Benim bir balığım var. Onunla çok
mutluyum. O da mutlu mu acaba?
Ya değilse!
Sevmek onu düşünmek midir
yoksa onun için bir şeyler yapmak
mıdır?
Nalan Alaca'dan sevme biçimi
üzerine yaratıcı ve duygusal bir
hikâye.
Federico Souza doğup büyüdüğü topraklara uzun
yıllardan sonra geri döner. Babasının yakın bir
arkadaşı ölmüş ve Federico'ya tuhaf bir miras
bırakmıştır. Üç gün süren bu kısa ziyaret sırasında
hem şehrin hem de insanların nasıl değiştiğini
gözlemler Federico, bir yandan ona kalan mirasın
gizemini aydınlatmaya da mecburdur.
Raydan Çıkan Trenler'de sıradan insanın hayatına
şüphe tohumları serpen Arjantinli yazar Hernán
Ronsino, Ateş'te de yapbozlarla dolu bir hikâye
anlatıyor. Zaman ve mekân bir donup bir eriy
Bu kitaba kadar Türkçede merakla
ilgili olumlu atasözü yoktu.
Eğitim Reformu Girişimi'nin içerik
desteğiyle hazırlanan Meraklının El
Kitabı, birbirinden yaratıcı onlarca
merak atasözü ve alıştırmalardan
oluşuyor.
Fikirler ve sorular eşliğinde merak
duygusunu besleyecek
alıştırmaları uygularken merak
etmenin önemini keşfedeceksiniz.
Unutmayın: Merak edenler aya,
etmeyenler yaya.
HEM ÇOCUKLAR HEM YETİŞKİNLER
İÇİN...
"Tuhaf bir metindi bu. Nerdeyse bütün
sözcükleri ezberlemiş ama anlamından
giderek uzaklaşmıştı. Akılla değil kalbiyle
okuması gereken satırların anlattığı şeyi
nasıl çözecekti? Bulmacalarla arasının iyi
olması gerektiği baştan söylenmişti ona.
Çözmek için aklının alışkanlıklarından
kurtulması gerekiyordu. Basit düşünüp
soruya yönelmeliydi. Ancak metinde soru
falan yoktu. Üstelik bir kitaptan alındığı
belli olan bu ifadelerin hangi soruya yanıt
olduğunu anlamak o kadar kolay değildi.
Evren nasıl var oldu di
İngilizce edebiyatın yenilikçi yazarı Gabriel Josipovici, Barnes'taki Mezarlık romanında, eşinin ölümünden sonra Londra'dan Paris'e ve oradan da bir Galler kentine taşınan bir çevirmenin şehir değiştirdikçe dönüşüme uğrayan hayatına odaklanıyor. Üç farklı mekânın anlatıları yapboz parçaları gibi bir araya geliyor. Shakespeare ve Du Bellay'nin şiirleri ile Monteverdi'nin ünlü opera eseri Orfeo'nun izinde bir hafıza yolculuğu başlıyor böylece; dün ile bugün kavuşuyor. Kitap sayfalarından sokaklara, müzik nota
Anna
tıpkı
diğer
kız
çocukları
gibi
görünebilir
ama
aynı
zamanda
tıpkı
diğer tüm kız çocukları gibi
o
da
özel
ve
biriciktir.
Bazen
yumuşacık
ve
sakindir, bazen de serttir,
dikenlerini
çıkarır.
Çok
büyüktür,
kocamandır
Anna ama bazen bir kutuya
sığabilecek kadar küçülür...
Onun
gibisi
sadece
bir
tanedir.
Onu
bulmamıza
yardım eder misin?
Her şey birdenbire oldu. Önce hayvanlara ölümcül
bir virüs bulaştı. Etinden faydalanılan hayvanlar
artık uzak durulması hatta yok edilmesi gereken
canlılara dönüştü. Sonra besin zincirindeki
hayvanların yerini insanlar aldı ve yamyamlık
meşrulaştı. İnsan, artık fabrikalarda üretilen,
mezbahalarda kesilen, işlemden geçerek tabakta
sunulan bir besin haline geldi. Şimdi soru şu:
Birbirimizi yiyecek miyiz?
Bir süre önce çocuğunu kaybeden, eşinden ayrılan,
yaşlı babasının hastalığıyla uğraşan Marcos Tejo, bir
et
Sonunda tatil zamanı geldi! Mortina ve ailesi uzun süredir tatile çıkmamışlardı, neredeyse otuz yıldan beri! Varış yeri: Acuze Teyze ile Kuzen Dilbert'ın yaşadığı Küflü Meşe Villası.
Ne yazık ki keyifli saatler uzun sürmüyor: Kasabanın tapu işlerinden sıkıcı bir memur, terk edilmiş gibi görünen villayı satılığa çıkarmak istiyor! Harekete geçip çok geç olmadan villayı kurtarmaları gerek. Acaba bunu başarabilecekler mi?
Uluslararası başarı kazanmış ve yaklaşık otuz dile çevrilmiş Mortina serisinden ye
Bir zamanlar yoksul bir köyde büyük ve bakımlı bir bahçe varmış. Meyvelerle dolu bu bahçe o kadar genişmiş ki, bahçenin sonunu dürbünle bile görmek imkânsızmış. Bu olağanüstü̈ bahçede biri büyük, diğeri küçük iki şeftali ağacı varmış. Büyük ağaç her yıl sulu ve tatlı şeftaliler veriyormuş. Küçük ağacın durumu biraz farklıymış; her yıl dalları çiçeklerle dolar taşarmış ama meyveleri olgunlaşmadan kururmuş. Ta ki o iki çocukla karşılaşana kadar...
Samed Behrengi, çocuk edebiyatının unutulmaz klasiklerinden B
Okul öncesi dönemdeki çocukların bilişsel, sosyal, duygusal ve ince motor gelişimleri ile dil becerilerini desteklemek amacıyla hazırlanmış bu kitapta;
- Aynı ve farklı olanı bulma
- Eksik bulma
- Görsel ve işitsel dikkat
- Kısa süreli hafıza
- Kavramlar
- Sayı tanıma, tane kavramı
- Örüntü tamamlama ve olay sıralama
- Yaratıcılık
- Sosyal muhakeme ve duyguları tanıma
- Labirent
- Simetri
- Parça bütün ilişkisi
- Boyama ve çizgi tamamlama egzersizleri bulunmaktadır.
Bu kitaptaki etkinlikleri yaparken
Brooke Bolander, Zararsız Tek Büyük Şey'de, iki büyük tarihsel trajediye yönelik alternatif bir kurguya imza atıyor. 1900'lü yılların başında radyasyon zehirlenmesine maruz kalan ve tarihe Radyum Kızları olarak geçen bir grup fabrika işçisinin acı dolu öyküsü ile halka açık bir törenle elektrik verilerek infaz edilen Topsy adlı filin kan dondurucu öyküsü, tek bir anlatıda kesişiyor.
Zararsız Tek Büyük Şey, kadın hakları, işçi hakları ve hayvan hakları üzerine güçlü bir söyleme sahip olmasının yanında, hikâ
Kürk Mantolu Madonna
"Fakat nihayet daha fazla dayanamadım ve kafamdan uzak tutmak istediğim hayal, yavaşça, sessiz sedasız gözlerimin önüne dikildi: Maria Puder, benim Kürk Mantolu Madonna'm, dudaklarının kenarındaki ince kıvrıntı ve siyah gözlerinin derin bakışlarıyla karşımda duruyordu. Yüzünde hiç dargınlık, sitem yoktu. Belki biraz hayret, fakat daha ziyade, alaka ve şefkatle bana bakıyordu. Halbuki bende onun bakışlarını karşılayacak cesaret yoktu. On sene, tam on sene, zavallı ruhumun bütün kırgınlı
"Bu sistem bir tiranlık mıydı, yoksa devletlerin en özgürü ve en düzgünü müydü?"
Zamyatin'in Biz'i ve George Orwell'in 1984'ünden önce yazılan ve modern distopyaların öncüsü olan Üç Başlı Kerberos, paralel evren kavramının ele alındığı ilk spekülatif eser olarak da kabul edilir. "Kara Fantazya" türünün mucidi ve bir eseri yayımlanan Amerikalı ilk kadın bilimkurgu yazarı olan Gertrude Barrows Bennett tarafından 1919'da kaleme alınan bu roman Açlık Oyunları'na kadar uzanan distopya geleneğine önemli bir mira
Keşke bu kitap ben çocukken yayımlanmış olsaydı, o zaman kendimi bu kadar yalnız hissetmezdim.
-Neil Gaiman
Bütünüyle özgün. Eşsiz hatta.
-Philip Pullman
Çocukken tekrar tekrar okunmak istenecek türden bir kitap.
-Dave Eggers
Suspus, gürültülü bir dünyada kendi yerini bulmaya çalışan içine kapanık bir kızın muhteşem hikâyesi. Kitaplar, yaratıcılık ve hayal gücü sayesinde sesini duyurabileceği bir gelecek olduğunu görmek isteyenler için harika bir başucu kitabı.
Yuvasından taşınmaya mecbur bırakılan bir köstebek nereye gider?
Çağdaş çocuk edebiyatımızın önemli yazarlarından Nazlı Deniz Güler hayvanların yalnızlaştığı, yurtsuzlaştığı çarpıcı bir öykü anlatıyor.
Bu böyle yarım kalmayacak...
Yıl 1970, yer Beyoğlu... Bir yanda dünyalar güzeli Rum kızı Angeliki, diğer yanda yağız Türk delikanlısı Mehmet. Aşkları, yıllarca dillere dolanacak, unutulmayacak cinsten. Angeliki, liseden yeni mezun olmuş; Balık Pazarı'ndaki dededen kalma meyhanelerinde babası Panayotis'le çalışıyor. Mehmet ise meyhanenin tam karşısındaki ciğercinin oğlu...
Angeliki ile Mehmet'in aşklarının en büyük şahidi, Gümüşsuyu'ndaki Cennet Bahçesi ve tabii ki her köşesiyle, pasajlarıyla, hanlarıyla
Erden Bolerden, ilk romanı Sürgün Ruhlar Senfonisi'nde
plazalarda robota dönmüş bireyin çıldırışını anlatmıştı. Çöp
Ev'de ise bir ailenin cehennemine dalıyor ve çöpe dönüşen
hayatların dramını sarsıcı bir dille anlatıyor.
Mahalleye döndüm, izlerimi bıraka bıraka. Kendimi çiğneyip
kendimi yutmuştum. Ne çeki düzen verecek aklım ne de
kendime duyuracak bir harfim kalmıştı. Sağa dönüş yok
tabelasının önüne çıktım. Karşı sokağa girdim ve girdiğim gibi
evim karşımdaydı. Alt komşulu, sokak manzaralı, anneli, babal
Zavallı Sam!
Abisi onu hiçbir zaman oyunlarına almıyor.
Hep aynı cümle: "Sen daha çok küçüksün."
Bir gün büyük çocuklar onu yine oyuna almadıklarında
Sam düşüncelere daldı:
Peki ama çok küçük ne kadar büyüktür?
Ödüllü yaratıcılardan, büyük ve küçük
kavramlarını yepyeni bir yolla keşfeden zevkli ve
neşeli bir hikâye.
Hâlbuki altmışlık kadın, kağnıdan yayılan ağır koku ile
sersemlemiş, sendeleye sendeleye yürüyor, bazen
birdenbire hızlanan öküzlerin yanında gitmeye
çabalıyordu. Yavaş yavaş ayakları sürüklenmeye,
ağlamaktan, içine akıta akıta ağlamaktan daralan
göğsü nefes alamamaya başladı.
Kağnının kenarına tutunarak biraz daha yürüdü.
Ayakları birbirine dolaşıyordu. Öküzlere ‘oooha' diye
bağırmak istedi, sesi boğazından çıkmadı; elleri
kağnıdan kurtuldu, yere yuvarlandı, tozların içinde
tekrar ayağa kalkarak koştu. Kar
Bir kebapçıda karnımızı doyurduk ve bu esnada hemen
hemen hiçbir şey konuşmadık. Onu kandırmaya imkân
yoktu.
‘Seni çağırıp zahmet verdik, affedersin!' de denilemezdi.
Ben bunları düşünürken kebapçıdan çıktık. Ali bir şey
söylemek ister gibi birkaç kere yutkundu ve boynunu
bükerek, ‘Sizi mahcup çıkardım, beyim, sakın kusura
kalmayın!' dedi.
Sonra, hayret edilecek bir şeyden bahsediyormuş gibi,
gözlerini hafifçe açarak ilave etti: ‘Ben o odada bir türlü
sesimi bulamadım!'
Ve yanımızdan ayrılıp gitti. Ertesi s
Toplam 381 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 100-120 /
Aktif Sayfa : 6
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.