Bakarsın atar tepemin tası!
Bi telefon açarım sana
'Bırak tası tarağı gidiyoruz' derim
Ne mesaisi kalır saatlerin
Ne de başı sonu haftanın
Eni sonu ölümlüyüz der
Bize ayrılan süreyi yaşarız dolu dolu
Gün biter, gün gelir mahşerde dikiliriz
‘Hesaplar benden' derim ve sığınırız rahmete
Pek bir sermayemiz olmaz da kulluktan yana
Halimiz Allah'ın kanaat notuna kalır
Bir de bakmışsın ki emir buyrulmuş ikimize
"Tutuşun elele, hadi Cennet'e" diye
Nedeni sen olursun
Neden olmasın...
Seni sordular, avuçlarımı gösterdim.
Anlamadılar dua ettiğimi!
Aynalarda bir ölümlüyü izliyoruz her gün. Üstüne sevilmeyen bir kalp taşıyoruz.
Birileri ısrarla sevmedi bizi. Ne kadar sevdiysek en az o kadar sevilmedik.
Rüzgârdan dolayı savura savrula uçan bir poşeti izler gibi izlediler nereye takılacağımızı.
İpi kopmuş bir uçurtmayı izler gibi izlediler, çakılmamızı keyifle beklerken.
Durup nefeslenmek istesek ittiler, yürüsek çekiştirdiler.
Anlatmak istediğimizde dinlemediler, sustuğumuzda da neden
Sevmek için seni göz gerekmiyor
Gözün yüreğinse görmek ne yapsın
Dilim rehber olsun sevdanızın hasretine
Kılıç ağzı sorgularda sizi sevmişim
Tartılmışım acılarda, yangınlarda sınanmışım
Sıyırıp paçalarımı, korlardan geçip gelmişim
Kendim gibi bir benim başka olamam
Serçenin yarasını, yaram bilmişim
"Damarımdan kanımı aldı, dingin aktım o an. Aklımdan fikrimi aldı. Kalbimden öfkemi, beklentilerimi aldı. Bütün sorularımı aldı. Bütün sorunlarımı aldı. Bütün nedenleri aldı benden. Vücudumdan sinirimi aldı. Gözlerimden yaşlarımı. Delice akan yaşlarımı aldı. Ses tellerime çocuk gibi ağlayışlarımı düşürdü. Ağladım. Çekinmeden ağladım. Doya doya ağladım. İçimi döke döke ağladım. Toparlanmak için dağıldım..."
"İşte geldim. Koynumda aylarca biriktirdiğim karanlığımla geldim. Sunacağın aydınlığın her zerresine
Aşktan soyununca, neyi giyinmeye kalksak örtemedik ruhumuzun çıplaklığını!
Aklımızın, kalbi ne hali varsa görsüne terk ettiği andır aşk. Yalnız yürünemeyecek bu yolda, elimize bir el, gözümüze bir bakış düşüşüdür. Kendimizi tarife zorlandığımız ve ben demekten yorulduğumuzdan dolayı, biz diyebileceğimiz birini bulmaya çalışmaktır.
Aşktır, gönüllü düşkünlüğümüzün tek sebebi. Belki de düşmelerin en güzelidir.
Bulutun payına yağmur, yaprağın payına rüzgâr, insanın payına hasret; sevilenin payına aşk düşt
Ve sonra sen çıktın karşıma.
Allahın bana bak sana ne yazdım deme şekliydin.
Kavuşmanın bir son, kavuşamamanın ise devamlılık anlamına geldiğini bildiğimden beri aşka düşüyorum, diyor Mehmet Ercan. Aşkı bulanlara, aşkı gidince kendine gelenlere, aşkını ifade edemeyenlere, bilerek susanlara, sitemini biriktirenlere yazıyor.
Kelimelerin gücünden yararlanıyor, onları zekice kullanarak anlamı zenginleştiriyor. Deyimleri tersyüz ediyor, aşkı tersyüz ediyor. Aşkta tüm suskunlukların dili oluyor. Yazdıkları içi
"Bir şarkıdır aslında gidenler, zihnimin düşündüğü, dilime gelen; ama söyleyemediğim, yüreğime binbir acı veren. Ben yüreğimdeki ve zihnimdeki tüm acıları dipsiz okyanuslara gizledim. O okyanusların anahtarıysa, sevginin, hüznün, sadakatin dilinden anlayanların bulabileceği bu satırlarda Babaların asaletini: Anhoid'e verdim. Onun gibi sevsinler, onun gibi sadık olsunlar, onun gibi mertçe ölsünler diye. Tüm annelerin güzelliğini fedakârlığını Saveçya'ya verdim. Onun gibi beklesin, onun gibi umut etsin, onun
Toplam 7 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.