Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 128 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4
Bütün yazarlar büyük hikâyeler yazabilmek için sarılmışlardır kalemlerine. Çünkü insanlık tarihi, büyük hikâyelerin tarihidir. Bazı insanlar vardır ki, yazarların bile kıskanacağı kadar büyük bir hikâyenin kahramanı olarak sürdürmüşlerdir hayatlarını. Yazarlaraysa bu hayatları anlatmak düşmüştür çoğu zaman. Elinizde tuttuğunuz bu kitap işte böyle bir hayatı, Tevfik Fikret'in büyük hikâyesini, anlatmaktadır. Hürriyete âşık yenilikçi bir şairin aydınlık yarınlar için verdiği mücadeleyi; baskıların ve karanlığ
Tükendi
Bütün yazarlar büyük hikâyeler yazabilmek için sarılmışlardır kalemlerine. Çünkü insanlık tarihi, büyük hikâyelerin tarihidir. Bazı insanlar vardır ki, yazarların bile kıskanacağı kadar büyük bir hikâyenin kahramanı olarak sürdürmüşlerdir hayatlarını. Yazarlaraysa bu hayatları anlatmak düşmüştür çoğu zaman. Elinizde tuttuğunuz bu kitap işte böyle bir hayatı, Mehmet Akif Ersoy'un büyük hikâyesini anlatmaktadır. İstiklâl aşığı bir şairin büyük bir imparatorluğun yıkıntıları arasında gürleyen sesini, alçak
Tükendi
Saadet'in ailesi, Balkan Savaşları sırasında yerinden yurdundan olmuştur. Bu sert koşullara rağmen, insanlıklarını da anavatana taşırlar. Tam yeni çevrelerine alışmaya çalışırlarken, birden kızlarının büyüdüğünü fark ederler. İşte Saadet'in yaşamının hikâyesi bu göçler-savaşlar kuşağında işlenmeye başlamıştır. Belki de içinde yaşadığı sert ortamdan olacak, ona bir şeyler dayatmak isteyenlerle, toplumun erkek egemen tavrıyla, kendisiyle hatta gönlüyle bile mücadele etmiştir. Kimilerine göre her türlü baskıya
Çok satan kişisel gelişim kitaplarından sonra Mehmet Yıldırım Özel yeni şiir kitabıyla karşınızda... Eğitim verdiği yüzlerce resmi ve özel kurumun fikir yoldaşı olan Özel, şimdi de fikirlerini ve duygularını bu ikinci şiir kitabında nazımlaştırıyor ve masmavi bir dünyanın huzur dolu kapısını aralıyor... kuytu bir liman burası, cırcır böcekleri ve delice zeytinler var, bir kulaç kadar uzak veya yakınım sana, ellerin mavi mavi doluyor ya, bir deniz feneri gibidir yüreğim; işte tam da orası...
Tükendi
"Suda yürümenin sırrı, taşları nereye koyacağını bilmektir" Peki, sen hangi taşları koyacaksın suda yürümek adına? Liderliğin ruhunda aslolan güzelliklerden birisi de inanmaktır. Daha iyi yapabileceğine, daha güzel yapabileceğine, böylece yaşam yolculuğunda "kendinden doğru ve anlamlı izler" bırakabileceğine inanmaktır. Sen inandıkça, inandığın şeyler için adımlar attıkça, bir şeyler de önce mümkün olmaya, sonra da sana daha çok görünmeye başlar. O şeyler, en uzaklarda olsa bile. Sen yeter ki o adalara,
Tükendi
Hakikaten konuşulmaya ve tartışılmaya layık bir eser... Oğuz Atay'ın eseri gibi sarmal bir dokuya sahip. İlk bakışta onun gibi basit ama okudukça onun kadar zor algılanan bir olaylar zinciri olduğu sanılıyor. Hiç sıkılmaksızın, büyük bir merak ve hazla okunur bir roman. II. Abdülhamid, Theodor Herzl, Üzeyir Garih gibi tarihi isimlerin de eserde yer alması özellikle yakın tarihe meraklı olanların esere ve yazara gösterdiği ilgiyi açıklamaya yeterli. Hele de Siyonist casuslar ile II. Abdülhamid'in jurnal meka
Tükendi
İnsan yaşamını sürdürdüğü sürece devamlı bir şeylerin peşine düşer. İdealleri olur, vazgeçemediği hedefleri olur. Her canlı gibi benim de maksadını aşan hayallerim oldu. Şimdi geriye dönüp de bakıp düşündüğümde, bazısı için "Bu ne cüret?" diyorum. Meğer ne çok hata sığdırmışım hayallerimin içine. Her geçen gün görüyoruz ki imkânsız ve yapılmayacak bir şey yok, istisnalar hariç. Ölüye can veremezsin ve geçmişi değiştiremezsin. Geriye uçsuz bucaksız, hiç keşfedilmemiş yıldızlar ve engin-geniş amaçlar kalıyor.
Tükendi
Kutsal kitaplardan sonra dünyada en çok dile çevrilmiş ve en çok satan eser Küçük Prens. Adına müzeler ve köyler dahi yapılan bu kitap, aslında birçok gizemi de içinde barındırıyor. Küçükler için eskimeyen ve de büyükler için de hayatı renklendiren bir şaheser. Özellikle büyüklerin Küçük Prens'ten öğrendiği birçok ders var küçüklere anlatabilecekleri. Küçüklerin de hayal güçleriyle ortaya çıkarabilecekleri çok konu var büyüklere örnek olabilecekleri. Herkesin okuması gereken bir kitabı okumanın heyecanıyla
Tükendi
Ben diktatör değilim. Benim kuvvetim olduğunu söylüyorlar, evet, bu doğrudur. Benim arzu edip de yapamayacağım bir şey yoktur. Çünkü ben zoraki ve insafsızca hareket etmesini bilmem. Bence diktatörlük, diğerlerini ram edendir. Ben kalpleri kırarak değil, kazanarak hükmetmek isterim. Ben istese idim derhal askeri bir diktatörlük kurardım ve memleketi öyle idareye kalkışırdım. Fakat ben istedim ki milletim için modern bir devlet kurayım. Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi
Tükendi
Sömürgeleştiremediklerimizden misiniz? İnsan ortaya çıktıktan sonra doğa bozuldu. İnsan bencildir. İhtiyaçlarını karşılamak ve kendisini güvende hissetmek, dahası diğerlerinden üstün ve de diğerlerinden güçlü olmak adına her şeyi yapar.Yaptı da. Önceleri, yetersiz buğdayı karşılamak için zor kullanarak koloniler edindi. Sonra daha çok yere sahip olmak için. Sonra bu gücün tatmini yetmedi. O doğası gereği daha çok istedi. Daha çok yemek, daha çok yer, daha çok para, daha çok güç... Başka insanları köleleşt
"İsa Altun madde bağımlılığı gibi önemli bir konuda aileleri ibretlik hikâyelerle uyarıyor." Pircan Barut Emre (Cumhuriyet Savcısı) "Eseri bir nefeste okudum." Mehmet Aydos (Cumhuriyet Savcısı) "Her evde bulunması gereken bir kılavuz." Mustafa Mutlu (Vatan Gazetesi) "Ama ne kitap! Bir solukta okuyorum, aklım daha da karışıyor." Hasan Sarıçiçek (Türkiye Gazetesi) "Anne ve babalar lütfen bu kitabı bulun ve okuyun." Hasan Kocabey (İstanbul Barosu Avukatı) "Bu kitabı okumakta fayda var." Selver Gözüaçık (TRT İs
Ateist bir piyanist, muhafazakâr bir bürokrat, tutsak bir köpek... Aşk ve özgürlük arayışımıza dair tutkularımızdan yola çıkan harikulade bir kurgu. Her şey daha kötü olmadan hemen önceki zamanda geçen bir Türkiye romanı. Çatırdayan fay hatlarımız üzerinde George Orwell'in Hayvan Çiftliği'ne selam duran bir anlatı.
Ç yaşanası değil, yarım gün gezilip arkada bırakılası bir kentti buraya sonradan gelen herkesin gözünde. O da nihayetinde üniversite okumak için gelmişti; denizi, kumu ve güneşi yılın üç yüz altmış beş günü eksik olmayan bir güney kentinden. "Özlemek iyidir, uzak kalırsam değerini daha iyi anlarım." demişti Ç'ye ilk geldiğinde. Oysa özlediği şeyin, geride bıraktığı güneşli kent değil de o parlak kubbenin altında yaşamaktan mutlu olan kendisi olduğunu fark ettiğinde iş işten çoktan geçmişti. Kendini özlemekt
Sevgilisinin ne demek istediğini gayet iyi anlamıştı Sedat. "Sen hiç merak etme sevgilim. Başka çılgınlık yapmana asla müsaade etmem artık. Bundan sonra kendi hayatımızı yaşayacağız. Mutluluk saracak dört bir yanımızı. Çocuklarımızla koca bir aile olacağız. Seni ve çocukları çok seviyorum." Arzu sevdiği adamın daha fazla nefes tüketmesini istemiyordu. Parmaklarını sevdiği adamın dudaklarına bastırdı: "Beni sevdiğini ispatla o hâlde." İki ateşli dudak ihtirasla kenetlendi sonsuza dek.
Masa lambam, karanlık odamın kuytu köşelerini büyük bir azimle aydınlatırken, hüzün çökmüş gecede kendine bir yer bulup vakti gelince usulca kaybolan sigara dumanına fısıldadıklarımı iki kapak arasına sığdırdım. Bu aralığa; kelepçe vurulamayacak kadar temiz fikirlerimi, erken yiten tebessümlere karşın insan ruhuna büyük bir inatla tutunmuş hüzünleri, kaldırımların soğuk yüzünü, esnaf lokantalarını, susuzluktan toprağı çatlamış mezarları, memeye büyük bir hınçla yapışan bebeğin açlığını, acil servisi giri
Yeni bir telepat buldum size diyorum!" Karşıdaki boğuk ses öfkeliydi: ?Ben sana kaç kere dedim be kadın evinden beni arama diye!" ?Şimdi boş ver onu. Başka hattan arıyorum. Beni iyi dinle. Bu seferki çok daha güçlü." ?Emin misin?" ?Hem de hiç olmadığım kadar. Aradığımız adam elimizin altındaymış da haberimiz yokmuş! Nick'e müjdeyi verebilirsin. EEG verileri şu an elimde. Güven bana." ?Kimmiş bu adam?" ?Orhan Bozkurt." Son zamanlarda gece yarıları cinnet geçirip yakınlarını öldüren insanlar yetkililer
Konusunun dünya çapındaki uzmanlarını bir araya getiren bu kitap federalizm, demokrasi, karşılaştırmalı siyaset ve devlet konularıyla ilgilenen araştırmacılar, akademisyenler, bu konuya merak duyanlar ve öğrenciler için oldukça yararlı bir kaynak niteliğindedir. Federalizm ve demokrasi arasındaki ilişkiyi determinist biçimde ele almanın yanlışlığının vurgulandığı çalışmada, her biri özgün koşullara ve özelliklere sahip federal devletler üzerinden federalizm ve demokrasi arasındaki ilişki gözden geçirilmekte
Bir zamanlar mektup yazardık... Dolmakalemler konuşurdu kâğıt üstünde... Sonra zarfa koyar, pulunu yapıştırır da postalardık gideceği yere... Hele o süslü kâğıtlara yazılan aşk mektupları yok mu? Onları yazarken duyulan heyecan kalemi tutuşa yansır, kalem ya mutluluktan dans eder ya da kederinden ağlardı kâğıt üzerinde gidip gelirken... Gözyaşları bazı kâğıtları, zarfları ıslatırdı ki bunların bir kısmı sevinç gözyaşlarıydı aslında ama postacı bunu bilemezdi tabii... İşte aşk mektupları en özel olanlarıyd
Tükendi
12 yıl boyunca savaşan kardeşlerin gerçek hikayesi... Rus Harbi'nden sonra Anadolu'ya göç eden bir neslin torunlarının bitmek bilmeyen savaşlarla ödedikleri o vatan borcu... Yıllarını cephelerde geçiren iki kardeş: Arif ve Halit... Birçok acıya şahit oldukları hayatlarında kader onları hep ayakta tuttu o kanlı cephelerde... Ve yine bir cephede karşılaşabildiler ancak... Balkan çatışmalarıyla başlayan maceraları, Birinci Dünya Savaşı'nda Çanakkale'de, Rus ve Ermenilere karşı Doğu Anadolu'da, daha sonra
Tükendi
Kendinizde ve çevrenizde mutluluğu çoğaltmak isterseniz size denenmiş öneriler sunmak istiyorum. Dört yıllık literatür çalışması ve yaşamla test edilmiş sonuçları "25 yaşam ustalığı" ile paylaşıyorum. Kişisel algınızı değiştirmek, siyah kelimeleri beyaza çevirmek, değerlerinizi ve yaşam amacınızı belirlemek, mutluluk eşiklerini aşmak için aklınıza ve gönlünüze misafir olmak istiyorum. Mutlu olun, mutlu kalın. Umut Ahmet TARAKÇI
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 128 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4