Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 43 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Bay Togo'nun Toto, Mimi, Selo, Lolo, Teo'lu sınıfında eğlenmek için çok neden bulacaksınız! Yeni arkadaşları Lumbo'nun suskunluğu, bir türlü yerine ulaşmayan çiçek buketi, Toto'nun bilimsel hayali, sırlar evinde göz göze gelemeyen çocukların düştüğü oyun... Kıkır kıkır güldürürken meraklandıracak da...
´Cancan Sirki´nde üç sevimli penguen vardı. Peng, en küçükleriydi. Bir gece nasıl olduysa Palyaço Apo´nun uyurken göğsüne soktuğu flütünü sessizce çekip aldı, sirkten kaçtı..´ Küçük Peng, sirkten kaçar, ama ille de flüt çalmaya kalkışınca başına neler gelir neler. Bu kitapta birbirinden güzel sekiz öykü var. Sevim Ak, içinde gizli bir çocuk taşıyan yazar. İçindeki bu çocuk, çocuklarla arkadaşlık etmeyi çok iyi biliyor. Çocukların dünyasına girmek Sevim Ak için hiç de zor olmuyor. Onun kitaplarını okuyan
BİRAZ KAKAO, BİRAZ ŞEKER, BİRAZ SU Gözlerinizi kapatın ve teknolojik bir taksinin içinde olduğunuzu hayal edin. Koltuğa oturduğunuz anda burnunuza mimoza kokuları geliyor, ıpılık bir müzik yüzünüzü okşuyor, internetiniz hazır ve elinizde de sımsıcak bir çikolata. Ne dersiniz, bu taksi ile dolaşmak istemezmiydiniz? O zaman siz artık kitabımızın kahramanı, güleç ve başına buyruk su oldunuz. Unutmayın, sokaklarda dans eden bir trapezciye aşıksınız ve sütannenizi bulmak istiyorsunuz. Sıcak çikolatalı yolculuğu
Toto, on iki yaşında, ele avuca sığmaz sevimli bir çocuk. Hiç yerinde duramayan, aklına koyduğu her şeyi hemen gerçekleştirmeye çalışan sevimli bir afacan. Kitaptaki bütün öyküler, bu küçük yaramazın başından geçen birer ayrı serüven. Toto ve Şemsiyesi, öykülerden oluşan bir roman sanki. Sevim Ak, o her zamanki ustalığıyla çocukların dünyasına sokuluveriyor. Bir bakıyorsunuz Toto, o vazgeçemediği şemsiyesiyle kaleci olarak futbol maçına çıkıyor, bir bakıyorsunuz evinin damında numaralar yapıyor, bir bakıyor
Peki ama kimdi bu teldeki adam? Teldeki adam bakış açımı değiştirmişti. Konuşulanlardan çok konuşulmayanlar, görünenden çok görünmeyenler çekmeye başlamıştı ilgimi. Teldeki adam gözlüklüydü. Gözlüklerinin benimkinden ve babamın arkadaşlarınınkilerden farklı olduğunu anlamıştım. Kimsenin göremediği ayrıntıları büyüteç gibi büyütüyordu onunki. Yıkılma tehlikesine karşı boşaltılmış ahşap evin tahta oymalı kapı kolunu, çatı aralarındaki kuş yuvalarını, çocuk parkının köşesindeki, çevresini otlar büyümüş ba
´Kısa öyküler yazar Sevim Ak. Okuyup hemen tüketiverirsiniz. Ama öyküden başınızı kaldırdığınızda yüreğinizde bıraktığı tat uzun süre saklı kalır. Pembe Kuşa Ne Oldu öyküsünde, çocuk, gökkuşağını ve gökyüzünden gelen sesi paylaşabileceği birini arar; ancak, ona kimse inanmaz. Göğsünde taşıdığı pembe kuşunu gökyüzüne salar. Kuş, ona gökyüzünden haber getirecektir. Günlerce beklenen kuş geri dönmez. Ama başka şeyler olur. Aynı sesi duyan bir arkadaş bulur. İşte ondan sonra ne kuştan ne de gökkuşağından hiç sö
Onlar İçin güneş hiç batmıyor Belki büyük kentlerden birinde yaşıyorsunuz; geziyor, eğleniyor, en çok iki arkadaşınızla okul sıranızı paylaşıyorsunuz. Belki kendi bilgisayarınız bile var. Şanslısınız Ama tanımadığınız, adlarını bile bilmediğiniz, sizinle aynı gökyüzünü paylaşan birçok arkadaşınız da var ülkemizde. Onlar kalabalık aileleriyle, çoğu zaman çığdan, selden kapanmış yollardan geçemeyip okula gidemeden tarlalarda, bahçelerde çalışarak, yemek pişirip koyun güderek, tezek toplayarak günü kurtarmaya
"Dedem, tahtaya neşeli bir kaptan köşkü çizdi. Penceresinin önünde deniz kuşları uçuyordu. Köşkün duvarlarına leyleklerin gagalarında tuttuğu haritalar asılmıştı. Barometreyi bir yunus, pusulayı bir fok taşıyordu. Dümenin uçlarına sevimli deniz hayvanları yerleşmişti. Kaptanın sırtında renkli kanatları vardı. Beline yılan balığını kemer gibi dolamıştı. Bu resim öğretmenin çok hoşuna gitti. ´Bu köşkün aynısını yapalım,´ dedi. Dedem çok heyecanlandı. Öğretmenimizin elini tuttu. Zarif bir öpücük bıraktı. ´Bunu
"Kapımı rüzgâra, çatımı bulutlara açtım. Haber gelsin, bana uğramadan gitmesin." Bilgin'in en büyük kâbusuydu sayılar. Sayılar ve kendisinden sürekli ‘adına yakışır' başarılar bekleyen bakışlar. O bakışların karşısında silikleşmek, bir salyangoz gibi kabuğuna çekilmek isterdi Bilgin. Hislerini sadece babaannesi anlıyordu sanki. Bir gün, sınıfına yeni bir çocuk geldi. Savaşı yaşamış, evinden ve ailesinden uzaklara düşmüş, bakışlarıyla hayat dolu Musa. Yanı başındaki ailesinden bile kendini uzakta hisseden B
Sevim Ak’ın Canan Barış’ın çizimleriyle daha da sevilen romanı Yıldızlar Nereye? FOM Kitap’ta! Arka kapaktan: Hayatını hava tahminleri yaparak kazanan Bulut Adam, doğum günü için tebrik beklerken işten çıkarıldığını öğrenir. Sonra mı? Gökyüzüne, bulutlara, yağmura, yıldızlara ve mesleğine küser... Çareyi, bir pasajın içinde küçük bir dükkân açmakta ve çocukluk tutkusu olan doğal taşlar satmakta bulur ama sayısı her geçen gün artan müşteriler, çok geçmeden onun şaşırtıcı tahmin yeteneğini keşfederler.
Gülüş, şeker mi şeker bir kızdır. Evin tek kızı olmasına karşın, yalnız kalmaya hiç niyeti yoktur. Müzede çalışan halasıyla, annelerini kaybetmiş, yüreği yaralı yavru köpeklerle, Odasında aniden canlanan heykelcikle, sıkıcı emeklilik günlerini renklendirmek isteyen bay fonti'yle ve Tonton dedesiyle kurduğu dostluk, Onu birbirinden keyifli serüvenlere sürükler... "çilekli dondurma"daki güzel öykülerin tadı, damağınızda kalacak...
Yeşil, mavi, pembe noktalı kelebekler, duvarları süsleyen suluboya resimler, taşlı süsüyle ışıldayan deniz mavisi mayo, bembeyaz bayramlık elbise, uzaktan kumandalı araba, birbirinden şirin civcivler, mavi kapaklı şiir kitabı, daha neler neler... Yaşadığımız dünyaya dair binbir ayrıntı yine Sevim Ak'ın hünerli kaleminden dökülmüş sözcüklerde, birbirinden güzel öykülerde; okumaya doyamayacaksınız...
Annesiyle babası ayrılan Kıymık, bir süreliğine anneannesinin yanına yerleşmek zorunda kalır. Hayal gücü çok geniş bir çocuk olduğundan, kendi dedektiflik ve keşif bürosunu kurar. Bir gün, Kıymık'ın uzun zaman önce ölmüş dedesine, otuz yıl önce Paris'ten postalanmış bir mektup gelir. "Aaa! Kral'a Bak!" diye başlamaktadır mektup. Bir masaldır bu, mis gibi de vanilya kokmaktadır! Derken mahalleden başkaları da benzer mektuplar almaya başlayınca, acar dedektif Kıymık bu göndereni belirsiz mektupların gizini çö
Satır arasındaki sırlar Afi büyüme yolculuğundaki zorlukları taban tabana zıt İkizi Koziyle aşmaya çalışıyor. Masal anlatıcısı kızı, parmaksız küçük devi, yersiz yurtsuz sihirbazı tanıdıkça seçimlerini netleştiriyor, özgürleşiyor.
"Hayallerle büyüdüm ben. Çatılarda, bulutlarda gezdim, bıçak sapından mikrofonumu kaptım, otomobillerin üstünde, gökdelenlerin tepelerinde şarkılar söyledim. Şimdi usulca insem yere... Okula gitsem, harfleri, sayıları yan yana getirsem, maket ev yapsam, kanat taksam, kelebek olsam, kitapların dilini çözsem Eksikliğim vurulmasa yüzüme... Yok sayılmasam... Sen de bizim gibisin, dense... Kulağın zayıf ama bizden iyi görüyorsun, iyi hissediyorsun, iyi kalpli bir çocuksun, deseler... Davul sağırı değil kulakları
Bugün annem, ilk kez, ben sormadan, babamdan söz etti. Doğum günümden konuşuyorduk. İki gün sonra doğum günüm. Annem, babamın da doğum günüme gelebileceğinden üstü kapalı söz etti. Nereden biliyor? Demek benden gizli görüşüyorlar. Ben de annemden gizli, babamla mektuplaşıyorum. Ama üçümüz bir araya gelemiyoruz. Tuhaf bir bilmece. Babam doğum günüme gelirse sevinçten çıldırırım. Boynuna sarılır, asla gitmesine izin vermem. Babamın Gözleri Kedi Gözleri, ilkokula giden bir kız çocuğunun günlüğünden oluşan bir
Sakız, sekiz yaşında bir kız çocuğu. Annesi, babası, kardeşi Nazlı ve Yusuf adını koyduğu semenderiyle bir ara sokaktaki apartman dairesinde yaşıyor. Üçüncü sınıfa gidiyor; evlerine en yakın okula. Babasının küçük bir şekerci dükkanı var. Sakız´ın bu dükkana gitmesi artık yasak. Çünkü çok şeker yemekten iki dişi sağlam kaldı; ötekilerin hepsi çürük. Utangaç bir kız Sakız. Konuşurken yüzü çilek gibi kızarır. Miniciktir. Ama boyunun kısalığından hiç yakınmaz. Sakız Kızın Günleri -okuyunca siz de göreceksiniz-
Sevim Ak, bu kitabındaki öyküleri, küçük bir kız çocuğunun ağzından anlatıyor. Eski sinemacı Artist Kenan´ın yardımıyla, evin odunluğunda bir sinema salonu hazırlıyor çocuklar. Kenan Amca da sinema makinesini yerleştiriyor oraya. İlk gösterilen film ´Yüzbir Dalmaçyalı´dır. Sonra, mahalledeki ayakkabı tamircisi Hasan Usta´nın dükkânındaki oyuncaklar. Kuşlar Kralı Nikola öyküsündeki, kuşlar gibi uçmaya çalışan küçük Cem. Pembe geceliği, pembe ponponlu terlikleriyle odasından hiç çıkmayan, korku romanları okuy
Otizmli bir kardeş, bir fil ve bir kaykaycı! Gel çık işin içinden! Çağdaş çocuk edebiyatımızın en sevilen yazarlarından Sevim Ak, son romanıyla Günışığı Kitaplığı okurlarını selamlıyor. Otizmli kardeşini yaşamının merkezi kılabilen bir çocuğun narin kalbine dokunan yazar, olaylar karşısında sesi gür çıkmayanların sunabildiği sessiz ve derin sevgiyi duyumsatıyor. Modern zamanların işi başından aşkın yetişkinleriyle, çocukların naif dünyası arasındaki farkı büyük bir ustalıkla vurgulayan kitap, sorumluluk du
Trende kimse onun sesini duymak istemiyordu. Şu yerel gazete satan kızın ünlediği sorular hiç bitmez miydi? Oysa yolcular onun ne adını biliyorlardı, ne de hikâyesini. Ne belediyenin çocuk koruma evinde kaldığını, ne de bunca yüksek sesli sorunun arasında, asıl hangisinin cevabını aradığını: Annesine ve babasına ne olmuştu? Bir gün geri dönecekler miydi?.. Hayat onu yüzüstü bırakmamış, dertlerin yanında iyi insanlarla da buluşturmuştu. Peki ya bundan sonra? Derken, bir gün gazetede o haberi gördü. Cevap, ar
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 43 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1