Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 184 kayıt bulunmuştur Gösterilen 100-120 / Aktif Sayfa : 6
Türkçülüğün yurdumuzda ortaya çıkmasından önce Avrupa'da Türklükle ilgili iki hareket oluştu. Bunlardan birincisi Fransızca, Turquerie denilen, Türk hayranlığı'dır. Türkiye'de yapılan ipekli ve yün dokumalar, halılar, kilimler, çiniler, demirci ve marangoz işleri, ciltçilerin, tezhipçilerin yaptıkları ciltler ve tezhipler, mangallar, şamdanlar, vb. gibi Türk sanat eserleri çoktan Avrupa'daki sanat severlerin dikkatini çekmişti. Bunlar, Türklerin eseri olan bu güzel şeyleri binlerce lira vererek toplarlar ve
Tükendi
Lakayt doktorun o kadar kat'iyetle söylediği bu sözleri çürütmek için, kendi ıstırabımı söylemek pek kafi idi. Hemen ayağa kalkarak... Fakat tuhaf şey!... Birdenbire karnımın fevkalade acıktığını, pantolonumun kemerinin bollaştığını ve sol kasığımın üzerinde hiçbir ağrı, sızı kalmadığını hissettim. Ve şüphesiz benden mühim bir cevap bekleyen doktoru ihmal ederek garsona bağırdım: Bana da kiraz getirir misin İspiro?
Tükendi
Köy, matemi içinde Kezban'ı düşünüyordu. O, nolacaktı? Hısımı, akrabası yoktu. ?Everelim!" diyorlardı. Yörük Hocanın ölümünden bir ay daha geçmemişti. Hacı Durmuş öksüz kalan kızı evine çağırttı. Ona bin dereden su getirerek evlenmesi icap ettiğini anlattı. Fakat Kezban soğukkanlılıkla, ?Amca, ben babamı vuranı hükümete tutturmadan kocaya varmam..." dedi.
Tükendi
Zindanda unutulmuş mahkumları bekleyen bütün felaketler. Dantes'in başından geçti. Tutuklandığı zaman gururluydu. Çünkü suçsuz olduğuna inanıyordu. Hapse atılınca, gururun yerini ümit aldı: Savcı ona yardım edeceğine söz vermişti... Günler aylara, aylar yıllara eklenince suçsuzluğundan şüphe eder hale geldi. Gardiyana saldırması bu devreye rastlamıştı. Adam ona delirmeye başladığını söylüyordu... Sonra uysallaştı. Yalvarmaya başladı. Allah'a değil, insanlara yalvarıyordu. Onlardan yüz bulamayınca, son makam
Tükendi
Velhasıl Kelâm; Aşk Rahman sevgisidir Aşk Rahim Sevgisidir Aşk Muhammed-ül Emin sevgisidir...
Tükendi
Dünya tarihinde ekonomi-politika-toplumsal dönüşümler konusunda pek çok örnek bulunduğu gibi Türkiye'de de yakın tarihte birtakım örnekler bulunmaktadır. Bu bakımdan, yakın tarihte bir dönüm noktası olarak alınabilecek bir gelişme de Demokrat Parti (DP) hükümetinin iktidara gelmesidir. 14 Mayıs 1950 seçimleri Türk siyasi tarihinde bir dönüm noktası olmuştur. Bununla birlikte, Demokrat Parti öncesi dönemde uygulanan ekonomi politikaları da DP iktidarıyla birlikte büyük ölçüde değiştirilmiştir. Bu bakımdan DP
Tükendi
Kitap Tanıtım Yazısı : Arka Kapak Edebî eserler, toplumların dünya görüşlerini, hayata bakışlarını, sevinç ve hüzünlerini, kısaca yaşamlarına dair unsurları gelecek nesillere aktaran en önemli araçlardandır. Hatta tam anlamıyla bir tarih yazma süreci, toplumun sosyolojik ve psikolojik açıdan analizlerinin tam olarak ortaya konması, edebi eserlerin de gün ışığına çıkarılması ile mümkündür. Bunun için öncelikle klasik edebiyatımızın yaklaşık yedi yüz yıllık bir evresinde varlığını sürdüren ve çerçeve
Tükendi
Gönüle yüreğe hüzün fidanını dikmemek gerek ey can Hiç durmadan umut ve neşe kitabını okumak gerek durmadan Sürüp atmalı içimizdeki dileği bir vakit bırak gitsin; Tas tas şarap içmeli vazgeçmemeli hoş yaşamalı her zaman.
Tükendi
O günlerde coşarak akan Nil'in suları ayaklarının ucuna dokunarak geçiyor, o her dokunuşta etrafına bakıyordu. Ga­liba son kez söyleyecek bir sözü, verecek bir sırrı vardı. Fakat kime söylemeliydi? Nehir çok acımasız! Ağaçlar duygusuz! Bulutların arasında büsbütün kurtulmaya çalışarak gitmeye hazırlanan ay kayıtsız! Ruhu duruldukça vücudu sessizliğe bürünüyordu. Şimşek gibi ani olarak gelip giden Nil'in o soğuk, öldü­rücü girdapları, Doğunun gökleri gibi saf ve masum olan Dilber'i birkaç kez kendine doğru
Tükendi
Saliha Hanım ile Emine Kadın ve Hacıbaba ve Ayşe Kadın'ın bu vakayı işittikleri vakitte ne hale geldiklerini ve Saliha Hanım'ın ağlaya ağlaya iki gözünden kör kaldığını ve Emine Kadın'ın bu acıya dayanamayıp bir haftanın içinde üzüntüsünden vefat ettiğini ayrıntılara girmeden tarif etsek, gönüller dayanamaz zannederim; hem de bu kitabın ismi "Yıkım Kitabı" değil ki...
Tükendi
"Size ne oldu da Allah yolunda ve "Rabbimiz! Bizi, halkı zâlim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!" diyen mustaz'af erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?" âyeti Mekke'de bulunan mustaz'aflara mahsus olduğu konusunda müfessirler icma etmişlerse de âyetin mesajı umum ifade etmekte ve zulme uğramış, kahredilmiş, ezilmiş bütün yaşlı, kadın, çocuk toplumun tüm kesimlerini kapsamakta, hiçbir coğrafya, zaman, mekân, stratejik çıkarlar, ekono
Tükendi
"İsteğini yerine getiriyorum. Bizi sevdiğinden çok kendi­sini sevdiğimiz kadının egemenliğinin, basiret kurallarını bize her zaman unutturmasındadır. Biz, sizin alınlarınızda bir kırışık belirdiğini görmemek ve en ufak bir ret cevabıyla kederlenen dudaklarınızdaki somurtkan anlamı silmek için harikalar yaratarak mesafeleri aşar, kanımızı döker, geleceği ayaklar altına alırız. Bugün de mazimi öğrenmek istiyorsun, al, işte onu sana veriyorum. Yalnız şunu bilmelisin ki Natalie: 'Senin bu isteğine boyun eğerken
Tükendi
Tanzimat dönemi ozanlarından olan Namık Kemal 21 Aralık 1840'ta Tekirdağ'da doğdu. Namık Kemal'in babası Mustafa Asım Bey'di. I. Abdülhamit'in Müneccimbaşı'lığı görevinde bulunan Mustafa Asım Bey, görev gereği Tekirdağ'da bulunduğu sıralarda Namık Kemal dünyaya geldi. Namık Kemal'in annesi, Abdüllatif Paşa'nın kızı Fatma Zehra Hanım'dır. Gerçek adı Mehmet Kemal olan Namık Kemal'in çocukluğu, Tekirdağ'da Mutasarrıf olarak görev yapan dedesi Adüllatif Paşa'nın yanında geçti. Daha sonra Kars'a ve arkasından
Tükendi
Yirmi birinci yüzyılda, teknolojik gelişmelerin de etkisiyle, büyük bir "öz güven patlaması" yaşayan insanlık; kuruluşundan bu yana kendi yasalarına göre çalışan başta ekolojik sistem olmak üzere: Biyolojik ve jeolojik sistemlere müdahale ederek; kendi kurallarına göre değiştirmeye kalktı. İşte, başta bazı hastalıklar olmak üzere; birçok sorunlar da burada ortaya çıktı. Maalesef bugün nerede ise hepimiz, hastayız! Hastalıklarımızın ise çeşit çeşit adı olsa bile en yaygın olanı: "Parçalama Hastalığı" olup ço
Tükendi
Öyle bir an gelir ki tekrardan içinizde mevsimlik çiçekler açmaya başlar. Tüm olumsuz düşüncelerinizi çiçeklerin o ferahlatıcı kokusu bastırır. Adı üstünde mevsimlik çiçekler yani bir kaç aylığına belki de günlüğüne varlığını, kokusunu belli eder. Birden beliriveren o umut ışığı ne kadar sürecekti kim bilir? Ben ise ne yapacağımı bimediğim bir heyecana kaptırmıştım kendimi. Bazen düşünüyorum da heyecan mı beni mutlu ediyordu yoksa heyecana vesile olan kişiler mi? Cevaplayamadığım bir soru daha..
Tükendi
Bütün kaçaklar aynı kaderi yaşar. Ömürlerinin sonuna kadar hiç yakalanmasalar bile yüreklerine düşen yakalanma korkusuyla her an belki onlarca kez yakalanma kâbusunu yaşar ve bu kâbusla ölürler. Her kaçak kendi iradesi dışında yakalandığında ilk önce ölmeyi düşünür ve çoğu kaçak yakalandığı anda intihar eder. Kendi iradesiyle teslim olanlar, görünmez zırhlara bürünürler. Geçmişi değil, geleceği değil anların farkındalığını yaşarlar. Tökezleseler bile asla düşmezler. Her yürek kaçar, teslim olmak hangi yürek
Tükendi
İşte tam ondan bahsediyordum, biten giden her şeyden vazgeçtim, gibiydi. Bütün gücümü toparladım yıllar öncesine yürüdüm. Keşke dedim, yine genç olsam. Ah, şu gençlik! Öylece çakılı kaldım. Düşündükçe bir hal alıyordu beni, sonunu bilemediğim, bir daha göremediğim insan... Şiir kitaplarını eline almıştı. Çünkü kitap yazdırmayı öğretmişti, kitap için uğraşıyordu. Bütün hayalleri bunun üstüneydi. İçinden Ben bu kitapları hiçbir yayın evine yollamadım. Sesini dönüştürüp dururdu. Bütün hırs, inanç ve doğaçlama
Tükendi
Gitme, Her gidişinde biraz daha vazgeçilmezim oluyorsun. İmkânsızı ister ya insan hani. Sen de benim gayeme dönüşüyorsun. Yokluğunda daha çok seni düşünüyor, Daha çok sana bağlanıyorum. Gitme. Gidişinle benden uzaklaşmak yerine, Daha derinime işliyorsun.
Tükendi
Birazdan ışıklar söner Düşüncesini bu sefer sesli söylemişti. Güldü kimsenin onu duymayacağını biliyordu. Motorun kenarına oturdu. Beklemeye başladı. Rüzgâr yüzünü yalarken denizin üzeri aydınlanmaya başladı. Çağan Oksijen tüpünü sırtına geçirdi. Hala karanlık bir kuyu gibi görünen denize bakarak Sırt üstü kendini denize bıraktı. İleride Kaş'ın ışıkları sönmüştü. Arka dağlardan küçük kırmızı bir alev ışığı artık görünmeye başlamıştı. Çağan o ışığı görecek durumda değildi. Denizin içinde biraz ilerledi. Den
Tükendi
Günümüzde Batı toplumlarında Budizm'e çok büyük ilgi vardır. Bu nedenle, Batı dünyasında Budizm'le ilgili çalışmalar oldukça fazladır. Ancak, Türkiye'de bu konuda yapılan çalışmaların sayısı azdır. Bunun başlıca nedenlerinden biri Budizm'in kutsal kitaplarının Sanskritçe ya da Palice oluşu ve Türkiye'de Sanskrit ve Pali dili üzerine çalışan ilim adamlarının çok az olmasıdır. Bu çalışmaların Batı ülkelerine göre Türkiye'de daha az olmasının bir başka nedeni ise Batı'da Hint kültürünün Türkiye'ye göre daha iy
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 184 kayıt bulunmuştur Gösterilen 100-120 / Aktif Sayfa : 6