Hoca topladığı çalı çırpıları eşeğine yüklemiş, evine götürüyormuş. Çalıların kuru olup olmadığını anlamak için bir tarafını tutuşturmuş. Rüzgarın da etkisiyle bütün çalılar tutuşuvermiş. Eşek ürküp olanca hızıyla koşmaya başlayınca Hoca peşinden seslenmiş:
"Aklın varsa göle koşarsın."
Nasreddin Hoca gece yarısı sokakta geziniyormuş. Komşusu onu görünce:
"Hoca!" demiş. "Gece yarısı sokakta ne arıyorsun?"
"Uykum kaçtı da..." diye yanıt vermiş Hoca. "Onu arıyorum!"
Nasrettin Hoca bir gün arkadaşlarıyla camiye giderken eşeğe ters binmiş. Arkadaşları:
"Hoca Efendi." demişler. "Niye böyle ters binip rahatsız oluyorsun?" Hoca:
"Eğer doğru binersem, siz benim arkamda kalacaksınız. Siz önde giderseniz, ben arakada kalacağım. Yine yüz yüze gelemeyeceğiz. En doğrusu böyle binmektir!" demiş.
Geçmişini yeterince algılayıp değerlendiremeyen toplumların geleceğe ilişkin açılımları da olamaz. Geçmişin kültür birikimini özümsemeden günümüzün anlaşılması olanaksızdır. Çağdaş yazarlarımızın yapıtlarını hakkıyla değerlendirebilmek, geçmişte yaratılan yapıtların tanınıp özümsenmesine bağlıdır. Kuşaklar arasındaki bağın sağlıklı bir biçimde kurulması, kültür ve edebiyatın geleceğe taşınabilmesi için geçmiş ve şimdi arasında kopukluk olmaması gerekir. Türk dilindeki gelişim ve değişim, yüz yıl önce yazıla
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.