Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 100-120 / Aktif Sayfa : 6
Olgunluk Döneminden Seçme Düzyazılar Hermann Hesse’nin olgunluk döneminden, 1944-1956 yıllarına ait, en güzel düzyazılarını içeren bu seçme belirli bir tema ekseninde kaleme alınmış öykü, düşünce, anı, günlük türünde çeşitli yazılardan oluşuyor. Dengeli, titiz, yalın bir üslubu gözeten bu düzyazılarında Hesse, okul yıllarına yaptığı zihinsel yolculuklar aracılığıyla ilkgençlik dönemine dair insan portrelerinden, uluslararası üne kavuşmuş bir yazar olarak okurlarıyla ilişkilerine, toplumsallığa ve birey olma
Talat Parman’ın yönetiminde hazırlanan bu sayı kıskançlık ve haset konusunu ele alıyor. Birbiriyle ilişkili olan ve karıştırılan bu iki kavram psikanalizin kuruluşundan beri ilgi gösterdiği başlıca kavramlardan. Yazarlar konuyu kardeş kıskançlığı, babanın oğluna olan hasedi, arkadaşlık ilişkilerindeki kıskançlık gibi çok çeşitli veçheleriyle ele alıyor. Bu sayıda psikanalitik roman analizleri de her zamankinden çok yer kaplıyor. Söz gelimi Yavuz Erten’in yazısı tamamen Nahit Sırrı Örik’in Kıskanmak romanına
DINOZORLAR ADASI SIRLARLA DOLU BIR ADA! TRICERATOPS BASKINI Sarsıntılı bir uçak yolculuğu, bıyıklarımı tir tir titreten bir paraşüt atlayışı ve korkudan tüylerimi diken diken eden bir yere inişten sonra kendimi Dinozorlar Adası’nda buldum. Hem de ne uğruna? Gayet pis kokulu bir görevim var: Profesör Sevda Fosilzade’nin isteği üzerine Triceratops dışkısı toplayacağım… Buralarda canının sıkılmasına hiç fırsat olmuyor… Size kemirgen sözü!
“Babasız çocuklar tanrıya sığınırdı ama o tanrı olmayı seçti.”Ahmet Ümit’ten polisiyeyi arkeoloji ve mitolojiyle harmanlayan usta işi bir roman.Berlin Emniyet Müdürlüğü’nün cevval başkomiseri Yıldız Karasu ve yardımcısı Tobias Becker, göçmenlerin, işgal evlerinin ve sokak sanatçılarının renklendirdiği Berlin sokaklarından Bergama’ya uzanan bir macerada, hayatı ve insanları yok etmeye muktedir sırların peşinde bir seri cinayetler dizisini çözmeye çalışıyor. Soruşturmanın Türkiye ayağında sürpriz bir ismin ol
Nutuk, Mustafa Kemal Atatürk'ün, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkışından itibaren kongreler ve Kurtuluş Savaşı'nı, Lozan Konferansı ve saltanatın kaldırılmasını, TBMM'nin açılışı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu, CHP'nin oluşumu ve Terakkiperver Fırka'nın kapanışını, kısacası 1919-1927 arasında Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş tarihini anlattığı büyük bir eserdir. Milli Mücadele'nin ve devrimlerin hangi koşullarda yapıldığını, farklı görüşlere ve tartışmalara da dikkat çekerek, bütün açıklığıyla ortaya koyan Atatür
Günümüz öykücülerinden Eylem Ata Güleç'in ikinci kitabı Uzak Değil Yapı Kredi Yayınları'nda Eylem Ata Güleç, önceki kitabı Boşlukta Büyüyen'de olduğu gibi, şiddetin, çatışmanın, gerilimin izlerini; kadınların, çocukların, yaşlıların günlük yaşamındaki olumsuz etkilerini ustalıkla öyküleştiriyor. Kitapta yer alan on üç öyküde yazar, hep canlı tutulan bir ateşin közlerinde dağlanmış yaşamları güçlü simgelerle, soyutlamalarla, yer yer de ironiyle yazınsal katlara taşıyor. Toplumsal gerçekler, siyasal olaylar,
Tükendi
Don Kişot'u bilirsiniz, hani şu ince-uzun, sakallı, şövalye romanları okuya okuya sonunda şövalye olmaya özenen roman karakteri. Dulcinea del Toboso'ya âşıktır, kendi gibi zayıf, çelimsiz Rocinante adlı bir atı vardır. Seyisi-yardımcısı-dostu Sanço Panza ile atışır sık sık. İşte yeldeğirmenlerine savaş açan bu âşık, yaşlı şövalye, Miguel de Cervantes Saavedra'nın yazdığı bu romanın başkahramanıdır. Edebiyatta roman türünün başlangıcı sayılan ve birinci bölümü 1605 yılında yayımlanan İspanyol edebiyat
Tükendi
Ormanda sıcak bir gündü. Küçük maymun Muninin canı çok sıkılıyordu. Taze meyveler onu rahatlatmıyordu. Serin gölde yüzmek can sıkıntısını azaltmıyordu. Bir anda, küçük yaramazın eline ormanın kralı olma şansı geçti. Her emri yerine getirilecek, yediği önünde yemediği arkasında keyif çatacak, canı asla sıkılmayacaktı. Tek yapması gereken, ormandaki arkadaşlarını bir yabancı olduğuna inandırmaktı. Acaba küçük maymun Muni ormanın kralı olmayı ve kral olarak kalmayı başarabilecek miydi?
Tükendi
Sevimli tavşancık, soğuk ve karlı bir kış gününde karnını doyurmanın yollarını arıyor. Acaba ağaçta gördüğü kırmızı elmaya ulaşabilecek mi? Belki de kır faresi, tikli ve koca ayı ona yardımcı olabilir. Ne dersiniz? Tadımlık Soğuk bir kış günü karnı acıkan tavşan yiyecek bir şeyler bulmak için yuvasından çıktı. Ne bir ot ne bir çöp... Hiçbir şey bulamadı. Her şey karın altında kalmıştı. Bir an önce, hava kararmadan yiyecek bulmalıydı. Derken uzaktaki ağacın dalında kırmızı bir elma gördü.
Tükendi
Bizans’ın Entelektüel Tarihi, Geç Antikçağ’dan 15 yüzyıla uzanan dönemde, Bizans’ta düşünce dünyasına odaklanarak entelektüel uğraşın güvenilir bir tarihini ortaya koymaktadır. Çalışmanın özünü Yunan, Hıristiyan ve Bizans düşüncesi ile kavramlarının aktarımı, dönüşümü ve değişimi oluşturmaktadır. Bizans, Yunan klasikleri kanonunu muhafaza ederek bir seçki haline getirmiş ve biçimlendirmiş, bir yandan Antik Yunan düşünce dünyasıyla ilk temas noktasını oluştururken, bir yandan Ortodoks geleneği yaratmıştır. S
Gökyüzüne uzanan bezelyeye tırmanan dede acaba tepede ne görüyor? Tavşanlar neden yazın beyaz, kışın gri kürk giyiyorlar? Denizin suyu neden tuzlu? Eskimolar gökyüzündeki ayı yakalamaya kalkınca neler oluyor? Köylü genci sişman kralı nasıl zayıflatıyor? 1 Ocak'tan başlayıp, 31 Aralık'a kadar her güne bir masal! Tadımlık 1 Ocak SAKA KUŞUNUN TAKVİMİ -İtalyan Masalı- Küçücük bir saka kuşuydu Yavrukuş. Yuva kuracak kadar da büyümemişti. Bilirsiniz, saka kuşları tembel tembel dallarda tünemeyi hiç sevmezl
Kuşlar da Gitti, İstanbul un çürüyen, kirlenen yüzünün ve insanlığın da şehirle birlikte yok oluşunun romanıdır. Kuşların bir zamanlar mekan tuttuğu İstanbul da çocuklar onları yakalayarak cami, kilise ve sinagogların kapılarında "azat buzat beni cennet kapısında gözet" diyerek satarlar. Ancak çocuklar satamadıkları kuşları yemek zorunda kalırlar. "Sağlam bir kitap, yoğun bir insan sevgisi ve şiir, tam bir başyapıt." - La Croix, (Fransa) "Saklanacak, tekrar tekrar okunacak, üstünde günlerce düşünülere
Somut zamanda"kayıp" olan bir insanın varlığını oturtabileceği, kendini var kılabileceği bir yer var mıdır? Varlığının farkında bile olmadan kullandığımız duygularımızın küçük bir kısmını kaybettiğimizde neler olabilir? Profesör Sacks´tan romantik tavırlı, geniş ve açık uclu yaklaşımlarla örülmüş "ciddi" bir kitap. Sıradan her insan için "zihinsel" bir yolculuk, nöroloji ile ilgilenenler içinse kaçınılmaz kaynak.
"Kanla ve özdeyişlerle yazan, okunmak değil, ezberlenmek ister." Friedrich Nietzsche Dr. Louis-Ferdinand Destouches ya da Céline (1894-1961), Gecenin Sonuna Yolculuk'u 1932'de yazdı. 1. Dünya Savaşı'nın ardından, ikincisine çeyrek kala. Kan kokuyor. Kan, yoksunluk, hastalık, ölüm, sıcak, tuvalet, yara, et, yine de kahkaha... Biz, tam yetmiş yıl sonra, yeniden indiriyoruz Yolculuk'u kızağından. Adını hiçbir şeyle birlikte anmadan, karşılaştırmalar yapmadan. Bir biçem, bir dil, gecenin sonunda insanlığın
İlhan Berk’le Memet Fuat arasında “şiir”le başlayan tanışıklık, uzun yıllara yayılan bir arkadaşlığa dönüşmüş; İlhan Berk, mektuplarında kendisi için bu denli çok şey yapan Memet Fuat’a duyduğu minneti göstermekten kaçınmamıştır. İlhan Berk’in Memet Fuat’a yazdığı mektup ve kartlardan oluşan Elin Üstünde Gezsin uzun bir yol arkadaşlığından geriye kalanlar olarak da okunabilir. “Bütün mesele şimdi senin için başlıyor. Ben elimden gelen her şeyi, ama her şeyi yaptım. Ne bir tümce, ne bir sözcük, ne de bir vir
"Bana `içimin derinliğinde` ne olduğum sorulduğunda, bunda herkesin `içimin derinliğinde` ağır basan tek bir aidiyetin, bir bakıma `kişinin gergin gerçekliğinin`, doğarken ebediyen belirlenen ve artık değişmeyecek olan `öz`ünün var olduğu inanışı yatıyor; sanki geri kalanın, bütün geri kalanın -özgür insan olarak katettiği yolun, benimsediği inanışların, tercihlerin, kendine özel duygusallığının, yakınlıklarının, sonuçta yaşamının- hiçbir önemi yokmuş gibi." Kimlik, insanın zamanın içindeki incelişinde onu
Çocukları yeryüzü canlılarıyla birlikte hayal kurmaya ve yazmaya özendiren, onlara özel sayfalar ayıran bir tür doğa kitabı Eksik Alfabe. Eksik Alfabe’de Süreyya Berfe çocukları hayvanlar dünyasına davet ediyor. Alfabetik, şiirli, bilmeceli ve sonunda da “Eksik Alfabe Masalı” bulunan bir dünya bu. Her harfte ipuçlarıyla dolu, bilmeceli bir hayvan şiiri var. Bir hayvan kendini tanıtıyor, sorunlarını dile getiriyor.
“Sizlerle birlikte ders çalışmak kolaydır, oyun oynamak kolaydır, gülmek, söylemek kolaydır. Fırsat olursa uçurtma uçurmak kolaydır. Sizlerle anlaşmak da kolaydır. Ama sizlere yazmak ya da sizler için yazmak zordur” diyen Berfe’nin bu kitaptaki şiirlerini çocuklar kırk yıldır okuyor. Pencereden giren uslu rüzgâr çağırır denizlere beni. Yavaş yavaş giden bulutlar çıkarır dağlara beni. Uzaklardan el sallayan uçurtma uçurur göklere beni. Uykuma giren yol götürür kırlara beni.
Dede Korkut Kitabı, Oğuz Türkleri'nin bilinen birkaç eski destâni anlatılarından biridir. Seksen yılı aşkın bir süredir üzerinde çalışılan; yayınlar yapılan; tartışmalara, uluslararası bilimsel toplantılara konu olan bu kitap bu kez çok yeni bir okuyuş ve düzeltmelerle yayımlandı. "Dede Korkut Kitabı", bugün geniş bir coğrafyada yaşayan Oğuz boylarının destani metinlerinden biridir. Oğuzların tarihinden, inançlarından, geleneklerinden anlatının olanakları ölçüsünde söz eden bu tür eski yapıtlar, "Oğuzname"
Tükendi
Romanlarında Anadolu insanının gerçek dünyasını destansı boyutlara taşıyan, yaşanmış ve yaşanan gerçeği mitlerin, efsanelerin evreninde çoğaltan Yaşar Kemal, sadece bir romancı ve halkbilimci değil, gazetelerimizde modern röportaj yazarlığının da kurucusudur. Onun, her biri yayımlandığı dönemde olay yaratan röportajlarında gerçek, hayat buldu ve okuyucuyu sarstı. Bu Diyar Baştanbaşa dörtlüsünün üçüncü kitabı Peri Bacaları bir İstanbul çocuğunun gözünden Anadolu köylerine uzanır, süngercilere varır, Van G
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 100-120 / Aktif Sayfa : 6