?Sözün uçuculuğuna, sesin ve sözün yazıya dönüştürülmesiyle umar bulan, böylece ölümsüzlüğünü de örgütleyen us'un, bir başka ölümsüzlüğe ulaşma yolu da elbette kitapların düştüğü izin ölmezliğini örgütlemesidir.
Kişinin kendi ?s/özünün izi"ni us ve yaşam direnciyle nakışlayıp bu güne ve geleceğe gönderme isteğiyse sözün ve sesin ve kitabın paha biçilemez değerindendir.
Benjamin Franklin'in ?Gömüldükten sonra hatırlanmak istiyorsanız ya okunacak işler yapın ya da okunmaya değer şeyler yazın." demesi de bund
Başka bir dünyayı mümkün kılmaya andiçmiş bir kuşağın, darbe planlayıcıları tarafından organize edilen onlarca yöntemle öldürüldüğü, cezaevlerine doldurulduğu, işkencelerden geçirildiği dönemde ortaya çıkan Maraş Olayları, halen hafızalarda canlılığını yitirmiş değil. Yitirmemeli de. Çünkü ortak bilincin bir numaralı düşmanıdır unutmak. Unutulursa gelecek inancı kaybolur, insanlaşma telaşı sekteye uğrar.
Ancak unutmamak demek, düşmanlıkları bilemek, ayrılıkları körüklemek, kendimiz gibi olmayan, düşünmeyen,
"....
Güçlünün gücü, güçsüzün üstünde tanrı buyruğu
kemerin çorabın intihara sürüklediği en ince damar
bu tetik parmak ucuna lehimli / onurun ateşle sınanması
sahipsizliğin tül tenine inen pençe şamar.
Bana uzaklığını ver dememde dur / Aykırı bir yürek yırtılması bu.
sokağın deli kokusunda demlenen bendenliğinin direncinde
ölümcül donmuşluğun harlı sesinde
pusulasız devlerin ateşten çemberinde
vicdanın gözlere düğüm attığı yerde
kalbim tanıklığını yayacak etin donduğu an'a
zaman ve kalbim
tanıklığını, ate
Kuşkusuz,
benim toprağımdandı Picasso
yoksa nasıl çizerdi
böylesine paramparça olmuş
kadın yüzlerini.
Ateşe düşmüş kadın yüreklerine dair en canlı yansımaların, hayatın en içinde yeraldığı yerdir bu ülke. Ve bu ülkedir ki kadınının sofradaki yeri, öküzünden sonra gelendir.
Her yaşın, her konumun, her ruhun, her bedenin ayrı bir acısıyla tökezleyen yüreklerin bu yaralı sahipleri, anne, abla, teyze, gelin, nine, eş ya da sevgililik vasıflarına bakılmaksızın, hayatın her alanında ve
Benim bir dedem varmış. Uzaklarda akrabalarımDedemin topraklarında bambaşka bir yaşamDeprem sonrası İstanbuldan ayrılıp oralara gitmek zorunda kalmasaydık, onları bu denli yakından tanıyamayacaktım. Atları, uçsuz bucaksız sarı ovaları, sürekli kavrulup yanan gökyüzünü, damların kuytusundaki o güzelim serinliği, hep çalışan insanları ve çocuk akrabalarımı... Ben bir düş mü gördüm, yoksa yaşadım mı bütün bunları? Keçeler, maniler, tekerlemeler, oyunlar ve türküler... Oralarda, onların yaşamlarına süzüldüm, sa
Toplam 6 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.