Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 33 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
"Bugün bir saatliğine Rasülallah Efendimizi evimde misafir etseydim nasıl davranırdım? Dükkanıma giderken önümde Efendimiz yürüseydi ardında nasıl yürürdüm? Bulunduğum mecliste Nebiyy-i Ekrem Efendimiz de bulunsaydı nasıl otururdum? Efendimizin yaşadığı saadet devrinde yaşasam O'na hürmetim nasıl olurdu?... diyebilen ve bunları aziz hayatlarında uygulama fırsatını bulan, yatarken O'nun sevgisine bürünüp yatan, kalkınca O'nun gül kokusunu alma düşüncesiyle kalkan müminlere selam olsun...
Saadet yolunun en büyük ve en son rehberi, Allah Teâlâ'nın en sevgili kulu ve Resulü Hz. Muhammed Mustafa ( s.a.v.) Efendimizin, her haliyle güzel, dürüst ve örnek olan hayatını olduğu gibi verebilmek, ashabının ona olan sevgilerini, vefa duygularını tam olarak anlatabilmek, düşmanlarının kin ve haset dolu davranışlarını aksettirebilmek, kanaatimizce hiçbir insan için mümkün değildir. Mesela Hz. Ebu Bekir'in Resulullah (s.a.v.) Efendimize karşı duyduğu hürmet ve sevgi, Ebu Cehil ?in beslediği kin ve haset,
"Yemin olsun ki onların hayat hikayelerinde akıl sahipleri için çeşit çeşit ibretler vardır. Bu Kur'an uydurulmuş bir söz değildir." (Yusuf Suresi, 12 / 111) Peygamber, Allah Teala tarafından emir ve yasaklarını insanlara tebliğ etmek ve hidayet yolunu yaşayarak göstermek üzere tayin edilen insandır. Peygamber olmanın tek şartı Allah Teâlâ tarafından seçilmiş olmaktır. Bu seçimde bir başkasının müessir olması mümkün olmadığı gibi; çalışmakla, ibadet etmekle, de elde edilmesi imkânı yoktur. Kur'an'da pey
Peygamber Efendimizin Hayatı(Asr-ı Saadet) Serisinin ikincisi olan bu kitap, Peygamber Efendimizin(s.a.v) ve değerli ashabın(r.a) çile devrini anlatmaktadır. Nübüvvetin gelişinden, Hicret-i Muhammed'in noktalandığı ana kadar geçen onüç yıl...
Hiç şüphe yok ki sözde sihirleyen müessir olan bir kudret vardır. (el-Buhârî, en-Nikâh: 47/, VI/137) Resûlullah (s.a.) nübüvvet ve risâlet vazifesinin gereği olarak HİKMETLE, MEVİZA-İ HASENE İLE RABBİNİN YOLUNA DAVET ve ilâhî hükümleri tebliğ maksadıyla; ciddî, samîmî, gösterişten uzak bir hitâbet örneği vermiştir. O, İDDİASIZ FAKAT MÜKEMMEL BiR HATİPTİR Gayesi hitâbet olmamakla beraber, modern hitâbette faydalı ve başarılı olan her usûl ve tekniği, Rasûlullahın, hitâbetinde kullandığını görmek mümkündür.
Bu kitabımızın konusu, Rasulü Emin (s.a.v.) Efendimizin gözlerinin nuru ve Hz. Fatıma'nın emaneti olan Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin Efendilerimizdir. Mü'minler tarafından baş tacı edilmesi gereken fakat biri zehirletilerek, diğeri Fırat nehrinin kenarında susuz bırakılarak, hakaretlerle, aile efradının gözlerinin önünde şehit edilen nur yüzlü iki kardeş...
Yüce Rabbimiz, insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarsın, adalet ve faziletin hâkim olduğu bir yaşayışa kavuştursun diye gönderdiği büyük Peygamberin hayatını, bir defa daha ama bugünün anlayışına daha yakın bir ifadeyle ve daha önceki altı kitaplık detaylı çalışmamızın bir özeti olarak sunmak üzere, bu küçük kitabı siz değerli okurlarımız için kaleme aldık. Efendimizin, doğumundan Yüce Rabbimize kavuşmasına kadarki hayatını, anlaşılır bir dille anlatmaya çalıştık. Umarız kitabımızı okuyanlar, ?Ben Efendi
Peygamber Efendimizin Hayatı Serisinin üçüncü kitabıdır. Hicretten sonra Medine'de İslâmiyet'in ve ilk İslâm Devleti'nin doğuşu anlatılmaktadır. Sultan-ı Enbiya Efendimiz'in hicretiyle, Mekke'nin bunaltıcı havasından çıkılmış, Medine'nin gönüllere rahatlık veren serinliğine kavuşulmuştur. Artık burada hâkim, Allah'ın Resulü'dür, mü'minlerdir. Paçalar sıvanmıştır. Huzursuz eden her şey birer birer atılacak ve o mübarek şehir, günden güne güzelleşecek, en sonunda "Medinetü'n – Nebi" yani peygamberin şehri ünv
1- Özlenen Şafak: Peygamber efendimizin hayatı serisinin ilk kitabıdır. sevgili peygamberimizin(s.a.v) doğumundan nübüvvet ile müjdeleninceye kadar geçen zamanı anlatır. 2- Aydınlıklara Doğru: Peygamber efendimizin hayatı serisinin ikinci kitabıdır. nübüvvetin gelişinden, hicreti muhammed'in noktalandığı ana kadar geçen on üç yıl anlatılmaktadır. 3- Doğuş (Hicret Yurdunda Sabah): Peygamber efendimizin hayatı serisinin üçüncü kitabıdır. hicretten sonra medine'de islâmiyet'in ve ilk islâm devleti'nin do
Rasullullah efendimiz (s.a.v), Allah'ın en son ve en mükemmel dinini tebliğ etmiştir. Ancak o, ashabına İslam Dinini, özel bölümler halinde (yani, bugün size namazın vaciblerini anlatacağım, bu hünkü konumuz abdest ile ilgili olacaktır. Abdestin farzları, sünnetleri ve mekruhlarını göstereceğim...şeklinde) takdim etmemiştir. Hıra dağında indirilen ilk beş ayetten itibaren son nefesini verdiği güne kadar, iman, ibadet, ahlak...konularını birbirine girift halde sunmuş, islamı bir bütün halinde vermiş ve sonun
Ömer b. Abdülaziz Hazretleri, tam anlamıyla bir "Halîfe" dir. Ancak onun yükü, diğerlerinden çok daha ağırdır. Çünkü diğer dört Halife, Nebiyy-i Muhterem Efendimizle yıllar yılı beraber bulunmuş, onun yolunu başkasından duyarak değil, gözleriyle görerek ve beraberce yaşayarak öğrenmişlerdir. Bu bakımdan Büyük Halife'nin işi gerçek anlamıyla zordur. Henüz kırkına bile ulaşmamış olan o alnı çökük, nur yüzlü insan, şüphesiz Yüce Rabb'imizin izin ve keremi, yardım ve inayetiyle hem de iki buçuk yılda olmazlar
İslam Tarihi'nin, yazılması ve kabul edilmesi en zor olan devirlerlerinden biridir Hz. Osman dönemi. Çünkü ondan önceki iki Halife devrinde olaylar, günden güne müspet anlamda gelmiştir. Bunların anlatılması da kabul edilmesi de kolaydır. Fakat üçüncü halife Hz. Osman döneminde işler tersine dönmüştür. İstenmeyen, kabul edilmesi güç olan olaylar birbirini takip etmiş kesin olan netice ise rüyada görmeye bile tahammül edemeyeceğiniz acı ve üzücü olaylar birbiri ardınca gelişmiş Rasulullah efendimiz'in (s.a.v
Hulefa-i Raşidin olarak bilinen dört halifenin en talihsiz ve başı en kavgalı olan şüphesiz Hz. Ali'dir. Hz. Osman'ın şehit edilmesiyle başlayan olaylar, Hz. Ali devrinde gelişerek devam etmiştir. İç savaş başlamış, her biri aynı kıbleye yönelen, aynı Peygamber'in ümmeti olan on binlerce insan öldürülmüştür. Ölen insanların yakınları, ölenlerin ardından ağlarken, onların Bedir ve Ulud şehitleri gibi, Yermuk ve Kadisiyye kahramanları gibi cennete gittiklerini düşünebilme imkanı bulamamışlardır. Çünkü muhareb
Hz. Hatice (Radıyallahü anha) validemiz, Efendimizin hanımları arasında kutup yıldızı gibidir. Bir başka ifadeyle anlatılacak olursa Yüce Rabb'imiz onu özel olarak yetiştirmiş, Son Peygamberin ilk hanımı olarak, Peygamberinin huzur ve saadet bulacağı, ömür boyu vefa duygusunu devam ettireceği, kendisinden daha hayırlı bir eşin düşünülemeyeceği bir eş olarak her çeşit insânî fazileti onda bir araya getirmiştir. Üzülerek söyleyelim, Hz. Hatice Validemiz hakkında onu tanıyanlar olabildiğince cimri davranmışla
Bu roman, üvey annelere bir merhamet hissi gelir ümidiyle yazılmıştır. Kitabı okuyan üvey anneler arasında öksüzlerini kendi yavrusu gibi bağrına basabilecek fazilette hanımlar çıkarsa maksat hasıl olacaktır. Kanaatimiz şudur ki; bir tane iyi üvey annenin değeri on tane annenin değerinden daha az değildir. Her kadın bir anne olabilir fakat, her kadın iyi bir üvey anne olamaz.
Efendimizin arkadaşları denilince ilk akla gelen Hz. Ebû Bekirdir. O, Hatemül-Enbiya vel-Mürselin Efendimizin en yakın, en sevgili, en vefalı arkadaşıdır. Bu arkadaşlık Nübüvvet görevinin verilmesinden yıllarca evvel, en samimi ölçüler içinde başlamış, vefanın ve sevginin en güzel örnekleriyle devam etmiştir. Bu iki arkadaştan birinin en belirgin lakabı el-Emîn (güvenilir insan) dır, diğerinin ki ise es-Sıddîk tır yani pek doğru insan
Yüzyıllarca önce yapılan ve bugün hâlâ ayakta duran binaların ekseriyeti umûmun menfaatine ait olanlardır. Şahsı için nihayet bir insanın rahatça oturabileceği bir ev yaptıranlar, İslâm cemaati için çok daha fazla harcamalarla sayıya hesaba gelmez, ölmez, unutulmaz eserler bırakmasını bilmişlerdir. Dün cami, medrese, han, hamam, kervansaray... yaptırıp gidenlerin ihtimal ki yüzde onunun bile kendi evleri ayakta değildir. Halbuki bugün servetler tamamen şahısların arzularına hizmet yoluna girmiştir. Bir hayı
Biz bu kitapta, Efendimizin Halifelerini belli ölçüde tanıtmaya çalıştık. Şunu da kabul etmek gerekir ki, uzun bir ömrü bu kadarcık bir kitaba sığdırabilmek mümkün değildir. Yapmaya çalıştığımız şey, yaşanılan hayattan üç beş örnek sunarak belli ölçüde onları tanıtabilmektir. Bunları yaparken zaman geldi gözyaşlarımızı tutamadık. Zaman geldi, derdimizi ve kederimizi içimize gömmeye çalıştık. Hasılı Dört Halife devri, dikkatle okuyanlar için güzel ahlaki davranışların, ibret alınacak olayların boy göster
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 33 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1