Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 41 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
Fakir Baykurt'un, Cumhuriyet tarihimizde çok önemli bir yer tutan, kendisinin de yetiştiği Köy Enstitüleri üzerine yazdıkları: tarihçesi, önemi, işleyiş biçimi, özellikleri, katkıları, yurtta-dünyada yankıları, kapatılmasının nedenleri... Yaşamın amacı, ileri millet olarak yaşamaktır. Ortaçağ hayatından farksız, geri bir hayata razı olan insan kalabalığıyla çağımız uygarlığına katılamayız, diri millet haline gelemeyiz. -İ. Hakkı Tonguç Halk yönetimi, demokrasi, eğitimle başlar ve gerçekleşir. Köy Enstitül
Tükendi
Sıcak bir yaz günü, peribacaları diyarına Yunanistan'ın Larisa şehrinden Dimitrios Katsikas adında biri gelir. Bu genç adam, yıllar önce bu topraklardan göçe zorlanan büyükbaba ve büyükannelerinin izini sürmek, bir daha buraya dönemeyen akrabalarının yerine bu güzel yerleri gezmek istemiştir. Tesadüfler karşısına yörenin sevilen şahsiyetlerinden "Baba" lakaplı Aziz Güzelgöz'ü çıkarır. Aynı yaşlardaki bu iki genç kısa sürede kaynaşır. Dimitrios, Aziz'in evine konuk olunca, bu büyüleyici diyarda inanılmaz bir
Tükendi
Fakir Baykurt, öykülerinde köy yaşamının sertliği, yoksulluk, cahillik, taassup, batıl inanç, sömürü gibi sorunları ele alarak köylünün maddi ve manevi dünyasını toplumsalcı ve gerçekçi bir bakıştan işliyor. Gözlemlerden, canlı tanıklıklardan yola çıkan yazar, günlük konuşma dilini öyküye taşıyarak zaman zaman mizahi bir dil kullanıyor; bürokrasinin çarkları arasında sıkışan ama içinde de bir umudu barındıran ?sıradan insanı", yaşadığı yerin atmosferiyle birlikte çarpıcı bir biçimde betimliyor. İlk basımı
Tükendi
Fakir Baykurt, öykülerinde köy yaşamının sertliği, yoksulluk, cahillik, taassup, batıl inanç, sömürü gibi sorunları ele alarak köylünün maddi ve manevi dünyasını toplumsalcı ve gerçekçi bir bakıştan işliyor. Gözlemlerden, canlı tanıklıklardan yola çıkan yazar, günlük konuşma dilini öyküye taşıyarak zaman zaman mizahi bir dil kullanıyor; bürokrasinin çarkları arasında sıkışan ama içinde de bir umudu barındıran ?sıradan insanı", yaşadığı yerin atmosferiyle birlikte çarpıcı bir biçimde betimliyor. İlk basımı 1
Tükendi
Fakir Baykurt, öykülerinde köy yaşamının sertliği, yoksulluk, cahillik, taassup, batıl inanç, sömürü gibi sorunları ele alarak köylünün maddi ve manevi dünyasını toplumsalcı ve gerçekçi bir bakıştan işliyor. Gözlemlerden, canlı tanıklıklardan yola çıkan yazar, günlük konuşma dilini öyküye taşıyarak zaman zaman mizahi bir dil kullanıyor; bürokrasinin çarkları arasında sıkışan ama içinde de bir umudu barındıran ?sıradan insanı", yaşadığı yerin atmosferiyle birlikte çarpıcı bir biçimde betimliyor. İlk basımı
Tükendi
Fakir Baykurt, öykülerinde köy yaşamının sertliği, yoksulluk, cahillik, taassup, batıl inanç, sömürü gibi sorunları ele alarak köylünün maddi ve manevi dünyasını toplumsalcı ve gerçekçi bir bakıştan işliyor. Gözlemlerden, canlı tanıklıklardan yola çıkan yazar, günlük konuşma dilini öyküye taşıyarak zaman zaman mizahi bir dil kullanıyor; bürokrasinin çarkları arasında sıkışan ama içinde de bir umudu barındıran ?sıradan insanı", yaşadığı yerin atmosferiyle birlikte çarpıcı bir biçimde betimliyor. İlk basımı
Tükendi
Bu dünyada, evlenip de Kezik Acar kadar mutlu olan kaç kişi vardır acaba? Daha dalında gonca iken, kendine eş seçer onu Demiryolcu Mustafa. Her şeyleriyle birbirinin dengidirler. Öyle iyi anlaşırlar ki, mutluluk eksik olmaz evlerinden. İyilerin iyisi, melek kocasından üç çocuğu olur Kezik´in; mutlulukları daha da perçinlenir. Ama feleğin oyunları çoktur. Bir oyun da Kezik için oynar. Bir kazayla alıverir Mustafa´sını, aşkını, erini, can yoldaşını Kezik´in elinden. Zavallı kadın, daha kaybına yanamadan, çocu
Tükendi
Fakir Baykurt, öykülerinde köy yaşamının sertliği, yoksulluk, cahillik, taassup, batıl inanç, sömürü gibi sorunları ele alarak köylünün maddi ve manevi dünyasını toplumsalcı ve gerçekçi bir bakıştan işliyor. Gözlemlerden, canlı tanıklıklardan yola çıkan yazar, günlük konuşma dilini öyküye taşıyarak zaman zaman mizahi bir dil kullanıyor; bürokrasinin çarkları arasında sıkışan ama içinde de bir umudu barındıran "sıradan insanı", yaşadığı yerin atmosferiyle birlikte çarpıcı bir biçimde betimliyor. İlk basımı
Tükendi
Ankaraya bağlı bir köydür Gökçimen. Bir tepenin eteğinde uzanır. Kızlarıyla nam salmıştır. Bu köyde, çayır çimenin yeşili kızların gözüne yansımıştır. Bu yüzden göküş olurlar. Biraz büyüyüp serpildi mi, birkaç altın akçaya yaşlı ve zengin adamlara verirler sorgusuz sualsiz. Velikulla Havananın kızları Dürü de bu köyün göküş kızlarından biridir. İlkokul beşi bitirdiği o yaz, komşu köyün, Evcinin ağası Kabak Musdu bir görüşte vurulur Dürüye. Musdunun yaşı geçkin, parası ise ganidir. Gökçimenden birkaç yandaş
Tükendi
Fakir Baykurt, öykülerinde köy yaşamının sertliği, yoksulluk, cahillik, taassup, batıl inanç, sömürü gibi sorunları ele alarak köylünün maddi ve manevi dünyasını toplumsalcı ve gerçekçi bir bakıştan işliyor. Gözlemlerden, canlı tanıklıklardan yola çıkan yazar, günlük konuşma dilini öyküye taşıyarak zaman zaman mizahi bir dil kullanıyor; bürokrasinin çarkları arasında sıkışan ama içinde de bir umudu barındıran "sıradan insanı", yaşadığı yerin atmosferiyle birlikte çarpıcı bir biçimde betimliyor. İlk basımı
Tükendi
Fakir Baykurt, öykülerinde köy yaşamının sertliği, yoksulluk, cahillik, taassup, batıl inanç, sömürü gibi sorunları ele alarak köylünün maddi ve manevi dünyasını toplumsalcı ve gerçekçi bir bakıştan işliyor. Gözlemlerden, canlı tanıklıklardan yola çıkan yazar, günlük konuşma dilini öyküye taşıyarak zaman zaman mizahi bir dil kullanıyor; bürokrasinin çarkları arasında sıkışan ama içinde de bir umudu barındıran "sıradan insanı", yaşadığı yerin atmosferiyle birlikte çarpıcı bir biçimde betimliyor. İlk basımı
Tükendi
Fakir Baykurt, öykülerinde köy yaşamının sertliği, yoksulluk, cahillik, taassup, batıl inanç, sömürü gibi sorunları ele alarak köylünün maddi ve manevi dünyasını toplumsalcı ve gerçekçi bir bakıştan işliyor. Gözlemlerden, canlı tanıklıklardan yola çıkan yazar, günlük konuşma dilini öyküye taşıyarak zaman zaman mizahi bir dil kullanıyor; bürokrasinin çarkları arasında sıkışan ama içinde de bir umudu barındıran "sıradan insanı", yaşadığı yerin atmosferiyle birlikte çarpıcı bir biçimde betimliyor. İlk basımı 1
Tükendi
Ankara´nın Dökülcek köyündendir Yaşar Oğlan. En çok dedesini sever bu dünyada. Dedesi Elvan Çavuş da yaman bir ihtiyardır hani. Dayanamaz haksızlığa. Sözünü sakınmaz hiç kimseden, ipe götüreceklerini bilse de. Bir de Gülnare´sinin sevdası dağlar Yaşar Oğlan´ın yüreğini; ama en çok kekliğine tutkundur o. Kırda bulup "elcik" ettiği bir kekliktir bu. Kafesini açıp salsa da, birkaç gün sonra bulur evin yolunu, yalnız koymaz Yaşar Oğlan´ı. Gerek Dökülcek gerek civar köyler Amerikalıların av alanıdır o dönemde.
Tükendi
Fakir Baykurt, öykülerinde köy yaşamının sertliği, yoksulluk, cahillik, taassup, batıl inanç, sömürü gibi sorunları ele alarak köylünün maddi ve manevi dünyasını toplumsalcı ve gerçekçi bir bakıştan işliyor. Gözlemlerden, canlı tanıklıklardan yola çıkan yazar, günlük konuşma dilini öyküye taşıyarak zaman zaman mizahi bir dil kullanıyor; bürokrasinin çarkları arasında sıkışan ama içinde de bir umudu barındıran "sıradan insanı", yaşadığı yerin atmosferiyle birlikte çarpıcı bir biçimde betimliyor. İlk basımı
Tükendi
Fakir Baykurt, öyku?lerinde köy yaşamının sertliği, yoksulluk, cahillik, taassup, batıl inanç, sömürü gibi sorunları ele alarak köylu?nu?n maddi ve manevi du?nyasını toplumsalcı ve gerçekçi bir bakıştan işliyor. Gözlemlerden, canlı tanıklıklardan yola çıkan yazar, gu?nlu?k konuşma dilini öyku?ye taşıyarak zaman zaman mizahi bir dil kullanıyor; bu?rokrasinin çarkları arasında sıkışan ama içinde de bir umudu barındıran ?sıradan insanı?, yaşadığı yerin atmosferiyle birlikte çarpıcı bir biçimde betimliyor. Fak
Tükendi
Fakir Baykurt, öyku?lerinde köy yaşamının sertliği, yoksulluk, cahillik, taassup, batıl inanç, sömürü gibi sorunları ele alarak köylu?nu?n maddi ve manevi du?nyasını toplumsalcı ve gerçekçi bir bakıştan , canlı tanıklıklardan yola çıkan yazar, gu?nlu?k konuşma dilini öyku?ye taşıyarak zaman zaman mizahi bir dil kullanıyor; bu?rokrasinin çarkları arasında sıkışan ama içinde de bir umudu barındıran ?sıradan insanı?, yaşadığı yerin atmosferiyle birlikte çarpıcı bir biçimde betimliyor. İlk basımı 1970?de yapıl
Tükendi
Fakir Baykurt, öykülerinde köy yaşamının sertliği, yoksulluk, cahillik, taassup, batıl inanç, sömürü gibi sorunları ele alarak köylünün maddi ve manevi dünyasını toplumsalcı ve gerçekçi bir bakıştan işliyor. Gözlemlerden, canlı tanıklıklardan yola çıkan yazar, günlük konuşma dilini öyküye taşıyarak zaman zaman mizahi bir dil kullanıyor; bürokrasinin çarkları arasında sıkışan ama içinde de bir umudu barındıran 'sıradan insanı', yaşadığı yerin atmosferiyle birlikte çarpıcı bir biçimde betimliyor. Fakir Bayku
Tükendi
Almanya´da bir işçi çocuğudur Adem. Daha on dördünde dertlerin altında ezilmiş, güzel gözlü bir delikanlıdır. Memleket özlemi, daha doğrusu, memlekette kalan sevdiklerinin özlemi yakar yüreğini. En çok da darağacına gönderilmek istenen, siyasi suçlu Adnan Abi´si için yanar. Yetmezmiş gibi, okulda da işler iyi değildir. Ne öğretmeni sever onu, ne de sıra arkadaşı Melanie. Memleketteki o zehir gibi çocuk gitmiş, yerine zayıfları inci gibi dizen Adem gelmiştir. İçine kapanır günbegün. Biraz açılsın, sosyalleş
Tükendi
Fakir Baykurt Köprü Kitaplarda! Yaşamını Türkçeye adamış usta bir yazar ve toprak kokulu ölümsüz bir roman! Türk edebiyatının güçlü kalemi Fakir Baykurtun unutulmaz romanı, Köprü Kitapların 13. kitabı olarak okurla yeniden buluşuyor. Burdurdaki Akçaköyde geçen çocukluk yıllarında karşılaşıp etkilendiği bir kişilikten yola çıkan Baykurt, köylerin, bostanların, sürülerin ve yarılmış karpuzun kokusunu taşıyan romanıyla günümüz çocuğunu Anadolunun bereketli tarlalarının sessizliğine konuk ediyor. Çocukluk,
Yabanelde bir garip işçidir Koca İbrahim. Karısı Elif ve kızı Gülten´le, Almanya´nın Duisburg şehrinde yaşar ve zorlu ekmek kavgasında, çalışır yüksek fırınların karşısında. Yalımlar vurdukça yüzüne, tez zamanda para biriktirip ana vatana dönmeyi hayal eder; ama bilir, gelmek kadar gitmek de zordur bu topraklardan. Hem çekip gitse ne olacak? Memlekette ekmek aslanın ağzında, üstelik durumlar da bir hayli karışık: Tükenmekte gencecik hayatlar mapushanelerde... Bağrı ne kadar yanıksa, gönlü o kadar kırı
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 41 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2