seçkin kitapçılarda, www.oglak.com'da,
internet satış noktalarında ve Zambak Sokak, 21
Beyoğlu'nda
Roman geldi. Ben onu mavi mürekkeple yazmıştım.
Rötuşlar kırmızı mürekkeple yapılmıştı. Birçok
sayfanın kısmen ya da baştan başa çizildiğini görünce
şaşırdım.
Halil Lütfü Dördüncü parmaklarını birbirine geçirdi,
boynunu büktü. Ama kesin bir ifadeyle, "Bazı bölümler
çok uzun tutulmuş" dedi. "Pasajlarda gereksiz ayrıntılar
olduğundan onlara kıymak zorunda kaldık. Bu kadar
büyük bir romanı tefrikalar kaldırmaz. Y
(...) Ruzihayâl olduğuna yüz bin şahit isteyen en
çirkin ve en iğrenç bir cadı ayağa kalkmış,
ortadaki taş basamağa kadar gelmişti. Boyu ve
gölgesi bir dev heybeti taşıyordu. Orada dikili
durdu. Ağzı taze kana bulanmıştı. Saçları
darmadağındı. Dişleriyse, bir kurdunki gibi sivri
ve keskin bir biçimde parlıyordu. Nihayet
gözleri... Tanrım! Bu gözler, beni aşk ve arzuyla
kendimden geçiren o şahane gözler miydi? Evet,
bu cadının, yahut Ruzihayâl hortlağının gözleri
şimdi birer melanet kuyusu, tüyler ürperten b
"Artık geri dönemezdim. Göğsünü dolduran nemli saçlarını koklamak isteğiyle
başımı ona yaklaştırdım.
Koluyla beni itti. Birden kızdım:
– Nalan, dedim, senden sadece bir fedakârlık istiyorum... Görüyorsun ki,
yanıyorum...
– Kenan... Delisin... Normal değilsin... Seni mazur görüyorum... Fakat daha fazla
ileri gitme!..
– Merhametin bu noktada kalıyor demek? Sonra bu haksızlığını anlayacaksın ve
pişman olacaksın!..
– Sus Kenan!
– Susmayacağım... Tek bir kere benim olacak mısın?"
Varlığıyla bütün kalbimi ve hayatımı dolduran sevgili adam! Onun bu türlü acı çekmesi ve teselli araması beni perişan ediyordu. Benden ne istese vermeye hazırdım. Sırf avunsun diye canımı bile fedaya hazırdım. Ah! Bütün bu şeyleri ona söylememek, benim için değerinin ne olduğunu anlatamamak, susmak, hep susmak!.. İşte asıl dayanılmaz şey buydu.
Vedat heyecandan kısılmış bir sesle:
Fehiman!.. diyebildi.
Devam edemiyor, tıkanıyordu. Birden onun başını göğsüne çekti. Vücudunu kollarına aldı. Yüzünü saçlarının arasına sokarak:
Beni bağışla!.. diye hıçkırdı.
Fehiman hâlâ inanamıyor; iki uzun yıldan sonra, bu çok sevdiği ve sıcaklığını, kokusunu çok özlediği göğüse sokulduğuna inanamıyordu.
Bir şarkı mırıldanarak yavaş yavaş elbisesini çıkarıyordu. Kalbimde şiddetli bir çarpıntı ve tatlı bir heyecan vardı. Onu hiçbir zaman böyle yarı çıplak görmemiştim. Elbisesini bir kanepenin üstüne serdi.İskarpinlerini ve çoraplarını karyolanın ayak ucuna fırlattı.
Samanyolu önce her zamanki gibi tefrika edilir. Sonra kitap halinde basılır. Birdenbire büyük ilgi devşirir.
Bu ilginin tanıklarındanım. Annem, yaz gecelerinde benim bir türlü göremediğim Samanyolunu âdeta görerek, kim bilir kaç kez, Kerime Nadi
Artık geri dönemezdim. Göğsünü dolduran nemli saçlarını koklamak isteğiyle başımı ona yaklaştırdım. Koluyla beni itti. Birden kızdım:
Nalan, dedim, senden sadece bir fedakârlık istiyorum... Görüyorsun ki, yanıyorum...
Kenan... Delisin... Normal değilsin... Seni mazur görüyorum... Fakat daha fazla ileri gitme!..
Merhametin bu noktada kalıyor demek? Sonra bu haksızlığını anlayacaksın ve pişman olacaksın!..
Sus Kenan!
- Susmayacağım... Tek bir kere benim olacak mısın?
Yalnızca para değerlerinin saltanat
Toplam 7 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.