Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 55 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
Tanıma ve anlama meselesi, bilme meselesinden ayrı bir şeydir. Tanıma ve bilme arasındaki ayrımı bilmeyen biri, ne bir şeyi tanıyabilir, ne de bir şeyi bilebilir, isterse tanınmış bir bilgin, büyük bir allame olsun. Bir kitap ya da bir ekol ile ilgili olarak pek çok şey bilen, ama ne o kişiyi, ne o ekolü, ne de o eseri tanıyan bir sürü insan vardır. İslam âlimlerinden kimileri, İslam'ı tanımaktadırlar. Kimileri ise İslam âlimidirler ama İslam'ı tanımıyor olabilirler. Bunun tersine kimileriyse İslam'ı tanıma
Tükendi
Bu çağda yaşadığımız için bu çağın en temel sorunlarını görmezlikten gelemeyiz. Şimdi insanı tanımanın temel etken ve şartlarından biri olan dinin sosyal, siyasal, felsefi, bilimsel ve fikrî yollarla yeniden gündeme gelmesi ilginçtir. Çünkü din. yeniden, özellikle İkinci Dünya Savaşından sonra, modern insanın gündemine girmiştir. Nasıl gündemine girmiştir? Bu eski dinlerin ihsasına bir dönüş müdür? Hayır, bu, irticaî bir durum, bir geriye dönüş değildir. Bilakis insanın bir gelişim durumudur. Günümüz insanı
O, inançları uğruna bu yolu tercih etmişti. İnanç bütün hayatını kaplamış ve genç yaşta siyasi ve toplumsal olaylara karışmıştı. Onu bu yola inançları...
Eğer benim çizdiğim Muhammed portresinin rengi ve çizgileriyle gözünüze tuhaf geldiğini görür veya başkalarının çizdiği portreye pek benzemediğini fark eder ve onu tanıdık bulmazsanız beni veya zihinlerin gerisine o yaygın resmi çizenleri kötü ressam olarak ilan etmekte hürsünüz. Ama her halükârda ben, yaygın olanın aksine, İslam Peygamberi ile ilgili olarak çizdikleri meşhur şemayili bir model olarak seçmedim; onu bir çırpıda unutmaya çalıştım. Tıpkı bir kişinin nitelik ve durumları hakkında edindiği bilgi
Batının, bütün insanları, öz kültürlerinden, üretken, dinamik, heyecan dolu ve kendini arayan vasıflarından uzaklaştırıp yalvaran, dilenen, zelil ve taklitçi köleler durumuna getirmesi karşısında bugün ne yapmak gerek? Tek çare öze dönüştür. Eğer bu dönüş ırka olursa rasizm olur, faşizm olur, nazizm olur, bir tür ahmakça cahiliye şovenizmi olur. Ben ırka dönmek istemiyorum, insanları kana ve toprağa tapmaya sürüklemek istemiyorum. Yüz yirmi dört bin peygamber gelip bu mağrur ve kötü düşünceli beşeri, mutla
Çöl ıssız ve sessizdi. Rebezede yer gök sanki bu karagünlü iki kahramanı izliyordu. Ölüm yaklaşmıştı. Ebuzer karısına dönüp: "Kalk, şu tepeye çıkalım. Belki yiyecek bir ot buluruz da açlığımızı gideririz." dedi. Karı koca bir müddet aradılarsa da yiyecek bir şey bulamadılar. Ebuzer zayıf ve baygın düştü. Alnında ölüm terleri birikmişti. Geri döndüler. Fırtına uğuldayarak esiyor, çölün ortasında hurma ağacıyla ayakta tuttukları parça parça olmuş çadırlarını o yandan bu yana sallıyordu. Ebuzerin dizleri tutmu
Ali Şeriati kitaplığının yeni kitapı Ne Yapmalı tekrar okurlarıyla buluştu. Yeni kitap ilaveten şu kitapları da içeriyor: Ne Yapmalı Rum Suresinin Tefsiri Bilinç ve Eşekleştirme Aydın Yazı Kaynağı: fcr.com.tr İslamın beyni kalbine nasıl döndürülebilir! İslamî ilimler, köhne halinden nasıl çıkarılıp şimdiki zamanın başına getirilebilir! Dinî inanç, şu anki geleneksel ve taşlaşmış kalıbından nasıl âzat edilebilir ve ona nasıl özbilinç, bilimsel aydınlık ve aklî mantık verilebilir! Bugün iki parçaya ayrılmış
İslam tarihinde sade yaşama yönelik tekelci vurgu, dünyadan el etek çekip zühde eğilim gösterme; en iyi, en ilerici Müslümanın en gerici olmasına sebep oldu. Diğer tarafta ise kapitalizm ve paracanlılıktan yana yorumlar, meşrulaştırmalar, yoldan çıkmış aristokratlığın meşrulaştırılması, altın ve gümüş yığmalar... Oysa her iki yaklaşım da yoldan sapmadır. Yani aslında bunların hiçbiri İslam değil. Bunların her biri bir yola düşüp yalın bir biçimde ve her zaman meseleyi sadece bir açıdan ele alarak ona vurgu
"Dine Karşı Din" tabirinden dolayı bir tereddüt doğması ve anlamının ilk başta açıkça anlaşılamaması mümkündür. Bunun sebebi de şudur: Şimdiye kadar biz 'din'in 'küfr'e karşı olduğunu ve öteden beri de bunun böylece süregeldiğini sanmışızdır, bu sanımıza göre tarih boyunca savaşlar din ile dinsizlik arasında olagelmiştir. Bu sebeple başlık ilk bakışta garip, anlamı kapalı, şaşırtıcı ve kabul edilemez görülebilir. Bu düşüncenin aksine, tarih boyunca her zaman din ile din çarpışmıştır, yoksa hiçbir zaman bugü
Tükendi
Bugün İslam dünyasında şiddetlenen bu yalancı savaş Ali Şiası'yla Muhammedî Sünnîliğin savaşı değildir. Bu savaş, "Safevî Şiası"nın "Emevî Sünnîliği" ile savaşı olup Safevîler'in Osmanlılar'la savaşının ve bu iki düşman devletin siyasette dini kullanmalarının yansımasıdır. İkincisi, İslam ülkelerinin her yanında yeni yeni canlandırılan ve düzenli programlarla, düzenli işleyen bütçe, hesap, kitap ve taktiklerle icra edilen bu savaş, İslam-Siyonizm savaşından sonra ortaya çıkmıştır. Bu savaş, bütün halkın ve
Önceki peygamberlerin evrensel bir risaleti yoktu. Mesih, Yahudi kavminin vaat edilenidir, diğer milletlerin vaat edileni değil. Musa, İsrailoğulların...
"Hicret, ilk önce nefislerimizdeki her türlü gayri islami anlayış ve duygulardan arınmak, amellerimize yerleşen gayri islami davranış ve alışkanlıkları terketmektir. Hicret insanın en çok sevdiği, fakat Allah ın dininin yaşanmasına engel olduğu zaman vatanın, milletin, ailenin, sosyal sınıfın, makam ve mevkinin Allah ın dinine hizmet etmek için terk edilmesidir. Hicret bir kaçış değildir. Aksine kafirlere ve zalimlere terkedilen haklarımızı geri almak, mücadelenin şartlarını yaşanır hale getirmek için hazır
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 55 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3