Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 10 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Ankara'nın büyük şeflerinden Boris Usta'nın lezzetleri, Bolulu aşçıların yanında yetişmiş Malike Silersü'nün yemekleri, El çabukluğu ile ünlü Sevim Ayral'ın marifetli mutfağı, Zerrin Odekon'un lezzetli ellerinden damıttığı tatları, Yeme içme başkenti Lyon ve Paris mutfaklarında öğrendikleriyle harmanlamış bir babanın, sadık ve eli çabuk bir kocanın mutfağı... El Çabukluğu Marifet'le hem gülecek, hem eğlenecek, hem de enfes yemekler pişirmeye başlayacaksınız... Çocuklarınız, eşiniz ya da sevgiliniz sizin
Benim Paris'im Paris'i gezmek bu kitapla bir başka güzel "Bu kitabı okurken yalnızca iştihanız kabarmayacak, aynı zamanda yazarın ironisiyle de tanışacak, Paris'i onun rehberliğinde adım adım, en kuytu köşelerine varıncaya dek dolaşacaksınız. Dolaşırken de bek-lenmedik sürprizlerle karşılaşacaksınız. Bu kitap sizi Paris'in geçmişinden, tarihsel yapılarından çok, günlük yaşamı ve eğlence yerleri hakkında bilgi sahibi kılacak. Bu yerlerin arasında adresi yazarda saklı eş değiştirme ve sado-mazo kulüplerinin
İstanbulda tanıdığım ve kimisi ile uzun yıllar tanıştığım, kimisini yeni keşfettiğim şeflerden rica ettim, her biri sizlere yedi tane yemek yaptı, ama öyle yemekler seçtiler ki, hem onların mutfağını evinize taşımız olacaksınız, hem de onların yaptığı gibi kolayca bu yemekleri yapabileceksinizz. Şefler bir lokantanın imzasıdırlar. Dünyanın pek çok ülke-sindeki önemli lokantaların sahipleri, orada mutfakta yemek pişiren şeflerdir. Türkiyede iyi yemek tüketiminden önce, şimdilik mekânların tüketimi önde
Her şeyden önce bir şairin kaleminden çıkan Paris Notlarında yer alan betimlemeler, gözlemler, yorumlar, değerlendirmeler Bu büyülü kenti görmeyenlere de Parisi tanıtmaya, onları orada yaşatmaya yetiyor bence: Cüneyt Ayral, yazılarının beslendiği Parise hem içten artık oralı- hem de dıştan bir iş adamının, bir gazetecinin, bir şairin, bir gezginin gözüyle de bakıyor: Kenti içten ve dıştan önümüze koyuyor yaşadıklarını, gördüklerini, duyduklarını. Siz Parisi nasıl biliyorsunuz bilmiyorum ama ben Cüneyt Ayral
Tükendi
Bu kitap İstanbuldaki hayatın bir seyir defteri -en donanımlı İstanbullulardan birinin gözünden. Çok deneyimli bir insanın dikkatini çeken deneyimlerin, gündelik olayların, siyasal ve toplumsal olayların özgün bir bakışla değerlendirilişi. Bu kenti seven ve nabzının atışında yeri olan herkesin okuması gereken bir eser. Eleştirel, eğlenceli. Beverly Barbey
Tükendi
Bir metro çıkışında merdivenleri hızla tüketip Paris sokaklarının kalabalığına karışan ya da Taksim'de cirit atan genç, yaşlı, gözlüklü, şemsiyeli, mini etekli, takım elbiseli on binlerce insan... Uzaktan bize ''banal'' ve kimliksiz görünen bu gri kalabalıkların arasından X, Y, Z, ya da Rita, Sophie, Laura, sokaklarda veya kitap sayfalarında dolanıyorlar... Cüneyt Ayral, '' Zaman Bitti'' adlı kitabında, işte bizi bu insanların iç dünyalarında, geçmişlerine ve yaşam tutkularına, korkularına taşıyor. Türk ya
Tükendi
"... Ne var ki sizinle ilk karşılaştığımızda, düşünce sisteminiz ile kurduğum bağlantı, bana farklı anlamların yüklenmesine neden oldu ve o zaman düşünce sisteminin içinde "saklı" durduğunu algıladığım "düşünsel elementler" ile ilgilenmeye başladım. Titolayo, tanıyabilip düşünce sistemimiz ile algılayabildiğimiz, enerji aktarımları ile ulaşabildiğimiz diğer gezegenlere göre, şimdilik anlaşılabildiği kadarıyla, evrendeki, yaşanılan en sıcak ortamlardan birisi. Ancak bu durumun ısının çokluğundan mı, yoksa v
Tükendi
Babası annesini terk ettiğinde Deniz henüz üç yaşında bile değildi ve adam yıllarca yüzüne bile bakmamış, garip davranışları olan dayısının zorlamaları ve kısıtlamaları ile sürüp gitmişti ilkgençliği. Hala gençti genç olmasına, ama kazandığı para ile ne kendi evi olabiliyor ne de istediği hayatı yaşayabiliyordu. Teyzesi ile aynı evde istediği hayatı yaşayabiliyordu. Teyzesi ile aynı evde oturmak zorundaydı, çünkü arkadaşları ile tutmuş oldukları evden, buraya taşındığı zaman vazgeçmek zorunda kalmıştı, onu
Tükendi
Müjgan'a söylenenler... Aşk adına ne çok şey anlatmıştım ona... Sevmenin sonsuz ve sınırsız, koşulsuz vermek olduğunu, ne çok anlatmıştım oysa... Sonu böyle mi olmalıydı? Söylendikçe süren, Ben anlattıkça, o da anlattıklarımı kavramayı deniyor ama yaşamış oldukları, geçirdiği sıkıntılar, bizi tam olarak kavramasını zorlaştırıyordu... Koşulsuzluğa inanmıyordu... Sürdükçe derinleşen, İlişkimiz derinleştikçe içindeki korku büyümeye başlamış, teslim olmaktan çekinir olmuştu... Oysa kimse kimseye teslim olmuyo
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 10 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1