Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 20 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
İnsanın, İslami dünya görüşünde ilginç ve şaşırtıcı bir öyküsü vardır. ?İslam'ın insanı' sadece geniş tırnakları olan, iki ayak üzerinde yürüyen ve konuşma kabiliyetine sahip dik duruşlu bir hayvan değildir. Bu varlık, Kur'an açısından bu birkaç sözcükle tanımlanabileceğinden çok daha derin ve gizemlidir. Kur'an insan hakkında hem methiyeler düzmüş, sitayişlerde bulunmuş hem de sitem ve serzenişlerde bulunmuştur. Kur'an'ın en güzel övgüleri ve en büyük serzenişleri insan hakkındadır; onu gökyüzü, yeryüz
Tükendi
Müslümanların temel sorunlarından biri, genç neslin İslâmî ilimlerden uzaklığıdır. Bu sorunu, herkesten daha fazla hisseden ve çözmeye çalışan da bu genç neslin kendisidir. Bu derde sadece, İslâm kültürünü hem asıl kaynağından öğrenmiş hem de kendi zamanının ruhuna uygun bir dil kullanan kişiler deva olabilir. Üstad Şehid Mutahhari, bu niteliklere sahip olan az sayıdaki âlimden biriydi. Çünkü Mutahhari, İslâmî ilimlere derin vukufiyeti ve çağın getirdiklerini hakkıyla idrak etmesinden dolayı genç kuşağın di
Müslümanların temel sorunlarından biri, genç neslin İslâmî ilimlerden uzaklığıdır. Bu sorunu, herkesten daha fazla hisseden ve çözmeye çalışan da bu genç neslin kendisidir. Bu derde sadece, İslâm kültürünü hem asıl kaynağından öğrenmiş hem de kendi zamanının ruhuna uygun bir dil kullanan kişiler deva olabilir. Üstad Şehid Mutahhari, bu niteliklere sahip olan az sayıdaki âlimden biriydi. Çünkü Mutahhari, İslâmî ilimlere derin vukufiyeti ve çağın getirdiklerini hakkıyla idrak etmesinden dolayı genç kuşağın di
Müslümanların temel sorunlarından biri, genç neslin İslâmî ilimlerden uzaklığıdır. Bu sorunu, herkesten daha fazla hisseden ve çözmeye çalışan da bu genç neslin kendisidir. Bu derde sadece, İslâm kültürünü hem asıl kaynağından öğrenmiş hem de kendi zamanının ruhuna uygun bir dil kullanan kişiler deva olabilir. Üstad Şehid Mutahhari, bu niteliklere sahip olan az sayıdaki âlimden biriydi. Çünkü Mutahhari, İslâmî ilimlere derin vukufiyeti ve çağın getirdiklerini hakkıyla idrak etmesinden dolayı genç kuşağın di
Konuyu, "Maddeciliğe yöneliş nedenleri nelerdir?" şeklinde ele almamız; bizim, yaratılış bakımından insanın maddeciliğe eğilimi olmadığını idda ettiğimizi gösterir. Maddecilik, insan fıtrat ve tabiatına aykırı bir şeydir. Bu yüzden onun nedenini ve kanuna aykırı olarak onu vareden sebebi araştırıp incelememiz gerekiyor. Bize göre, dine yöneliş araştırmayı gerektirmez. O, fıtratın akışıdır. Aksine, insanın dinsizliğe yöneliş nedenleri araştırılmalıdır. Materyalizm, her ne kadar kendisini şüpheden uzak göster
Tükendi
Çağımızın şartları pek çok meselenin yeniden değerlendirilmesini gerekli kılmakta ve geçmişte yapılan değerlendirmelerle yetinilmemesi gerektiğini göstermektedir. "Ailevi vazife ve haklar" da bu meselelerden biri durumundadır. Bilindiği üzere eski felsefeciler ailevî hayat felsefesini "pratik bilim"den bağımsız başlı başına bir bilim dalı olarak kabul ediyorlardı. İnsan hayatının bu bölümünün kendine has mantık ve ölçüleri olduğuna inanıyorlardı. Eflatun Cumhuriyet adlı eserinde, Aristo Siyaset'inde ve Ebu
Tükendi
İnsan Düşüncesinde Allah, -başlığından da anlaşıldığı üzere- Allah'ı tanıma ve materyalist düşünürlerin dile getirdikleri problemler ile birlikte, Allah düşüncesinin beşerin tasavvurunda oluşma nedenleri ve bununla birlikte insan zihninin eleştiriciliği hakkındadır. Bu kitabın konuları Allah'ı tanıma ve bununla ilgili bazı meselelerin içerik ve beyan yöntemi açısından eşsizdir. Bu açıdan İslâmî öğretilere ilgi duyanlar için bilgi vesilesi bir hazinedir.
Tükendi
İnsan Hayatında Allah, Üstad Mutahharî'nin 1975 yılında Tahran'da yaptığı altı oturumluk konuşmalarının başlığıdır. Bu konuşmaların içerikleri mütefekkir şehidin diğer eserleri gibi, çok derin, zengin, açık, akıcı, faydalı ve etkilidir. Bilindiği üzere, Allah'ı tanıma, diğer bir ifade ile "Tevhid" iki türlüdür. Yani nazarî ve amelî olmak üzere iki çeşit tevhid vardır. İnsan Hayatında Allah kitabında özellikle amelî tevhid tüm yönleriyle açıklanmıştır. Üstad bu konuyu izah ederken, meselenin daha iyi anlaş
Bu kitabın önemini belirtmek için şu kadarını söylemek yeterlidir: Kitab-ı Kerim, peygamberlerin gönderiliş gayelerinden birisinin tezkiye-i nefis olduğunu belirtir. Tezkiye-i nefsin diğer bir adı, insanın öz ve gerçek benliğini oluşturan ruha taharet kazandırmaktır. İster tezkiye-i nefis diyelim, ister ruhun tahareti diyelim, bu, insanı hem cinslerinden ayırt eden önemli unsurlardan birisidir. İnsanın yeryüzüne gönderiliş gayesi, ruhun taharetini gerçekleştirmektir. Birçok eserinde bu konuyu farklı açılar
Bu hikayeler ahlaki ve toplumsal olarak faydalı bir şekilde yol gösterebilir olmalarına ilaveten, İslamî öğretilerin ruhunu da ortaya koymaktadır ve okuyucu bu yöntemle İslami öğretilerin ruhuna aşina olabilir ve kendini, etrafını veya toplumunu bu değerlerle ölçüp yaşadığı toplumun ve Müslüman olarak gördüğü bütün katmanların ne ölçüde gerçek anlamda İslam'la amel ettiğini ve donandığını görebilir.
Tükendi
Acaba İslâm "hicab" kelimesinin lügat manasında olduğu gibi, kadının tesettür içinde kalması (yalnızlığa itilmesi) taraftarı mıdır? Yoksa toplumdan soyutlanmadan, yabancı erkeklerin bulunduğu yerde bedenini örtmesini mi istemektedir? Ve ikinci olarak örtünmenin sınırı nereye kadardır? Acaba yüz ve bileklere kadar iki el de açık mı bırakılmalıdır? Yüzü ve ellerin bileklere kadar olan kısmını örtmek gerekmez mi? Her durumda, İslâm'da "iffeti koruma" diye bir konu var mıdır, yok mudur? Yani İslâm'da ne "harem"
Hicab meselesi tartışılırken şu sorular akla gelmektedir: Acaba örtü sadece İslam'a özgü müdür ve İslam'ın zuhurundan sonra mı Müslümanlardan Müslüman olmayanlara geçmiştir? Yoksa İslam'a ve Müslümanlara özgü bir şey olmayıp İslam'dan önce başka milletler arasında da var mıydı? Örtünmenin sebebi nedir? İslam açısından örtünmenin felsefesi ne şekildedir? İslamî örtünmenin sınırları nelerdir? Acaba İslam lügatte de işaret edildiği üzere, kadının perde arkasında oturmasından taraf mıdır veya İslam, kadının ya
Cihad meselesi Kur'anî yönüyle çok güçlü bir şekilde ortaya konması gereken meselelerdendir; çünkü Kur'an'da savaş ve cihad ile ilgili pek çok ayet vardır ve insan bütün bunları alt alta koyup birlikte okumadıkça mefhumu açıkça ortaya çıkmaz. Bu meselenin inanç özgürlüğüyle ilişkisi vardır. Eğer İslam'ın görüşü, Müslüman olmayan herkesin ya Müslüman olması yahut öldürülmesi yönündeyse, şu durumda İslam hiç bir şekilde inanç özgürlüğüne saygı duymamaktadır!... Fakat gerçekte durum bu mudur? İşte, elinizdek
Alın yazısı, kaza ve kader meselesi gerek içerik açısından gerekse öğretisel hedefleri açısından felsefî meseleler sınıflamasına tâbidir; ancak bu kitapta ne ilgili olduğu içerik açısından, ne de sonuç ve eğitsel hedef açısından sınıflandırılmamıştır. Söz konusu mesele bu kitapta, ?Müslümanların gerilemesinin sebepleri" ile ilgili olarak farklı konular, akımlar ve meseleleri kapsayan bir dizi alt başlıklar altında ele alınmıştır. Bu başlık altında konuların bir kısmı tarihî, bir kısmı psikolojik, ahlakî ve
Tükendi
Elinizdeki kitap, Üstad Murtaza Mutahharî'nin notlarının ve yaptığı bir konuşmasının, hac ve Müslümanların bu uluslararası İslamî kongre karşısındaki ağır mesuliyetleri ve vazifeleriyle ilgili olan kısımları arasından seçilerek hazırlanmıştır. ?İslamî Anlayışlar", ?Yolculuk Ahlâkı ve Âdâbı", ?Kâbe ve Onun Toplumsal Rolü, ?Tevhid Kahramanı Hz. İbrahim (a.s.)" ve ?Kısa Notlar" olmak üzere, başlıca beş bölümden oluşan eser önemli konuları ihtiva etmektedir. Hac çerçevesinde birçok hususa değinen Üstad, özell
Felsefe Dersleri'nin ikinci cildinde, Üstad Mutahharî'nin Kum'da Esfâr dersinde irad ettiği ve vazifeden ayrıldıktan sonra da bizâtihi kendisinin tashih edip tamamladığı "Hareket" konusunda bir bölüm; yine Mervi Medresesi'nde okutulan İbn Sînâ'nın İlâhiyyât-ı Şifâ'sının "Gâyât" konusundan bir bölüm yer almaktadır. İbn Sînâ'nın Necât adlı eserinden bazı kısa bölümler ve "Kelam" ilmine ilişkin bahislerden bir kısmı da ikinci cilde dahil edilmiştir. Yine Şifâ ve İşârât'ı eksene alarak Vâcibu'l-vucûd (zorunlu
Bu eser, İranlı çağdaş mütefekkir ve âlim, üstâd Murtazâ Mutahharî'nin felsefî konulardaki düşüncelerini ihtiva eden dizinin ilk cildi olup, İslam felsefesinin temel konularını içermektedir. Üstad Mutahharî'nin derslerinde açıkladığı önemli ve derin kavramlar içeren bu felsefî konuların, "Felsefî Bahisler" şeklinde birkaç ciltte toplanıp yayınlanması, şehadetinden yaklaşık iki yıl önce kendisine teklif edilmiştir. O büyük âlim bu konuya büyük alaka göstermiş, kendisi tarafından önceden yazılıp ayrı zamanla
Tükendi
Ahlak nedir? Hangi değerler ahlak için ölçü sayılabilir? İnsan doğasına içkin bir ahlak var mıdır? Teoride evrensel ahlak normu oluşturmak mümkün müdür? Müslümanlıktan ileri gelen özgüllüklerimiz evrensel bir ahlak formunu dışlar mı? Mutahhari tam da bu soruların odağında hem çağdaşlarının ahlak felsefesi yazınına eleştiriler yöneltiyor hem de İslami referanslar dolayımıyla kendi ahlak felsefesini oluşturmanın imkânlarını arıyor. Mutahharide felsefi soruşturmanın akışı, süregelen ahlak felsefesinin belli ba
Tükendi
Vela, velayet, vilayet, veli, mevla, evla ve bunların benzeri sözcükler Kur'an-ı Kerim'de en çok kullanılan sözcüklerdendir. Kur'an-ı Kerim'de 124 kere isim şeklinde, 112 kere de fiil şeklinde geçtiği söylenir. İslam'da söz konusu olan müspet vela da kendi yerinde iki kısımdır: Genel vela ve özel vela. Özel velanın da birçok kısımları vardır: Sevgi velası, imamet velası, ziamet velası, tasarruf velası veya tekvini velayet. Şimdi bunların her birinin hakkında kısaca bahsedeceğiz.
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 20 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1