Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 43 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
Çürük Yumurta Kenti'nin en gevezeleri kimlermiş, biliyor musunuz? Nereden bileceksiniz hadi ben söyleyeyim: Günlerini kent meydanlarındaki sakız ağcında çan çan konuşarak geçiren iki kargaymış. Birinin adı Tiktak, ötekininki Tıkıtık'mış.Kent halkı bu iki karganın sinir bozucu konuşmalarından usanmış, çareyi, meydandan kilometrelerce uzağa taşınmakta bulmuş. Meydandaki dükkan sahipleri ise kolay kolay faka basacağa benzemiyorlarmış. Günlerden bir gün kasabaya bir turist topluluğu gelmiş. Yaşlı bir turist bu
Tuna, bir odada gözlerini tavana dikerek dinleneceği günün hayalini kurardı hep... Şansa bakın! İsteği masallardaki gibi şıppadak gerçek olmaz mı! Tuna'nın başına ne mi geldi? Az bilinen, nerdeyse on binde bir rastlanan bir şey! Tuna, ilaçların yan etkisi denemeleri için kobay olmadı. Uzay kampındaki uzun süreli uzay görevinin, astronotlarda yaratacağı psikolojik etkileri araştıran gruba denek olarak da girmedi. Hepsinden farklı, bambaşka bir şey geldi başına. İlk iki gün yalnızlık çekmedi ve birileriyle
KAYIP ARANIYOR! MERT, PARA BOZDURMAK İÇİN BABASININ DÜKKÂNINDAN ÇIKAR VE BİR DAHA GERİ DÖNMEZ. MERTİN KAYBOLUŞUNUN ÖYKÜSÜNÜ HEM AİLESİNİN HEM DE KENDİ AĞZINDAN DİNLİYORUZ.
Çakıl taşlarında okyanusları, adaları, ada insanlarını görür gibi oldu. Sudaki yol izlerinin öyküsünü yakından gözlemek istercesine avuçladı taşları. Avucunda, suyun altındaki pırıltılarını, canlılığı, en kötüsü öykülerini yitirmişlerdi. Yeşil renklisinin mor renkliyle hiçbir benzerliği yoktu. Sarısının da kestane renkliyle, damarlarını,yumuşaklıklarını, pütürlerini, kayganlıklarını tarttı. Benzersizdi her biri. Herkes gidişi belirsiz bir yolculuğa çıkmıştı. Tanın yoluyla çakıl taşlarının yolculuğu o an kes
Balık Tarlası Sokağı insanları, çocukların balıklarla konuştuğu zamanları anlatır. Bizim çekingen Melo da bu zamanın öykülerini işiterek büyüdü. Hatta bir gün, o da bir balıkla göz göze gelmeyi başardı. Pıtır adını verdiği yüzgeçli dostuna anlatacak öyle çok şey vardı ki. Alınganlıklar, hayal kırıklıkları... Ancak Pıtır gelmez oldu. Denizde yolunda gitmeyen bir şeyler vardı ve kimse bunun farkında değildi. Derken Melo, yıllar önce savaştan kaçıp mahalleye göç etmiş Tisu Teyze'yle tanıştı. Aranan cesaret soh
Romanımızın kahramanı Kıymık´ın annesiyle babası ayrılırlar, Kıymık´ı bir süre için anneannesinin yanına bırakırlar. Hayal gücü çok güçlü, şaşırtıcı, değişik bir çocuktur. ´Kıymık Dedektiflik ve Keşif Bürosu´nu kurar. Bir gün evde otururken sevimli postacı Bay Güleryüz, kaç yıl önce ölen dedesine gönderilmiş, hem de tam otuz yıl önce Paris´ten postalanmış bir mektup getirir. Anneannesi, odasında uyumaktadır. Kıymık, merakla açar mektubu. ´Aaaa! Krala Bak´ diye başlar mektup. Bir masaldır bu. Mis gibi de pas
Biri bakkalda kırık yeşil şemsiyesini unutur. Şemsiye kimindir? Şeftali ağacı, Terzi Zehra ve Martı yeşil şemsiyeli yaşlı bir adamı tanımışlardır. Ama ne zaman? Şemsiyeyi unutan adamla onların unutamadıkları adam aynı kişi midir? Kırık şemsiye dostlarının armağanlarıyla göz alıcı, sağlam bir şemsiyeye dönüşünce yeniden kaybolmamış mıdır? Sorular sora sora kırık bir şemsiyenin izini sürmeye, öykülerden öyküler yaratmaya var mısınız?
ANNESİ İÇİN ÇÖP KÖSTEBEK İÇİN YARIM KALMIŞ YAŞAMLAR SERÜVEN DÜŞKÜNÜ KÖSTEBEK BİLE KAVANOZUNA GİREN OBJELERİN NASIL BİR DÜŞ YOL-CUĞUNA ÇIKACAĞINI BİLMİYORDU. HELE YOLU ESKİ AİLE EVİNDEN GEÇEN SİMETRİ DÜŞ-KÜNÜ SİMRİ ADAMIN BAŞINA GELENLER NEFESİNİZİ TUTUP BU İKİ SIRA DIŞI KAHRAMANIN PEŞLERİNDEN KOŞMAYA HAZIR MISINIZ?
Çocukların duygularından ve günlük yaşamlarından süzülmüş birbirinden renkli bu on dört öyküyle başladı Sevim Ak'ın 30 yıllık edebiyat yolculuğu. Uçurtmayı kaçıran, yağmurun gizini bulmaya çalışan, yemiş vermeyen dut ağacını korkutan, herkesin bir yıldızı olduğunu öğrenen, her daim düşünen, şaşıran, büyüyen çocuklar var bu öykülerde. Hepsi de hayalleri, beklentileri, düşleri ve burukluklarıyla, Sevim Ak'ın yalın anlatımında, zengin hayal diyarında ve konuksever mahallesinde hayat buluyor...
Pınar annesinden hayalindeki orgu ister. Yatak altlarında, dolap arkalarında yıllardır pinekleyen köhne eşyalarla yeni bir org alınır mı? Anneannenin çocukluk udu, annenin kırık bisikleti, eski Fransızca sözlük, babanın unuttuğu olta, tozlu oyuncaklar... nasıl bir anda satılamayacak kadar değerlenir? Pınar istediğine kavuşamayan, yapayalnız tek çocuk değildir. Eskici, hayallerini gerçekleştiremeyen çocukları buluşturacak bir yol biliyordur...
Bir el arabasına doldurulmuş derme çatma eşya, derisi dökülmüş bir bavulla gelmişti yeni kiracı. Görünüşü, "dünya umurumda değil" diyordu. Kafasını, kulaklarının üstünden iki parmak, ensesinden dört parmak kazıtmış, kuş yuvasına benzetmişti. Kısa boylu, çökük yanaklı, eğri dişliydi. Yaşını kestirmek zordu. Kamburuna bakınca altmış, yaylanarak yürüyüşüne göre otuz, gözlük camlarının karanlığına göre elliydi. Söylemeyi unuttum adamın adı Teo. Garip bir mahallede bir eski apartman. Adı: Palas Pandıras Apartma
Anne kazın adı Puf, babanınki ise Pufpuf. Öyle olunca çocuklarınki de sırasıyla Cuf, CufCuf ve Cino olacak elbette. Hayvanlar insanlar gibi konuşmazlar, bilirsiniz. Ama insanlar gibi düşünebilirler. Anne kaz Puf da, daha gencecik bir kızken, henüz evlenmemişken, hatta daha adı bile Puf değilken, bir televizyon kanalının yakışıklı sunucusuna gönlünü kaptırıverir. Yetiştirildiği çiftlikten kaçıp o yakışıklı sunucuyu bulmak için yollara düşer. Sonunda bulur da onu. Ama işi o kadar kolay değildir. Sunucunun dik
Sevim Ak, çocuk okurlarla çok kolay ilişki kurabilen, çocuk edebiyatımızın usta yazarlarından biri. Yazdığı kitapları okuyan genç okurlarından o kadar çok mektup alıyor ki. Yazdığı romanlar, öyküler, her yaşta çocuğun dünyasını süslüyor. Yazar, genç okurlarını yarattığı o büyülü ortama bir anda çekiveriyor. Uçurtmam Bulut Şimdi de birbirinden güzel öyküler var. Babasının yaptığı ilk uçurtmayı elinden kaçıran çocuk, kitapçılık yapmaya kalkan iki çocuğun başına gelenler, yağmurun gizini bulmaya çalışan küçük
Bir çocuk küserse sessizlik büyür. Çocuk edebiyatı alanındaki 30 yılı aşkın deneyimiyle çok sevilen yazar Sevim Ak, son romanında kardeş sahibi olmanın karmaşık duygularını bir çocuğun gözünden ustalıkla aktarıyor. Ev içinde değişen dengelerin ardından, yalnızlaşan ve içine kapanan çocuğun küskünlük bulutlarını, anlayışlı yetişkinlerin sıcaklığıyla dağıtan yazar, iletişimin çok yönlü kazanımlarını düşündürürken, dostluğun ve doğanın şaşmaz güvenine sarılıyor. Özgün karakterleri ve yalın anlatımıyla keyifle
Bir gün mahalleye, kimsenin tanımadığı, evsiz takımından bir adam çıkagelir; döşeğini bir köşeye serer, oraya yerleşir. Bu garip adam, mahallenin bütün düzenini değiştirecektir. Apartmanın şişko çocuğu Aykut, sokaklarda kağıt helva satan Satılmış, apartmanda oturanlar: Güzin Hanım, emekli Sami Bey, ister istemez bu yeni adamın neden olduğu değişikliğe bir ucundan katılırlar. Bir dün deli bir lodos, ortalığı alt üst eder. Lodos, bilirsiniz, güneyden esen yeldir. Her şey birbirine karışır, herkes kendini bir
Uçurtmam Bulut Şimdi adlı kitabında Sevim Ak, sizleri Meltemadlı o şirin kızla tanıştırmıştı. Karşı Pencere de Meltemin serüvenleri devam ediyor. Birbirinden güzel öykülerde Meltem in evde, okulda, mahallede başından geçen birbirinden ilginç olaylar dile getiriliyor. Sevim Ak, öğretmenlik taslayan bir yazar değil. Çocuklara kuru bilgiler aktarmaya kalkışmıyor. Çocuklara sevgiyle yaklaşıyor;onların dilinden anlıyor, onların hayal dünyasına ustaca sokulmayı biliyor. Bu öyküler, çocuklarla Sevim Ak arasındaki
Güneş batarken arkasından "Geri dön!" diye seslendiniz mi hiç? Sıla Güneş'i çağırırken gezegenlerin kraliçesi Venüs'le burun buruna gelir. Elinde aynası, balon etekli giysisi, alev saçlarıyla göz kamaştıran Venüs, neler neler yaşamış, neler neler görmüş meğer? Sıla'nın küçük gündelik sırlarından Evren'in kafa karıştıran sırlarına uzanan bir yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?
Usta yazar Sevim Ak'ın benzersiz anlatımıyla, önüne çıkan fırsatların izini süren bir çocuğun umut dolu öyküsü... Karnesindeki notları yüzünden yüzü bir türlü gülmeyen Berk, köşeye sıkışmış durumda! Ailesinin şimdi ondan tek beklediği, disiplinli olmayı öğrenmesi... O ise, hangi işe el atsa ya da bir hobiye odaklansa yarıda bırakıyor. En sevdiği şey sadece uyumak çünkü. Saatlerce, özenle seçtiği köşelerde mışıl mışıl uyumak... Yaptığı bu tercihin, yoluna sereceği sürprizlerden habersiz oysa.
Tükendi
´Ah, şu dalgalar ne boşboğazdırlar. Bu yüzden denizle kavgaları bitmek bilmez. Deniz, dalganın dedikoduculuğunu sevmez. Sır saklamayı hiç sevmez dalgalar. Ufacık fısıltıları bile uzaklara taşırlar. İyi ki de taşırlar...´ Sevim Ak, bu kitabında, birbirinden güzel dokuz masalsı öyküsünü bir araya getiriyor. Öylesine sokulgan, öylesine sıcak bir anlatımı var ki yazarın. Dalgalar Dedikoduyu Sever´deki bu masalsı öykülerin birbirinden sevimli kahramanlarıyla buluşacaksınız: dokumacı kuşu Fiyonk; denizatı Çia il
Yıllarını hava tahminleri yaparak eskiten Bulut Adam çok şaşkın! Doğum günü için tebrik beklerken işten çıkarıldığını öğreniyor bir gün. Şimdi gökyüzüne, bulutlara, yıldızlara küksün. Çareyi yerin altına kapanmakta, bir pasajın içinde dükkan açmakta buluyor. Fakat sayısı her geçen gün artan müşteriler, bu sıradışı karakterin tahmin yeteneğini fark etmekte gecikmiyor. Usta yazar Sevim Ak'ın benzersiz anlatmıyla, yalnızlığını doğayla paylaşan bir adamın yürek ısıtan öyküsü...
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 43 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2