Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 20 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Attılar balıkçılar ağlarını denize, Ve başladılar beklemeye. Balıklar gelince de çektiler ağlarını ağır ağır. Güneş doğup aşınca dağları, Koydular tezgahlarına balıkları. Bağırırken balıkların adlarını teker teker, Müşteri gelsin diye. Yağmur indi yeryüzüne. Giydiler yağmurluklarını balıkçılar, Ama düğmeler vardı kopup dağılmış etrafa, Şişman bir balıkçının.
Tükendi
Çok mutlular, Çiğdem ile Çağatay. Babalarıyla birlikte, Çadır kuracaklar bahçeye. Sevimli köpek, Çiço da mutlu. Kopup oynuyor bahçede. O da ne! Yağmur yağmaya başladı, Tam kurmuşlarken çadırı. Koştular eve, Hep birlikte. Ama yok ortalıkta Çiço. "Çiço!" "Çiço!" diye bağırarak, Başladılar aramaya.
Rüzgar açtı penceresini sınıfın. Girdi içeri bir kağıt, Rüzgarın uçurduğu. Düşmedi yere kağıt. Dolaştı havada, Öğretmenin ve öğrencilerin meraklı bakışları arasında. Kapattı pencereyi öğretmen. Kağıt, fırrr, fırrr dönerek, Düştü yere. Kaptı bir öğrenci, Götürdü öğretmene. Baktılar hep birlikte kağıda. Bu bir resim! Kaptılar boyaları, Başladılar rengarenk boyamaya, Kendi kağıtlarını. Rengarenk oldu sınıf, Gökyüzüyle aynı anda.
Tükendi
Tolga Bir de babası, Mağazadalar, Spor malzemeleri satan, Top alacaktı babası Tolga'ya, Çeşit çeşitti toplar. Şaşkındı Tolga, Hangisini almalıydı? Hentbol mu? Voleybol mu? Daha nice nicesi... Ama köpeği geldi aklına Tolga'nın, Ne güzel olurdu, Alacağı topla, Köpeğiyle birlikte denizde oynamak.
Tükendi
Altı Ayı Kardeş, Aç mı aç. Armut ağacına gittiler, Anne Ayı söylediği için. Bir de ne görsünler! Döndüler gerisin geri eve. Altı Ayı Kardeş, Aç mı aç. Arı kovanına gittiler, Bir de ne görsünler! Döndüler gerisin geri eve. Altı Ayı Kardeş, Aç mı aç. Aşçı Amca'nın lokantasına gittiler, Anne Ayı söylediği için. Bir de ne görsünler! Döndüler gerisin geri eve. Ama bu sefer, Bir süpriz bekliyordu onları.
Tükendi
Mışıl mışıl uyurken, Barış ile Ulaş, Bir ses gelmiş, -Şıp! Şıp! Şıp! diye. Uyanmış Barış. -Ulaş! Ulaş! -Şşşş! Sessiz ol, uyuyamıyorum! Demiş Ulaş. Bakmış olacak gibi değil, Barış tekrar uykusuna dönmüş. -Şıp! Şıp! Şıp! Yine ayın ses! En iyisi kalkmakmış. Sesin geldiği yöne doğru yürürken, Bulmuş kendini Barış mutfakta. -Şıp! Şıp! Şıp! Sesim keseyim derken Barış, -Foşşş! Koşmuş Ulaş'ın yanına, -Uyan Ulaş, uyan! Bakalım, nasıl bitecek bu Şen Şakrak Bir Gece?
Tükendi
Aylardan ocak, Dışarısı soğuk mu soğuk. Oya evde, Elinde kitap, Obur kedisi Ozi de yanı başında. Durur mu hiç uslu obur kedi Ozi, Okşamasını istiyor Damla'nın kendisini. Bir eliyle Ozi'yi okşarken, Çalmasın mı kapı! -Kim o? Ses yok! -Kim o? Diye seslenecekken Oya, O! O! Oya Oya duvarı boya Oya haydi oyna Oyna doya doya On, on bir, on iki Oya oyunda birinci! Sesleri gelmesin mi!
Tükendi
Üç üzüm tanesiydi Üzgün, Güleç ve Ürkek aynı asma dalında duran yan yana. Gece olunca, "Üüüfff!" diye ağlamaya başladı Üzgün Üzüm. Geceyi hiç sevmiyordu. "Mutlu olmak için geceleyin dikkatlice etrafını gözlemlemelisin." dedi Güleç Üzüm. Çoktan başlamıştı etrafını gözlemlemeye Üzgün Üzüm. Acaba gecenin içinde hangi canlıları fark edebilecekti? "Üüüfff!" diyerek kulaklarını kapatmıştı Ürkek Üzüm, ürktüğü için geceden. "Ürkmemek için geceyi dikkatlice dinlemelisin." dedi Güleç Üzüm. Çoktan başlamıştı gözleri
Mırmır meraklı mı meraklı bir kedicik, Ecem ile Görkem köyde bulduklarında onu, Mini minnacıkmış. O gün, iki arkadaş beslemek için, Mırmır'ı aramışlar. Yokmuş ama ortalıkta Aramışlar taramışlar, Bulamışlar Mırmır'ı. Belki buradadır, Belki şuradadır, Derken bulmuşlar kendilerini köyü dışında. Bakmışlar karşılarında bir mağara, İçinde, "miyav, miyav" sesleri gelen. Haydi, biz de girelim iki arkadaşla birlikte mağaraya! Bakalım şansımıza ne çıkacak.
Tükendi
Nilay ile Koray, Erkenden uyandılar, Babalarıyla balığa çıkmak için. Nila ile Koray, Etrafı seyrederken, Babaları kürek çekerken, Yeterince açıldılar denize. Nila ile Koray Dürbünleriyle bakarken, Babaları oltaya balık gelmesini beklerken, -Ayyy! Şunlara bak! Gördüler yunusları. Bir, iki, üç, Dört, beş, altı, yedi. Tam yedi yunus! -Keşke onları daha yakından görebilseydik, Diye mırıldandı Koray. -Keşke... Dedi Nilay da. Yunusların küçük balıkları yiyerek beslendiklerini, Kayıklarına yakl
-Hah ha ha! Kardan adama benzemişti Hasan, Hale'nin attığı kar topuyla. Ondan güldü Hale. -Hah ha ha! Kartopundan kaçarken karla kaplı yere düştü Hale. Ondan güldü Hasan. -Ahhh! Bu ses de kimden geldi? Ne güzel gülüyorduk halbuki. -Çocuklar, hadi eve dönün! Size bir hediyem var. Bu ses de kime ait? Ne güzel oynuyorduk halbuki. Ama merak da ettik hediyeyi.
Tükendi
Toplar ve çemberler, Yere düşmeden dolaşıyor havada, Yumi'nin elleri arasında. Yumi bir jonglör, Japonya'dan gelen. Kutlayacaklar, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı, Jale ile birlikte. Yumi prova yaparken, Jale onun hayran hayran seyrederken, Buldu kendini Jale, Havadaki toplar ve çemberlere bakarken. Dikkat et Jale, Düşmesin toplar ve çemberler yere! Sen de istersen jonglör olmak, Kitabın sayfaları arasında dolaş.
Tükendi
"İnci, minci Kim birinci? Çarşıdan aldım pirinci. Bu işte kim birinci? Bu işte kim ikinci?" Bu işte İrem birinci, İlker de ikinci. İş mi ne? Kamp ateşi için kuru odun toplamak. İlker kuru odun toplayadursun, Biz bakalım İrem'in işaret ettiği yere. -Hey, bunlar ayak izleri! Büyük bir canlıya ait! Acaba hangi canlının ayak izleri?
Tükendi
Karşısında gölün, Dedemin evi. Yaz olunca, Soluğu alırım dedemin yanında. -Hav! Hav! Hav! Bu Venüs'ün sesi. Çoban köpeğimiz kendisi. Biraz yaramaz. -Hav! Hav! Hav! Venüs havlayınca, Ördekler bir o yana bir bu yana kaçıştılar. -Miyav! Miyav! Miyav! Bu da Kartopu'nun sesi, Bir gözü yeşil, bir gözü mavi. Evet, bildiniz! O, bir Van kedisi. Tavuklarımız ve civcivlerimiz de var. Ne mi yapıyorum bütün yaz dedemin yanında? Okumanız gerek, Bu hikayeyi, Ortak olmak için yaz sevincime,
Tükendi
Durgun ve ıssır bir gece. Uyudu uyuyacak Yavru Istakoz. O da ne! Bir ışık hüzmesi. Merak etti Yavru Istakoz, Nereden geliyordu bu ışık? Işık hüzmesinin geldiği yöne doğru, Yüzdü, yüzdü, yüzdü... Dalgaların üzerinde dans eden ışığı seyretti biraz, Yavru Istakoz denizin yüzeyinde. Başını kaldırdı sonra. O da ne! Kocaman ve parlaktı ay. Okuduğu kitaplardakinden farklı. Uzandı, uzandı, uzandı... Dokunabilirim sandı, Yavru Istakoz, aya. O da ne! Kocaman bir dalga. Kapıldı Yavru Istakoz akıntıy
Tükendi
Leb, leb, leb Le, le, le Bi, bi, bi Leblebi'dir, Damla'nın sevimli tavşanının adı. Sever Damda da Leblebi de, Kırlarda gezmeyi. Merak ettin mi neden Leblebi sevimli tavşanın? Hikayeyi okursan, Damla söyler merak etme. Ama dönelim biz kırlara, Şimdi Damla uzanmış çimlerin üzerine, Leblebi de kucağına yatmış, Birlikte gökyüzünü seyrediyorlar. Aaa, o da ne! Gökyüzü ne ilginç! Ne görmüşler acaba gökyüzünde, Damla ile Leblebi?
Tükendi
Okuldan çıkmış yürürken, Özlem evine doğru, Bir kış günü. -Öhö! Öhö! Öhö! Sesi duydu. Nereden de geliyordu bu ses? Dikkatle baktı, Etrafına Özlem. -Öhö! Öhö! Öhö! Yine aynı ses! Özlem yine baktı etrafına dikkatle. Penceresi açık, Tek katlı bir ev gördü. Kar yağarken, Bu soğukta, Neden açıktı evin penceresi? Eve vardığında Özlem, Biri öksürüyor, Pencere de açık, Dedi annesine. Annesi de merak etti. Birlikte gidip çaldılar kapıyı, -Öhö! Öhö! Öhö! Sesleri gelen evin. Siz de merak ettini
Tükendi
Bir varmış bir yokmuş. Bir Obur Eşek varmış. Adı üstünde, Obur mu obur. Açlıktan midesi kazınmış. Yürümüş, yürümüş, yürümüş... Varmış bir tarlaya, Başlamış ekinleri yemeye. Yemiş, yemiş, yemiş... Başını kaldırınca, Anlamış kaybolduğunu. En iyisi bir bilene, Sormakmış köyün yolunu. Sormuş elma ağacına, Ama yanıtı almak için hiç hali yokmuş. Sormuş erik ağacına, Ama yanıtı almak için hiç yer yokmuş midesinde. Tam kaybolduğunu düşünürken, Duymuş bir fısıltı. Bakalım bulabilecek mi, Bizim Ob
Tükendi
Doğum günü bugün Demet'in, Üflerken, Pastanın üzerindeki mumları, Gözlerini kapadı. "Denizlerde dilediğim kadar dolaşmak istiyorum." Dedin içinden. Gözlerini açtığında, Arkadaşlarıyla birlikte, Neredeydi bilin haydi? Okursanız kitabı, Tanık olursunuz maceralara. Belki kitabın sonunda, Bulursunuz avucunuzda, Bir denizyıldızı, Kim bilir...
Tükendi
Öğretim belli bir amaçla, bir program ve plan dahilinde, bireylere gerekli bilgiler, beceriler, olumlu davranışlar, iyi alışkanlıklar kazandırma, yeteneklerini geliştirme, kişiliklerini oluşturma, hayata hazırlama olarak tanımlanmaktadır. Okul öncesi eğitim dönemindeki çocukların gelişimsel özellikleri dikkate alındığında onlara sunulan öğrenme fırsatlarının önemi daha da iyi anlaşılmaktadır. Bu dönemdeki çocukların planlı, programlı ve farklı yöntem- tekniklerin bir arada kullanıldığı etkinlikler aracılığı
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 20 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1