Ulaşılması hedeflenen kalite hiçbir zaman rastlantısal olarak varılan bir nokta değildir. Aksine zahmetli ve bilinçli çabalarla hareket etmeyi gerekli kılan ve insan unsurunun olduğu her yerde bizi peşinden sürükleyen bir olgudur. Buna bağlı olarak da içinde bulunduğumuz yaşam diliminde kalite her sahada bizlere farklı noktaları hatırlatan, farklı süreçlerde düşünmeye sevk eden ve adım atacağımız yatırımlar, katlanacağımız riskler ve daha pek çok noktada çok boyutlu ve uzak geleceği dikkate alarak hareket e

Toplumun aynası olma niteliğiyle kültürler ve toplumlarla ilgili bilgi aktarımı reklam iletilerindedir. Bize bazen büyülü, gizli , kimi zaman yaratıcılığın sınırlarını zorlayan, cesur , hatta parmak ısırtan, güldüre, şaşırtan, düşündüren birer ortam yaratır reklamlar. Kimi zaman da bize masallar anlatarak bir düş dünyasına götürürler. Bize soğuk/sıcaktan, güzel/çirkinden, yaşam/ölümden, kadın/erketen, lüks/sıradanlıktan, acı/tatlıdan, mutluluk/hüzünden, doğa7kültürden v.b. söz eder, tüm bu karşıtlıklara ile

Reklamcılar "evrensel iletişimi" sağlayabilmek amacıyla "ortak görsel bir dil" arayışına girmişlerdir. Bu doğrultuda, "güçlü", "etkin", "etkili", "çekici" görüntülerin, iletilerin kurgulanması gereklidir hiç kuşkusuz. Ancak "görsel esperanto", her ülkede her tür hedef kitle için uygun mudur? Böyle bir görsel dil reklam iletişimi açısından uygulanabilir mi yoksa bu dile, iletinin aktarılacağı ülkenin "değerleri" de eklenmeli midir? Bu soruya, kimilerinden, "hayır, değerleri katmak gerekmez, çünkü görüntü çok