Dünyanın kalbi Ortadoğu tarihin başlangıcından itibaren çatışmaların merkezi oldu. Bugünkü toplumsal ve siyasal çalkantılara baktığımızda süregelen durumun değişmediğine hatta şiddetin artarak devam ettiğine şahit oluyoruz. Üç büyük dinin kutsal toprakları en acımasız kitle imha silahlarının kullanıldığı, her türlü kaçakçılık faaliyetinin yürütüldüğü bir savaş üssüne dönüşmüş durumda. Özellikle İkinci Dünya Savaşından sonra Soğuk Savaş dönemiyle birlikte Ortadoğu krizi çok farklı nedenlerden dolayı küresel

Sovyetler Birliği´nin dağılması ve toparlanma sürecinde yaşananlar, Çeçenistan ve Balkanlar´daki gelişmeler Körfez Savaşındaki diplomatik faaliyetler, Ortadoğu´daki güç alanları, Avrupa ve Abd ile ilişkiler ve soğuk savaş sonrası Rusya´nın bölgesel konumunu korumak amcıyla yürüttüğü diplomasi, Primakov´un zengin politik birikiminden yansıyarak kitabın konularını oluşturuyor.