Barbara'nın Doğumu, İkinci Dünya Savaşı sonrası Almanya'nın durumunu anlatır. Almanya'nın tarih sahnesinde yaşadığı sosyolojik süreçler, çatışmalar ve yeni arayışlar Polonyalı bir genç kızın hayatıyla birleştirilerek oyunun konusu, birey psikolojisine indirgenir. Taşıdığı soyut kavramlar bakımından Barbara'nın Doğumu, "savaş sonrası doğan sorunlar ve umutlar bütününü" ele alırken, savaşı yaşamamasına rağmen onu sırtlamak zorunda kalmış bir kuşağın yaşadı acıları gözler önüne sermektedir.

Moliere'in (1622-1673) en ustalıklı eseri olarak nitelenen İnsandan Kaçan (Le Misanthrope) oyunu, neşeli bir havada ancak yine de özünde burukluk barındıran bir karakter komedyasıdır. Moliere'in özgün dehası, karakter yaratmadaki başarısı ve usta işi eserler yazma yetisi, bu oyunda doruğa çıkar. Yazar, öbür eserlerine oranla daha filozofik bir bakışla ele aldığı İnsandan Kaçan'da dönem insanının eksikliklerini sergiler. Bunu yaparken de bu bozuklukların düzelebileceğine dair herhangi bir işaret göstermez. A

Medea,sevdiği adamın peşinden, yurdunu, ailesini terk edipbaşka bir ülkeye gelmiş olan bir kadının, yıllar sonra kocasınınonu ülkeden kovup kralın kızıyla evlenmek istemesinedirenmesinin mitoslara dayalı trajik öyküsüdür."...Karı koca arasındaki aşk ateşi sönmüştür;parlak erkek kahraman, kurnazlıklar yapan bir çıkarcı olur;parlak kadın kahraman ise, pervasız aklı sayesindeengel tanımaz bir intikamcı olur çıkar../'Kadın, kocasından intikam almak içinçocuklarını Öldürmeye karar vermeden önce,öldürme iradesi i

Devlet Tiyatroları sanatçısı, oyuncu ve yönetmenErhan Gökgücü,aynı zamanda, oyunlarında evrensel derinliği yakalamış önde gelen yazarlarımızdan biridir.İki Kalas Bir Heves, tiyatro tarihimizdeki ünlü tuluata Komik-i Şehir Abdürrezak Efeııdi'nin trajikomik yaşam öyküsünde yola çıkarak Özgürlük kavramını işliyor.Ramazan'la Cülide, Romeo juliet oyununa göndermeler yaparak kırsal kesimden büyük kente 'kurtuluş' için gelmiş kişilerin,bu kez mafya-sermaye ilişkileri içinde yazgılarının hiç değişmediğini anlatıyor

Absürd tiyatro akımının kurucularından öncü yazar Ionescu (1912-1994), gerçekçi ve psikolojik tiyatroya karşı olan oyunlarında, insanın yaşam karşısındaki çaresizliğini, komik olanda trajik olanı, trajik olanda komik olanı grotesk ve simgesel anlatımla göstermiştir. Kitaptaki üç oyun da bu özellikleri taşıyor. Gergedanlar yeniden çevrilmiştir; diğer iki oyun oyun ise ülkemizde ilk kez yayınlanıyor.

Babil, Sümer, Mısır, Anadolu'da yoğurulur fısır fısır, Olimpos'a bizim Bursalılar; yüz km. aşağıda bizim Edremitliler... Yani 26 ölümsüz kahraman. Böylece sarsılmaz Zeus düzeni de çözülür. Çanakkale'ye gelinceye kadar tanrı da kalmaz, tanrıların maskeleri de... İzmir'de de ise artık herkes insandır; burada herkesin mücadelesi doğayla. Doğa filozofları dönemi; Tales'le başlayan bu dönem üç kuşak, on beş filozof, Aristoles'le biter. İstanbul'da tanrılar tekleşir, gökyüzüne yerleşir. Onun için Marmara sadece j

Fransız trajedisinin kurucusu Pierre Corneille (1606-1684), 17. yüzyıl Fransız tiyatrosunun en büyük üç yazarından biridir. Fransız tiyatro tarihinin en önemli oyunu sayılan Le Cid, ilk sahnelendiğinde seyircinin büyük ilgisini toplamıştır. Yazarın "trajik komedya" olarak nitelendirdiği oyun, Aristotelesci tragedya kurallarına ve anlayışına uygun olmadığı ve ahlaka karşı olduğu gerekçesiyle Akademie Français tarafından suçlanmış, tiyatro tarihinde " Cid Tartışması" olarak bilinen ünlü tartışmaya yol açmıştı

Bu kitap bir yönüyle, erkin / ideolojinin kitleleri güdülemesini, onlara bir şeyleri belletme ve onları tek tipleştirip aynılaştırmayı ifade eden dirijizm kavramı üzerinden 'sanatın nasıl araçsallaştırıldığını' göstermeye çalışırken, diğer yönüyle de tiyatronun erken Cumhuriyet döneminin politik-ideolojik konjonktürüne eklemlenmesi girişimlerine ayna tutmaktadır. Erken Cumhuriyet dönemi, dirijizmin tiyatroyu biçimlendirdiği, tiyatronun da toplumun biçimlendirmesinde araçsallaştırıldığı kendine münhasır bir

Şimdi Uçuşa Geçiyoruz Pamuk Prenses, Kül Kedisi, Kırmızı Başlıklı Kız, Yüzyıl Uyuyan Güzel, içine hapsoldukları masaldan kaçarak gerçeğin peşine düşerler. Oysa gerçek dünya en az masallar kadar tuzaklarla doludur: Şöhret, aşk, gençlik, evlilik... Her biri içinden çıkılmaz bir bilmecedir. Ama belki masallarla gerçekler arasındaki sınırlara o kadar güvenmemek gerekir. Ne de olsa masallar bizi gerçek dünyaya hazırlamak içindir. Tok Her şeye hakkı olduğunu düşünen bir adam... Adamın güzel ve zengin karısı.

"Onbeş yıldır evli olan bir çiftin ilişkileri bağlamında evlilik kurumunu sorgulayan, evlilik bağı içinde oluşan çatışma, soğukluk, anlamsızlık ve sevgisizliği irdeleyen bir oyun. Bir çift, Bir soyut kişi, Gerilim ve gizem yüklü. Komik ancak bir o kadar da trajik. Bir karmaşa... İki Kişilik Karmaşa ilgi çekici bir oyun." - Füruzan Tercan

Ben Anadolu, Anadolu toprağının mitolojik, tarihsel, toplumsal ve insani boyutlarını, bu coğrafyanın ayrılmaz parçası olan "Kadınlar" aracılığıyla Anlatıyor. Oyun, binlerce yıllık süreç içinde 92 Anadolulu kadının, yürek ezen acılarıyla, ince dengeler üzerine kurulu karar aşamalarıyla, damıtılmış duyarlılıklarıyla örülü,tragedya ile güldürü arasında gezinen yaşanmış öykülerinden oluşuyor. "Ben Anadolu, mitologyanın öncesiz zamanlarından günümüze Anadolu kadınını canlandıran büyüleyici bir oyun." - Talat

İstibdat Kumpanyası / Bu da Geçer Yahu / Yeşilçam Genç yazar Uğur Saatçi'nin Devlet Tiyatrosu'nca sahnelenmiş, üç oyunu birarada. "Her üç oyun da hem biçim hem içerik açısından ilginç ortaklıklar taşıyor. İstibdat Kumpanyası, II. Abdülhamit'in meşrutiyeti yeniden ilan etmek zorunda bırakıldığı 1908 yılının hemen öncesinde; Bu da Geçer Yahu, Mütareke yıllarında, İzmir'in kurtuluşuyla bitecek olan Kurtuluş Savaşı'nın son dönemlerinde; Yeşilçam ise, 1960 İhtilali'nden önceki birkaç aylık süreçte geçiyor. Oyun

Deli Dumrul, Dede Korkut Masalları'nın en ünlü söylencesini, çağdaş bir anlatımla güncel kılarak insanın insanı sömürmesinin ortadan yok olması gerektiğini savunur. Usta yazarımız Güngör Dilmen, yeryüzündeki adaletin, sevgi, eşitlik ve barışla kurulabileceğini, dinamik bir seyirlik oyun metni ile anlatırken, tiyatro edebiyatımıza başarılı bir ibret oyunu kazandırmıştır.

ORTAOKUL DÖNEMİ OYUN METİNLERİ ( 5 Oyun ve ?Okul Tiyatrosu Manifestosu' ) KEMAL ORUÇ "Ortaokul döneminde insanların aidiyet duygusu gelişir; bir gruba dâhil olma, o grupla hareket etme ve birlikte üretme gereksinimi ortaya çıkar. Oyun sahneleme eyleminin bu gereksinimi iyi bir şekilde karşılayacağını düşünüyorum. Bu eylemle sahneleme sürecine dâhil olan birey kendinin farkına varacak, estetik düzeyi gelişecek ve sosyal etkileşimi güçlenecektir. Bu nedenle özellikle okullar ve kültür merkezleri yöneticile

Sözün büyücüsü Boris Vian (1920-1959), kısacık yaşam serüveninde roman, oyun kabare, opera librettosu, şarkı sözü yazarı, şair, caz üstadı, müzik eleştirmeni olarak yirminci yüzyıl ortası Paris entelektüel ortamının olmazsa olmaz, çizgi dışı kişilerinden biri oldu. Toplumun yerleşmiş geleneklerini hiçe sayan, Afred Jarry'nin sadık öğrencisi ve patafiziğin üstatlarından, "anarşist" ruhlu Boris Vian, o benzersiz söz gücüyle, yaşamın acı gerçeklerini, diğer eserlerinde olduğu gibi, oyunlarında da kahkahayla se

İnsanlığın karanlık dönemlerden, aydınlık ve hukuksal düzenin egemen olduğu bir döneme, yani uygarlaşmaya geçişini sergileyen bir eserdir. Oyun, hâlâ bugün dünyamızın baş sorunu olan, farklı düşünce ve yapıdaki güçlerin uzlaşmaz tutum ve davranışlarının yarattığı siyasal kaosun, ancak karşılıklı anlayış ve uyum bilinci ile ortadan kalkabileceğini göstererek 2500 yıl öncesinden çağımıza yol göstermektedir.

Dünyada çok saygı duyulan tiyatro tarihçileri Oscar G. Brockett ile Franklin J. Hildy'nin yazdığı Tiyatro Tarihi adlı, çok satan bu kitap, basılışının 40. yılında, 10. Edisyon olarak sunulan en son baskısından yapılmış bir çeviridir. Tiyatronun tarihsel yolculuğu, tiyatronun ritüel kökenleri ile başlayıp İngiltere, İspanya, Fransa, İtalya, Latin Amerika, Afrika, Asya ve daha birçok ülkede tiyatronun köklerini keşfetmenize yardımcı olacaktır. Bu baskıda bulacağınız yenilikler: Avrupa, Amerika, Asya, Afrika