Bir sabah uyanırsınız ki evlenmişsiniz ve kısa bir süre öncesine kadar yüzünü bile görmediğiniz insanlarla akraba olmuşsunuz. Yedikleriniz, giydikleriniz, düşünceleriniz, yaşantılarınız farklı... Her ne kadar hepimiz insan olarak birbirimize benzesek de, ortada oynanması gereken gelin, damat ve kaynana rolleri vardır. Mizahi bir yaklaşımla kaynana-gelin-damat ilişkileri üzerine yazılıp söylenenlerin derlendiği bu kitap, konu hakkında toplumun genel yapısını da ortaya koyuyor. (Arka Kapak)

Ceee… Ben geldim. Ben Gülücük Kapkara.Nasılsınız arkadaşlar? Ben harikayım, süperim ve çok güzelim. Artık benim de kitaplarım var. Evde, okulda, yolculukta, yemekte, oyun oynarken neler yaptığımı anlattım. Bir de öğrendiklerimi… Ne kadar çok bilmediğim şey varmış şaştım, şaştım bir daha şaştım… Maceralarımı okurken siz de çok gülecek, çok ağlayacak ve çok şaşıracaksınız… Ben bile şaşırıyorum valla. Neler neler yapmışım ben öyle! Bu kadar yaramazlık da fazla canım! Haydi, ben kitabın içine giriyorum, siz de

Leyla ile Mecnun olacak değil ya bu devirdi. Ferhat ile Şirin´i kim kaybetmiş ki, biz bılalım. Herkes kendi aşkını yaşar, mutluluğa ya da mutsuzluğa giden yolu da kendi açar. Önemli olan, fırtınalı zamanları sevgiye zarar vermeden atlatabilmektir. Ama şunu biliyoruz ki, aşk denilen şey, kocaman bir yürek ister. İyi günde..kötü günde..hastalıkta ve sağlıkta.. Gerisi teferruat. Bu kitapta, kötü günlerin başlandığında neler yaşandığına dair gerçek evlilik öykülerinden derlenen önemli ipuçları yer alıyor.