Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 52 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
Size, bize "mevcutlu" götürülen, az sonra karısından ayrı düşecek olana, Beyoğlu´nun arka sokaklarında çamurlara bata çıka yürüyene, karanlık odalarda kendini arayana, "eksik" sevene, dövülmüş halini kimseler görmesin isteyene, cam yeşili etek giyene, sonbahar uğultusu duymamış olana bakıyor Atilla İlhan, bakıyor ve onlardan, sizden, bizden şiir yapıyor. ...
Tükendi
Duvar Attilâ İlhan`ın ilk şiir kitabı. Daha çok özgürlük, eşitlik ve mutluluk ideali üzerine yazılmış, toplumsal gerçekçi ilk şiirler... İlhan, "Duvar`daki şiirler, belki harbi etiyle kemiğiyle yaşamamış; ama gazete, radyo ve sinema yoluyla bir yandan; fırında kaybolan ekmek, seferber edilmiş ordu, pasif korunma ve karartmalar yoluyla öbür yandan; onun sertliğini ve hainliğini `etinde duymuş` bir harp delikanlısının şiirleri" diyor. Duvar`da kendini dünyayla ve tüm insanlarla bir ve beraber hisseden, kendi
Tükendi
"Ne konuştuk, Osmanlı´da ulusal burjuva yoktu, İttihatçılar´dan başlayarak ulusal burjuva yaratma çabasına girişilmiş, Cumhuriyet´ten sonra da bu çaba sürdürülmüştür. Devrimi, bizde bürokrasi, aydınlar ve eşrafla bütünleşmiş halkın oluşturduğu ´tarihsel blok´ yaptı, başarı kazanınca da şu son derece zor durumla karşılaştı: Gelişmiş bir burjuvazi olsa, kültürünü de yaptığı için, üstyapısı ya hazır ya hazıra çeyrek kala olacak, devrimden sonra da üstyapı ´resmileşecek´. Klasik gelişme şemasına uygun ülkelerde
Tükendi
İnsana, insanlığa has duygulardan; aşktan, özlemden, acıdan, öfkeden şiirler yaptı bize. Yaşadığımız dünyayı değiştirebileceğimizi söyledi mısra mısra. Bu yüzden de korkuttu "kral"ları Attila İlhan... Bu kitapta okuyacağınız şiirler, bu ülkenin kocaman bir "Korku Krallığı"na dönüştüğü 12 Eylül döneminde yazılmış ve o dönemin baskıcı, her türlü özgürlüğü yok eden, sindirici, kanatıcı, çürütücü ortamını anlatıyor. Sirenler çalıyor mısralarında; zincir şakırtıları kol geziyor, sokaklardan kan sızıyor, bir insa
Tükendi
Saplantılarıyla boğuşan, genelgeçer ahlak kurallarının hor gördüğü bir durumu içinde hissederek yaşayan, Bayraktar Paşazadelerin kızı Suat.. Kadınlardan korkan, onları doğru dürüst tanımayan ve fahişelerin dışında hemen hiçbirisine yanaşmamış, Manisa eşrafından Hacıbeyoğlu´nun oğlu Halim... Bu iki insan, hapsedilmiş bir ozanın kurtarılması için düzenlenen bir toplantının, kışkırtılmış halk kalabalıklarınca basılıp, polisçe dağıtıldığı kargaşanın içinde birbirlerine itilirler... Bıçağın Ucu bir cehennemi an
Tükendi
"...canımı kurtarayım derken, vatanını kaybedersin!.." Kurtuluş Savaşı'nın en hareketli günlerini Mustafa Kemal'in yaşamı içinde anlatan Gâzi Paşa, tarihsel olarak Kuvva-yı Milliye'nin İzmir'e girişi ve Trakya'nın geri alınması ile sonlanıyor. Bu çarpıcı dönemin içinde Latife Hanım, Fikriye Hanım, İsmet Paşa, Fevzi Çakmak, Kâzım Karabekir, Halide Edip, Falih Rıfkı, Yakup Kadri, Mustafa Suphi, Nâzım Hikmet, Çerkez Ethem... tümü de çok yakından tanıdığımız isimler Attilâ İlhan'ın bize o günleri yaşatan kurg
ne kadınlar sevdim zaten yoktular / yağmur giyerlerdi sonbaharla bir / azıcık okşasam sanki çocuktular / bıraksam korkudan sanki gözleri sislenir / ne kadınlar sevdim zaten yoktular / böyle bir sevmek görülmemiştir Attila İlhan´ ın gönüllere girmiş, dillere sinmiş, okuyan herkes için adeta içselleşmiş şiirlerinden biridir "böyle bir sevmek". İmkansız aşkları, kent aşklarını, aşkların "düşbozumlarını" öyle bir tonda yazmış, söylemiştir ki, unutulmaz olmuştur pek çok şiiri gibi. Böyle Bir Sevmek´ teki şiirle
Tükendi
Yağmur Kaçağı, Attila İlhan´ın "inadına" yazdığı şiirleri kapsıyor. Aşk şiirleri yazdığı için eleştirildiğinden inadına aşkı, yolculuk şiirleri sanatçının toplumsal uğraştan kaçması olarak yorumlandığından inadına uzun yolculukları, limanları, farklı kentleri, kent insanlarını, fahişeleri, bıçkın denizcileri yazmış şair. Onun yarattığı engin imge okyanusunun çalkantılı sularında yelken açacak; her mısrada duygularınıza, düşüncelerinize, heyecanlarınıza, umutlarınıza eşsiz karşılıklar bulacaksınız...
Tükendi
"Ne kadınlar sevdim zaten yoktular" diye anlattı "sevgili"nin hayatta somut bir karşılığı olmadığını Attilâ İlhan. Şimdi de "Kimi sevsem sensin / hayret" diyor. Yaşadığımız hayat karmaşıklaştıkça "mümkünsüz" hale gelen aşklarımızı mısralara döküyor, mısralarını, ruhumuzu hafif bir meltem gibi saran, bizi derinleştiren, acıtan eşsiz bir müzikle harmanlıyor ve onlardan hayatlarımıza temelli giren, unutulmaz şiirler inşa ediyor... Onlara bakalım, dokunalım diye; onları duyalım, koklayalım, onlarla içimizin çor
Tükendi
Attila İlhan´ın cinsellik konusuna cesaretle eğildiği, büyük tartışmalar yaratan bu çarpıcı ve sarsıcı romanı yayımlandığında öyle bir yankı yarattı ki, kitabın adı günledik dile girerek farklı kullanım alanlarında kendine yer buldu: Kimi zaman bir olgunun normalden fazlalığını anlatmak için kullanılan bir deyim oldu "Fena Halde Leman". Romanda ete bürünen Leman Korkut´la ve diğer kahramanlarıyla Attila İlhan, farklı bir cinselliği konuşulabilir, tartışılabilir, anlaşılabilir, doğal bir durum olarak anlattı
Tükendi
"Evet, benim nâçiz vücûdum... birgün elbet toprak olacaktır... fakat Türkiye Cumhuriyeti... ilelebet pâyidâr kalacaktır." İşgal Kuvvetleri'nin İstanbul'a girişi ile açılan O Sarışın Kurt, Attilâ İlhan'ın kaleminden Lozan'dan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'na, Cumhuriyet'in ilanından İzmir suikastine Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarını, bireysel ve toplumsal coşkuları ve acılarıyla gözlerimizin önünde canlandırdığı, yüreğe işleyen olağanüstü görsellikte bir destan... O Sarışın Kurt, Selim İleri'nin Sunuş'
"Demokrasi, özgürlükleri yalnız kendisi için istemek, yalnız kendisi için kullanmak demek değildir. Bunu bir anlayabilsek rahatlayacağız." - Attila İlhan-
Tükendi
Ne istemediğini bilen ama ne istediğini bir türlü kestiremeyen, yalnız bir adam, Hasan, Saf, duygusal, ürkek, kimliğini Hasan´la bütünleyerek var olan, Yakup, Hasan´ı anlayan, seven, onun sığınağı olan bir fahişe, Meryem... Aşkını unutmak, için sıkıntısını denizlere akıtmak isteyen Hasan, güzel sanatlar eğitimini yarıda bırakarak gemilerde çalışmaya başlamıştır. Arkadaşı ve sırdaşı kamarot Yakup´la birlikte kaçak kürk işine bulaşırlar... "Zula"da kürklerle İstanbul´a demirleyip sahile çıktıklarında onları b
Tutuklunun Günlüğü nde Attila İlhan, klasik Türk şiirinin sesini, havasını yeni, çağ ve toplumsal bir içerikle doldurarak yeniden kuruyor. Bir kısmı şarkı olmuş; saten müziği içinde saklı bir sesi olan şiirler, notalarla kolayca sarmaş dolaş oluvermiş:
Tükendi
Sırtlan Payı - Aynanın İçindekiler 2 Attilâ İlhan, "Aynanın İçindekiler" dizisinin ikinci romanı olan Sırtlan Payı'nda, bir yandan 27 Mayıs darbesini izleyen siyasal panoramayı çiziyor, bir yandan da Balkan ve Birinci Dünya savaşları ile Kurtuluş Savaşı'ndan kesitler veriyor... 1960 Temmuz'unda bir gece evinde enfarktüs geçiren emekli albay Ferid Bey, bu kriz gecesinden sonra, İmparatorluğun ve Milli Mücadele, Mütareke yıllarıyla yakın tarihimizin hesaplaşmasını yapar. Miralaya bakan kardiyolog Dr. Sevim
Tükendi
"Aslında bu, bir geminin 'seyir defteri'ni incelemek gibi bir şey! Bu geminin adı, Türkiye! 70'li yıllar boyunca bir iki kere 'kaptan' değiştirse de, rotası hemen hemen aynı kaldı. Hele içinde 'seyrettiği' atmosfer hiç değişmedi: Barometre, sürekli düşüktü, fırtına gösteriyordu; 'dost' bellenmiş limanlardan verilen meteoroloji raporları güven verici değildi hiç, saplantı denebilecek bir inatla 'rota'nın istedikleri doğrultuya döndürülmesinde ısrar ediyorlar, aralıksız 'batacaksınız' diyorlardı. Ben, geminin
Tükendi
Attila İlhan´ın "Aynanın İçindekiler" dizisinin beşinci romanı O Karanlıkta Biz. 190´lı yıllar... II. Dünya Savaşı başlamış, savaşın dışında kalan bir ülke olmasına rağmen Türkiye´de de yoğun bir siyasi kargaşa ortamı oluşmuştur. İstanbul´da istihbarat servisleri cirit atmaktadır... "O Karanlıkta Biz, kuruluşuyla sürükleyici casusluk romanlarına parmak ısırtacak bir roman yapısına sahip. Birbirinden ilgi çekici kişilikleri, merakı gitgide artıran olay örgüsü ile tam bir usta işi. 1940´lı yılların savaş İst
Tükendi
Yıl 1919. İzmir işgal altındadır. İşgale karşı mitingler yapılmakta, Halide Edip, Münevver Saime, Mehmet Emin gibi konuşmacılar halkı direnmeye çağırmaktadır: "Efendiler, az söylemek, çok yapmak zamanı gelmiştir. Biz sadece ağlıyoruz, ağlamakla kazanılmış hak, hıçkırıklarımızı dinleyecek kalp yoktur!" "Bacaksız" Abdi Bey, Gülistan Satvet, Prens Bragin, Rosa Mizrahi, Ahmet ziya, Neveser.. Aynanın İçindekiler serisinin bu dördüncü kitabında, diğerlerinden tanıdığımız pek çok aktör yine sahnede. İttihatçılar,
Tükendi
Yıl 1920. "Reis Paşa" artık Anadolu´ya geçmiş, millitvekilleri Ankara´ya toplanmakta... Yurdun dört bir yanında direnişin ateşi harlanmış. Ama kışkırtmaların, ayaklanmaların da ardı arkası kesilmiyor. Ortalık toz duman. "Reis Paşa", bir yandan savaşı yönetirken, bir yandan da tasarladığı geleceğin tohumlarını atıyor... Allahın Süngüleri bu büyük direnişin öyküsünü anlatıyor ve onun kahramanlarının etten kemikten, "insan" resimlerini çiziyor. Mustafa Kemal, İsmet İnönü, Halide Edip, Yunus Nadi... Makbule Ha
Tükendi
Her gün hesaplaşacağız, bazen ben sizin ayağınıza basacağım, bazen siz benim; sürgit bir eleştiri, özeleştiri ortamında adeta ortaklaşa bir fıkracılık modeli oluşturacağız; yani bu iş ciddi, sorumluluğu bu satırların yazarına düştüğü kadar, okuyanlarına da düşüyor; yine yanılmış diye burun kıvırıp, kaytarmaca yok; yazacaksınız, yanılgı nerdedir, doğrusu ne olabilir; tartışacağız, iyisini elbirliğiyle araştıracağız. Hadi, hazır mısınız? Ben hazırım, ne eleştirmekten korkarım, ne eleştirilmekten; üstelik o ço
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 52 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2