Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 59 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
İmam Ebu'l A'lâ el-Mevdudî'nin (Allah'ın rahmeti üzerine olsun) vefatından bir sene sonra bazı öğrencileri, onun düşünceleri ve bu düşüncelerin farklılık, özellik ve etkileri hakkında benden yazmamı istemişlerdi. Üstad Mevdudî, farklı yönelişleriyle birlikte, birey hayatı, aile hayatı, toplum hayatı, ümmet hayatı, devlet hayatı ve bütün dünyayla olan ilişkiler gibi hayatın her alanında İslam ümmetini ilgilendiren bütün meselelerle meşgul oldu. Akaid, ibadet, ahlak, teşrî, iktisad, siyaset, tarih ve hayatın
Tükendi
Günümüzde ekonomik sorunlar diğer sorunlara göre daha önceliklidir. Çünkü insanlar geçim kaygısı ve kavgası ile meşguller. Öyle ki ekonomik faktörler hükümetlerin varlığının devamı veya çöküşlerinde, siyasilerin başarıları veya başarısızlıklarında, isyan ateşlerinin alevlenmesi veya bastırılmasında en önemli faktör olmuşlardır. Hatta şu anda dünyanın her tarafında meydana gelen ideolojik mezhep savaşlarının neredeyse tamamı iktisadî özelliğe sahiptir. İslam bu sorunlara ilgisiz kalmadığı gibi aksine onlar
Hasan El-Benna'nın metodu yumuşaklık ve itidalli olma ile diğerlerinden ayrılıyordu. Bu iki ilkeye göre öğrencilerini ve dava arkadaşlarını eğitmişti. Bu şekilde bir metodu takip etmelerinin sebebi de; Mısır'da İslami hareketlerden bazılarının diğer bazı İslami hareketleri tekfir edecek kadar ileri gitmeleriydi. Bunu gören El-Benna Eğitim Risalesine 20 ilkeyi yazma ihtiyacı hissetmiştir. Bu 20 ilke İslami anlayışının sınırlarını tayin ediyordu. Şu açık ifadeleri onun usulünü anlamada bizim için yeterlidir:
Ümmetimiz asr-ı saadet döneminde Kur'ân'la iletişimi en iyi şekilde gerçekleştirdi. Onu iyi anladı. Maksatlarını iyi kavradı. Büyük ölçüde hayatın farklı alanlarında onu iyi uyguladı ve insanları basiretle ona davet etti. Bunun en iyi örneği sahabelerdir. Öyle ki Kur'ân onların hayatını tamamen değiştirdi. Onları cahiliyye sapıklığından İslam'ın doğru yoluna taşıdı. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkardı. Kur'ân neslinden sayılan talebeleri (tabiûn) ve talebelerinin talebeleri (etba-i tabiûn) en güzel bi
Allah'ın kitabı hidayete erdirici bir nur, şifa kaynağı ve en doğruya götüren bir rehberdir. Kur'an ile konuşan doğru söyler, onun bilgisini bilen öne geçer, onunla amel eden sevap kazanır, onunla hükmeden adaletle yönetir, onun yoluna davet eden dosdoğru yola çağrıda bulunmuş olur. Bizden öncekilerin ve sonrakilerin bilgisi ve geçmiş ile gelecek arasındakilerin hükmü ondadır. O, oyun ve eğlence değil, hak ile batılı ayırandır. Kendisini müstağni görerek Kur'an'ı terk edeni Allah helak eder. Hidayeti O'nun
Tükendi
Cemiyet, din ve iman olmadan orman cemiyetidir, isterse tepesinde medeniyet şimşekleri çaksın. Orada hayat zorbanın ve kuvvetlinindir; faziletlinin ve muttakinin değildir. O cemiyet mutsuz ve bedbahttır; isterse refah içinde yaşasın ve nimet içinde yüzsün. O cemiyet basit ve ucuz bir cemiyettir. Çünkü onu meydana getiren fertlerin gayesi karın ve göbek şehvetinden ileri geçmez. Onlar, Hayvanlar gibi zevklenir, hayvanlar gibi yer, içerler. Ne kadar ilerlerse ilerlesin, ne kadar genişlerse genişlesin maddi il
Lâilâhe İllallah Peygamberlerin getirdiği ve İslâmın yerleşmesi, pekişmesi ve korunması için özen gösterdiği tevhidin gerçekleşmesi, köklerinin sağlamlaşması ve dallarının uzaması için şu unsurların bulunması gerekir: Birinci madde: İhlâsla yalnızca Allaha ibadet etmek İkinci madde: Bütün tağutları inkâr etmek ve onlara tapanlardan veya onları dost edinenlerden uzak durmak. Üçüncü madde: Şirkin her çeşidinden ve mertebesinden sakınmak ve ona giden yolları kapatmak.
Çalışmamızda; son derece kapsamlı olan İslam fıkhını çağımız insanları için kolaylaştırılması talep edilmektedir. Bu, ister fert, ister fakülte, ister kurul ve isterse üniversiteler olsun, ilim ehlinin yapması gereken bir iştir. Öncelikle ifade etmek istiyorum ki, kolaylaştırma işlemi, bazı insanların düşündüğü gibi, sadece yaşanan hayatın baskısına cevap vermek ya da çağın ruhuna uygun hareket etmek değil, hadd-i zatında dinen de ihtiyaç duyulan bir şeydir. Zîra İslâm hukukunun yapısı zorluğa değil, kolay
Tevhid, İslam inancının ve insanın yaratılışının temel esasıdır. Tevhid, Allah'ı zatında, sıfatında, fiillerinde eşsiz ve ortaksız bilmektir. Tevhid inancına göre her hususta Allah'ı ve Allah'ın sözünü birlemek gerekir. Sosyal hayatta, hukukta, iktisadi düzenlemede, ahlaki kurallarda, devlet idaresinde, siyasi alanda, kısacası her konuda Allah'ın koyduğu esaslara göre hareket etmek Tevhid'in temel esasıdır. Şu ana kadar sadece ikinci cildi yayınlanan "İslam Akidesinin Temelleri" niteliğindeki bu küçük hacim
Tükendi
Bu araştırmamızda özellikle şu konudan bahsedeceğiz: Davetçinin kendisini nasıl hazırlayacağı ya da bizim onu kültürel manada istenilen tarzda nasıl hazırlayacağımız konusudur. Bu da Müslüman davetçi için arzu edilen kültür ve onun fikri yönüdür. Diğer bir ifadeyle "Davetçi Okulu" ya da "Davetçi Fakültesi" kurmak isterken ya da bizden herhangi biri kendisini, insanları etkileme ve yönlendirme hususunda davetçi olarak yetiştirmek isterse kültürel hazırlığı ne olacaktır? Tespitlerime göre bir İslâm davetçisi,
Ramazan ayı insanların her yıl en yüce değerler ve en üstün amaçlar ekseninde eğitimini sağlamak için dinimizin açtığı benzersiz bir okuldur. Bu ayı fırsat bilen ve bu aydaki rahmet esintilerinden en iyi şekilde istifade eden kimse, Allahın emrettiği şekilde mükemmel bir oruç tutmuş, Hz. Peygamberin (s.a.v) belirlediği şekilde Ramazanı en güzel şekilde değerlendirmiş olur. Ayrıca bu kişi ebedî imtihan için de iyi bir hazırlık yaparak, büyük kazançlar elde ederek ve bereketli anlaşmalar yapmış olarak böyle d
"Bu çalışmada, Kur'an-ı Kerim'in muhteşem ayetlerinden ve pak Sünnet'in sahih hadislerinden yararlanarak "tasavvuf"u İslami temellerine döndürmeye çalışacağım. Gerçek tasavvufu, İslam'ın tabiatından ve mutedilliğinden uzak yabancı kaynaklardan ona bulaşan beşeri vehimler, hevalar, ifratlar ve tefritler sebebiyle onun saflığını bozan ve özünü lekeleyen kirlerden arıdırmaya gayret göstereceğim."
"Sanat" , İslami çözüm davetçilerini en fazla rahatsız eden, onları rahatsız etmeye vesile ve vasıta yapılan bir olgudur. Sanatçılar ya da bu sanatı savunduğunu iddia edenler ya da sanat taraftarı gözüküp de İslam a karşı olan kin ve düşmanlığını onu öne
Tükendi
Bir kısım insanlar -Allahın, yaratılışın gayesi kıldığı- ibadeti basit ve dar anlamıyla anlamışlardır. Buna göre onların ibadet anlayışı namaz, oruç, zekât, hac ve bunları takip eden zikir, dua ve Kuran okumak gibi belirli vecibelerin ötesine geçmemektedir. Onlar ibadet konusundaki bu dar anlayışlarıyla hayatın bütün sahalarını içine alan İslami emir ve yasakları, ahkâm ve tavsiyeleri ihmal ettiklerine aldırmıyorlar. Hâlbuki ibadet Kuran ve sünnetin açıkladığı şekli ve bu ümmetin seçkin kadrosunun anlayışıy
Bu araştırma şeriatın getirdiği bir dizi öncelikli meseleye ışık tutmaya çalışıyor. Ayrıca bu araştırma, düşüncenin belli bir metotta düzenlenmesi ve adı geçen fıkıh türünün yayılması adına bir görevi de yerine getirecektir. Böylece, İslâmi sahada çalışanlar ile onlara plan ve proje sunanlar (teorisyenler) bu araştırmayla yollarını bulurlar. Bu şekilde, şeriatın takdim ve te'hir ettiği, sıkı tuttuğu ve kolaylaştırdığı, dinin önemli gördüğü ve fazla önemsemediği meseleleri birbirinden ayırt etmeye azimli olu
Elinizdeki kitap, günümüzün önde gelen İslâm âlim ve davetçilerinden biri olan Prof. Dr. Yusuf el-Karadâvînin Şerîatul-İslâm: Hulûdühâ ve Salâhuhâ lit-Tatbîk fî Külli Zemân ve Mekân (Beyrut 1987) isimli eserinin tercümesidir. el-Karadâvî, bu eserin­de İslâm hukukunun evrenselliğini ve bütün zamanlarda geçer­liliğini ana tema olarak incelemekte, İslâm hukukunun mahiye­tinden ve geçirdiği tarihi evrelerden örneklemeler yaparak İslâmın hayatı bir bütün halinde düzenleyen veçhesini oluşturan fıkhın yaşanabilirl
Bu toprakların bir karışını bile satmam, çünkü bu topraklar bana değil, halkıma aittir. Halkım bu imparatorluğun her karışını kanını feda ederek elde etmiştir? Milletim bu vatanı kanlarıyla korumuştur. Bu toprakları kanlarımızla örteriz de elimizden alınmasına asla izin vermeyiz. O bizden ayrılıp uzaklaşmadan onu tekrar kanlarımızla örteriz. Ben onun hiç bir parçasını veremem. Bırakın yahudiler milyarlarını kendilerine saklasınlar. İmparatorluk parçalandığı zaman onlar, Filistini hiç karşılıksız ele geçirib
Bu çalışma farklı zaman ve durumlarda verdiğim Fetvalardan oluşmaktadır. Fetvaların tümü, Filistin Sorununun yanı sıra topraklarımızı gasp eden, halkımızı yurtlarından çıkaran, canımıza kasp eden, mukaddesatımıza saldıran Yahudilere karşı mücadelemiz ile ilgilidir. Bu fetvaların amacı; Müslümanların İsra ve Miraç yurduna, Allahın çevresini mübarek kıldığı Mescid-i Aksa topraklarına ilişkin hassas konulardaki sorulara kitap ve sünnetten cevaplar sunmaktır. Hakkında soru yöneltilen hususların başında; İsrail
İslam inançlarına, ilkelerine, usullerine ve şeriatın diğer hükümleri ve toplumu birbirine karşı kışkırtan ideolojik saplantıları tahrik eden bilgiler olmamak şartıyla İslam; "teknoloji" ve diğer dünyevi işlerde yabancılardan her türlü bilgi alışverişinde bulunmayı ciddi bir şekilde teşvik etmiştir. Nitekim Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), Hendek savaşında Selman-ı Farisî'nin önerdiği Farisilerin (İran) hendek kazma fikrini benimser. Ayrıca bir Rum marangoz, Peygamber Efendimize hutbe okum
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 59 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3