Bir zamanlar, İskenderun Körfezi'ne yaklaşan gemileri önce narenciye çiçeklerinin kokusu karşılarmış. Denize kadar gelirmiş bu güzel koku. Bugün ağaçların yerini uzun binalar almış olsa da, denizden uzak iç kısımlarda devam eder ağaçların saltanatı. Adanalı, kebabının üzerine bile turunç sıkar. Mersinli içli köftesini, dolmasını limonsuz düşünemez. Antalyalıysa en güzel reçelleri yapar bergamut ve turunç kabuklarıyla.
Biz Akdeniz bölgesinde pişirilen binlerce tarifi topladık, tek tek yaptık, eş dost ot
Osmanlı İmparatorluğu'na başkentlik yapmış Bursa, Edirne ve İstanbul sayesinde bütün bölgede o günlerin havasını sezmek halen mümkündür. Bursa'da kuru erikli, tarçınlı bir et yemeğiyle hissedilebilir bu etki. Edirne'de helva sohbeti geleneğiyle kendini gösterir. Konuklara irmik helvası ve kahve ikram edilen, giderken yanlarına da diş hakkı olarak helva verilen sohbetlerdir bunlar. İstanbul ise bambaşka bir kültürler harmanıdır. Sarayda çok sevilen koruk suyu, limon suyu, tarçın, yemekleri lezzetlendirmek iç
Anadolu'nun orta yeri bereket derler; ama Anadolu toprağının bereketi kadar hanımlarının marifetli oluşu da bir gerçektir. En küçücük sarmalar, en minik mantılar, makarnalar burada yapılır. Parçalı asma yapraklarının her parçası ayrı ayrı serçeparmağı kadar sarılır. Kayseri mantısı yapmak için küçücük kesilmiş hamurun içine incecik kıyılmış soğan ve etle hazırlanan iç konur, mantı çabuk çabuk bükülür. Öyle ki, ellerin nasıl hareket ettiğini bile göremezsiniz. Çorbalarda kullanmak içinse tel şehriyeden bile
Bir bolluk bereket yeridir Güneydoğu. Hem doğa verir, hem de insanı çok şey bilir. Atalarının damak tadına sadıktır Güneydoğulular; eti, yağı, yoğurdu, bulguru çok severler. Güneydoğu dışarıda kebap, lahmacun, baklava üçgenine sıkışmış olsa da Güneydoğulu bilir kendi zenginliğini. Dağlardan toplanmış yabani otlarla yemekler yaparlar; en sevdikleri kengerdir. Bir köfte diyarıdır aynı zamanda. En meşhur çiğköftesinden tutun da, içli köftelere, guduklara kadar pek çok köftesi vardır. İçli köfte hamuru en ince
Yeni doğan her çocuğa bir ad koymak, bir görenek (bir töre) gereği olmaktan çok bir gereksinme, bir zorunluluktur. Bu zorunluluk toplum yaşamının başladığı ilk çağlardan beri kendini göstermiştir. Çocuğa verilecek olan ad'ın anlamı, onu taşıyan çocuğun kişiliğini, geleceğini, onun toplum içindeki başarısını ve yerini belirleyeceği için, ad'ın seçiminde dikkatli olmak gerekmektedir.
Bu güncel kaynak, çocuğunuza ad ararken ya da koymayı düşündüğünüz adın anlamını öğrenmek isterken her daim başvurabileceğiniz
Toplam 6 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.