Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 10 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Aforizma, özlü söz, vecize ya da özdeyiş, bir duygu, düşünce veya ilkeyi kısa ve öz bir biçimde anlatan sözdür. Kim tarafından söylendikleri genellikle bilinen aforizmalara motto, ülger veya kelam-ı kibar da denir. Batı’ya has bir yazın türü olan aforizmanın en güzel tarifini, kendisi de bir aforizma yazarı olan Nietzsche yapar: “Benim arzum başkalarının bir kitapta anlattığı şeyi, on cümlede anlatmaktır.”Felsefî, şiirsel veya edebi yönü baskın olan aforizma türü, Arap edebiyatına aslen Lübnanlı olup Amerik
Tükendi
Halil Cibran ile birlikte Amerika´daki "Kalem Birliği" adlı Edebiyat derneği´nde edebi çalışmalar yapan Mihail Nuayme Arap Göçmen Edebiyatı´nın en önemli isimlerinden biridir. Öykü alanında bu eserle zirveye çıkan ve kendisine haklı olarak "Arapların Maupassant"ı dedirten yazar, öykülerinde batılılaşma sorununu, geleneksel değerler ile modern değerler arasındaki çatışmayı, doğu toplumlarında sık sık karşılaşılmakta olan kız çocuğunun/kadının aşağılanmasının ne kadar insanlık dışı bir düşünce olduğunu, zeng
Özgürlük borusuna üflemiştim insanlarla birlikte, ve özgür birini aramaya çıktığımda mülk sahiplerini buldum. Onların "mülküyetimize bak, ne kadar geniş! Biz özgürüz burada, istediğimizi yapıyoruz" dediklerini duydum. Ne var ki ben, mal varlıklarının çevresinde dikenli tellerden çitler, kalplerinin de bu tellerin dikenlerine asılmış olduğunu gördüm. ** Özgürlük, bana kendisini insanların çitlerinde değil, ruhumda aramamı böyle öğretti. Ve insanların en yoksulunun en fazla çite sahip olanı, en çok köle olan
Mehcer (göç) edebiyatının en önemli birkaç şahsiyetinden biri olan Mihail Nuayme bu eseri 1917'de ABD'de üniversiteden mezun olduktan hemen sonra yazmaya başlamış, ancak 1918'de I. Dünya Savaşı'na katılmak üzere Fransa'ya gidince kitabın yazımı yarım kalmış ve ancak otuz sene sonra Nuayme Lübnan'dayken tamamlanabilmiştir. Kitabın kahramanı Arkaş'ın hatıraları, esasen Mihail Nuayme'nin hatıralarıdır. Arkaş, Suriye asıllı zeki ve çalışkan Mihail Nuayme gibi üniversiteyi başarıyla bitirmiş, son derece garip v
Bu kitap, Arap Göç Edebiyatı'nın yenilikçi şairleri arasında yer alan Mihail Nuayme'nin (1889-1988) şiirleri ile Göç Edebiyatı'nın en parlak siması olan Halil Cibran'ın (1883-1931) konusu ve üslubuyla yeni olan el-Mevakib adlı şiirinden oluşmaktadır. Eğer göğün bir gün örtülürse bulutlarla Kapa gözkapaklarını göresin bulutlar ardında yıldızlar Etrafındaki topraklar karlarla kaplandığında Kapa gözkapaklarını göresin karlar altında ovalar Bir hastalığa duçar olur ve konursa adı amansız Kapa gözkapaklarını gö
Tükendi
Mihail Nuaymenin yetmiş yaşlarında kaleme almış olduğu bu eser, Nuaymenin başyapıtıdır. Nuaymenin satırları bazen açıkça bazen de üstü kapalı olarak insanın Sevgiliye olan özlemini dile getirir. Sevgiliye Özlem insanı insana ve insanı Tanrıya kavuşturur. Egoyu gündelik kaygılarından sıyırıp özüne döndürmek, insanı ayık ve saf hâliyle ilahî fıtratına kavuşturmak demektir. Çarpıcı aforizmalar ve betimlemeler içeren eserde Mirdâd, Nuh Tufanını canlı tutmak için inşa edilen Gemi Evini gözetmekle görevli dokuz
Tükendi
Romanın kahramanı üniversitede felsefe hocası olan Musa Askeri, 56 yaşına girdiği gün, Kalk Son Gününe Veda Et diyen bir sesin etkisiyle yaşamı ve kendisiyle hesaplaşmaya girişir. Nuayme kendi yaşamından kesitler sunarken bir yandan da felsefenin ve felsefi sorunların yaşama uygulandığında aldıkları görünümü yansıtır romanının sayfalarında Lübnanlı yazar Mihail Nuaymenin 1963te yazdığı bu roman Kaknüs yayınlarından çıkmış olan yazarın başyapıtı Mirdâddaki düşünsel çizginin bir uzantısıdır; insanın kurtuluş
Tanrı´ya kulluk ile putlara kulluğun günümüzde bile yan yana yürüdüğünü, birincisinin gölgesinin, neredeyse ikincisini ondan sadece ve sadece bir gölge yaratacak kadar kaplayabildiğini söylesem şaşırır mısınız? Gerçekten durum bunun tersine olsaydı, şaşmak gerekirdi. Öyle olsaydı insan, Tanrı ile bütünleşmesiyle neredeyse tanrılaşırdı diyebiliriz. Oysa insan, Tanrı´ya göre hala bir çocuk, ve bu nedenle yaratıcısını bırakıp da kendi yarattıklarına kulluğa yönelse de onu azarlamamak gerekir. Tanrı´ya kulluk
Arap Mehcer (Göç) Edebiyatının iki önemli şair ve yazarı Halil Cibran ve Mihail Nuayme´nin reenkarnasyon inancı üzerine kurulu öykülerini sunuyoruz. Cibran, Çağların Külü ve Sonsuz Ateş öyküsünde, Rahip Hiram´ın oğlu Nasan ile M.Ö. 116 yılının sonbaharında Lübnan´ın Baalbek şehrinde ölen sevgilisini, M.S. 1890 yılının ilkbaharında Nasan´ın Ali el-Hüseyni adında bir çoban, sevgilisini de bir köylü kızı olarak, Nasan´ın babasının rahip olduğu yerdeki harabelerde tekrar karşılaştırıp kavuşturur. Bu öyküde Cibr
Lübnanlı ünlü yazar, düşünür ve şair Mihail Nuayme, Ey İnsanoğlu adlı bu eserinde Tanrı, insan, hayat, doğa, ruh, sevgi, ölüm gibi konularda özgün ve oldukça farklı düşüncelerini çok yalın bir üslupla ortaya koymuştur. Ey İnsanoğlu, bir diyalogdur. Güzel bir kurgu, sürükleyici ve akıcı bir anlatımla Tanrı, hayat ve doğa ile kendine göre ideal bir ilişki biçimi geliştirir; ruh, sevgi, hayat ve ölüm gibi konularda farklı yaklaşım sergiler. Ey İnsanoğlu, alternatif bir insan modeli ve yaşam biçimi üzerinde du
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 10 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1