Bu kitaptaki kronikler tam da şunu söylüyor: Olgu, olay, durum, nesne, yani evrende, toplumsal yaşantıda ne varsa onları zihinde canlandırmak 'düşünmek' değildir. Bu, hatırlamaktır. 'Düşünmek' ise hatırlananlar aracılığıyla olmayan bir şeyi zihinde kavramlaştırmak, var kılabilmektir. İşte şiir, böyle bir sonuçtur.
"1923 sonrası Türk şiiri, bir bakıma Türkiye'nin siyasi tarihidir. Türkiye koşullarında emperyalizme, ağaya, ağalık düzenine, emek sömürüsüne, burjuvaziye, faşizme, antidemokratik yasalara ve bu yasaların uygulanmasına karşıysanız ve aynı zamanda emekten, demokrasiden, eşitlikten, barıştan, işçi sınıfından, bireyden, tam bağımsızlıktan, ulusal kurtuluş savaşlarından yanaysanız, bu amaçla çalışmalar yapıyorsanız; bu duruşunuzu partide, sendikada, yürüyüşte, mitingde, grevde eyleme dönüştürüyorsanız; şiirde,
Şiir Diyalektik Değilse: Şiir Üzerine Düşünce Uçları, dış gerçeklikten kopuk bir şiir, zamanına ve mekânına duyarsız bir şair olamayacağının altını çizerken; şiirin temel unsurlarından imgenin maddeci temeller üzerinde yükselmesi gerekliğini, ancak bu şekilde yeni bir gerçekliğin cevheri olarak şiirin ve şairin kendini gerçekleştirebileceği bildirerek: "Şiir diyalektik değilse hiçbir işe yaramaz"
"Şiir, şairden içten ve cesaretli olmasını bekler; ama bu cahil cesareti olmamalıdır. Şiire soyunanlar başlangıçtan bu yana yapılagelen onca şiir deneyiminin üstünden atlayıp geçilemeyeceğini kavramak durumundadır. Ancak ondan sonra geleneğin içinden bir ateş gibi geçip kendi şiirini kuracağı noktaya varabilir. Bu süreçten geçmeyenlere sorun. Hiçbiri şiir diye oluşturdukları bir metni şiir sanatı bakımından savunamaz. O metnin neden şiir olduğuna açıklık getiremez. Çünkü bunu yapabilmek için Türkçeyi ve Tür
Kimi ağız kanatır, kimi güneşten sıcak
İyi ki gürültülü kelimeler var
Bir kadın söyleyince başı döner dünyanın
Bir çocuk oyun deyip akşamı geciktirir .
Bazıları unutulmuş, bazıları yaralı
İyi ki yalnız gezen kelimeler var
Onlardan başlayan rüzgar
Anımsatır herkese yarılmış bir insanı.
"Edip Cansever, artık bir kültür kodu. Bu nedenle önermelerden sıyrılarak değerlendirilemez mi? Ortalama görüşün, bir şairin arayışlarını, adı konmamış buluşlarını, dilsel kurgusunu, ideolojik bir suçun kanıtı olarak gündemde tutması; Edip Can sever'in bir kültür kodu olmasını elbette engellemez. Edip Can sever'i değerlendirmeye sıra geldiğinde, İkinci Yeni şiiri çemberi içerisinde bir ucundan sokulup bir başka noktadan çıkartılması, ortalama görüşün yöntemiyle örtüşen, nesnellikten uzak, bir sekter tavırdı
Uzunca bir zamandır Veysel Çolak'ı izliyorum. Her gün yeni yeni kitaplarla dönüyor eve. Heyecanla açıp okuyor her birini, notlar alıyor. Onun olmadığı bir gün uzun uzun inceledim bu kitapları. Hepsi kedilerle ilgiliydi. Kediler üzerinden yazılmış birçok şiir, hikâye, deneme, roman, anı, günlük türünde kitaplardı bunlar. Aralarında kedileri konu edinmiş karikatür, resim kitapları da var. Anladığım kadarıyla Veysel de kedilere ilişkin bir kitap yazacak. Bu kitap için 'Kedisi', bir de 'Ben, Kedi' adlarını düşü
Yiten
Bilmezine savunursun
vardır -umursın- zaman daha
dev yapının ardında kalır güneş
düşer kurşuni gölge
zaman döner korkuya
yaptıydın yapacaktın
sorarlar anlamlı bilecen kurnaz
avuçtan saçılan su
muydu kalan?
bakarsın hafif nem
uçucu
bir pişmanlık sızısı
ıssızlıktır
sarar sarmalar
azalır sızan ışık
söner gider ateş
kalan kül
yiter yaşanmışlık
(...)
Bugünlerde dolmuşçular neşeli, askıcılar dağınık
cepçiler ürkek bu tenhalıkta, arpacılar aranıyor
babamcılar içerde, muslukçular yatmıştır su yoluna
vagoncular trene binmiş, tokatlanacak tetikte, racona uygun
pislikçiler yüzlerine iliştirmiş güneşi
hepsi ipi kırık güzel çocuk, bitirim; hepsi ağır roman
Rüzgarla yarışıyor içlerindeki at
"Şiir üstüne konuşmaktan oldum olası kaçınmışımdır. Arada bir, bir şiirle ya da bir şiir kitabıyla ilgili iki çift söz ediyorum, o kadar. Ama şiire görünmez kumaşlarla giysi diken terziler o kadar çok ki. Arada yararlanarak okuduğum yazılar olmuyor mu? Oluyor elbette. O yazarların başında da Veysel Çolak geliyor."
-Ülkü Tamer-, Radikal 2003
"Memet Fuat bir ayrıcalıktı benim için. Şimdi bir ayrıcalık da kafasının berraklığı yazılarına yansıyan Veysel Çolak oldu. Görüşlerini bizden örneklerle destekleyince o
yoksa son kez kedin uyandıracak seni
ölümün anı olacak bir başkasına.
Belki anımsanır yaşlı ayrılık
sonrası kuşlarını toplayan hüzün.
Bugün için kavga, yarın içindi merak
senin diye her akşam, onun diye yeryüzü
yumruğun öfkeyi tamamladığı zaman
pırıl pırıldı sevgilinin gözlerindeki hayat.
Bir kentin tarihini, coğrafyasını, toplumsal hayatını, geçirdiği değişimleri, insan tiplerini, atmosferini, doğal güzelliklerini, unutulan değerlerini, yeme içme kültürünü, gecesini gündüzünü, yazını kışını, folklorunu, eğlence hayatını, daha bin türlü özelliğini, herkes kendince görür. Tarihçi başka, coğrafyacı başka, turizmci başka, asker başka, öğretmen bambaşka bir gözle görür ve kendi bakış açısıyla yazmak ister.
Ama bir yazar-edebiyatçı, kendince bir duyarlıkla yaklaşır kentine. Çevresine gönül gözü
Şiir tanımlanamaz. demek yeterli değil. Çünkü var olan her şey tanımlanabilir. Bu durumda, belki de en doğru yaklaşım; bugüne dek yazılagelen tüm şiirlerin tek tanımının olamayacağını söylemek. Böyledir de. Bu, aynı zamanda yazılan her şiirin özgünlüğünü beklemek anlamına da gelir. Buradan hareketle, her şiirin bir tanımı vardır ve bunu beraberinde getirir, diyebiliriz. Melih Cevdet Anday ise; Çıkar yol, şiiri tanımlamaktan vazgeçmektir. Tanım akıl işidir, şiir ise akıl dışıdır. diyecektir. Oysa bu sözle
"Yineleyerek söylersem; biçimi, biçemi, yapıyı, dizeyi, esin kaynağını, ritmi, imgeyi; dizelerin yatay ve dikey kurgusunu gözetmeden; emekten ve ciddi bir ön hazırlıktan yoksun yazılan her şiir (!) başarısızdır, çirkindir. Böylesine oluşturulan metinler bir yenilik ve incelik getiremez. Oysa üretilen her şey; özünde, yaşamı güzelleştirmeyi amaçlayan bir içerik taşımak durumundadır. Örneğin şiir, en azından 'kağıt' kadar yaşamı güzelleştirici olmalıdır. Aslında böyle düşünüldüğü için silahlara karşı çıkılmıy
İnsanın bile sanallaştığı bir dönemdeyiz. İnsani olan her şey hızla buharlaşıyor. Buluşturucu olan değerler bir bir yitiyor. "Mektupsuz koma beni / Bir daha yaz adını mektubunun sonuna" diyen duyarlılığın çok uzağındayız. "Artık dört ucu yanık mektuplar" da almıyoruz kimseden.
Parçalar, parçalanmalar çağını yaşıyoruz. Oysa buluşmalara en çok gereksinme duyulan günlerden geçiyoruz. Böyle giderse, bir gün herkesin yalnızlıktan, sevgisizlikten, kendi yüzünden, bencillikten, yalandan, ikiyüzlülükten, günoğlu
AMACIMIZ AŞK
Unutamam ki eşsiz alnını o sürekli düğüm, belleğimdeki yara kalmadı kandan başka mürekkep atıldığı ateşi söndüren kitap...
En iyisi kalkıp ona gideyim bu düş bana dikilen giysi korkmuyorum düşürsünler başımı kucağına.
Bu kitapta yer alan yazılar, şiirden yana bir çırpınışın yazılarıdır. Biliniyor, ben de biliyorum elbette. Ne demiş olursa olsun, kimseye öncelediğiniz şiiri okutamazsınız; hiçbir şaire düşlediğini yazdıramazsınız; ama şiirin gereksindiği bilginin sağlanması için durmadan düşünebilir, metinlerde olanı açığa çıkartabilirsiniz. Bu, elde edinilenlerin kullanılmasını sağlar; yinelenmeleri engeller, geliştirici olanın kapısını aralar; yani her yeni şiire olmayandan değil; şiirin vardırıldığı yerden başlama olana
'Veysel Çolak yıllıkları' diğer değerli yıllıklar gibi, ve kuşkusuz yazara has özellikleriyle artık edebiyatımızın klasikleşmiş ve gelenekselleşmiş ürünleri arasın girdi. Bir yıl boyunca özenli bir çalışma ve dikkatli bir takip sonucu oluşturulan bu yıllıklar, geçtiğimiz yıl şiirimizde neler olduğunu merak eden herkes için vazgeçilmez bir başvuru kaynağıdır. Bu yıllık bugün şiirmiz için nasıl bir döküman, başvuru kaynağı ise, gelecek yıllarda şiirimiz hakkında araştırma yapacak olanlar için de aynı özellili
Okuyucu bu yıllıkta şairlerin 2007 yılı içinde yayımladıkları şiirlerden seçilmiş bir güldeste ile şiir üzerine yazılan yazıların hangi dergilerde ve ne zaman yayımlandıklarını gösteren bir listey6i, yine yıl içinde yayımlanan şiir kitapları ile şiir üzerine yazılmış kuramsal ve inceleme kitapalrının tam bir listesini ve şiir konusunda verilen ödüllerin bir dökümünü de bulacak.
Yani yüz elliye yakın son dönem günümüz şairlerinden seçilmiş şiirlerle okuyucuya keyifli anlar sunacak bu yıllık, aynı zamanda h
Buz ve Ateş
Dünya, ışığı yağmalanmış yıldız
İnsan çok uzak sana, yalın sevgiler
Ey unutulan! Ölümden bir çelenk sana
Bir derin boşluk, bir kocaman karanlık.
Üstümüzden geçiyor kanla yazılan tarih
Çek koçanları, senetler, bankların gölgesi
Kuşların konduğu sesim de yok oluyor
Karşılık olunca ömrüm bir ipoteğe
Seni kaybeder ve bu yüzden ölürüm
Ve bu yüzden hüküm de düşer.
Toplam 20 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.