Büyülerle yaşar Anadolu insanı bir bakıma. Büyülerle örülmüş onunu günlük yaşamı. Bundan dolayı, büyü büyük bir gerçektir onun gözünde, yaşanan inanılan gerektiğinde yardıma çağırılan bir gerçek.
Cinler, Anadolu İnsanın özellikle kadınların yaşamını etkileyen, ancak ne oldukları bilinmeyen, geleneklere inançlara gelen, onlarla giden bilinmez varlıklardır. Burada daha çok aşkla, evlilikle, kadın erkek ilişkileriyle ilgili cincilik, dualar ve muskalar üzerinde durulmuştur.
Virgiliustan en az bin beş yüz yılönce yaşadığı söylenen, adı bilinmeyen bir ozanın derlediği Gılgameş Destanı günümüzde olduğu gibi M.Ö. dahi pek çok dile çevrilmiş, insanlıktarihi boyunca ilgiyle okunmuş bir destandır.
Gılgameş Destanının yüz yıllardır böyle büyük bir ilgiyle okunmasının sebebi hiç şüphesiz, ölümsüzlüğün ardında koşan, kişiselleştirilmiş bir insan sorununu konu edinmesidir. Gılgameş Destanı sizi insanlık tarihinin binlerce yıl öncesine götüreceği gibi aynı zamanda günümüz insanının pro
"Muhammed yaşadığı sürece hadislerin yazılmasına, toplanmasına karşı çıkmıştı. Daha sonra, ölümünün ardından, ilk Halife ile arkadaşları bu hadislerin toplanmasını da yazıya geçirilip korunmasını da yasaklamıştı. Nitekim yine birinci Halife toplanan beşyüz hadisi yaktırmıştı. İkinci Halife, kimde hadis varsa onları yoketmesini bütün şehirlere, şehirlerin halkına bir yazıyla bildirmişti."
"...İslamın başlangıç yıllarını bir ´mutluluk çağı / asr-ı saadet´ diye görmeyi anlamak çok güçtür. Kanla, kılıçla gelen
Türk dilinin kıyıya itildiği, önemsenmediği, Farsçanın baş üstünde yer ettiği bir çağda ortaya çıkan Hacı Bektaş Veli, bir inanç kişisi, bir kurum öncüsü olmaktan çok bir uyarıcı, bir öncüdür. Onu ancak kendi diliyle, kendi duygularıyla yoğrulup biçimlenen kimseler anlayabilirler. Bu nedenle Hacı Bektaş Veli Anadolu'nun insan kokuşlu, ışık gülüşlü dilidir, güçlendiren soluğu, gönülden gönüle sevgi boşaltan oluğudur. Ne mutlu bu serin, bu duyarlı, bu pırıl pırıl oluktan içenlere, esenliğe kavuşanlara...
Yediyüz yılı aşkın bir süredir, Anadolu´nun sınırlarını aşan değişik inanç kurumlarının doğmasına olanak sağlayan etkisiyle ilgi çeken Mevlânâ üzerinde durulmaya değer, önemli bir konudur. Mevlânâ içen, seven, gülen, oynayan, sevilen, sevmeyi bir din olarak benimseyen kimsedir, onun yanına bütün katılıklardan, geçmişin donmuşluğuna özlem duymaktan sıyrılıp arınarak gitmek gerekir. Bu çalışmada bu düşünceyi vurgulama, Mevlânâ´yı başkalarının değil, kendi ağzından anlama yolu seçilmiştir.
Cinler, Anadolu İnsanın özellikle kadınların yaşamını etkileyen, ancak ne oldukları bilinmeyen, geleneklere inançlara gelen, onlarla giden bilinmez varlıklardır. Burada daha çok aşkla, evlilikle, kadın erkek ilişkileriyle ilgili cincilik, dualar ve muskalar üzerinde durulmuştur.
Uyuyorken ruhum bir şara vardı
İlahi mevladan oldu hidayet
Gönül azmettiği didarı gördü
Dedi benden işin olsun selamet
Dedim mevla evla nedir cihanda
Muhammed Ali´ye ola gör bende
Yarın sıratı geçersin niranda
Resülün aşkına verir selamet
Sevgili okuyucu, bu çalışma, Atatürk´ün ülkenin geleceğini, güvenliğini, bağımsızlığını, bütünlüğünü korumakla görevlendirdiği gençlik için yazılmıştır. Çalışmanın amacı, Atatürk´ü kendi sözleriyle, kendi düşünceleriyle, kendi diliyle anlatmak, başkalarının kişisel yorumlarına, değerlendirmelerine başvurmadan tanımak ve tanıtmaktır.
Anadolu uygarlığının önemli bir ürünü olan kutsal varlıklar bütünü, şu "mitologi" adını verdiğimiz çalışma dalı, Anadolu insanının geçirdiği gelişim aşamalarını, düşünme atılımlarını gösteren birer kesin kanıttır. "Mitologi" eski Yunanca'da "öykü", "söylence", "doğaüstü olay", "us ilkelerini aşan olay" anlamına gelen "mitos" ile "bilgi", "bilim" gibi karşılıkları içeren "logos"tan oluşmuş bir addır. Genellikle "doğaüstü olaylar bilimi" anlamında söylenir. Bugün, kavramın daha geniş bir anlam kazandığı, bili
Anadolu ilaçları, Anadolu'da yetişen bitkilerden, Anadolu halkının yaptığı sağaltıcı, iyileştirici birleşmelerdir, buluşlardır. Bunlar eskiçağdan günümüze değin sürüp gelen bir geleneğin ürünleridir. Anadolu'da yetişen bitkilerden yapılan ilaçların, bugünkü belgelere göre en eskileri, çoğu Hititlerden kalmadır. Anadolu ilaçlarının yapımında bitkilerle hayvanlardan yararlanılıyordu.
Anadolu ilaçları, yalnız Anadolu kaynaklı değildir. Komşu ülkelerden öğrenilmiş, edinilmiş ilaçlar vardır Anadolu ilaçları ara
Anadolu İnançları-Anadolu Söylencelerini içeren bu çalışmada ele alınan konular, gelişi güzel bir seçmenin değil, elde bulunan belgelere, kanıtlara dayanan bir araştırmanın ürünüdür. Kiminin kökeni Anadolu değilse de Anadoluda yaşamış, yaşayan insanların güncel işlerine karışmış, o işleri yönlendirmiş, etkilemiş olduğu göz önünde tutularak buraya alınmıştır. Önemli olan, bizce, bu inanç ürünlerini, mitoloji kavramı altında toplanan söylenceleri Anadolu insanının bugün yaşaması, geçmişte benimsenmesidir. İki
Bütün Akdeniz uygarlıklarının beşiği Anadoludur, düş değil, bir gerçek, bir tarih oluşumudur bu. Bilgece düşüncenin, sanat yaratmalarının, dinlerin yerden ot bitercesine bittiği, kaynaştığı, çevreye yayıldığı bir yerdir Anadolu. Mezopotamya uygarlığının Anadolu uygarlığından eski olduğunu, tarihin Sümerlerle başladığını savunan görüşler, düşünceler vardır. Ancak, bilimsel düşüncenin, belli bir anlayış açısından varlık bütününe, evrene, insana bakmanın Anadolu dışında geliştiğini, doğduğunu en küçük
İnsan, belli bir ölçüde, kendi kendini yenileyen, yenilemeyi bilen varlıktır. Olduğu yerde kalma, yalnız çevrenin verileriyle yetinme yok insanda. Doğa, düşünme yeteneği olan insanı, kendiliğinden birtakım yaratmalara iter. Doğa insanı böyle bir eyleme itmeden, insan, bu eylemin baskısı altında, akışı içinde yaratmadan, ortaya yeni bir nesne koymadan edemez. Bu insanın kendini yenileme duygusundan doğar. İlaç yapılan bitki ile insan doğa arasında içten bağlantı kuruyor kendince. Bunu bilimsel bir anlayışla
Maçka´nın, en azından, belgelere geçmiş 2400 yıllık bir geçmişi vardır. Bu geçmiş, onun, "ilçe" olarak değil, yerleşme yeri olarak, varlığıyla ilgilidir.
İlk bakışta Maçka köylerinin kayarak oturmuş topraklar üzerinde kurulduğu, çevrenin orman olduğu görülür. Aşağı yukarı bütün köyler dağ yamacında oturmuş, biraz eğik düzlüklerde kurulmuştur, doğal düzlük yalnız yaylalarda vardır. Sözgelişi Akarsu, Yazlık, Çeşmeler, Çatak, Ocaklı, Konaklar, Hamsiköy yöresinin yol boyunca uzanan tüm köyleri, Başar gibi birç
Anadolu büyüleri, Anadolu insanının yazgısıyla, yaşama biçimiyle yoğrularak oluşan tarihidir.Onun yaşamını, uygarlığın bütün öğeleriyle giremediği bir ortamda düzenleyen, acılarını, kıvançlarını sergileyen büyülerdir.Büyüler yaptıran için gerçek, yapan için ise bir çıkar kaynağı, sömürü aracı olmuştur.İslam dininin getirdiği kesin yasaklara karşın büyüleri "okumuş" sayılan kimselerin özellikle "hoca" adı verilenlerin yapmaları ilginç bir toplum sorunudur.Bu yapıtta derlenip sunulan büyülerden çoğunu yazarı
Bu destan böyle başlamazdı bilirim
Akan kanın izinden yürüdükçe
Canın cana kıydığını gördükçe
İnsan olduğumdan irkilirim.
Kara Zıpkalılar kara giysiler içinde
Ana südünden ak bir yürek taşıyan
Kanını dökene su veren
Babasına bıçak çekene gülümseyen
erkişilerdir.
Savaş kötüdür kaçınılmaz olsa da
Canın cana kıyışı ölümden öte
Ekmeği keserken bile korkutur bıçak
Bir ses çıkar soğan doğrarken
Bakar yüreğim gözlerine
Bu mavi gök üstümüzde
Bu güneş pırıl pırıl can kokuşlu
Bu doğurgan bire
Bu çalışma günümüze değin ürünleri kalan, başka içerikli çalışmalara olanak sağlayan, ışıldak olan düşüncelerin kuşbakışı görünmesidir. Uygarlık hızlı gelişim çizgisi üzerinde yürürken insan sorunlarını gözden uzaklaştırmamış, geçmişle gelecek arasında bir bağlantı sağlamış, geleceği geçmişin güçlü birikimleri üstüne kurmuştur. Ancak bu kurmada titizce bir gereç seçiminin yapıldığı, geleceği aydınlatıcı odakların ayıklandığı da unutulmamalı. Uygarlık beslendiğine yeni besinler katarak kendini besleyen evren
Uygarlık tarihinin, tek tanrılı dinlerin, özellikle Hıristiyanlığın doğuşundan başlayıp 1400 yıla yaklaşan bir kesimi kapsayan Ortaçağ kimilerinin ileri sürdükleri gibi, yalnızca düşünsel katılaşması dönemi değildir. Bu uzun kesim içinde uygarlığa ışık tutan, büyük yararlar sağlayan verimli kişilikler de yetişmiştir. Ancak bir kazan sütü bulandıran birkaç damla mürekkep gibi, bu dönemi de gözden düşüren, kötüleyenlere yardımcı olan olumsuz kimseler yetişmiştir. Özellikle tanrıbilimin doğuşu kiliselerde, kil
Toplam 39 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.