Kapitalizm ekonomik bir istismar sistemine indirgenemez. Emekçilerin, doğanın ve bizzat kendimizin günümüzdeki sömürüsü, güçlü bir tekno-liberal hayalin içselleştirilmesi sayesinde ve sürekli kendini yenileyen bir eğlendirme kültürü aracılığıyla sürüp gidiyor. Bugün hepimiz, tüm insani gerçek­likleri derinlemesine değişime uğratan ve bizi ekonomik insana (homo economicus) dönüştürme yolunda ilerleyen bir uygarlık biçimiyle karşı karşıyayız. Yalnızca bir üretim ilişkisi veya gelişmenin meyvelerinin paylaşımı meselesi değil, derin bir başkalaşım söz konusu. Kapitalizm, dünyanın birçok bölgesindeki yaşam biçimlerini tekbiçimleştiriyor ve tüketim toplumu idealini gezegenin büyük bir bölümüne yayıyor. Diğer bir ifadeyle, gerçek bir kitle kültüründe, yaşam tarzında ete kemiğe bürünüyor.

Önsöz

XX. yüzyılın başlarında kitlesel üretimin doğuşu kitlesel tü-
ketimle örtüşür. Başta Ford olmak üzere patronlar, ürettikleri
ürünlerin halkın önemli bir bölümü tarafından tüketilmesini
sağlamak gerektiğini anlarlar. Kapitalizmin gelişimi işçilerin
kendi ürettiklerini tüketebilmelerine bağlıdır. Bu ise ücret artışı
ve üretim maliyetlerinin düşüşüyle ilişkilidir. Yaşam biçimlerindeki
bu ?iyileşme" işçilere, mesleklerin ve mesleki değerlerin yok
oluşu, çalışma koşullarının kötüleşmesi (tekdüzelik, zahmetlilik,
niteliksizleşme...), kırsaldan kentsel ve endüstriyel bölgelere
zorunlu göç gibi küreselleşmenin olağan sonuçlarına katlanma
imkânı tanır. Endüstriyel kapitalizm, çalışanları o zamana kadar
başlıca geçim kaynağı olan ve toplumsallaşma ağlarını oluşturan
kırsal ve evsel çevreden kopararak teslimiyete zorlar. Böylece
birçok faaliyet işçileri büyük sanayi tarafından üretilen malları
satın almak zorunda bırakarak ticari ve parasal alanın bir parçası
haline gelir.
Çalışanların bu şekilde ehlileştirilmesine genellikle ?kitle kültürü"
adı verilen bir kültürün gelişimi eşlik eder. Bu kültür, ?sanayinin
yasalarına göre tasarlanmış, üretilmiş ve insanlara herhangi
bir meta gibi dayatılmış yapıt, nesne ve tutumlar bütünü" olarak tanımlanabilir. Spor ve turizm, ABD'nin kitle kültürü-
nün merkezi olmasından ve büyük çaplı kültür endüstrilerinin
gelişiminden önce, sanayinin beşiği olan İngiltere'de doğar. Boş
zaman etkinlikleri ve mülkiyet merkezli bir evren o dönemde
gelişmeye başlar. XX. yüzyıl boyunca, dünyanın birçok bölgesindeki
yaşam biçimleri tekbiçimleştirilir ve tüketim toplumu ve
imgelemi gezegenin büyük bir bölümüne yayılır. İşçi sınıfının,
iş güvencesi, ücret artışı, kitlesel tüketim ve boş zaman etkinliklerine
dayalı ?Fordist" düzenle bütünleşmesi sağlandıktan sonra,
sermaye ve emek arasındaki gerilimler, gelirlerin paylaşımı -sermaye
birikiminin sınırlandırılması- ve çalışma koşulları üzerine
odaklanır.
Bugün, büyük oranda komünist partilerce yönlendirilen işçi
hareketi (en mücadelecileri bile), endüstriyel kapitalizmle ortaya
çıkan yaşam biçimlerinin köklü sorgulamasını artık terk etmiş
durumdadır. Bu terk ediş, eski dönemlerin ?bozgunculuğuna"
ve direnişlerine övgüler dizmeye hevesli solun ve aşırı solun, toplumsal
bağları bertaraf etmeye devam eden bugünkü süreçlere
pek ala uyum göstermesini kısmen açıklıyor. Üretimin akılcı-
laştırılmasıyla doğan ilerlemeci eski söylem (teknolojik bilimsel
ilerlemelerle toplumsal ilerleme arasında doğrudan bağ olduğuna
ilişkin inanç) hala canlılığını koruyor.
Gerçekle tüm bağlarını yitirmiş olmalarına ve yeterince eleş-
tirel ve birleştirici bir söylem geliştirmekten uzak olmalarına
karşın ilerici güçler, sözüm ona gericileri ya da moda bir terim
kullanmak gerekirse ?Fransız usulü yeni tutucuları" ifşa etmekte
inat ediyorlar. Daniel Lindenberg'in Düzene Çağrı. Yeni Gericiler
Üzerine Araştırma2 başlıklı popüler denemesi bunun karikatürize
bir örneğidir. Tehlike altındaki demokrasiye ve liberalizme
övgüler dizmek gibi bildik ahkâm kesmelere ek olarak yazar, kitle kültürü eleştirisinin ?gerçek bir gerileme" ile benzerlikler
taşıyabileceğini ve ?eşitlikçi tutku"yu tehdit edebileceğini ileri
sürüyor. Yazara göre bu tür ?gençlik karşıtı" bakış açıları, ?kitle
turizmini günümüzdeki çöküşün bir metaforu olarak"3
alabilir
ve ?özellikle yeni gericilerin coşkusunu" tetikleyebilir, zira ?kitleselleşmenin
olduğu her yerde, eleştiri zincirden boşalmaktadır"4
.
Bu cümlelerin altında yatan aslında şudur: Günümüzdeki yozlaşmanın
ve kültürel sanayilerin her türlü eleştirisi, entelektüel
zadegancılık ve kentsoylu seçkincilik arasında gözden düşürülmek
istenmektedir.
Eleştiri bu şekilde cılızlaşalı uzun yıllar oluyor. Nitekim on
yıl önce, Amerikalı ünlü sosyolog [toplumbilimci] Christophe
Lasch, ?demokrasi ile tüketim mallarının serbest dolaşımı birbirine
o kadar çok karıştırıldı ki kültürün sanayileşmesine karşı
dile getirilen eleştiriler, bizzat demokrasiye yöneltiliyormuş gibi
kendiliğinden reddedilmektedir; buna karşılık, bir zamanlar zenginlerin
ayrıcalığı olan bir dizi seçeneğe herkesin erişimini sağ-
ladığı düşüncesiyle kitle kültürü savunulur noktaya gelmiştir"5
.
Bir asırdan beri, halk kültürünün özerk biçimlerini aşındırmak,
toplumsal bağları yok etmek ve her zaman yeni ürünlerin tüketicisi
haline dönüştürülmüş bireylerden oluşan yapay bir dünya
yaratmak amacıyla uygulamaya konan tüm icraatlar demokratikleşme
adına yapılmış gözüküyor.
Davranışlarda ve arzulardaki bu tekbiçimleştirme, kendini
(toplumsal, mekânsal, zamansal, vb) tüm engellerin aşılması
olarak sunuyor. Bu kabul edilmiş ve talep edilmiş beyinsizleş-
tirme bağlamında tüm itirazcı entelektüeller kitle kültürüne
yeniden itibar kazandırıp duruyorlar. Öte yandan solun bir kısmı,
en güçlü kitleselleştirme ve bensizleştirme aracı internetin yaygınlaştırılmasına etkin bir biçimde katılmıştır. Bu yeni teknolojiler,
mutluluğu teknik ilerlemeyle eşleyen eski ilerlemeci
retoriğin yeniden kanatlandığı bir dönemde, geçmişin ağırlıklarından
kurtulmak için en etkili aracı temsil ettiler. Web'in bu
ilk pazarlayıcıları, paslanmış ancak gerçeklikte bir karşılığı olan,
baskıcı, hiyerarşik bir kapitalizmi aştıklarını sanarak yanıldılar.
Bu coşku, kapitalizm sanal dünyada yoğun bir .

Devamı
Format :Kitap
Barkod :9786058600805
Yayın Tarihi :2013-05-15
Yayın Dili :Türkçe
Orjinal Adı :Taarruz Eğlendirerek Hükmetmek; Halklara Karşı Kitle Kültürü
Baskı Sayısı :1.Baskı
Sayfa Sayısı :256
Kapak :Karton
Kağıt :2.Hamur
Boyut :135 X 195
Basım Yeri :İstanbul
Emeği Geçenler :
Yazar   : Yusuf Polat
Dizgici   : İsmet Erdoğan
Yayın Yönetmeni   : Levent Ünsaldı
Grafiker   : Gabrielle Gautier Ünsaldı;Ali İmren
Düzeltmen   : Barış Bakırlı;Levent Ünsaldı
Yazarın Diğer Eserleri
İlgili Eserler