yol açmaktadır. Bu nedenle sporcuların, öncelikle de çalıştırıcıların bu riskleri gerek antrenman, gerekse yarışmalarda göz önünde bulundurması gerekmektedir. Özellikle antrenman sırasında yaşanan veya yaşanması gündeme gelen ama bir performans düşüklüğüne ve yaralanmaya yol açtığında fark edilen riskle
Tanrım; Sana 21. yüzyılın 'bencil (egoist)', 'yapayalnız' ve kendi ellerimizle küçültüp daralttığımız, hatta mas-mavi iken kirletip-kararttığımız şu 'küresel' 'kapitalist (Ahiretin yok sayıldığı, seküler bir metafiziğin mücessem hâle geldiği, peşin-acil bir ekonomik şirk sistemi)' dünyamızdan/gezegenimizden, diğer bir deyişle (abartmıyorum); "birey", "aile", "toplum" ve "ümmet" olmanın anlamını/değerini yitirip bitirdiğimiz 'metropol'lerde, 'devasa/gigantic' bir teknik ve/veya ekonomik 'global' sistemin bir
Taşra Halleri
-Köksal Alver-
Taşranın Değişen Sosyolojisi
-Celaleddin Çelik-
Taşranın Yetim Çocuğu: Kır
-Ertan Özensel-
Yabancıda Aranan Yerlilik
-Mahmut H. Akın-
Sınırın Çifte Anlamlılığı: Sınırdaki Merkezler ve Taşralar
-Ferhat Tekin-
Taşrada Büyü Bozumu: Bir Kentleşme Refleksi Olarak Şehir Ansiklopedileri
-Mehmet Birekul-
Cumhuriyet Caddesi Üzerine Duyuşlar
-Vefa Taşdelen-
Prof. Dr. Mustafa Aydın ile Sosyoloji Sohbeti
Sinekli Bakkal ve Edebi Kanon
-Ahmet Demirhan-
Bir Anakültür Örneği Olarak "Ap
Bugün düşünce hayatımızdan, kültür ve edebiyat dünyamızdan, romanımızdan, hatta basın geleneğimizden bahsetmek gereğini duyanların, Peyami Safa ismini anmadan geçmesi mümkün değildir. Çünkü Peyami Safa, eleştirinin hangi süzgecinden geçirilirse geçirilsin kendini kabul ettirmiş bir yazarımız, değeri tescil edilmiş seçkin bir romancımızdır. Ölümünün üzerinden kırk yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen o; okunan, tartışılan, insaf sahiplerince hakkı teslim edilen biridir.
Hayat bir dizi soru sorma ve cevaplama işlemidir. Başarolı ve mutlu bir yaşamın sırrı doğru soruyu sormayı ve kullanıma uygun en iyi cevabı belirlemeyi öğrenmektir. Alışagelmiş biçim ve içerikten farklı yazılmış bu kitap sayesinde sizler etkili sorular sormayı öğrenecek, kafa karışıklığını ortadan kaldırarak berrak düşünmeye ve kararlı uygulamalara yöneleceksiniz. Bu kitap: * Edindiğimiz koşullanmalardan dolayı başarıya ve mutluluğa ulaşma konusunda kendimize nasıl engeller koyduğumuzu çarpıcı bir şekilde g
1950 sonrası Batı edebiyatında yürütülen çalışmaları ve bu çalışmaların odağındaki kavramları Türkçeye kazandırma çabaları kısır kalmıştır. Ara çalışmaların önündeki ilk ve en önemli sorun, bu metinlerin düşünce dünyamızda tutunacak bir yer bulamamasında aranmalıdır. Çünkü o ya da bu nedenle sözü edilen çalışmalara duyulan ihtiyaç geri bırakılmakta ve konuya yönelik uğraşlar genellikle bireysel boyutta kalmaktadır. Oysa anılan yazınsal yönelişlerin bizlere ve bizim edebiyatımıza yarar sağlaması için ana çal
Ceditçilik hareketi kadimcilere karşı bir tepki olarak, 19 yüzyılın başlarında din, dil, eğitim ve
siyaset alanlarında bir uyanma dönemi olarak ortaya çıkmıştır. Bu uyanış, "Usul-ı Cedit" ve
"Ceditçilik" olarak da bilinmektedir. Ceditçiliğin kökü her ne kadar geriye gitse de pratik olarak
ilk defa İsmail Bey Gaspıralı'nın Kırım Bahçesaray'da açtığı "Usul-ı Savtiye" yani "Usul-ı
Cedit" mektebinin açılmasıyla duyulmaya başlanmış ve çok kısa bir sürede tüm Türkistan'a
yayılmıştır.
--------------
"Ey Türkistan
Konya ve İznik şehirlerinin ortak özelliği Türkiye Selçuklularına başkentlik yapmış olmalarıdır.
Kutalmış Oğlu Süleymanşah büyük bir ileri görüşlülükle Urfa-Birecik'ten binlerce kilometre
uzaklıkta Anadolu'nun en batısında, Bizans'ın dibine İznik'e göç ederek Selçuklu devletinin
temellerini atmıştır. Süleymanşah'ın kurduğu devlet zamanla büyümüş, Bizans'ın iç işlerine
karışacak kadar güçlenmiştir. Ancak I. Haçlı seferi Selçuklu Türklerinin İznik'i terk etmelerine
sebep olmuştur. Yaklaşık 20-25 yıllık emek H
Osmanlı Felsefe Çalışmaları dizisindeki tüm yayınlar çevriyazı ve sadeleştirme kalıbında hazırlanmıştır. Ayrıca, giriş bölümlerinde konusunda uzmanlar tarafından kaleme alınmış kapsamlı makaleler yer almaktadır.
"Ebu'l-'Ala felsefe ve ahlakta Ömer Hayyam'dan yüksekti. İki dahi meslek itibariyle birbirinden farklıydılar. Ömer Hayyam hikemiyatı zevkiyat ve acı istihza vadisine döktü. Ebu'l-'Ala bilakis hikemiyatını mahrumiyet ve inzivada, alemden nefrette buldu. Ömer Hayyam avamın anlayabileceği bir dil ile
Selçuklular devrinde Anadolu'daki yol şebekesi göz önünde bulundurulursa, Kayseri'nin her bakımdan çok önemli bir mevkide bulunduğu görülür. Anadolu'nun ortasında bulunması hasebiyle doğudan batıya, kuzeyden güneye uzanan yollar Kayseri'den geçmekteydi. Bu durum Kayseri'nin büyük bir ticaret merkezi olmasını sağladığı gibi kültürel münasebetler bakımından da çok hareketli bir yöre olmasına vesile olmuştur. O devirde sadece Anadolu'da değil, dünyaca meşhur olan "Yabanlu Pazarı" diye bilinen milletlerarası pa
Kent, içinde yaşanan kültürün mimari bir izdüşümüdür. İnsanın meydana getirdiği, en kıymetli organizasyondur. Bu nedenle bir kenti tanıyabilmek, aynı zamanda bir toplumu ve kültürü de tanıyabilmek, tanımlayabilmektir.
Kent dokusu içerisinde yer alan kültür varlıkları tarihi süreçte hem kentin hem de onu oluşturan toplumun bir kimlik kazanmasında oldukça etkin rol oynamışlardır. Kültür varlıkları, toplum şuurunda dünle bugün arasında köprü kurabilme vasfına haiz oldukları gibi yarının inşasında da önemli re
Bu kitap, Aliya Okumaları projesi kapsamında hazırlanmış bir çalışmadır. Aliya
İzzetbegoviç'in Doğu Batı Arasında İslâm adlı eseri merkeze alınarak düşünürün ahlak
görüşü ortaya konulmaya çalışılmakta ve tartışmaya sunulmaktadır. Zira çağdaş İslâm
düşünürleri içinde bazı yönleriyle temayüz eden İzzetbegoviç'in ahlâkın önemli problemleri
hakkında felsefi görüşleri alana bir katkı niteliği taşımaktadır. Bu sorunlardan bazıları
şunlardır: Ahlâkî bir varlık olarak insan, özgürlük, eşitlik, ahlâk eğitimi, ahlâkı
Hayal Edin...
Bir teorinin seyahat ettiğini, sosyolojik düşünceye ortadan başlandığını ya da coğrafyanın, felsefe yapmanın
uzamını oluşturduğunu hayal edin... Yeryüzünde katledilen gerçekliği yeniden yaymak için jeo-felsefi bir çaba
harcayarak düşünce ile yaşam arasında oluşan derin çatlağı onarmaya çalışan birini hayal edin... Temsillerin ve
imajların güdümünde bir toplumsal tiyatro yerine; üretimin, yaratmanın, yayılmanın ya da göçebeliğin kaçış
çizgilerini düşünün... Bilinçdışının ekonomik, politik ve to
Cioran, bütün yaşamın toptan çürütülmesine dayalı bir yaşam felsefesinin temelini atmaya çalışır. Bu nedenle onu "profesyonel" bir filozof olarak etiketlemek doğru değildir. Çünkü Cioran, yaşamı boyunca bağımsız ve özel bir düşünür olmayı tercih etmiştir. Böylesi bir ayrım ona, 'herhangi bir akademik ortaklığı reddetme' ve 'sistemin baskısından muaf bir düşünür olma ayrıcalığının keyfini çıkarma' imkânı verir. Bu güzergâh, aynı zamanda Pascal, Chamfort, Kierkegaard, Nietzsche, Schopenhauer vb. filozofların
Toplam 620 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.