Gördüklerimizi, duyduklarımızı ve yaşadıklarımızı elin İzlandalısına anlatsak mümkünü yok inandıramayız. Eminim, ya abarttığımızı ya da ülkenin en önde gelen muhalifi ya da en yalancısı olduğumuzu düşünecektir. Ülkemizde olup bitenleri Malmö’de birine anlatsak, "Buraya yerleşmek için böyle söylüyor" diye düşünecektir mutlaka… Malmö, göçmenler kenti ya… Bizdeki olup bitenler, abartılı bir gerçeklik mi yoksa gerçekliğin kendisi mi bunu en iyi kim bilebilir? Ülkemde yaşananları gördükçe, çevreme kulak verdikçe
Deprem, sel felaketi, çığ düşmesi, hızlı tren kazası, mülteci ölümleri, intiharlar, iş cinayetleri, kadın, doğa ve
hayvan katliamları...
İsimsiz, koskoca bir mezara döndü güzel ülkem...
Isınamayan, doyamayan, gezip dolaşamayan ve bir türlü uyanamayan Alilere, Ayşelere, Ahmetlere,
Fatmalara...
İlk öpüşme, ilk kez ‘‘milli'' olma, ilk hediyeler, ilk kazanımlar, ilk kayıplar, martılara atılan ilk simit parçası unutulur mu hiç?
Ya ilk ihanetler, ilk terk edilmişlikler?
Kreşe ilk ayak basma, huzurevinde yalnız geçirilen ilk gece, mezar başında dökülen ilk gözyaşları...
Unutmak ihanettir, anımsamamak ise intihar...
Yaptığımız her yolculuğun, her gezinin iki boyutu olur: Birisi kendi iç dünyamıza yönelik hazlar yaratır, diğeri de dış dünyaya aktardığımız izlenimleri oluşturur. Gezileri keşif duygusuyla beslemenin de apayrı bir tadı var elbette. Aldığımız notları, yaptığımız görüşmeleri keskin bir gözlem gücüyle birleştirdiğimizde yepyeni bir birikim çıkıyor ortaya. Sonrası bunları yalın ve içtenlikli bir dille paylaşmak.
Recai Şeyhoğlu'nun gezi notlarının özünde böyle bir yaklaşım var. Gidip gördüğü yerlerin yüreğinde
Toplam 6 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.