Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 42 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Toparlak, iki rahibe, bir aristokrat, bir tüccar, bir burjuva çift, bir demokrat ve bir fahişenin aynı arabada seyahat ettiği karlı bir yolculuğun hikâyesi. Maupassant’ın Fransa halkının yaşantısına, ikiyüzlülüğüne ironiyle yaklaştığı bu öykü, yazarın külliyatında ayrı bir öneme sahip. Fransa-Prusya Savaşı’nın sürdüğü bir kış gecesi yola çıkan bu küçük topluluğun doluştuğu araba saatlerce karda gömülü kalınca, fahişe Elisabeth Rousset, piknik sepetindeki birbirinden lezzetli atıştırmalıkları ve şarabı yol a
Normandiya, 1870. Fransız ordusu, yakında Prusyalılar tarafından ele geçirilecek olan Rouen’i terk ediyor. Kentin on sakini, Havre’a ulaşmak için yolcu arabasıyla kaçıyor: Tüccar Loiseau ailesi, iplik fabrikası sahibi Carré-Lamadonlar, Bréville Kontu ve eşi, iki rahibe, demokrat Cornudet ve "Yağ Tulumu" diye adlandırılan kibar fahişe Élisabeth Rousset. "Namuslu insanlar" bu kızın varlığını hoş görebilecekler mi? Flaubert tarafından "bir başyapıt" olarak görülen Yağ Tulumu, ilk olarak 1880’de, Zola tarafında
Ay Işığı, öykü alanında dünya edebiyatına damgasını vurmuş olan Fransız yazar Guy de Maupassant’nın on dört öyküsünden oluşan bir derleme. Edebiyat yaşamına Flaubert’in çırağı olarak başlayan Maupassant, benzerine az rastlanır gözlem gücü, küçük ayrıntıları değerlendirme ustalığı ve doğrudan söylenenin gerisindeki ince alayla kaleme aldığı eserleriyle öykü türünü adeta yeniden tanımlamıştır. Olaylara, nesnelere hep dışarıdan bakan, okuru çok değişik çevrelerde, çok değişik insanlar arasında dolaştıran ya
Guy de Maupassant (1850-1893): Tolstoy'un, "...sayıları az olmakla birlikte, Maupassant gibi bir başka tür insan daha vardır ki, bunlar her şeyi kendi gözleriyle, içerdiği önem ve anlamıyla, olduğu gibi görürler" sözleriyle andığı yazar, kırk üç yıllık kısa ömrüne pek çok roman, öykü, deneme ve tiyatro oyunu sığdırdı. Yazarın ikinci romanı olan Güzel Dost 1885 yılında yayımlandığında geniş yankı uyandırmıştır. Romanın kahramanı Georges Duroy'nın muhabirlikle başlayan, uğruna her tür ahlaksızlığı mubah gördü
Then the judge, still kneeling, his head buried in the bed clothes, cried in a voice altered by grief and dead-ened by the sheets and blankets: "Mamma, mamma, mamma!" And his sister, frantically striking her forehead against the woodwork, convulsed, twitching and trem-bling as in an epileptic fit, moaned: "Jesus, Jesus, mamma, Jesus!" And both of them, shaken by a storm of grief, gasped and choked.
Tükendi
"When I am in the presence of a woman, of a pretty woman, I feel capable of anything. By Jove! when I feel her looks penetrating me, her confounded looks which set your blood on fire, I should like to do I don't know what; to fight a duel, to have a row, to smash the furni-ture, in order to show that I am the strongest, the brav-est, the most daring and the most devoted of men.
Tükendi
Now that we knew each other's identity we looked at each other again. I remembered perfectly the hand-some, slender youth who led the cotillons with such frenzied agility and gracefulness that he had been nick-named "the fury." Going back into the dim, distant past, I recalled a story which I had heard and forgotten, one of those stories to which one listens but forgets, and which leave but a faint impression upon the memory.
Tükendi
"Tanrı bunu neden yapmıştı? Geceler uykuya, bilinçsizliğe, dinlenişe, her şeyi unutuşa ayrıldığına göre, onu gündüzlerden daha güzel, şafaklardan, akşamlardan daha hoş yapmak nedendi? Sonra niçin bu ağır, bu baştan çıkarıcı, bu güneşten daha şiirli, bu öylesine kapalı olduğu için gün ışığıyla aydınlatılamayacak kadar minik ve gizemli şeyleri aydınlatmaya adanmış gibi görünen yıldız gelip de karanlıkları nasıl böyle saydamlaştırıyordu?İnsanlar yataklarında olduklarına ve hiçbir şey göremediklerine göre bu bü
Guy de Maupassant 43 yıllık ömrüne pek çok roman, öykü, deneme ve tiyatro oyunu sığdırmış üretken bir yazardı. Lanetli El'de erken dönem öyküleri sayılabilecek 9 öykü yer alıyor. Gustave Flaubert'in "halefim" dediği yazar, konu bakımından birbirinden epey farklı bu öykülerde sadeliği ve nüktedanlığı elden bırakmıyor. Bazen bir lanet, bazen bir anlam arayışı bazen de bir ahlak ikilemi üzerinden 19 yüzyıl Fransa'sına dair detaylı bir tablo çiziyor.
Tükendi
"Je suis malade, decidement ! Je me portais si bien le mois dernier ! J'ai la fievre, une fievre atroce, ou plutot un enervement fievreux, qui rend mon ame aussi souffrante que mon corps. J'ai sans cesse cette sensation affreuse d'un danger menaçant, cette apprehension d'un malheur qui vient ou de la mort qui approche, ce pressentiment qui est sans doute l'atteinte d'un mal encore inconnu, germant dans le sang et dans la chair."
Tükendi
Guy de Maupassant'ın yaşamının son yıllarında kaleme aldığı Ölümden Acı, yaşlılığın eşiğine gelmiş bir ressamın, sevgilisinin kızına yönelen aşkını, şaşırtıcı bir ayrıntı zenginliğiyle anlatır. Roman, yitip giden gençliğinin izini soylu sevgilisinin güzel kızında sürmeye çabalayan ressam Olivier Bertin'in gelgitlerle örülü yaşamına olduğu kadar, metresi Guilleroy kontesinin yaşlanmaya karşı umutsuz direnişine de ayna tutar. Maupassant'ın en iyi romanlarından biri sayılan Ölümden Acı, yazarın ilgisinin rande
"M. Guy de Maupassant nous donne aujourd'hui (...) trente pages d'esthetique et un roman nouveau. Je ne surprendrai personne en disant que le roman est d'une grande valeur. Quant à l'esthetique, elle est telle qu'on devait l'attendre d'un esprit pratique et resolu, enclin naturellement a trouver les choses de l'esprit plus simples qu'elles ne sont en realite. On y decouvre, avec de bonnes idees et les meilleurs instincts, une innocente tendance a prendre le relatif pour l'absolu. M. de Maupassant fait la th
Tükendi
"Quel que soit le bien-etre qui engourdit notre corps, nous desirons toujours quelque chose de plus... Pour le coeur." "13 nouvelles choisies de Maupassant sur le theme du bonheur et du malheur, commençant avec la nouvelle intitulee ‘Le Bonheur'
Tükendi
L'exploration des zones les plus obscures de l'etre est aussi le sujet de la Nuit fantastique. Par un radieux dimanche du printemps 1913, un dandy au cœur insensible, et dont les nombreux succes feminins ne parviennent pas a dissiper l'ennui chronique, s'aventure a son insu sur le dangereux chemin qui mene a la decouverte de soi-meme. D'un elegant champ de courses jusqu'aux allees mal famees du Prater, cette quete initiatique jalonnee de rencontres louches constitue aussi une derniere promenade dans la Vien
Tükendi
Comment le desir et la passion, enracines au fond de chaque etre, peuvent le reveler a lui-meme et bouleverser son destin : tel est le secret que tentent de percer les quatre recits qui composent ce volume. L'eveil de la jalousie chez un garçon de douze ans, qui a innocemment rapproche sa mere et le jeune vacancier oisif dont l'amitie l'emplissait de fierte ; la derive nocturne d'un homme qui decouvre au contact des voyous et des prostituees une part inconnue de lui-meme ; le mystere d'une jeune femme qui s
Tükendi
L'exploration des zones les plus obscures de l'etre est aussi le sujet de la Nuit fantastique. Par un radieux dimanche du printemps 1913, un dandy au cœur insensible, et dont les nombreux succes feminins ne parviennent pas a dissiper l'ennui chronique, s'aventure a son insu sur le dangereux chemin qui mene a la decouverte de soi-meme. D'un elegant champ de courses jusqu'aux allees mal famees du Prater, cette quete initiatique jalonnee de rencontres louches constitue aussi une derniere promenade dans la Vien
Tükendi
Kimler yoktur ki Maupassant'ındünyasında: Köylüler, askerler, masalarında geviş getirip gırtlaklarına kadar kırtasiyeciliğe batmış bürokratlar, genç burjuva bohemler, hanımefendiler, taşra eşrafı, hali vakti yerinde ama gözlerini hırs bürümüş çiftçiler, açgözlü küçük burjuvalar, genelev sahipleri ve fahişeler, denizciler, rahibeler, doktorlar... 19. yüzyılın ikinci yarısında Fransa'da yaşayan hemen herkes, çürümeyeyüz tutmuş bir toplum tablosunu tamamlar! Anlaşılacağı gibi, giderek değişen dün
Tükendi
Bundan üç ay önceydi. Ölmek üzere olan yaşlı bir kadını muayene etmek için çağırmıştım. Bu kadın, hepinizin sıkça gördüğü sıska beygirin çektiği arabasındaydı. Yanında biricik dostları olan iki iri kara köpeği vardı, sahiplerinin yanından bir an bile ayrılmıyorlardı. Hasta kadın, vasiyetini yerine getirmekle görevlendirdi beni. Vasiyetin anlaşılır olması içinse tüm yaşamını anlattı. Çok çarpıcı, sıra dışı bir aşk öyküsü dinledim ondan. Anlattığım zaman sizin de bana hak vereceğinize eminim dostlarım. Düny
Tolstoyun en çok beğendiği Fransız yazarın Türkçeye ilk defa çevrilen öyküleri.
Birbirinden karanlık, dokunaklı ve akıllardan çıkmayan melankolik öykülerin bir araya geldiği bu derlemede, 19. yüzyılın en büyük isimlerinden Guy de Maupassant'ın yazarlığının karakteristik özelliklerini yansıtan kısa şaheserler okurun karşısına çıkıyor. Kısa öykücülüğün babası sayılan yazarın başta korku edebiyatı yazarları olmak üzere kendisinden sonra gelenleri derinden etkilediği, Horla, İntiharlar, Kesik El gibi öykülerin de yer aldığı bu cilt, okurları deliliğin kol gezdiği tekinsiz bir deneyime dave
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 42 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1