Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 21 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
“Çukurcuma’ya vardıklarında hava biraz bozdu.Yakıcı temmuz sıcağı yerini soğuk ve koyu bulutlarla kapalı bir sonbahar öğleden sonrasına çevirmişti.Gökbörü’nün en sevmediği havaydı bu. Yağmakla yağmamak arası, ince ince ve aralıklarla dökülen hafif yağmur da sinir bozucuydu. Çukurcuma semtinin başında inmişlerdi. Az sonra Gökbörü çaresiz şekilde Mükemmel Mahmut’un yüzüne baktı nereye gideceğiz hadi hareket et anlamında, birkaç saniyeliğine.Mahmut güneş gözlüğüne düşen birkaç güçsüz yağmur damlasını gözlüğünü
Tükendi
“Tiksi adındaki bir ülkede Kızılelma isimli bir köy vardı. Sihirli horozlar sayesinde bu köye ölüm uğramazdı. Sihirli horozlar sabah erken saatte ötmeye başlayınca hasta olan insan hastalığı ne olursa olsun iyileşirdi. İnsanlar o kadar uzun ömürlüydü ki bazıları bin yaşındaydı. Bin yaşında olan insanlar bile hiç yaşlı göstermiyordu. Bu insanların beyaz bir saçı dahi yoktu ve ciltleri gençlerinki gibiydi. Kızılelma Köyü gözden uzak olduğu için köye fazla gelen olmazdı. Köydeki insanlar da dışarı fazla gitmez
Tükendi
"Gece bir katran kadar karaydı. Ay iki buluta sarınarak kapamıştı gözlerini. Hayvanlar açılan ahır kapılarından korkuyla kaçışıyorlardı. Köpekler etrafı yakıp yıkan yabancılara bir iki kez havladıktan sonra ateşten korkarak kaçıyorlardı. Kuşlar korkudan şakımalarını bırakmış bu vahşetten kaçmak için kanat çırpıyorlardı. Ağaçlar eğdikleri boyunlarını hâlâ kaldırmamıştı. Siyah dumanlar gökyüzünü doldururken öfkeli haykırışlar ve okkalı küfürler yankılanıyordu dumanlı gökyüzünde. Çiftliğin sembolü köşk iki üç
Tükendi
Gülüşlerini dökmek istedim satırlara Ve en sıcak tebessümünü, Nafile. Bakışlarını yazmak istedim Öylesine içten, Öylesine manalı, Olmadı. Başaramadım sevdiğim. Anladım ki, ne bundan şiir olur Ne de benden şair Bırak yine eskisi gibi bende kalsın İçimde ne varsa, aşka dair
"Benim isteyip istememle olmuyor oğlum. İnsanlar büyüyünce kurdukları hayaller değişebilir, ya da hayat hayalleri değiştirebilir. Hayat şartlarının karşına ne çıkaracağını bilemezsin. Mesela ben de öğretmen olmayı hayal ediyordum, hayat şartları beni madenci yaptı. Sen şimdi polis olmak istiyorsun, belki de büyüyünce başka bir şey olmak istersin ya da polis olursun. Artık hayat karşına ne çıkarırsa. Ama ne olursan ol oğlum önce hayırlı evlat ol, vatanına ve ailene."
Yaşanmış yorgunluklar vardır, Söylenmemiş cümlelerde. Sustuklarım içimde yaşasın diye Yine de gülümsüyorum kadere.
Mısralarımı okudun mu? Bu kadar dürüst olmak zorunda mı gözlerin? Baktığımda kalbinin içini gösterecek kadar şeffaf. Yalnız ve farklı olmak ister insan. Yalnız ve farklı olmaya çalışır durur. Oysa her insan birbirine benzer. İnsan olmayı öğrenmek, insan olmanın bu ortak paydasını bulmakla mümkündür. Zaman akıp gidecek Yaşam insanları koparmaya çalışacak ama kimileri insan olduğumuzu unutmayacak.
Tükendi
Ayrılık acısıyla yaşadığı eziyetten Londra'ya au-pair (çocuk bakıcısı) olarak giden bir genç kızın yaşadığı sıkıntıların kaleme alındığı etkileyici bir aşk romanı. Melek ve Semih kasırga yaratan aşklarının içinde, nefes aldıklarını bildikleri her an, birlikte olmadan da yaşamaya çalışan iki aşıktır. Melek aşk acısı içinde, çocuk bakıcılığı yaparak Londra'da acısını dindirmeye çalışırken, onun bu uykularını bozan sevdası, yaşadığı uzaklıkla her geçen gün artıp, tarif edilmez bir ıstıraba dönüşür. İki genç
Tükendi
"Elim nemli toprağın üzerinde... Rüzgâr ağaçların dallarındaki yaprakları yalayıp geçiyor. Duyuyorum. Sadece sessizlik var. Sessizlik... Artık nefes almayanların sahip olduğu tek gerçek... Hayat... Cennet ve cehennem arasında kısılıp kaldığımız dar bir kapı. Ölüm... Bir son mu, yoksa başlangıç mı?.." Bazen insanın tercih hakkı yoktur. Kader "Sen benimsin... Yürüyeceğin tüm yolları ben seçerim." diyebilir. Sığınak Defteri seçim hakkı olmayanların: Melih'in, Feray'ın, Melis'in, Deniz'in, Beyza'nın ve h
Tükendi
Psikiyatrist Hale'nin grup terapisi yaptığı hastalarıyla vedalaşması istenir. Kendisini mesleğine adamış Dr. Hale, hastane yönetiminin talebini kabullenmekte zorlanır. Hastalarının yaşamları boyunca kutup yıldızı gibi onlara yol göstererek onları, mutlu hissettirecek bir şekilde sonlandırmak ister. Bunun için hastalarına bir tiyatro oyunu oynatarak onlarla vedalaşır. Kendimizi bu oyunda birbirinden ilginç karakterlerin sosyal hayatlarının içinde buluruz. Başına gelen sorunu çözmeye çalışan bir genç kız ve o
Tükendi
Renklerimiz var bizim, hepimizin rengi farklı, bir araya gelince nasıl da gökkuşağı oluyoruz. Niçin rengimize sahip çıkmak yerine başkalarının renklerini istiyoruz? Niçin o renk olmaya çalışıp onu sahiplenmek için kendi rengimizden vazgeçiyoruz? Ben maviyim mesela; bazen gök mavisi, bazen deniz mavisi. Uzağım belki hiç dokunulmayacak kadar, derinim bazen de fırtınalarla savaşacak kadar. Asiyim bazen; fırtınalar çıkarırım, sessiz sakinim ruhunu dinlendiririm. Canım ister resim yaparım, canım ister ebru yapar
Tükendi
Rafa kaldırılmış duygu tonundaki acı şeffaflığın en yalpalanmış haliyle sizlere sesleniyorum. Bu kitap sizi acılarınızla mayalanmış çocukluğunuzun, eseri olan yarım bırakılmışlıklarınıza götürecek. Başucunuzdan ayırmadığınız güven kelimesinin, aklınızda delirmesine sebep olacak. Ya da yürüdüğünüz kaldırım taşlarının ayağınıza bata bata tekrardan sorgulamanıza bir haber edecek gözlerinizi. Bunlar için şimdiden özür dilerim. Aşkın hangi payı düştü diye sorar iseniz sus payı düştü yanaklarıma. Sustum. Öyle bir
Tükendi
"Ayrılık zamanı yaklaşıyor. Benden hikâyesi." Kardelen çiçeklerini bilir misiniz? En yüksek yerlerde toprağı ve kar tabakasını delerek baş gösterir. Zorluklara aldırmadan dik durur tüm ihtişamıyla. İşte bu kitap da Aras Nehri kenarında ki bir köy okulunda yaşları yaşlarından büyük bir o kadar dagüleç yüzlü çocukların zorluklarla dolu yaşamından sadece bir kesit var. Yekta ve Toprak'ın hikâyesini yazmaya başlamadan önce Elif öğretmenin içinde hep bulutlar ve orada bir yerlerde mutlu çocukların uçurtmaları
Tükendi
"Kaybetmek kötü bir şeydir. İnsanoğlu sevmez kaybetmeyi. Çok manidar değil midir neyi sevmiyorsak o geliyor başımıza. Bizler kaybetmeye alışmış insanlarız. Bu kitabın satır aralarında kaybolacak kadar birilerini sevmiş ve onları kaybetmiş insanlarız." Hiç kaybetmeyeceğini düşünerek sevme sakın kimseyi ‘Kaybedersin.' Kaybetmek demişken biz kaybetmeye alışmış insanlar hiç kazanmadıklarımızın acılarını çekmekle mükellef müvekkilleriz. Umutlarımız yoktur bizim. Hayallerimiz boş, yaşanmışlıklarımız yalan. Sevme
"Var olmuş her ne varsasaygı duyulmayı hak ediyordu. ""Anne hava çok sıcak. Çok yoruldum ben artık.Yürüyecek gücüm kalmadı," dedi Fer.Annesi, tavus kuşu desenli bohçasını bir andayere bırakıp dizlerinin üzerine çökerek Fer'in kollarını sıkı sıkıya tuttu. En acı yaşanmışlıkların deneyimi ile harmanlanmış gözleri, şimdi umutların yeşermeye başladığı bir çiçek bahçesine dönüşmüştü. Kara gözlerini oğlunun gözlerinin içine dikerek; "Fer! Ne konuştuk seninle biz? Cennete gidiyoruz demedik mi? Çocukların öldürül
Tükendi
Merak Etme Çok Yakında Bulacaksın Beni... En beğendiğim tuvali seçtim ve aldım. O akşam odama kapandım. Odanın ışığını kapatmıştım, gece lambasının ışığını ise tuvalime yansıttım. Odada sadece tuvalim ve ışığın yansıması ile oluşan aynadaki parlaklık vardı. Boya fırçamı aldım ve pencereyi açtım. Gökyüzüne baktım, hoşuma gitmişti... Bu eşi benzeri görülmeyen manzarayı çizmeye başladım. O sırada dışarıda bir ses duydum. Korkuyla dışarıya baktığımda siyah bir karartı hızla ilerliyordu, ama bir tuhaflı
Tükendi
Çaresizlik içinde kalabiliyor bazen insan. Ne yapacağını bilmez bir tavırla yanlış kapıları çalıp, hatalar yapabiliyor. Yaptığı hatalar, düştüğü tuzaklar, bir de enkaz altında kalınca kırdığı kalpler, yarasına tuz basan adiler her geçen gün çoğalıyor. Sen hayat ile mücadele ederken sonra bir bakıyorsun uçurumun kenarında asılı kalmışsın. Sesin kısılmış bağırmaktan, duymuyorlar seni. Ellerinle tutunuyorsun bir kaya parçasına sonra biri geçiyor, duymuyor sesini, bir ihtimal ellerini sallıyorsun belki görü
İnsanın sustuğu şeyler çoğaldıkça kıyamet gecikiyor. Beni aldı bir ağlama, engel olamıyorum. Kendimi ne kadar zorladıysam da durmadı hüngür hüngür aktı gözyaşlarım. Makyaj hüznü kapatmıyormuş, anladım aynada kendime bakınca. Gün bitince yevmiyesini alamayan palyaçolar gibi hissettim kendimi. Nasıl ağlamamın sebebini bilmiyorsam aynadaki kendime kahkahalarla gülmemin sebebini de bilmiyorum. Bu sefer gözlerimde gördüğüm şey acıydı. Kendimi kandırıyorum, makyaj benim tek tesellim ona sığınıyorum.
Tükendi
Üç günlük aşkın bir ömre sığmış hikâyesi... Ansızın bir rüyanın ortasında rastlaştık seninle, Sırtın dönük, üzerinde pembe bir elbise, usul usul esen rüzgâr saçlarını savuyordu göğsüme. Issız bir karanlık hakimdi geceye. Ay ışığının yansıması, yıldızların parıltısı, gözlerinin yanında, esir düşüyordu karanlığa. Sapsarı parlayan saçlarına kapılıp gitmişken, ansızın yüzünü döndün o an. Sanki mevsimler değişti, sanki güneş doğdu, sanki bir yıldız kayıp gitti gökyüzünden.. Tüm karanlığı aydınlatacak bir gül
Tükendi
Ve almıştı biletini yalnızlık,o da gidecekti... "...Terk etmeyeceksin o zaman, seviyorum dediğin her dakikayı değer bilip daha çok sarılacaksın. Öyle her rüzgârın peşine takılıp yormayacaksın aklını ve hiçbir iklim değişikliğin de kendine yer edinmeyeceksin. Hak ettiğin de bulacak seni, hak getirdiğin de. Sudan sebepleri, bahane diye var saymayacaksın. Özlediğin zaman ‘özledim' demesini bileceksin. Ve bir parmak ucu kadar da uzak kalman gerekiyorsa kalacaksın. Acın da baki kalsın ama efendiliğin adından ön
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 21 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1