Bu böyle yarım kalmayacak...
Yıl 1970, yer Beyoğlu... Bir yanda dünyalar güzeli Rum kızı Angeliki, diğer yanda yağız Türk delikanlısı Mehmet. Aşkları, yıllarca dillere dolanacak, unutulmayacak cinsten. Angeliki, liseden yeni mezun olmuş; Balık Pazarı'ndaki dededen kalma meyhanelerinde babası Panayotis'le çalışıyor. Mehmet ise meyhanenin tam karşısındaki ciğercinin oğlu...
Angeliki ile Mehmet'in aşklarının en büyük şahidi, Gümüşsuyu'ndaki Cennet Bahçesi ve tabii ki her köşesiyle, pasajlarıyla, hanlarıyla
Minareden günde beş vakit yükselen ezana, kilise çanının eşlik etmesiydi benim çocukluğum... Ama sonra çocukluğumu orta yerinden ikiye bölen o kelime girdi hayatıma: Mübadele!
Anlamını bile bilmiyordum ilk duyduğumda. Öğrendiğimde ise Anadolu'ya göçmen kuşlar taşıyan bir vapurun içindeydim. Yüzlerce insan alt alta üst üste yığılmış, hayatta kalmaya çabalıyorduk. Doğduğumuz topraklarda bize yer yoktu artık, gideceğimiz yerdeyse bizleri nelerin beklediğini bilmiyorduk...
Ah Despina! Bir gülümsemesi bana adı
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.