Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 30 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
Türkiyenin yakın siyasal tarihine bakıldığında, sürekli olarak din istismarından, dinin siyasete alet edildiğinden, dinin politikada çıkar amacı olarak kullanıldığından, bazı partilerin veya politikacıların dini kötüye kullandıklarından, irticadan, gericilikten söz edildiği ve din istismarı üzerinden politika yapıldığı görülür. Bugün bu durum değişmiş görünmekle birlikte tesirleri hala hissedilmektedir. Esasen din istismarı konusu, soyutluğu ve belirsizliği ölçüsünde ve de hukuksallaştırıldığı, anayasa ve y
Tükendi
Zamanın toplumsal gerçekliğinin ele alınıp anlaşılmaya çalışıldığı bu kitapta, toplumsal bir gerçeklik olarak zamanın, insanlar için hayatî bir önem taşıdığı vurgusu öne çıkmaktadır. Gerçekten de zaman, sosyal hayatın ayrılmaz bir boyutudur. Toplum, zamanla o derece irtibatlıdır ki, sadece değişim geçirirken zamansallık sergilemez; toplumun zamansallığı, toplumsal değişimle sınırlandırılamayacak derecede toplumla geniş boyutlarda ilintilidir. Zaman, toplum açısından sadece tarih ve değişim için değil, dura
Tükendi
Sosyolojinin başlıca konularından biri olan meşruluğun ele alındığı bu kitapta yedi ana başlık ve yazı bulunmaktadır. Bunlardan beşi Ejder Okumuş'a ait olup, diğer iki yazı Berger - Luckmann'a ve Habedmas'a aittir.
İbn Haldun, Osmanlı entelektüellerinin, fikirlerinden etkilendikleri, yararlandıkları, devlet, toplum, tarih ve çöküşle ilgili teorilerini Osmanlı Devletine bazı değişikliklerle de olsa uyarlamaya çalıştıkları bir ilim adamı, bir tarih felsefecisi, bir sosyolog olarak karşımıza çıkıyor. İbn Haldunun tarih ve toplum görüşü, Osmanlı Devletinin güçten düşmeye başlamasıyla birlikte muhtemel bir çöküşe gitmekten nasıl kurtarılacağını düşünenler için temel bir başvuru kaynağı olmuş, onun görüşlerine olan ilgi, İb
Modern insan, yapay ve gösterişçi bir topumsal ilişkiler ağının ortasında yaşamaktadır. İnsanların, stres içinde yaşadıkları, bunalımla içiçe oldukları, pek çok problemle boğuştukları ve bütün bu olumsuzluklar içerisinde ortaya koydukları davranışlarında, birbirleriyle ilişkilerinde gösterisel ve gösterişsel bir tezahür barındırdıkları görülmektedir. Modern toplumlarda gözlemlenen gösteri, gösteriş ve buna bağlı olarak gelişen yapaylık, moderniteyle birlikte toplumsal hayatta etkin bir şekilde yerini alan
Tükendi
Modernleşmeyle birlikte zorunlu olarak sekülerleşmenin dini gerileteceği veya krize sokacağı biçimindeki tez, bugün dinin ve dindarlığın pek çok toplumda gerilemenin tersine güçlü bir biçimde varlık göstermesi, pek çok yerde dinsel canlanmaların var olması ve dünyanın pek çok coğrafyasında dine meşruiyet aracı olarak başvurulması gerçeğiyle karşılaşılmaktadır... Tarihsel olarak ve günümüzde bakıldığında görülür ki dini meşrûlaştırım aracılığıyla sorumluluk veya mükellefiyetler, ‘kutsal görevler’ olarak g
Tükendi
Son dönemde bir yeniden dînî canlanmadan ve dindarlık artışından söz edilmektedir. Dinin yeniden dönüşü, kutsalın dönüşü, Tanrı'nın intikamı, dinin denetim gücünün artması gibi adlandırmalara konu olacak trendi içinde din, kendini adeta yeniden var kılmaktadır. Meşruiyet etrafında din-devlet ilişkileri tipleştirilmek istendiğinde, denilebilir ki meşruiyetini temelde dinden sağlayan devlet ve meşruiyetini temelde dinden sağlamayan devlet olmak üzere başlıca iki tip devlet söz konusudur. Dini meşrulaştırım
Kurân, toplumsal çöküşü kıssalar yoluyla pek çok örnek vererek ele alırken iniş amacına uygun bir dille, yaşayan toplumlara ısrarla mesaj vermekte ve onlardan ders almayanların sonunun da çöküş olacağını vurgulamaktadır. Anomi, çözülme, bunalım ve parçalanmaların çokça yaşandığı ve bu yüzden de toplumsal çöküş tartışmalarının yeniden gündeme geldiği çağdaş dünyada Kur´ân, toplumsal çöküşü işlerken kullandığı dil, retorik ve seçtiği birey ve toplum tiplemeleriyle çağın insanına ciddi mesajlar sunmaktadır.
Tarihi incelemeler göstermektedir ki çoğu toplum ve medeniyetler, canlılar gibi doğuş ve yükseliş dönemlerinden sonra batmaya ve yok olmaya mahkum olmuşlardı. Bu yok oluşa yol açan veya yön veren yasayı keşfetmek için düşünür, bilgin ve sosyal bilimciler, çok uğraş vermiş toplumlur üzerinde birçok araştırma yapmışlardır. Ayrıca denilebilir ki hemen hemen bütün sosyoloji ekolleri, genelde toplumsal değişme, özelde ise toplumsal çöküşle uzaktan veya yakından ilgilenmişlerdir. İşte elinizdeki kitap, farklı sos
Bu kitapta, din ve sosyal değişim ilişkilerinin karşılıklılığı esasından hareket edilmektedir. Evrimci, pozitivist yaklaşımların din-toplumsal değişme ilişkilerinden bahs ederken, daha ziyade toplumu ve toplumsal değişimi baz alarak "toplumsal değişim dini nasıl etkiliyor?" sorusunu sorduklarına ve ona göre hareket ettiklerine işaret etmek gerekmektedir. Hâlbuki bu sorunun yanında bir de "Acaba din sosyal değişimi nasıl etkileyebilmektedir?" sorusunu sormak gerekir. Ejder Okumuş´un çalışması bu sorunun ceva
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 30 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2