Sen ölmedin oğul...
O minik bedeni yok etmeyi başaramadılar.
Yaşaman ve taşıman gerekiyordu
Yaşadıklarımızı yarına.
Sen ölmedin oğul...
Aha ki ben anlattım her şeyi sana
Sen de anlatasın cümle cihana.
Anlatasın ki, Kan nedir, zulüm nedir
Duysun insanlık.
Bu insanlık ki yazık etmesin oğul,
Yazık etmesin kendi soyuna."
(Arka Kapak)
Bir yoldur yaşam... Değişen, altüst olan, zenginleşen ya da sığlaşan yaşamlar çoğu zaman bir sokağın dönemeci kadar yakındır bize. Bu geçişler bazen o kadar yavaştır ki farkına bile varamayız. Bir ömürde farklı yaşamlar süreriz, art arda ya da iç içe...
Bir şey bırak bana
Teninin sıcaklığını
Ellerimi terleten ellerini
Kar tanelerini
Güneşin sıcaklığını
Bir şey bırak bana
Gözlerini
Seni seviyorum demeni sabırla bekledim, bekleyeceğim de
Oltaya balığın gelmsini sabırla bekleyen bir balıkçı gibi
İnce ince oyarak bir heykelin ortaya çıkmasını sağlayan heykeltraşın sabrı gibi
Bir ressamın manzarayı tabloya sabırla işlemesi gibi
Halı tezgâhındaki işçinin halıyı tek tek, sıra sıra sabırla dokuması gibi bekledim
Seni seviyorum demeni.
Kanatları koparılan bir arı
Daha çok kısmen Çehov tarzında- durum öyküleri yazan Osman Akyol, öykülerini anlatım olanakları daha geniş olan üçüncü tekil şahsın ağzından anlatıyor. Konularını soyut konulardan çok gerçek hayattan seçerek insanların gündelik dertlerini, sınıfsal çelişkileri; alt tabakadan ya da alt kültürden gelen karakterlerin hikayelerini toplumcu gerçekçi bir bakış açısıyla kaleme alıyor. Sanat anlayışını, "Öyküde benim için önemli olan; serim-düğüm-çözüm planından çok, yarattığım karakterin canlılığıdır. Yazılarımda
seni bekliyor
yurt diye seçtiğin bu küçük dağ köyü
çakır dikenleri, kırmızı toprak ve kayrak,
seni bekliyor basmak için bağrına
acı çekirdekleriyle ardıç ağaçları.
senin yüzünde taşıdığın bu çizgiler
doğduğun köy evinin karamış tahrasındaki
çentiklere benziyor ve daha da benzeyerecek,
kapı numarasının çakıldığı levhanın
pasına benziyor alnına düşen hüznün gölgesi,
dilindeki bu ahlat burukluğu
çakır dikenlerinin susuzluğu gibi
düşecek bağrını bir gün.
dönüp durduğun kendi yazgındır sadece
kaçıp
YELKOVAN Kafa dinlemek istediğim yerde Yorduğum sen misin? Gün görmek istediğim yerde Kördüğüm sen misin? Sen ne Allahın cezasısın ki Bana gelişin Bazen lütuf Bazen külfet oluyor. Ben ne sahipsiz bir deliyim ki Ellerinin uzandığı yer Tımarhanem oluyor Dertler var başımda Dolu dolu Dizi dizi
Toplam 250 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 240-260 /
Aktif Sayfa : 13
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.