"Sihirli Korsan" adlı eserde, dünya kuruldu kurulalı var olan, iyi ve kötünün savaşında, hep ve daima iyinin yanında
olan sihirli bir korsanın, kendisi gibi iyi insanlarla birlikte, kötülere karşı yaptıkları amansız mücadeleyi Mehmet
Kemal Erdoğan'ın usta kalemi ve akıcı anlatımıyla okuyacaksınız. Ayrıca dünyanın geleceğine ışık tutacak bilimsel
buluşların ve yol haritalarının olduğu sandık hakkında bilgileneceksiniz. Tolga ve Sihirli Korsan'ın maceralarını keyifle
okumak için kendinize rahat bir köşe bulun
Tanrı Gibi Gökte Olmuş unvanı ile kağan olan Bilge Kağan, İkinci Göktürk devletinin en muhteşem kağanlarından biri olmuştur. Onun zamanında Orhun yazıtları dikilmiş ve dünyada tanınmıştır. Bilge Kağan'ın babası İlteriş Kutluk Kağan, on yedi kişiyle istiklal mücadelesine girişmiş ve elli yıldan fazla süren Çin esaretinden Türk milletini kurtarmış, zamanla Çin egemenliği altına giren Türk boylarını kendi devletinin topraklarında ve kendi bayrağı altında birleştirme gayretinde olmuş, bu durum daha sonra oğlu B
Eski meslek erbabı çok güzel bir kadının anaforuna kapılan bir ayakkabıcı esnafı, genç bir inşaat mühendisi, bir polis şefi ve din maskesinin ardına gizlenen bir tetikçi. Hepsinin de yolu, Hicran'ın bahçesinde güller, karanfiller, melisalar olan tek katlı evinden geçiyor. Kimi saf bir aşkla seviyor onu, kimi kardeş sevgisiyle, kimi kinle... Ve biri, bir gün, "Az sonra öleceksin" diye oturuyor karşısına.
Aşkın, acıların, hayatın savurduğu insanların hikâyesi. Dokunanın yandığı bir fiziksel güzellik. Mehmet
Kuşların mutlulukları ailemizi de olumlu etkilemişti. Annemle babam birbirleriyle konuşmaya başlamışlardı. Paylaşmayı öğrenmişlerdi. Hatta bu değişikliği kendileri de fark etmeye başlamışlardı sonunda. Kuşların bize anlatmak istediğini tam olarak almışlardı. 'Kuşdili', evimize mutluluk getirmişti!
Mehmet Kemal Erdoğan'ın Yem Olmak İstemeyen Pina kitabı, hayalleri kendilerine biçilen rollerden büyük olanlar için bir kılavuz niteliğinde. Herkese durmaksızın her an yeni roller biçen çağımızda çocuklara, küçük bir pinanın yaşam mücadelesi üzerinden "Peki sen ne olmak isterdin?" sorusunu yöneltebilen cesur ve alışılmadık bir kitap.
Selçuklu devletinin ilk sultanı Tuğrul Bey'dir. Kardeşi Çağrı Bey'le birlte
uzun yıllar devleti idare ederler. Tuğrul Bey'in çocuğu olmadığından,
Çağrı Bey'in oğlu Alp Arslan sultan olur. 1071 Malazgirt savaşıyla
Anadolu'nun kapıları Türklere açılır. Türk Beyleri Anadolu topraklarında
fetih hareketlerine girişirler.
Alp Arslan Yusuf Harezmi adında bir kale komutanı tarafından şehit edilir.
Bu kitapta, Alp Arslan'ın hayatının yanısıra, Tuğrul Bey, Çağrı Bey, Kunduri,
Nizamülmülk, Romen Diyojen, Hasan Sab
Zorluklarla mücadele etme konusunda baştan sona değerli bir örnek!
Tam kendimi boşluğa bırakacağım anda, sokakta yaşlı bir adamla, sevimli bir çocuğun konuşmalarına kulak kabarttım.
"Amcacım, bu yağmur neden bu kadar çok yağdı?" diye sordu çocuk.
"Bilemeyiz yavrum," diye karşılık verdi yaşlı adam. "Belki de susuzluk çeken bir serçeye ulaşmak içindir..."
Yaşlı amca benden söz ediyor olmalıydı. Evet, o yağmur suyu bana ulaşmak istemişti. Sonunda ulaşmıştı da...
Yazar Mehmet Kemal Erdoğan, Su İçmek İsteye
Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Bey'in babası Ertuğrul Gazi, uzun bir hayat yaşadı. Os-
manlı devletinin kurulmasında onun uzun yaşamının da payı olduğuna inanılır. Kişiliğindeki
olgunluk, feraset ve basiretiyle Hristiyan halkın bile haklı teveccühünü kazanmış bir askerdir.
93 sene süren yaşamında adalet ve güzelliklerle dolu bir hayat yaşamıştır. Merhametli, hoş-
görülü ve iyiliksever bir Bey olmuş, vefat ettiğinde Hristiyan halk bile onun için gözyaşı dök-
müştür. Altı yüz küsur sürecek bir imparatorlu
M.Ö 500 yıllarında Karadeniz'in doğusu, Kafkaslar ve Hazar Denizi arasında Türk kavmi olan İskitler (Sakalar) yaşıyordu. İskitlerde ordular kadın ve erkek savaşçılardan kuruluydu.
Bu topraklarda Tomris adında bir kadın Kağan yaşamıştır. İlk Türk kadın hükümdar Tomris Kağan'ın ve dedesi Alper Tunga'nın sizleri alıp sürükleyecek öyküsünü bir roman tadında okumanın keyfini yaşayacaksınız...
Büyük komutanlar kendilerini asla fazla ciddiye almazlar,' der Attila. Babası Muncuk Han, bir baskın
sırasında öldürüldükten sonra bir müddet ormanda saklanır. Amcası Kral Rua Han onu bulduktan sonra
amcasının yanında kalır. Roma'da, Ravenna'da rehin olduğu zamanlarda boş durmaz, Roma kültürünü ve
geleneksel yapısını öğrenir, Roma'daki kütüphaneden aldığı kitaplarla, özellikle Roma imparatorlarını anlatan
?Augustus Tarihi' adlı okuması zor kitapları bile okuyarak kendisini yetiştirir. Arkadaşı Aetius adında
Borçu, ikram ettiğim meyvelerin tadına bakarken, ben önümdeki tabakta bana bakan etleri bıçağı-
ma takıp ağzıma atıyordum.
Harzemşahların camisinde konuşma yaptığını duydum Kağanım," dedi Borçu. Yüzünde merak ifadesi
vardı.
?Ne söylediğini merak ediyorum."
?Çok fazla konuşmadım camideki müslümanlara Borçu," diye karşılık verdim. ?Onlara kısaca ne olduğumu
söyledim. Yaşlı başlı, saçı sakalı ağarmış müslümanlardı. Beni ciddi biçimde dinlediler. Hiç itiraz
etmediler. Beni kabullendiklerini anladım. Onlara,
Aramızda yılanlar da var, Şahmeranlar da...
Yaşlı bir adam yuvarlak bir taşın üzerine oturmuş, çevresine toplanmış çocuklara, dünyada o güne kadar
anlatılmamış bir yılan öyküsü anlatıyordu. Çocuklar on iki yaşının üzerindeydi. Her biri pırıl pırıl gözlere
sahipti. Bembeyaz giysiler içerisindeydiler. Başları tıraşlıydı. Yaşlı adamı dinlemekten sonsuz zevk alıyorlardı.
Her anlattığı öykü, bir öncekinden hep farklı olmuştu o güne kadar. Sanki bu dünyadan değildi de,
bir biçimde dünyaya uğramış bir gezgindi o y
Size biraz Kybe düşler gezegeninden söz etmeliyim. Bu gezegeni hiç görmediniz. Görmenizi isterdim doğ-
rusu. Bu gezegen biz dünyalıların düş dediğimiz görüntüleri oluşturduğu gezegen... Bize düşlerimiz bu
gezegenden akıp geliyormuş. Tabii, biz düş yaratıkları ve Ana Kraliçe ile tanışmamış olsaydık, bunu asla
bilemeyecektik. Hani, biliyorsunuz, rastlantı sonucu diyeceğim ama siz yine de asla rastlantının olmadığını
bilin. Çünkü evrende tesadüflere asla yer yoktur...
Macera, böyle uzayıp gidiyor...
Dört arkad
Salih, Trablusgarb'ta cephede savaşan bir askerdir. Öyle bir olay yaşar ki, o olay onu farklı zaman boyutlarında
dolaşıp duran bir hayalete çevirir. Tabii, bir hayaleti görmek herkesin harcı değildir. Ferah adındaki
kız onu görür ve arkadaş olurlar ama Ferah için bu hiç de iyi sonuçlar doğurmaz. Herkes tarafından yadırganır,
hatta adı deliye çıkar. Ama ne olursa olsun, hayalet arkadaşından asla vazgeçmeyecektir. Kitabı
okurken, farklı boyutların olabileceğini ve zamanın bize neler getireceğini göreceksiniz.
Çok uzaklardan başlayan yolculuklarını Anadolu'nun şirin bir kasabasında noktalayan Arnavut
Seyit ve arkadaşı Memet'in, inanılmaz ve gerçek yaşam öyküsünde, sizi saracak ve
heyecanlandıracak hayatlarını okuyacaksınız. Bazen tatlı rastlantılar insanların hayatlarına
huzur getirirken, işlenen bir büyük hata ise, geleceğinizi kâbusa çevirebilir. Belki de, bir ömür
lanetlenen biri haline gelirsiniz; tıpkı Arnavut Seyit gibi... Bir solukta okuyacağınız bu romanı
elinizden bırakamayacaksınız.
Banu atılgan, başarılı, lider bir öğrencidir. Kardeşi Burcu ise son derece çelimsiz, kırılgandır. Banu, kardeşinin gizemli dünyasına uzak, onun yeteneklerine karşı ilgisizdir. Tercihini, sürekli kardeşiyle çatışmaktan yana koymuştur. Ancak zamanla kardeşinin içtenliği, sevecenliği karşısında pişmanlık duymaya başlar. Ayrıca Burcu'nun çok güzel öykü yazdığı da anlaşılır. Ve Banu sonunda söz verir: Bir daha kardeşini hep sevecek, onunla iyi geçinecek, her şeyini paylaşacaktır.
Sıla, şirin bir kızdır.Okul yolunda bir alt geçit vardır.Bir gün geçitten geçerken kitapçının önünde gördüğü palyaçodan çok korkar.Ama zamanla, aralarında bir sevgi bağı oluşur.İki iyi arkadaş olurlar.Artık palyaçonun adı; Şeker Palyaço'dur.Sılanın ki ise "Şeker Kız."
Çok tuhaf olayların yaşandığı iki masal anlatacağım size. Gerçi bütün masallarda tuhaf şeyler olur. Ama bu kitaptakiler gerçekten çok ama çok tuhaf.
İlk masalımızda, kendini birden bire Kelebekler Prensi olarak bulan Oğuz'un yaşadıklarını okuyacaksınız. Üstelik başında bir de eşek arısı saldırısı gibi büyüüüüük bir sorun var...
İkinci masalımızda, sihirli bir mandoline sahip olan Serkan ve yaşadığı nefes kesici serüven yer alıyor. Mandolini ondan çalmak istiyorlar. Çünkü sihirli bir müzik aleti harika bir
antastik edebiyatının güçlü kalemi Mehmet Kemal Erdoğan yine soluk soluğa okunacak, hakkında çok konuşulacak, yıllarca unutulmayacak bir esere imza atıyor. Araf'ın Atlıları.
Dünyanın aydınlık yüzüyle karanlık yüzü arasında gezebilen kahramanların, uzaylı ziyaretçilerin, yüzlerce yıla yayılan sırların ve canlanan efsanelerin arasında kalan bir genç: Oğuz.
Bütün soruların yanıtını bildiği düşünülen, gizemli, esrarengiz, bilge bir yaşlı adam: Kudret.
Her şeyin ortasına aniden düşüveren, serüvendeki bir kişi
Doğum günümü benim arkadaşlarımla değil de kendi arkadaşlarıyla kutlamaya karar veren babama öyle bir oyun oynadık ki sonunda çıldırmaktan başka çaresi kalmadı. İşte size bu öyküyü anlatacağım.
Ayrıca benim gibi zeka küpü başka arkadaşların da birbirinden eğlenceli öyküleri yer alıyor bu kitapta.
Hepsini kahkahalar atarak okuyacak vay be amma hınzır çocuklar varmış diyeceksiniz. Siz onu benim külahıma anlatın. Sanki siz bizim gibi değilsiniz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.