Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 21 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Tarihsel belgeler eski uygarlıklarda yaşamın hareketliliğini sağlayan insanların savaşlar ve açlıklar yüzünden son derece sıkıntılı günler geçirmiş olabileceklerini belirtiyorlar. İnsanların kendi aralarındaki çekişmeler, doğa olaylarının getirdiği sıkıntılar oldukça yorucu olarak belirtiliyor. Bu yorucu ve zor koşullar altında bile insanlar tanrısal inançlarını da ihmal etmemişlerdi. Savaşları kazanan krallar güçlerini ınandıkları tanrıların gücünden elde ettiklerini ileri sürerlerdi. Yazdırdıkları dikilit
Tükendi
Anadolu, çoğu uygarlıklara ev sahibi yapmakla kutsal sayfalar arasına girmeyi başarmış bir bölge olarak belleklere yerleşmiştir. Anadolu'nun coğrafik konumları dışında tarihi ile ilgili ifadelerin toplamı belki de binlerce ciltlik bir ansiklopediyi oluşturur. Nedeni de o kadar çok uygarlık tarafından kullanıldı ki arkeologlar tarafından bulunan belgelerde önemi anlaşılan bir bölge konumuna getirildi. Bölge bir yarımada şeklinde Asya kıtasının güneydoğu kısmında konumlandırılır. Anadolu'nun bütünü Türkiye to
Tükendi
Yaşadığımız coğrafyada önemli izler bırakmış uygarlıkların yaşam geleneklerini, sosyal yapılarını, hukuklarını ve çevre ile olan iletişim bağlarını çok iyi incelememiz gerekirken; bizler bu incelemeleri coğrafyamızla ilgisi olmayanların eline bırakmaktayız! Coğrafyamızda tarihin derinliklerinde bize ışık yansıtan birçok uygarlıkla aynı havayı teneffüs ettiğimiz açıkça ortadadır. Bu nedenle gerçek belgelerle yüzleşen bir konumla yanıbaşımızdaki uygarlık tarihlerine çok daha reel bir mantıkla yaklaşmamız kayb
Tükendi
Tarihsel belgeler, günümüz toplumsal yaşamından çok daha önceleri dünya düzenine renk veren insan yaşamının bireysel ve toplumsal durumlarını bize aktaran en ince ayrıntılardır. Konusunda araştırma yapan ve en küçük belgeleri önemle inceleyen bilim dünyasının adamları geçmişteki kimliğimize yavaş yavaş yaklaşmaktadırlar. Güney Amerika topraklarının önceki sahipleri Mayalar yaratılışta on üç üst dünya ve dokuz alt dünyadan oluşan bir evreni tarif etmişlerdi. Asıl anavatanları Guatemala'nın yukarı ve aşağı bö
"İnka" sözcüğü "Güneşin çocuğu" anlamındaki "İntip Churin" şeklinde tanımlanmaktadır. Ancak bazı kaynaklarda "İnka"nın karşılığı "bey" anlamında ele alınmıştır. Yani "İnka" sözcüğü, şefin (Ya da kral) kendisini tanımlar. O çağda yaşam geleneklerine göre kralın çok daha üstün gözükmesi için bazen çok değerli olarak tanımladıkları semboller ya da ünvanlarla tanıtırlardı. Araştırmalar ve belgeli yazıların çoğunda İnka soylarının "Ay-ullu" şeklinde bir sözcükle belirtilmiş olduğu görülür. Bu sözcüğün anlamı ise
Tükendi
Beylerin egemenlik sürdüğü "Hatti" ülkesinde bir zamanlar bilinmeyen bir nedenle saldırıların olduğu arkeolojik kazılar sırasında elde edilen çalışmalardan anlaşılmıştır. Yangınlar olmuş, kentler yakılıp, yıkılmış, beylikler belki de inanılması güç olan bir yaşam ile karşı karşıya kalmışlardı. Merkezi sistemin olmadığı, doğrusu böyle bir sistemle yönetilmenin yeni zararlar getireceği kaçınılmaz bir tehdit olarak algılanmıştı. Ancak bilindiği gibi değildi, küçük beyliklerde bir kıvılcım yükselmiş, aşiret bey
Tükendi
Dünyayı ilgilendiren yeni buluşların çok gerilerinden gelen uygarlık yaşamlarını, gelenek ve göreneklerini ele alan dönemin yazmanları ilginç izler bırakarak geleceğe yönelik bilgilendirme yolunu denemişlerdi. Çoğunlukla günümüzü ilgilendiren yazınsal sanatın kaybolan bölümleri bulunmamak için sanki direnmektedirler! Tabletlere işlenen önemli bilgiler bir şekilde ortalardan kaybolunca bir bütünlük sağlayan bazı kitap şeklindeki dökümanlar da eksiklikleriyle günümüzü aydınlatmaktadırlar. Kırık tabletler oku
Babil'in yeniden kuruluşu Asarhadonla başlar. Kent içinde yıkılan binaların onarımı, yeni projelerle ilgili Asarhadon'un bıraktığı mektuplar buna en iyi kanıt olarak anlatılır. M.Ö. 1850 civarında Sumuabum adlı bir ağa (bey) Bu kentte Amorit soyunu başlatır. Bu ağa-kraldan sonra gelenler Babil'in genişlemesi için çalıştılar. Amorit(Amori) hanedanın elde ettiği üstünlük bazı siyasal nedenler yüzünden fazla yol almadı. Tarihte ikinci defa ortaya çıkan Babil kent krallığını egemenliği altında tutan Hammurabi
Aztekler için kullanılan Meksika adını, mistik bir isim olan Metziliapayla "Ay, aygülü" ile benzerlikleri bulunan Texcoco gölünün isminden almaktadır. Çünkü Azteklerin dinsel geleneklerinde Texcoco gölünün tanrılar tarafından onların su ihtiyacının giderilmesi için yapılmış olduğu inancı vardı. Tetzcoco, Azteklerde yaratılışın başladığı ilk bölge olarak bilinir. Kentin adını taşıyan göle halk "büyük ana su" anlamında tanımlanan Tonanhueyatl adını vermişti. Meksika denizinin doğu kısmında yer alır. Daha önce
Tükendi
İnsanlar konuşma ve yazma yeteneklerini bulduktan sonra göksel güçlerin yaratılış ile ilgili önemli mimarlar olduğu fikrini ortaya koymuştur. Günümüzde kiresmi adı Mısır Arap Cumhuriyeti olan Eski Mısır'ın Nil deltasına, Mu kıtasıya da Atlantis'temeydana gelen doğal felaketlerden kaçarak gelip yerleşen insanların gösterdiği olağanüstü çabalarıyla bugün inanılmaz dev eserlerin yaratılacağını kuşkusuz hiç kimse düşünemezdi. Atlantis, hakkında binlerce eserin yazıldığı ve çeşitli mitolojilerde adının geçtiği k
Tükendi
Anadolu'da önemli izler bırakan Hitit halkı; birleşmeyi, birlikte yaşamayı, başka ulusların geleneklerini paylaşmayı ve krallığın benimsediği tanrılara tapınmayı önemli bir yaşam tarzı olarak görürlerdi. Onlar kuşattıkları kent krallıklarını topraklarına katarken, dinlerine ve geleneklerine sahip çıkmış, özellikle onların öykülerinden de yararlanmışlardır. Hitit edebiyatında; Hurrilere ait öykülerde ve bu öykülerin yeraldığı tabletlerde öykülerin yazıldığı ilk dil de kullanılmıştır. Arkeolojik buluntularda
Tükendi
Ölümcül silahlarla donatılmış İspanyol atlı birlikleri Aztek yerlilerinin yaşamakta oldukları bölgeye geldiklerinde, yerliler büyük sevinç içinde "Tanrılarımız geri döndüler" şeklinde yere doğru eğilerek onların sempatilerini kazanmak adına secde etmişlerdi! Onların inançlarına göre, yaratılış döneminde insanlara küsüp, gökyüzüne yerleşen yüce tanrıları, yeniden güçlenerek geri dönmüş ve halkı ziyarete gelmişlerdi! Ne var ki altın bulma hırsına yakalanmış İspanyol askerleri, yere eğilen yerlilerin bu ilahi
Tükendi
İnkaların Güneşin Çocukları olarak adlandırılmasının, Mudaki Güneş İmparatorluğunun ezoterik yaşam geleneklerinden kaynaklandığı tahmin edilmektedir. Kendilerini, İnka olmanın yüce bir erdemlilik olduğuna o kadar çok inandırmışlardı ki İnka olma uğruna kardeş-kardeşe savaşmaktan çekinmemişlerdi. Onlar da diğer uygarlıklarda olduğu gibi birçok tanrıya inanmış, o tanrılar için muhteşem tapınaklar, saraylar ve kurban sunakları yapmışlardı. Baş tanrıları Viraccochaydı. Geleneksel olarak uyguladıkları acımasız k
Tükendi
Göç yoluyla Nil deltasına yerleşen Batık Kıta Munun kültürüyle çoğu noktalarda benzeşen Mayaların, son derece gizemli bir yaşam sürdükleri görülmektedir. Onlar da Mezopotamya ve Mısırdaki dinsel gelişmelerin paralelinde benzer davranışlar sergilemişler, ancak tanrılara insan kurban etme ritüelleriyle onlardan ayrılmışlardır. Çok sayıda kaynakta ortaya çıkan, Batık Kıta Munun öğretilerinin yer aldığı Naa-kal tabletlerindeki dinsel bilgiler, Mayaların mitolojilerinde de benzer anlatımlarla yer al- maktadır. C
Tükendi
Mezopotamya bölgesinde Sümerlerin egemenliğine son veren Agade (Akkad) soyundan gelen Sargon I, bölgenin konumunu değiştirdi ve yeni ilkelerle Akkad Hanedan kurucusu olarak egemenliğini kabul ettirdi. Ancak iyi hesaplayamadığı siyasal süreç nedeniyle Akkadlar da iki kent devleti şeklinde bölünerek Babil Kent Krallığı ve Asur Kent Krallığını oluşturdu. O dönemlerde ortaya çıkan karışıklıklar nedeniyle bazı aşiretler İran bölgesindeki Urmiye Gölünün kıyılarından Van ili çevresine yerleşmeyi denediler, bir gru
Tükendi
Romanyanın ulusal şairi Mihai Eminescu, yıllardır sanatı ve kişiliği hakkında bilgi elde etmek için peşinden koştuğum bir şairdi. Ona, onun düşüncelerine ulaşma çabam; benim sanatsal bahçemde adı belki de hiç duyulmayan bir tohum gibi filizlenmiştir. İnsan düşüncesinin üst sınırlarını zorlayan sözcüklerin taşıdığı ifadelerin yüzbinlerce renk taşıdığını görmek; canlı yaşamın ortakları olan kozmik kütleleri saymak ve ölçmek, kısacası evreni şiir gibi anlamak için Mihai Eminescunun kozmogonik ifadelerinin yükl
Yaşama alanlarımız içerisinde varolan şeylerin gördüklerimizden ibaret olmadığını hepimiz biliriz aslında. Biliriz ki; en klasik anlamda, bakmakla görmek birbirinden farklı şeylerdir. Zaten bir bireyi, duyarlılık ve duruş açısından diğer bireylerden ayıran şey de etrafında olup biten olaylara karşı verdiği tepkiler değil midir. Bu açıdan bakıldığında şiir; şairin bir birey olarak, etrafındaki olaylara verdiği tepkiyi okura sunduğu bir zihin jimnastiğidir. Ali Narçın; daha önceki kitaplarında olduğu
Tükendi
İnsan yaşam ve hallerinin, sanatsal bağlamda sözdeki yoğunlaşmış en küçük ortak paydası olan şiir, kendisine olan bağlılığı unutmaz. Emek, karşılığını arayan en canlı kavramıdır yaşamımızda. Bu canlılık şiirde daha görkemlidir. Ve görüyoruz ki zaman, "Korkunun Ayaklanması"ndan (1990), "Ateş Değirmeni"ne (2004) şiirden yana çalışmış bir has emektir. İşte bu emek arayıcılarından biri olan Ali Narçın, Toplumcu Gerçekçi şiir damarının sürdürücü olarak "Ateş Değirmeni´yle yeniden "merhaba" diyor bizlere.
Tükendi
Sümerler; Mezopotamya egemenliğini Sargon I´in darbesiyle Akkadlara, oradan da Babil ve Asur gibi kent krallıklarına devrederken, bölgedeki ezoterik rüzgârın çevreye de yayılacağından haberdar değillerdi. Krallık ve beyliklerin istikrarsızlık içinde bulunmaları nedeniyle, Akkadlardan sonra Asur ve Babil adlı iki kent krallığı ortaya çıktı. Bölgede yaşamın savaşlara endekslendiğini belirten tarihsel kaynaklar, diğer uygarlıklardan farklı olarak, savaşmak için askeri eğitime verilen önemi Asur kent krallığın
Tükendi
Edduba [("Tabletevi")] adlı okullarda ilk ve orta öğrenimin temellerini Mezopotamya bölgesinde atmayı başaran Sümerlerin, "Urukagina, Ur-nammu, Ana-İttuşu ve Lipit İştar" kanunlarından başka Akad diliyle yazılmış "Eşnunna, Hammurabi ve Orta Asur" kanunları da günümüzde ilgiyle karşılanmaktadır. Yaklaşık İ.Ö. 2500/2600 yılları arasında hükümdarlık yapan kral Urukagina´ nın reformları belirlenir. Urukagina´ nın reformlarından 300 yıl sonra (İ.Ö. 2012-2095) tarihlerinde hüküm süren kral Ur-nammu´ nun reformla
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 21 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1